1. Dünya Sulama Forumu başladı!
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Erdoğlu, "Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafya ve iklim şartları baraj ve HES yapmamızı, sulama tesisleri ve içme suyu projelerini hayata geçirmemizi zorunlu kılmaktadır" dedi
Mardin Artuklu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen 1. Dünya Sulama Forumu'nun açılışında Mardin Dinler ve Diller Korusu Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice ve Süryanice şarkılar seslendirdi. Bakan Eroğlu konuşmasında, Mardin'in 7 bin yıldır kardeşliğin, barışın, hoşgörünün şehri olduğunu, burada bütün dinler ve dillerin adeta kader birliği yaptığını söyledi.
Türkiye Ulusal Sulama ve Drenaj Komitesi onursal başkanı olarak, böyle bir foruma ev sahipliği yapmaktan büyük gurur duyduklarını anlatan Eroğlu, daha öncede İstanbul'da 5. Dünya Su Forumu'nu gerçekleştirdiklerini anımsattı. 1. Dünya Sulama Forumu için Mardin'in belirlenmesinin birçok açıdan manidar olduğunu ifade eden Eroğlu, şöyle dedi:
"Mardin, ilk sulama ve ziraat örneklerinin beşiği olarak kabul edilmektedir. Dünyada bugün itibariyle 8 kişiden biri, başka bir ifadeyle yaklaşık 900 milyon insan kronik olarak yetersiz beslenme problemi ile karşı karşıyadır. Öte yandan bütün dünyada kullanılan içme suyunun yüzde 70'i sulamada kullanılmaktadır. Dünya Sulama Forumu'nda suyun geniş bir yelpazede tartışılmasına ve günümüzde yaşanan ve potansiyel su sıkıntılarına çare üretmeye büyük ihtiyaç vardır. Burada tebliğ sunacak hocalarımız inşallah buna çare üreteceklerdir. Dünya nüfusu ve şehirleşme oranına paralel olarak günümüz dünyasında su ile alakalı sıkıntılar hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu problemlere acilen çözüm bulunması
HES yapımı
Su kaynaklarının miktarı ile kalitesinin korunmasının hayati önem arz ettiğini dile getiren Eroğlu, şunları söyledi:
"Yağış dağılımı düzensiz olan Türkiye, su zengini bir ülke değildir. Aksine, gerekli tedbirler alınmadığı ve su kaynaklarının geliştirilmesine yönelik yatırımlara öncelik verilmediği takdirde yakın gelecekte su problemleri yaşamaya aday bir ülke olabilir. Alınması gereken önlemler var. Ülkemizde bir damla suyun bile heba edilmemesi adına çalışmalar sürdürmekteyiz. Su yapıları inşa ederek boşa akan sularımızı değerlendiriyor, su israfını önleyici tedbirleri hayata geçiriyor ve su tasarrufu konusunda gerekli dikkati gösteriyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafya ve iklim şartları baraj ve HES yapmamızı, sulama tesisleri ve içme suyu projelerini hayata geçirmemizi zorunlu kılmaktadır. Baraj, gölet ve hidroelektrik santral gibi su kaynakları arzını arttırıcı çalışmalar yapıyoruz, sulamada modern sulama tekniklerini hayata geçiriyoruz."
"Dünyada bir İlk"
81 il için içmesuyu eylem planı hazırladıklarına dikkati çeken Eroğlu, 36 projenin inşaatlarının devam ettiğini bu tamamlandığında yaklaşık olarak 18 milyon kişiye daha ilave içmesuyu sağlanacağını söyledi. İstanbul'a 2071 yılına kadar yetecek suyun getirildiğini ifade eden Eroğlu, şöyle konuştu:
"Biz 8 ay içerisinde su kesintisini tamamen kaldırdık. Ondan sonra dedik ki bundan sonra İstanbul'da su kesintisi olmayacak. Gazeteciler sordu 'ne yapacaksınız' dedi. (Dar ağacı kurup da kendimi idam edecek halim yok, bıyıklarımı keseyim.) dedim. Allah'a şükür şu ana kadar bıyıklarım yerinde. Su için İstanbul'da iki kıtayı birleştirdik. Melen Projesi dahilindeki dünyada iki kıtayı birbirine bağlayan ilk ve tek uzun sualtı tüneli olan Boğaziçi Tüneli ile Asya ve Avrupa'yı denizin 135 metre altından birleştirdik. Melen ve Yeşilçay Projeleri ile İstanbul'un 2071 yılına kadarki içmesuyu ihtiyacı karşılanacak. Dünyada bir İlk olan KKTC Su Temini Projesi ile 106 kilometre uzunluğundaki isale hattı ile yavru vatana yılda 75 milyon metreküp su iletilecek. Dünyada ilk defa uygulanacak proje ile boru hattı deniz yüzeyinden 250 metre derinlikte askıda geçecek. Projeyi 2014 yılında tamamlamayı hedefliyoruz."
"GAP Projesinin önemi çok büyük"
İçişleri Bakanı Güler de böyle bir formun Mardin'de düzenlenmesinin kentin tanıtımına çok büyük katkı sağlayacağını vurguladı. Mardin'in medeniyetler ittifakının önemli bir modeli ve belki de en önemli kenti olduğuna dikkati çeken Güler, şunları söyledi:
"Her şeye hayat veren su tüm canlılar için en önemli kaynaklardandır. Ancak özellikle son yıllarda artan nüfus ve bunu sonucu olarak artan su talebi küresel bir su krizini de gündeme getirecektir. Ülkemize baktığımızda yurdumuzun su kaynakları bölgede önemli bir potansiyel olarak görülmesine rağmen su zengini sayılabilecek bir nitelik maalesef taşıyamamaktadır. Aksine gerekli önlemler alınmadığı takdirde tüm dünyada olduğu gibi yakın gelecekte su sorunları yaşayan aday bir ülke konumundayız. Sayın bakanımızın ve AK Parti hükümetlerinin 11 yıl öncesinde görevi devraldığı noktada şu ana kadar gelinen nokta gerçekten de Cumhuriyet tarihimizin çok önemli bir gelişmesini ve rakamlara sığmayacak bir artışı da ifade etmektedir. Hükümetimizin en başarılı olduğu alanlarından birisi de budur. Hem sulama alanlarının kullanılması hem de enerji üretiminde gerçekten de devasa bir artış sağlanmıştır."
Güler, Türkiye'nin en büyük ikinci barajının Mardin'de yapılan Ilısu Barajı olduğunu ve Türkiye'nin ekonomisine çok önemli bir katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.
"Yetersiz beslenen ülkelerde su sıkıntısı mevcut"
Dünya Sulama Formu (ICID) Başkanı Gao Zhanyi, "Dünyada özellikle yetersiz beslenen nüfusların yaşadığı ülkelerde bakacak olursanız bu ülkelerde çok ciddi gıda ve su kısıtını görürsünüz" dedi. "Gıda güvenliği tabi ki su güvenliği ile birebir ilişkilidir ve bağlantılıdır" ifadesini kullanan Zhyani, şöyle konuştu:
"Dünyamızda özellikle yetersiz beslenen nüfusların yaşadığı ülkelerde bakacak olursanız, bu ülkelerde çok ciddi gıda ve su kısıtını görürsünüz. Son iki yıllık dönem içinde bir çok konferans bir çok toplantı düzenlendi. Su ve gıda güvenliği ile ilgili meseleleri ele almak ve sorunları çözüme kavuşturulması amaçlanmaktadır."
Dünya Su Konseyi Başkan Yardımcısı Dr. Doğan Altınbilek de, böyle bir organizasyonun insanların ihtiyaçlarını karşılamakta yaşanılan sıkıntıları gündeme getirdiğini ifade etti. Altınbilek, şunları söyledi:
"BM verilerine göre 2050 yılında 9 milyar insanı beslememiz gerekiyor. Tabi ki bilim adamları ve siyasetçiler bunun için çalışmalarını yapmak zorundadır. Gelişen bu dünyada su temel ihtiyaç haline geliyor. Suyun dünyada farklı şekillerde dağılmış olması kaçınılmaz riskler ortaya çıkıyor. İnsanlar su kaynaklarına yakın yerlerde yaşamalarına rağmen nüfus artışından dolayı su yeterli olmuyor. İnsanların yaşamı, suya erişimlerine bağlıdır. Yüzey suları düzenli olarak dağıtımı son derece zordur. Gittikçe daha fazla yer altı suları kullanılmaktadır. Dünya su konseyinin görevi halkı bilinçlendirmek, siyasetçilere bilgi vermek ve bu konuda kendi kararlarını almasına öncülük etmektir. Eğer bugünkü gibi yaşamaya devam edersek dünyada önümüzdeki yıllarda su sıkıntısı yaşanacak ve gıda üretimi azalacaktır."
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı ise bu çağda suyun petrol kadar değerli olduğunu söyledi. Bu kutsal değerin doğru şekilde kullanılmasının da çok önemli olduğuna değinen Bakırcı, şunları kaydetti:
"Ayrıca her daim yavru vatandaki kardeşleri ile gönüllerinin bir olduğunu düşündüğümüz ana vatandaki kardeşlerimizin tümüne de dünyada en kutsal şeylerden biri olarak kabul edilen suyu bizlerle paylaştıkları için teşekkür ederim. Asrın Projesi, adeta Kıbrıs Türk halkının 1974 barış harekatından sonra yaşadığı yeni bir özgürlüğün adı olacaktır. Büyük bir heyecana beklediğimiz bu proje sona erdiğinde verimli topraklarımız ana vatanımızın bizlere sunmuş olduğu su ile hayat bulacak."
"800 milyon insan açlık veya kötü beslenme tehlikesi altında"
DSİ Genel Müdürü Akif Özkaldı da Yukarı Mezopotamya ovalarına bakan Mardin'in 1 milyon 58 bin hektar tarım arazisinin sulanacağı Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) içerisinde yer aldığını hatırlattı. Gıda güvenliğinin yakın geleceğin en önemli sorunu olarak insanların karşısına çıkacağını dile getiren Özkaldı, şöyle devam etti:
"Nüfus artışına paralel olarak 50 yıl içinde üretimde en az iki kat artış sağlanmalıdır. İnsanların temel gıda ihtiyaçlarının güvenli biçimde karşılanması, öncelikle, tarımsal üretimin ve sulanan alanların arttırılmasına bağlıdır. Diğer yandan, artan nüfusun beslenmesinin yanında gıda güvenliğinin sağlanması, günümüzde üzerinde önemle durulan meselelerden birisidir. Gıda güvenliğinin sağlanması, ekonomik kalkınma ve onunla bütünleşmiş çevre meselesinin üstesinden gelinmesi ile ancak başarılabilir. Yapılan tahminlere göre, günümüzde gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 800 milyon insan açlık veya kötü beslenme tehlikesi altındadır. Bu şartlar altında; kurak ve yarı kurak alanlarda sulu tarım yapılması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır."
Konuşmaların ardından Bakan Eroğlu, 2013 yıl Dünya Sulama ve Drenaj ödülünü kazanan Prof. Dr. Victor A. Dukhovny'ye ödülünü verdi. Daha sonra Erdoba Elegonce Oteli'ne geçen Bakan Eroğlu, Mine Ebru Sanat Atölyesi sahibi Füsun Onamay'ın sergisine katılarak, ebru yaptı. Eroğlu, otelde bulunan DSİ çalışmalarını anlatan standın da açılışını yaparak, Şanlıurfa ve Mardin halk eğitim merkezlerinin yıl sonu sergilerini gezdi.
Dünya
Yorum Yaz