Çimento fiyatlarındaki artışla ilgili flaş açıklama!
TÇMB Başkanı Tamer Saka, kurlarda yaşanan artışlar ve enerji maliyetlerinin çimento rakamlarını etkilediğini söyledi.
Türk çimento sektörünün uluslararası temsilcisi Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, çimento maliyetlerine ilişkin açıklamada bulundu
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği(TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, çimento sektöründe artan maliyetlere ilişkin bir açıklama yaparak sektörün ülke ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunmak için özveriyle çalıştığının altını çizdi.
Dr. Tamer Saka'nın maliyetlere ilişkin açıklaması şöyle: “Kurlarda yaşanan artışlar, enerji maliyetleri, hammadde ve finansman maliyetleri gibi çimento maliyetlerine etki eden pek çok unsur bulunmaktadır. 2018 yılının Nisan ayından bu yana daralan bir iç piyasa ile karşı karşıyayız. Gelinen noktada birincil önceliğimiz istihdam güvencesi ve kurumların sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Bununla birlikte çimento fiyatları, rekabetçi piyasa koşullarına uygun olarak her birinin iç dinamiği farklı olan firmaların takdirindedir ve sonuçlar da her bir kurumun finansallarına yansımaktadır.
Türk çimento sektörü güçlü ve lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat sektörünün en önemli alt sektörlerinden biridir. Ülkemize döviz girdisi ve ileriye dönük istihdam güvencesi sağlayan sektörümüz pandemi şartları nedeniyle yaşamakta olduğu daralmaya rağmen ülke ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunmak için özveriyle çalışmaktadır.”
Fiyat Uygunluğu Nedeniyle İhracatta Tercih Edilen Ülkeler Arasındayız
Dünyanın en ucuz çimentosunun Türkiye'de olduğunu belirten TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, açıklamasında şu bilgilere yer verdi:
2017-2018 yıllarında 13 milyon ton seviyelerinde olan ihracatımız fiyat uygunluğu nedeniyle 2019 yılında 23 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu rakamın 2020 yılında 30 milyon ton seviyelerinde gerçekleşeceğini öngörüyoruz.
İç pazarda ise 2017-2019 yılları arasında yaşanan %36‘lık küçülme ile karşı karşıya kalan sektörümüzde, halka açık şirketlerimizin 2018-2019 yılı finansal sonuçlarına bakıldığında Ebitda'nın %40 azaldığı görülecektir.
Ülkemize Katma Değer ve Kamu Yararı Sağlamaya Hazırız
Her türlü koşulda sektör olarak ülkemize önemli katma değer ve kamu yararı sağlayan konulara öncelik vererek, bu konuları her fırsatta ilgili kurumlara ve karar vericilere aktarıyoruz.
Yol üstyapılarında sektörler arası rekabet koşullarının oluşması ve bakım onarım gerektirmeyen, uzun ömürlü, yaşam-döngü maliyeti düşük, yerli ve milli beton yolların alternatif olarak kullanılmaya başlanmasının milli bir mesele olarak değerlendirilmesi ile hayata geçireceğimiz uygulamalarla ülkemize tasarruf sağlayabileceğimizi rakamlarla öngörebiliyoruz. Bu uygulamalar;
KGM ve Yerel Yönetimler yol ağında yapılacak olan yeni yollarda ve hali hazırda devam etmekte olan yol yapım projelerinde, beton yol kullanımının %20 seviyelerinden başlayıp kademeli bir şekilde daha yüksek seviyelere ulaşmasının ilgili genelge ve düzenlemelerde yasal olarak zorunlu hale getirilmesi, 1 kilometreden uzun tünellerde beton yol kullanımının yasal olarak zorunlu hale getirilmesi, Yerel Yönetimlere yönelik yürütülen KÖYDES ve KIRDES gibi projelerde Beton yolların resmi olarak öncelikli hale getirilip kullanan kurumların teşvik edilmesini kapsıyor.
Bununla birlikte ülkemizde otoyolların ve devlet yollarının %50'si, il yollarının %10'u ve yerel yönetim yol ağının %40'ının beton yol olmasıyla; İlk yapım maliyetinde 700 milyon dolar/yıl, Bakım-onarım maliyetinde 110 milyon dolar/yıl olmak üzere, 10 yılda yaklaşık 8,1 milyar dolar ülke olarak tasarruf sağlayabilme potansiyelimiz mevcuttur.
Bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde bölünmüş yol ağında orta refüjlerde beton bariyer kullanımının yasal olarak zorunlu hale getirilmesiyle;
Her yıl trafik kazalarında hayatını kaybeden yaklaşık 1300 vatandaşımızın hayatın kurtarmayı ve yıllık yaklaşık 8-10 milyar TL'lik maddi kaybımızın önüne geçmesini mümkün olabilecektir.
Avrupa Birliği ülkelerindeki çimento fabrikaları yakıt ihtiyacının 44'ünü atıktan türetilmiş yakıttan karşılarken, Türkiye'de bu oran sektörümüzün çabası ile ancak %7 seviyelerindedir.
Ülkemizde gerekli adımlar atılır ise hem çöpler depolanmayacak hem de yılda 3 milyon ton/yıl ithal petrol kokuna karşılık gelen atıktan türetilmiş yakıt (ATY) kullanılarak Yıllık 210 milyon USD petrol koku ithalatı önlenerek cari açık azaltımı mümkün olacaktır.
Yorum Yaz