Atatürk Orman Çiftliği'ne başbakanlık binası yapılmasın!
Oktay Ekinci Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yazısında Atatürk Orman Çiftliği'ne başbakanlık binası yapılmasını istemediğini ve bunun için imza toplandığına değiniyor
Ulu Önder'in sadece başkentimize değil, Türkiye'ye armağanı olan “Atatürk Orman Çiftliği” (AOÇ) yine zor durumda...
Yıllardır orasından burasından kırpılarak değişik amaçlarla işgal edilmesi yetmiyormuş gibi, son zamanlarda da “Başbakanlık Binası” için göz dikildi. Ulusal mirasımızın bu “Cumhuriyet bilincinden yoksun” projeden kurtarılması için imza kampanyası başlatan Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk'ün hatırasına saygılı herkesten destek istiyor.
Gazi'nin armağanı
AOÇ'ye, bu kez de Başbakanlık binası için bile olsa “arsa” gözüyle bakılmasının ne denli kabul edilemez olduğunu görebilmek için, geçmişini ve bugünlere nasıl geldiğini kısaca anımsamakta yarar var.
Çitliğin 52 bin dekarlık arazisi Mustafa Kemal'e “Cumhuriyetin teşekkür armağanı” olarak sunulduğunda sazlık ve bataklıktı.
Atatürk bu alanın fidan yetiştirilmesine, bahçeciliğe, bağcılığa ve hatta hayvancılığa uygun hale gelmesini sağlayarak çiftçilerin de ders alacakları tarımsal faaliyetleri başlattı. Yine tarımsal amaçlı endüstri tesislerinin kurulmasına da önderlik ederken bozkırdaki Ankara'da yaşayanları emekle yaratılmış bir doğa güzelliğine kavuşturdu.
Önceleri “Gazi Orman Çiftliği” olarak anılan arazisini ölümünden bir yıl önce Hazine'ye bağışlayan Ulu Önder, buradaki bira fabrikasını da Tekel'e vermişti. 13 Ocak 1938 tarihli kanunla da çiftliğin yönetimi “Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu”na devredilmişti.
Gazi Orman Çiftliği'nin adı bu kez, 1 Nisan 1950 tarihli kanunla “Atatürk Orman Çiftliği” oldu; Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'na bağlanan AOÇ, tüzelkişiliği olan bir kuruma dönüştü.
Yağma dönemi
AOÇ'nin 50'lerden sonraki “yağma”lama süreci ise içler acısıdır.
Arazi, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'na, Çimento Fabrikası, kömür depoları, trafolar, süt, şarap ve meyve suyu üretim tesislerine, spor tesisleriyle konut kooperatiflerine, meyve-sebze haline, üniversitelere, Ankaray depolarına, Şehirlerarası Otobüs Terminali'ne, Ordu Evi'ne ve çeşitli turistik tesislere ya parça parça tahsis edilerek ya da bölünüp satılarak denebilir ki devlet eliyle yağmalandı.
İşte hem Atatürk'ün hatırasına hem de başkentimizin rekreasyon alanı ihtiyacının karşılanmasına “darbe” denebilecek bu kullanımlara şimdi de “Başbakanlık Binası” eklenmek isteniyor.
Belli ki “kamulaştırma parası”ndan kaçmak için Cumhuriyetin Başbakanlığı adına Cumhuriyetin Ata'ya armağanı yine gözden çıkartılıyor.
Çankaya'ya başvuru
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, hem Ankaralılar hem de tüm ulusumuz adına önemli bir görevi üstlendi.
Bu bilinç ve kültür yoksunluğunu durdurması için Cumhurbaşkanlığı'na hitaben düzenlenen başvurunun, Atatürk'ün makamına “imza kampanyası”yla sunulmasını yeğleyen şube özetle diyor ki:
“AOÇ hepimizindir. Halka emanet edilmiş bir ‘kültürel peyzaj' olarak korunması Ankara, Türkiye ve dünya için önemlidir.
Emekle büyütülmüş bir değer olan, ormanla temiz hava koridoru oluşturan AOÇ'ye sahip çıkmak için Cumhurbaşkanı'na iletilmek üzere imza kampanyası başlattık.
Atatürk Orman Çiftliği Yok Edilemez! Bir imza da sen ver.”
Bence Sayın Cumhurbaşkanı, bulunduğu makamı da borçlu olduğu Atatürk'ün mirasının bu kez de Başbakanlık için yağmalanmasına artık izin vermeyecektir.
(İmzanız için: www.mimarlarodasiankara.org)
Oktay Ekinci / Cumhuriyet
Yorum Yaz