8,3'lük deprem Şili'yi nasıl teğet geçti
Bu yıl dünyanın en şiddetli depremi Şili'de meydana geldi. 8,3 büyüklüğündeki deprem, 3 dakikadan uzun sürdü ve onlarca artçı sarsıntı yaşattı.
Yaklaşık bir milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Oluşan tsunami dalgaları depremin merkez üssünün kuzey ve güney kıyılarını vurdu. Dalga boyu, kuzeyde La Punta'da normalin yarım metre üstüne çıktı.
Hükümet, 2010 yılındaki felaketin tekrarlanmaması için kıyı bölgelerinin derhal tahliye edilmesi talimatını verdi. Dünyanın en şiddetli depremleri arasına giren Şili depreminde en az 12 kişi hayatını kaybetti.
Şili Devlet Başkanı Michelle Bachelet, depremde hayatını kaybedenlerin olmasını "çok talihsiz bir durum" olarak niteledi fakat depremin şiddeti göz önünde bulundurulduğunda kayıp sayısının tahmin edilenden az olmasını ise halkın 'hazırlıklı olmasına' bağladı ve halka işbirliği yaptıkları için teşekkür etti.
Fay hatlarının çevrelediği ve sık sık deprem meydana gelen, volkanik patlamalar yaşanan Şili, "Ateş Çemberi" olarak biliniyor. Şili'nin güney kıyılarında 2010 yılı Şubat ayında meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremde 500'den fazla kişi öldü, ülke yaklaşık 30 milyar dolar kayıp yaşadı. Şili'de 1 Nisan'da meydana gelen 8,2 büyüklüğündeki depremde ise 6 kişi öldü.
New York Times gazetesi, depremde can kaybının tahmin edilenden daha az olmasının sebebini maddeledi:
1- Deprem öncekiler kadar şiddetli değildi: Çarşamba günkü deprem 8,3 büyüklüğündeydi. Oldukça güçlüydü, fakat tüm zamanların en şiddetli depremi olan 2010'daki 8,8 büyüklüğündeki depremin yalnızca üçte biri kadar enerji açığa çıkardı.
2- Deprem dar bir alanda etkili oldu: 2010'daki deprem kıyı bölgelerini vurmuştu ve doğrudan kalabalık, büyük şehirleri etkiledi. Turistlerin olduğu tatil merkezleri de etkilenmişti. Ülke kıyılarının yaklaşık üçte biri tsunamiden zarar gördü. Neredeyse tüm Şili'de elektrikler kesildi. Fakat bu depremde tsunami yalnızca tek bir bölgede, Coquimbo'da etkili oldu.
3- Kıyılarda yaşayanlar daha hazırlıklıydı: 2010'daki depremin ardından bölgede çok sayıda tatbikat yapıldı ve tahliye yolları belirlendi. Dolayısıyla bu depremde de bazı kıyı kentleri ve limanları zarar görse de dalgaların kıyıya vurmasından etkilenen insan sayısı az oldu.
4- Uyarılar zamanında yapıldı: 2010 depreminde tsunami alarmı verilmemişti ve liderler halka tehlike geçmeden evlerine dönebilecekleri tavsiyesinde bulunmuştu. Kıyıda yaşayanlar bildikleri yüksek bölgelere gitti fakat turistler ve ziyaretçiler gidemedi. O depremden sonra hükümet sarsıntılarda zamanında tsunami uyarısı veriyor ve daha dikkatli davranıyor.
5- Katı inşaat kuralları: Haiti ve Nepal gibi yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde büyük depremler genellikle büyük can kayıplarına neden oluyor. Çöken binalar, köprüler ve barajlar nedeniyle ölü sayısı binleri buluyor. Şili'de de durum böyleydi. Fakat son yıllarda ülkenin ekonomik durumu iyiye gittikçe, inşaat sektörü de gelişti ve yapılaşmada getirilen standartlar yükseltildi. Ülke, deneyimlerinden ders çıkarttı ve California'dakine benzer güvenlik kuralları uygulamaya soktu. Bu nedenle Şili'deki modern binaların depremlere dayanıklılığı da arttı. Fakat tarihi yapılar ve kırsal kesimlerdeki yapılar hala depreme dayanıksız olabilir.
6- Acil durum uygulamaları geliştirildi: Şili Ulusal Sismik Çalışmalar Merkezi 2010 yılından bu yana gece gündüz çalışıyor. Bölgesel ofisler ve hükümetin acil durum merkezleri de çalışmaları arttırdı. Deniz seviyesi gözlem sistemleri geliştirildi ve kamu merkezleri ile özel kurumların işbirliği de katkı sağladı.
7- Okullarda eğitim: BBC'nin Latin Amerika servisi BBC Mundo da derhal uygulamaya konan kitlesel tahliyelerin can kaybının fazla olmamasında büyük rol oynadığını yazıyor. BBC Mundo, yalnızca yetkililer değil, halkın da hızlı ama telaşlanmadan hareket ettiğini belirtiyor. Sismik faaliyetlerin yoğun olduğu Şili'de okullarda yapılan tatbikatlara katılan çocuklara deprem anında sakin olmaları ve bölgeyi nasıl etkin ve güvenlik bir şeklide terk edecekleri öğretildi.
Yorum Yaz