AVM sepetlerinde artık çocuklara da yer var!
Ahmet Cemal AVMlerdeki çocuklu manzaraya dikkat çekiyor
Özellikle hafta sonlarında, yani AVM'lerin (alışveriş merkezleri) en kalabalık olduğu günlerde, kaçırmanız neredeyse imkânsız bir manzara: AVM'lerin içindeki uçsuz bucaksız koridorlarda, malların arasından tekerlekli sepetlerini iten ana-babalar ve bu sepetlerin ‘ilgili bölümüne' farklı birer mal niteliğiyle yerleştirilmiş çocuklar.
AVM'ler çoğalmaya başladıktan hemen sonra, bu mağaza komplekslerinin yöneticilerince çok doğru saptanmış bir gerekliliğin karşılanışı. Küçük çocuklar, her ne kadar tükenmez gibi görünen enerjileriyle bizi şaşırtsalar da, ‘Alsak alsak ne alsak?' hırsıyla gözleri dönmüş büyükleri kadar yürüyemiyorlar. Zaman zaman bir yere oturup dinlenmek istiyorlar. İşte bu ihtiyacı karşılamak, ‘büyüklerin' de dolaşma ve alışveriş yapma hızlarını kesmemek için şimdi alışveriş sepetlerinde çocuk rafları da var. Çocuğun yorgun mu düştü, hemen ‘koy sepete' ve devam et turlarına!
Büyük AVM'lere ilk kez girenler, şaşkınlıklarını ve hayranlıklarını çoğunluklaw “Burası başlı başına bir dünya!” cümlesiyle dile getiriyorlar. Kanımca, anlam olarak da çok doğru bir saptama, ‘dışarılarda' akıp giden dünyanın ve hayatın yanında, AVM'ler gerçekten de ‘başlı başına' bir dünya – aslında dışarının ancak çok, ama çok küçük bir bölümüne, sadece malların dünyasına atıfta bulunan, ama bunu yaparken tek yol olarak baş döndürücü bir abartmayı araç olarak seçen, böylece de gerçek dünyanın ‘yanılsamalarından' oluşma bir dünya. Burada hayat, sanki bütünüyle mala, malları edinme tutkusunun doyurulmasına ve ne pahasına olursa olsun tüketmeye indirgenmiş. Aslında çok tutarlı.
Tutarlı, çünkü ‘tüketim toplumu' modeli, kendi kitlesini ancak tüketimi –ihtiyaç olsun veya olmasın– sürekli kışkırtacak yollarla oluşturabilir. Fakat kitle psikolojisi denilen bilim dalının da öğrettiği gibi, bir amaç uğruna kitleyi yalnızca oluşturmak, o amacın gerçekleşmesi bağlamında yeterli değildir; bir defa oluşturulabilmiş bir kitle olarak koruyabilmek, dağılmamasını sağlamak ve insanlarda, zaman zaman –işleri veya özel hayatları nedeniyle- geçici olarak kitleden ayrılmak zorunda kaldıklarında bile en kısa zamanda kitleye geri dönme özlemini yaratmak da kitleyi kitle olarak koruyabilmenin başlıca yollarıdır.
Bundan ötürü, bugünün AVM'leri tüketim toplumu modelinin ‘pazar ayinleri' diye de adlandırılabilir. Çünkü dünyanın belki en eski kitle yaratıcılarından olan dinler, kendi kitlelerinin sürekliliğini tapınaklar aracılığıyla sağlarlar. Toplu dualar ve ayinler, kitlelerin inancını yenilemenin ve pekiştirmenin en etkin yollarıdır.
Bugünün AVM'leri, tüketim toplumunun tapınaklarıdır.
O tapınaklara gelen yetişkinlerin çocuklarını tekerlekli sepetlerin bir köşesine yerleştirmeleri ise, bugünün çocuklarını geleceğin tüketicilerine dönüştürebilmenin en emin yoludur. Üstelik burada birkaç yönlü bir etkilemenin varlığı söz konusudur. Alışveriş sepetlerine yerleştirilen çocuklar, hem bu ‘Başlı başına bir dünya!' olan sahte dünyaların karşı koyulmaz çekim gücüyle çok küçük yaşlarda tanışıp, hayatı mal edinmeyle ve tüketmeyle sınırlama yolunda ilk adımlarını atabileceklerdir, hem de –ve bu, belki de AVM'lerin çocuklara en büyük katkısıdır!– dolaşırken ‘büyüklerine' baka baka, onları taklit ederek - ‘mal istemeyi' öğreneceklerdir!
Yarın, günlerden cumartesi; çocuklarınızı ‘o dünyalara' götürmek için bugünden başlayın hazırlanmaya! Çünkü gideceğiniz AVM evinize ne kadar uzak olursa olsun, çoluk çocuk yolculuğun zahmeti o görkemli girişlerin önünde son bulacaktır. Sonrası: Çocukları ‘koy sepete!'
Ahmet Cemal / Cumhuriyet
- Etiketler:
- ahmet cemal
- avm
- avm çocukları
- tüketim
Yorum Yaz