Alman iç mimar Türkiye'nin gönüllü tanıtım elçisi oldu
Türkiye'ye bir yıllığına misafir öğretim üyesi olarak gelen Alman iç mimar Yrd. Doç. Dr. Markus Wilsing, Türkiye'nin gönüllü tanıtım elçisi oldu
Üniversite eğitimi ve doktorasını İtalya'da iç mimarlık ve çevre tasarımı üzerine yapan 52 yaşındaki Wilsing, 1996'da 1 yıllığına davet edildiği Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünde misafir öğretim üyesi olarak görev aldı.
Kısa sürede Türkiye ve Türk insanına alışan Wilsing, 17 yıl önce hayatını Ankara'da bir Türk öğretim üyesiyle birleştirdi.
Bir çocuk sahibi olan Wilsing çifti, iklim şartları ve doğal güzelliklerinden dolayı 14 yıl önce İzmir'e yerleşme kararı aldı. İzmir Ekonomi Üniversitesinde İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünü kurup bölüm başkanlığı yapmaya başlayan Wilsing, İzmir'i ve Ege kültürünü çok sevince Almanya'ya dönme planlarını sürekli erteledi.
Türkçe öğrenerek öğrencileriyle iyi bir diyalog kuran Wilsing, Türk, Alman ve İtalyan mimari tarzlarını birleştirdiği iç mimari projelerine imza atmaya başladı.
"Türkiye'de kendimi mutlu hissediyorum"
Markus Wilsing, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversite yıllarında farklı ülkelerde yaşama hayali bulunduğunu, harita üzerindeki yerini dahi bilmediği Türkiye'yi çok sevdiğini ve burada yaşamaya karar verdiğini belirtti.
Almanya'daki ailesi ve arkadaşlarının, "Neden Türkiye'de yaşadığını" sorduklarını aktaran Wilsing, "Onlara İzmir'in çok güzel olduğunu söylüyorum. Davet ediyorum. Almanya'dan geliyorlar, 'gelebilir miyiz, güvenebilir miyiz' diyorlar. Ben de 'sizi gezdirebilirim' diyorum. Problem yok, ben sorun hissetmiyorum. 'Zaten bütün dünyada aynı durum var. Burası çok güzel, seviyorum." dedi.
Birçok Alman arkadaşını ağırladığını, onların da Türkiye'yi beğendiğini, bu durumun kendisini çok mutlu ettiğini vurgulayan Wilsing, arkadaşlarının da İzmir'de yaşama nedenini gelip görünce anladığını ifade etti.
"20 yıl nasıl geçti anlamadım"
Türkiye'de kendini çok iyi hissettiğini anlatan Wilsing, 20 yılın nasıl geçtiğini anlamadığını, kendisini artık Ege insanı gibi hissettiğini belirtti.
Denize çok alıştığını, bol bol yüzmeye gittiğini, balık yemeği çok sevdiğini dile getiren Wilsing, Türkiye'ye ilişkin duygularını şu sözlerle aktardı:
"Türk komşularımla vakit geçirmek güzel oluyor. Türk insanını seviyorum. Onlara eğitim vermeyi çok seviyorum. Mesela İzmir değişik ve kalabalık bir kent. Mini eteklisi de kapalısı da birlikte yaşıyor, aynı dili konuşuyorlar. Bu çok güzel bir şey. Bunca yıldan sonra zaten kendimi iyi hissetmesem giderdim. Bir sene için geldim 20 sene kaldım. Artık gitmek istemiyorum."
Yorum Yaz