AVM’ler depreme ne kadar dayanıklı?
Bugün pazar... Kim bilir kaç yüz bin kişi, belki de milyonlar, eskisi gibi deniz kıyılarına, plajlara, “mesire yerleri”ne gitmek yerine, kısaca AVM denen “alışveriş merkezleri”ni dolduracaklar
Bugün pazar... Kim bilir kaç yüz bin kişi, belki de milyonlar, eskisi gibi deniz kıyılarına, plajlara, “mesire yerleri”ne gitmek yerine, kısaca AVM denen “alışveriş merkezleri”ni dolduracaklar.
Kentin tarihten gelen çarşıları ile geleneksel pazar yerlerinde “insan insana” alışveriş yapmayı çoktan unutan sözde “modern yaşam” heveslileri, reyonların önünde elde arabayla dolaşıp ceplerinde ve kredi kartlarında ne varsa tüketmeyi “tatili değerlendirmek” kabul edecekler.
Yine tarihi çarşılarımız ile geleneksel pazarlarımıza tatil günü açma yasağı getiren, ama AVM'lerin gece yarılarına kadar açık kalabilmeleri için her türlü yasal güvenceyi sağlayan sözde “muhafaza”kâr siyasetçilerimiz de yarattıkları deli dolu kalabalığa bakıp diyecekler ki: “Halkımızın geliri iyi, keyifler yerinde, yaşasın alışveriş dünyası..”
Bizler ise “Ey bre gafiller” diye başlayıp “bakın şu hayran olduğunuz AB'de bile artık AVM'ler kent dışına çıkarılıyor” diye süren feryat figan seslenişimizde yine yalnız kalacağız.
Kolomb Amerika'ya vardığında yüz yaşında olan Kapalıçarşı'mızda açılan “Anadolu Çarşılarından Fotoğraf Sergisi”ni bile merak edip görenimiz acaba kaç kişidir?
Cesur bir araştırma
İşte bu duygularla, AVM'lerin çoğalan değil “terk” edilmeleri gereken sömürü hangarları olduğunu kim bilir kaç kez yazmış bir mimar olarak, okuduğum bilimsel bir çalışmanın haberi karşısında şapkam olsaydı havaya fırlatacaktım.
2010'da YÖK onayıyla kurulan “İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi” (AFAM), sadece ve sadece bilimin ışığında çalışan bir akademik kurum olarak bakın ne diyor:
“Afetlerden sonra ‘yara sarmak yerine' afetlerden önce ‘tedbir almak' amacıyla hareket eden AFAM'ın genel koordinatörü Yrd. Doç Dr. Kubilay Kaptan ve ekibinin yaptığı araştırma önemli bir gerçeği ortaya çıkardı. Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere hızla yaygınlaşan ‘AVM bağlılığı toplumu tehdit eden bir tehlike'ye dönüşebilir.”
Neden mi? Asla tahmin edemezsiniz; devamını okuyalım:
“Binlerce insanın aynı anda alışveriş ve yaşam merkezlerinde zaman geçiriyor olması, olası bir doğal afette büyük bir felakete dönüşebilir. Yapılan araştırmalar, özellikle İstanbul'da bulunan AVM'lerde gerçekleşebilecek yangın, deprem, sel gibi doğal felaketlerde ‘yeterli hazırlığın ve teknik donanımın olmadığı'nı ortaya koyuyor.”
Uzun ve ayrıntılı raporun izleyen bir paragrafını daha aktarayım:
“Yapıların proje aşamasından itibaren güvenlik konusunda yeterince donanımlı olmadığı ve bir felaket karşısında ‘tahliye' sırasında bile yapılması gerekenler için ‘personelin yeterince eğitimli olmadığı' belirlenmiştir.”
Yetkilileri uyaran AFAM, bir an önce gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ve oluşacak önemli durumlarda insanların rahat ve güvenli şekilde tahliye edilebilmesinin sağlanması gerektiğini de belirtiyor.
İstanbul genelinde sade birkaç AVM'nin gereken özelliklere sahip olduğunu belirlemiş. Yaygın eksikliklerin bazıları bakın neler:
- Dolap, kitaplık ve rafların yapısal destekle tehlikesiz hale getirildiği AVM sayısı sadece 3; tedbir alınmayan AVM sayısı ise 48.
- Binaların planları doğal felaketlere göre tasarlanmamış.
- Yukarı doğru açılan kapılarda düşmeyi önleyecek güvenlik sistemi sadece 1 AVM'de bulunurken, 50'sinde böyle bir sistem yok!
- 11 AVM'de yangın söndürme donanımlarının önünde engel bulunmakta iken 40 AVM'de bulunmamakta…
Ne diyelim? Siyasetçiler hâlâ AVM açılışlarını gösteriye dönüştürmeye devam edebilirler; ama bizlerin hiç mi aklı yok?
Oktay Ekinci/Cumhuriyet
Yorum Yaz