Mehmet Şimşek: 2B arazileri ekonomiye dinamizm getirecek!
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2B'de artık neredeyse sona gelindiğini belirterek, ''Maliye Bakanlığı olarak 'yeter ki vatandaş burayı alsın' dedik. Vatandaş oranın tapusunu alınca oraya ekonomik açıdan dinamizm gelecek'' dedi
Şimşek, Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu tarafından düzenlenen ''Türk Ekonomisi ve İnşaat Sektörü 2013 Beklentileri'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, büyümeye ilişkin iyimser olduklarını belirterek, ''Satınalma Yöneticileri Endeksine bakın, bütün faktörler büyümede bir miktar ivme kazandığımızı gösteriyor. Güven Endeksi de aynı şekilde, ama esas olan para politikasındaki nispi gevşeme bunu destekleyici bir faktördür'' diye konuştu.
Kredi faiz oranlarının yükseldiğini sonra tekrar düşüşe geçtiğini ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:''Kredi büyümesinde bir çıkış söz konusu, yüzde 19-20'lere kadar yıllık kredi artışı söz konusu. İnşaat sektörüne gelince, son 10 yılda birçok uygulamayla sizin önünüzü açtık. En önemli konu siyasi istikrardı, bunun beraberinde getirdiği makroekonomik istikrardı. Bu olmadan, gerek altyapı yatırımı gerek inşaat sektöründeki çıkış zor yaşanırdı. Bizim komşular eski, fakat onları uzun bir süre ihmal etmiştik. Bu dönemde ciddi bir şekilde yeniden güçlü diyaloglar var. Bu da sektörün iş yapma kapasitesine yansıyacaktır, yeni pazarlar söz konusu. Siyasi istikrar dediğinizde hükümetlerin uzun soluklu program geliştirmeleri önemli. Ama önce kendilerinin uzun soluklu olması gerekiyor. 1950'den sonra ortalama bir hükümetin ömrü 15 ay olmuş. Nispeten istikrarlı dönemler var; rahmetli Menderes ve rahmetli Özal dönemlerini çıkarırsanız, apayrı bir felaket. Fakat milletimiz bize teveccüh gösterdi. AK Parti iktidarı var. Bu bize uzun vadeli düşünmeyi getirdi. 2023 önemli, Sayın Başbakanımız 2071'den bahsediyor onun altyapısı ile ilgili çalışmalar söz konusu.''
''Devlet dış dünyadan 31 milyar lira alacaklı''
Şimşek, makroekonomik istikrarın çok önemli olduğunu anlatarak, şunları söyledi:''Küresel krizde her yerde olduğu gibi bütçe açıkları arttı. Ama küresel kriz sonrası en hızlı toparlanan, evini düzene koyan Türkiye'dir. Kamu borçlarının azalması sizin için önemli. Çünkü bu faiz yükünü azaltıyor ve altyapıya kaynak imkanını artırıyor. Borcun milli gelire oranı bu brüt Avrupa Birliği tanımlı yüzde 74'ten yüzde 36'lara kadar indi. Önümüzdeki 2-3 yıl içinde yüzde 30'lara çekmeyi hedefliyoruz. Net kamu borç stoku yüzde 18'lere kadar indi bu bizim bilançomuzun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Devletin artık dış dünyaya borcu yok. Devlet dış dünyadan 31 milyar lira alacaklıdır. Bu ilk defa oluyor. Bizim 2002'de dış dünyaya 88 milyar lira borcumuz vardı, şimdi 31 milyar lira alacağımız var. Genel olarak istihdam, firmalar, yatırımlar üzerindeki vergi yükünü azalttık.''
Enflasyonun tek hanede olması, zamanla yüzde 1-3 aralığını düşmesinin sektör açısından son derece kritik olduğunu belirten Şimşek, şunları aktardı:''Ama en azından enflasyonu tek haneye düşürdük, orada tutuyoruz. Şu anda Hazine'nin ortalama yılık borçlanma faizi yüzde 6'lara kadar düştü. Bizim 10 yıllık dolar cinsinden tahvilimizin faizi yüzde 3'tür. Yani 10 yıllık Hazine dışarıdan yüzde 3 -3,5 civarında borçlanabiliyor. Devletin bilançosunun güçlenmesi demek, yatırımlara vereceği destek, alt yapıya ayıracağı kaynak, özel sektörün önünü açması demek. Türkiye, 4 milyon kişiye yakın istihdam yarattı. Bu potansiyel olarak 4 milyon kişi daha ev alabilir demek. İstihdamın yaratılması son derece önemli.
Türkiye krizin yaralarını çok güzel sarmış ve kriz öncesine gelmiş. Bankacılık sektörü sapasağlam, sermaye yapısı güçlü, bu da şu demek; uygun koşullar olursa yine sektörü destekleyecek nitelikte. Mortgage kredisi önemliydi. Eskiden vatandaş çalışır, biriktirir, ev alırdı. Vatandaşın işi, bir miktar geliri varsa kira öder gibi ev alabiliyor. Konut kredisi faiz oranları çok hızlı bir şekilde düştü. Konut kredileri çok hızlı bir şekilde yukarı çıktı. Alt yapı yatırımları da öyle. Faiz bütçeleri yerine hizmet bütçeleri derken inanın abartmıyorum. 2002'de 100 liralık vergi geliriniz varsa, bu vergi gelirinin 86 lirası faize gidiyordu. Geriye kalan parayla iş yapmak kolay değil. Milli gelire oran olarak faizin payı yüzde 15'ler civarıydı şimdi yüzde 3'lere düştü.''
''Bütçe hedeflerini tutturabilirdik''
Bakan Şimşek, 2003 ile 2012 yıllarının bölünmüş yol ağı haritasını göstererek, şunları söyledi:''Bu resim daha çok değişecek. Devlet kendi bilançosunu iyi yönetirse bu alanlara daha çok kaynak ayırabilir. Son 3-4 yıldır küresel krize rağmen, Karayolları bütçesine ilaveten çok büyük kaynak aktardık. Geçen sene de çok rahat bir şekilde bütçe hedeflerini tutturabilirdik. Karayollarına en az ilave 8-9 milyar lira aktarmışızdır. Demiryolu çalışmaları da epey var. Birçok büyük proje var, Marmaray, tüpgeçit 3. havaalanı, İzmit-Körfez geçişi, İstanbul İzmir otoyolu, kanal İstanbul gibi projeler var. Son 10 yılda Ortadoğu ve Afrika ile diyaloğu güçlendirdik. Kısa vadeli baktığınızda sorunlar var ama uzun vadede aşılacaktır. Eğer Ortadoğu'ya bu açılım böyle güçlü olmasaydı, Avrupa krizinin Türkiye'ye yansıması çok kötü olacaktı. Geçen sene Avrupa'ya ihracatımız yüzde 8 düştü ama dünyaya toplam ihracatımızdaki artış yüzde 13'ün üzerinde. Aslında biz yüzde 20'nin üzerinde ihracat artışı sağladık. Türkiye, rekabet gücü en yüksek ülkeler grubuna doğru gidiyor.''
''(2B arazileri) vatandaş tapuyu alınca ekonomik dinamizm gelecek''
Şimşek, kentsel dönüşüm projelerinin çok önemli olduğunu belirterek, ''Buna destek vermeye başladık. Bu sene cüzi destek veriyoruz ama önümüzdeki yıllarda güçlenerek artacaktır. Kentsel dönüşüm çok uzun soluklu bir konudur. Konunun uzmanı değilim ama 7 milyon ünitenin belki yeniden inşası gerekecektir. Hem önümüzdeki 20 yılı hem de yıllar itibariyle belki 30-40 milyar dolarlık bir işlem hacmini gerektirecektir'' diye konuştu.
2B arazilerine de değinen Şimşek, ''2B'de artık neredeyse sonuna gelindi. Dün son bir düzenleme yapıldı. 400 metrekareye kadar olanı biraz daha ucuza satalım. Çünkü onların bir kısmı hakikaten dar gelirli. Esasen de bir sorun çözülsün diyoruz. Eskiden bu konuya hep gelir boyutuyla bakılmış. Maliye Bakanlığı olarak 'yeter ki vatandaş burayı alsın' dedik. Aslındaki ekonomik aktiviteden ortaya çıkacak gelirler daha önemli. Vatandaş oranın tapusunu alınca oraya ekonomik açıdan dinamizm gelecek. Mütekabiliyet Yasası'nın kaldırılması talep açısından önemli bir konu. Binalarda Enerji verimliliği alanı da önemli bir konu'' şeklinde konuştu.
''2050'de 5 trilyon dolar''
Bakan Şimşek, inşaat sektörünün dönem dönem ekonomiden hızlı büyüdüğünü ama tersine döndüğünde güçlü bir tepki söz konusu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Biz inşaat sektörünün ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. 1,9 milyon kişinin istihdam edildiğini, ruhsatlar da ortada. Güçlü taraflar var. Özellikle dünyada çok aktifiz. Çimento, seramik, demir-çelik, doğaltaş gibi birçok alanda dünyada ilk sıralardayız. Bence, uzun vadede gelecek son derece parlaktır. Bizim milli gelir artıyor. Kişi başına milli gelire, milli gelire bakın; 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkmış, bu ülke bunu son 60 yılın en büyük küresel krizine rağmen başarmış. Bu önemli bir başarı. Bizim hedefimiz 2023'te bunu 2 trilyon dolara çıkarmaktır. Mümkün, olası, ama daha çok çalışıp reform yapmamız lazım. Peki 2050 nasıl görülüyor- 2050'de de 5 trilyon dolar görülüyor.
Sektör açısından bu süreç en kritik süreçtir. Vatandaş geliri açısından baktığımızda aynı şey görülüyor. Biz inanıyoruz ki Türkiye önümüzdeki 40 yıl içerisinde reform iştahını korursa siyasi istikrarla birlikte kişi başına 50 bin doları yakalayabilir. Böyle bir durumda da sektör açısından kötümser olmak için hiçbir sebep yok. Dünyada inşaat sektörü büyüme beklentilerini bir yerden aldık; 2009-2014 dönemi, Türkiye'nin içinde olduğu bölge büyüme hızı en yüksek olan bölge. Ben inanıyorum ki zamanla Afrika, bu bölgenin yerini alabilir.''
Müteahhitlik sektörüyle gurur duyduklarını anlatan Bakan Şimşek, ''100'e yakın ülkede 6 bin 600'ün üzerinde proje, 220 milyar dolarlık uluslararası iş alınmış. 2002'de 2,4 milyar dolarlık müteahhitlik hizmeti söz konusuyken, geçen sene bu 26 milyar dolara yükselmiş. 2023'te çok rahat bir şekilde belki 100 milyar dolara da çıkacaktır. Olaya Türkiye sınırlarıyla sınırlı bakılmaması lazım. Türkiye'nin geleceği son derece parlak'' dedi.
Elif Ferhan Durmuş/AA
Yorum Yaz