maritbet girişmaritbet
Cami Planlama ve Tasarımı Projesi'nin birinci çalıştayı yapıldı

Cami Planlama ve Tasarımı Projesi'nin birinci çalıştayı yapıldı

"Cami Planlama ve Tasarımı Projesi"nin birinci çalıştayı, Ahmet Hamdi Akseki Camisi Sergi Salonunda gerçekleştirildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gazi Üniversitesi işbirliğinde başlatılan "Cami Planlama ve Tasarımı Projesi"nin birinci çalıştayı, Ahmet Hamdi Akseki Camisi Sergi Salonunda gerçekleştirildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, camilerin, mimari ve toplumsal açıdan medeniyetin merkezi olduğunu belirtti. 

Geçmişte camilerin "külliye" mantığıyla merkeze koyularak, etrafı da gerekli unsurlarla donatılarak yapıldığına işaret eden Özhaseki, "Bu mantık kaybolduktan sonra zaten şehirler ihya edilirken cami mantığı, külliye mantığı, cami merkezleri gibi mantık hiç düşünülmediği için birçok hastalık da yanında geliyor. Sonra 'Camiyi unutmuşuz.' diyorlar. Nereye camiyi yaparız, boş yerlere. Boş yerler neresi, parklar. Şimdi başlıyoruz yeniden imarı mahvetmeye, perişan etmeye." ifadesini kullandı.

Özhaseki, caminin silüeti ve mimarisinin yanı sıra içinin fonksiyonuyla ilgili de sıkıntılar bulunduğunu belirterek, Diyanet İşleri Başkanlığının kanunen imamlar ve cami arasındaki ilişkileri düzenleyen bir kurum gibi görüldüğünü, diğer konuların başkanlığın dışında gerçekleştirildiğini söyledi.  

Cami mimarisinin de Diyanet İşleri Başkanlığının dışında geliştiğine değinen Özhaseki, camilerin imar planlarına konulması ve inşasının yapılmasının ayrı kurumlarda olduğuna dikkati çekti.

Bazı camilerin içlerindeki resimlerden duyduğu rahatsızlığı aktaran Özhaseki, "Bir taraftan dışarıdan baktığımız zaman gecekondu camiler koymuşuz bir taraftan da içinde bizi rahatlatacak fonksiyonundan uzak hale gelmişiz." dedi.

Bakan Özhaseki, bazı camilerin mimarileri konusunda düzenleme yapılması gerektiğini, camilerin kadınlara, çocuklara, gençlere kapalı hale getirildiğini belirterek, "İmar planlarında camilerin yerleşmesi, bir taraftan caminin silüeti, mimarisi bir taraftan da içindeki fonksiyonları noktasında, bundan sonra değerli Diyanet İşleri Başkanımız ve ekibiyle, bakanlığımız arasında yürütülecek bu çalışmalarla inşallah makul bir mecraya oturacağız." ifadesini kullandı.

"Fakir ailelere gidip en zeki çocukları seçtiler"

Diyanet ve din işleriyle uğraşan grubun yıllarca dışlandığını, özellikle 28 Şubat'ta bunun daha fazla yaşandığını anlatan Özhaseki, bu dışlanmışlık ve din duygusundan uzaklaşmanın toplumda çok ciddi hasarlar oluşturduğunu bildirdi.

Özhasaki, ülkenin şimdilerde "FETÖ belası" ile uğraştığına vurgu yaparak, şu görüşlere yer verdi:

"Gerçekten Diyanet İşleri Başkanlığının anlattığı sade, duru, arı bir İslam düşüncesi, imam hatip okullarında verilmiş olan Kuran ve sünnet çizgisindeki bir akide hakikaten topluma verilmiş olsaydı, FETÖ diye bir bela kopar mıydı? Emin olun kopmazdı. Önce fakir ailelere gidip en zeki çocukları seçtiler. 'Çocuklarınıza eğitim vereceğiz.' dediler. Aileler de çocuklarını teslim ettiler. Fakirin en zeki çocuğunu seçerken öbür taraftan da en cömert, en saf zenginlerini seçiyorlar ki para alalım diye. Az çok ne okuduklarına vesaire dikkat ettim, bir dergiyle başlıyor, en fazla kendi inandıkları hocalarının kitabıyla devam ediyor, bir türlü Kuran ve sünnet çizgisine çıkmıyor.

Çocukları önce ailesinden, sonra dininden, millet bağından koparıyorlar sonra hocasına bağımlı bir robot haline getiriyorlar. Her şeyi hocasının bildiğine inanıyor. Gün geliyor vur diyorlar vuruyor, öldür diyorlar öldürüyor. Peki senin uğruna uğraştığın ve her zaman kalkıp beş vakit namaz kıldığın, İslam dediğin şey nerede ki? Ne ola ki bu? O işin aslından çok uzaklaşmış vaziyette. Diyanet İşleri Başkanlığını belli bir alana hapsetmek, onun asli işlerini yapmasını engellemek, senelerce dışlamak ve arı, duru İslam bilgisinin verilmemesi başımıza bu belayı da çıkardı. Hala hapishanedekilere 'Hocamız rüyasında gördü. Efendim, duvarlar yıkılıyor, melekler geliyor kanatlarını çırpıyor, sizi alıp götürüyorlar.' filan diye hikayeler anlatıyorlar. İşin özünden uzaklaşmanın getirdiği bir felaket olsa gerek."

 Bakan Özhaseki, dinin güzelliğini bilmemenin toplumda oluşturduğu hasarlardan diğerlerinin de "DEAŞ ve PKK" olduğunu ifade ederek, PKK'nın din dışı bir toplum oluşturduğunu, gençleri ve kadınları Allah ve peygamber sevgisinden uzaklaştırdığını kaydetti. 

Hayatın merkezine camileri koyarak, her an Allah'ı hafızalardan, zihinlerden çıkarmadan hayata devam etmek gerektiğini belirten Özhaseki, çalıştayın hayırlı olmasını diledi.

"Mimari açıdan bütün camilerimizi yeniden ele almalıyız"

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de çalıştayda medeniyetin kalbi, şehirlerin ruhu olan mabetlerin planlanması, tasarımı, mimarisiyle ilgili önemli konuları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve bilim adamlarıyla ele alacaklarını bildirdi. 

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, 2012 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesiyle İstanbul'da "Cami Mimarisi Sempozyumu" düzenlendiğini anımsatan Görmez, bu sempozyumun kendilerine yol haritası göstermek bakımından çok önemli katkılar sunduğunu söyledi.

Sempozyumda, "Kentleşme düşüncesi, cami, çevre ve mekan ilişkisi, cami ve zaman ilişkisi, cami ve estetik" gibi konuları köklü olarak yeniden ele alınması gerektiğinin ortaya çıktığını vurgulayan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının o günden, bugüne çalışmaların peşini bırakmadığını ve ilgili bütün kurumlarla bunun yeniden değerlendirmek için bu çalışmayı başlattıklarına değindi. 

Diyanet İşleri Bakanlığı olarak camilerin mimarisi ve tasarımıyla ilgili bir tasarrufunun bulunmadığını ifade eden Görmez, birçok camiden kendilerinden imamlık ya da müezzinlik kadrosunu talep edildiği zaman haberdar olduklarına işaret etti.

Görmez, 1970 yılından bugüne kadar her yıl 500-1000 arasında cami inşa edildiğine dikkati çekerek, "Bütün bu camilerin tamamını dikkate aldığımızda, pek çoğunun projesinin olmadığını, pek çoğunun hiç bir mimari özelliğe sahip olmadığını, bilhassa depreme dayanıklılık bakımından, işlevsellik bakımından herbirinin çok ciddi sorunlar teşkil ettiğini görmüş bulunuyoruz." diye konuştu.

Camilerin imarı ve mimarisinin önemine değinerek, her büyük tasarım gibi cami mimarisinin de bir medeniyet tasavvurunun parçası olduğunu, bu kaybedildiğinde o camide ruh kalmayacağını belirtti.

"Bazı camilerimizi avize dükkanına dönüştürmüş durumdayız"

Görmez, mimari açıdan bütün camilerin yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayarak, "Estetik açıdan yeniden ele almalıyız. Kapı tokmağından kubbeye yazılacak yazıya kadar, minberin üzerindeki hattan, halılarımızın desenine kadar ecdadımızın yaptığı gibi her unsurunu yeniden ele almak durumundayız. Bazı camilerimizi avize dükkanına dönüştürmüş durumdayız. Her türlü estetikten uzak, her türlü işlevsellikten uzak mekanlara dönüştürmüş durumdayız." ifadesini kullandı.

  Kentleşme ve  insanla ilişkisi açısından da camilerin yeniden düzenlenmesi gerektiğine dikkati çeken Görmez, ümmetin yarısı olan ve erkekle eşit olarak kadınları yok sayarak cami inşa etmenin hiçbir Müslüman'a yakışmayacağını aktardı. 

Görmez, "Allah'ın Resulü küçücük bir mescit inşa etmişti. Medine'de bir tek vakit namazı gösterilemez ki içinde kadın namaza durmasın. Bayram namazlarını cami almadığı için musallada, Medine'nin bir meydanında erkeklerle ve kadınlarla birlikte kıldı Allah'ın Resulü, bütün bayram namazlarını. Ama biz bayram namazlarında camilerimizi kadınlarımıza kapatmış durumdayız." dedi.

 Bu konu üzerinde durulduğunda pek çok yerden eleştiri mektupları aldığını anlatan Görmez, çocukların ve gençlerin de camilerde ibadet yaparken, neşe ve huzuru bulabilmeleri gerektiğini vurguladı. 

Camiler yapılırken, altında iş yeri olması için yüksek yapıldığına işaret eden Görmez, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Camimizin cemaati yaşlılardan ibaret, onlara da kapatmış oluyoruz. Nasıl çıkacak o koca merdivenleri? Bunu düşünemiyoruz. Türkiye'de 8 milyon engelli vatandaşımız var. Onları yok sayarak camiyi tasarlamamız bizi Allah'ın rızasına götürür mü? Hem 8 milyon engelli kardeşimiz olacak hem kendi hayatına, kendi evine hapsetmiş olacağız hem de benimle ibadet etmek istediğinde onlara bütün camileri kapatmış olacağız, böyle bir şey kabul edilebilir mi? En büyük sorun, kırılma, camiyi sadece namaz mekanı olarak tasarlamaktan kaynaklanıyor. Halbuki namaz her yerde kılınır. Temiz olan tüm topraklarda biz namazımızı kılarız. Ama niye mescitleri yapıyoruz. Mescitlerin gayesine baktığımızda kalpleri birleştirmek için. Bugünkü camilerimizde bedenleri buluşturuyoruz ama ruhları kaynaştıramıyoruz."

Mehmet Görmez, kendisine  "Bir tarafta sokakta insanlar görüyorum evsiz, bir tarafta da büyük büyük camiler görüyorum. Bu insanları koruyacak caminin etrafında bir yeriniz olamaz mı?" sorularının yöneltildiğini aktararak, şunları kaydetti:

"O mabetler ve o mabetlerin içinde buluşanlar aynı zamanda o sokağa terk edilen her insandan sorumludur, mesuldür. Bu en az namaz kadar kıymetlidir, değerlidir. Geriye baktığımızda teknik elemanlarımızın bize verdiği bilgiye göre 15-16 bin camimizin yeniden yapılması gerekiyor. Her açıdan, bilhassa can güvenliği açısından yeniden ele alınması gerekiyor."

Programda, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yavuz Ünal da birer konuşma yaptı. 

Konuşmaların ardından Özhaseki ve Görmez, Ahmet Hamdi Akseki Camisi Kültür, Sanat ve Gençlik Merkezi'nin açılışını yaparak, merkez bünyesinde bulunan Türkiye Diyanet Vakfı yayınevi ve kütüphanesi ile geleneksel sanatların olduğu stantları gezdi. 

Yorum Yaz

Benzer Haberler

Camiler kendi enerjilerini üretebilecek
  • 12.05.2018 17:07

Camiler kendi enerjilerini üretebilecek

"Cami Planlama ve Tasarımı Projesi" kapsamında Kayseri'de çalıştay gerçekleştiri ...

Cami Planlama ve Tasarımı Projesi değerlendirme toplantısı!
  • 06.01.2018 10:48

Cami Planlama ve Tasarımı Projesi değerlendirme toplantısı!

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ortaklaşa yürüttü ...

Cami Planlama ve Tasarımı Projesi'nin birinci çalıştayı yapıldı
  • 22.03.2017 16:27

Cami Planlama ve Tasarımı Projesi'nin birinci çalıştayı yapıldı

"Cami Planlama ve Tasarımı Projesi"nin birinci çalıştayı, Ahmet Hamdi Akseki Cam ...