Amerika'nın emlak kraliçesi bir Türk: Nurdan Yıldırım!
Başarı hikâyeleri etraflarında "ben de yapabilir miyim acaba" sorusunu da barındırıyor. ABD'de "yılın emlakçisi ödülü"nü kazanan Nurdan Yıldırım'ınki de benzer bir hikâye
Ancak detaylarını dinlediğinizde aslında kolay gibi görünen kararların arkasında ne büyük riskler bıraktığını da görebilirsiniz. Nurdan Yıldırım, ABD'de sıfırdan başlayıp, ülkenin en başarılı emlakçılarından biri haline gelme öyküsünü bizimle paylaştı.
Amerika, kimisi için dipsiz bir kuyu, kimisi içinse gerçekten fırsatlar ülkesi. Özellikle seksen sonrası Türkiye'de, bir kuşağın en büyük hedefiydi Amerika'ya gidip o bahsedilen fırsatları değerlendirmek. Nurdan Yıldırım o günlerden mi etkilendi bilinmez ama bu ortak hayali en mükemmele yakın şekilde gerçekleştiren isim. Miami'de yılın emlakçisi seçilmeye kadar uzanan kariyeri neredeyse sıfırdan başlamış.
Türkiye'de parlak olacağa benzeyen bir gazetecilik kariyerini ardında bırakarak yeni dünyanın yolunu tutmuş ve zorunlu birçok karın tokluğuna yapılan işin ardından emlakçilikte karar kılmış.
Emlakçilik, milli ya da etnik kökeni bir tarafa bırakın, mahalli değerlerin bile önplana çıktığı oldukça yerel bir iş.
Yıldırım için bu sektörde başarılı olmak bir anlamda bir ülkeyi tanıma meselesiyle örtüşmüş. Elbette Türk olmak tamamen dezavantaj değil. Yıldırım, Florida'da ev almak isteyen -Rahmi Koç'tan Sibel Çan'a kadar- çok sayıda Türk'ün ev sahibi olmasına yardımcı olmuş.
Hikâyesinin satır başları böyle ama başarıya giden basamakları nasıl atladığını en iyisi ondan dinleyelim.
- Öncelikle gazetecilik yaşamınızdan söz edebilir misiniz? Nasıl başladınız, sonra neden bıraktınız? Amerika'ya gidişiniz nasıl oldu?
- Gazeteciliğe öğrencilik yıllarımda Milliyet gazetesinde stajyer olarak başladım. Okul bittiğinde de Dünya gazetesinde, sonra da Türk Haberler Ajansı'nda ekonomi muhabiri olarak çalıştım. Çoğu Türk kadını gibi ben de girişimci, mücadeleci ve liderlik özelliklerine sahip biriyim.
Sıfırdan başlayan bir hikâye Nurdan Yıldırım'ınki. Türkiye'deki her şeyi bırakıp Amerika'da başlayan yaşamında elinde hiçbir şey yokmuş. Ancak o bunu fırsat olarak görmüş ve yeni adapte olduğu bir hayata yabancı kalmamış. O kadar içine girmiş ki sonradan dahil olduğu emlak sektöründe en başarılı isim haline gelmiş.
Artık Miami'de lüks bir daire almak isteyen herkes onun kapısını çalıyor.
- Nasıl hedefleriniz vardı?
- Üretmek, faydalı olmak, daha fazla para kazanmak, rahat olduğum yerde durmadan, zoru başarmak, bir adım daha öteye gitmek arzusu benim için günlük yaşamın bir parçası. Gazetecilik yaptığım sırada, o zaman Türkiye'nin en büyük turizm şirketi olan Net Şirketler Grubu'nda basın ve halkla ilişkiler uzmanı olarak Besim Tibuk ve rahmetli Turizm Bakanı Barlas Küntay'la çalışmaya başladım. Beş yıl süren iş hayatından sonra Amerika'ya gidip yeni dünyada ne gibi fırsatlar olduğunu görmek istedim. Tabii zor bir başlangıç oldu. Yeniden öğrencilik yılları, çocuk derken bulunduğunuz yere adapte oluyorsunuz.
- Amerika'da başlangıçta işler pek yolunda gitmemiş sanırım, pek çok farklı işte çalışmak zorunda kalmışsınız. Ne gibi işler yaptınız?
- Her şeye yeniden başlamak kolay değil, ama karar verdiyseniz yapacaksınız, ilk olarak New York'ta bir çocuk mağazasında satış elemanı olarak altı ay çalıştım.
Bu, benim için tamamen dışarıya açılma ve dil pratiği yapma amaçlıydı. Amerika basınında gazetecilik yapma konusunda araştırmalarım oldu, ama bu alanda çalışmak için Amerikalı olmalı ve orayı her yönüyle çok iyi bilmelisiniz. Belli bir yaştan sonra gelip bu işe girişmenin doğru olmayacağını biliyordum. Fakat aynı zamanda diğer bütün seçenekleri de açık tutuyordum. Daha sonra First Fidelity -şimdi de VVacovia- Bankası'nda açılan imtihanları kazanmak için gece gündüz okudum, geçmişimde bankacılık olmadığı için sektöre yabancıydım. Epeyce zorlandım, ama sonuçta sınavları kazanarak bankada müşteri temsilcisi oldum, orada dört yıl çalıştım. Sadece banka içinde değil, tüm bölgenin bir numaralı satış temsilcisi seçildim.
- Emlak sektörüne nasıl girdiniz?
- Öncelikle şunu söyleyeyim, hiçbir zaman patron olmadım, hep çalışan oldum. Patron olmadan patronlarla beraber iş yapmak, patron olmaktan daha güzel. Bu "yat sahibi olmaktansa, yat sahibi arkadaşın olsun" deyimine benziyor. Sıkıntısı da daha az. New York'tan Miami'ye geçiş yeni bir başlangıçtı. Bankada çalışmanın bana artık bir şey vermeyeceğini düşünerek, kendime ait iş kurmak için girişimlerde bulunduğum dönemde, Miami'de emlak sektörü çok büyük bir hızla yükseliyordu. O sırada emlakçilik okuluna giderek ehliyetimi aldım ve Turnberry International Realty'de emlak danışmanı olarak çalışmaya başladım. On seneyi aşkın süreden beri de aynı şirkette görev yapıyorum.
- Miami'yi seçmenizin sebepleri nelerdi? Bildiğiniz bir yer olduğu için mi? Yoksa bir öngörü mü?
- Dünyanın her yerinden günde 750 kişi Florida'ya geliyor. Miami de bölgedeki en popüler yerleşim merkezi.
Bunun en büyük nedeni bence, iklimi ve rahat yaşamı.
Özellikle New York ve İstanbul gibi metropol şehirlerden sonra Miami'ye geldiğinizde çalışıyor olsanız bile kendinizi tatilde hissediyorsunuz. Benim de önceleri tatil amaçlı geldiğim Miami ikinci evim oldu. • Burada komisyonu satan verir - Türk olmanızın yabancı alıcılar üzerinde farklı bir etkisi var mı?
- Genelde yatırımcılar değişik ülkelerden olduğu için, ev alırken, nereli olduğunuz değil ne kadar işi bildiğinizle ve nasıl hizmet verdiğinizle ilgilenirler, Türk olmak pek bir şeyi değiştirmiyor. Türk yatırımcılar da elbette kendilerini her tür konuda bilgilendiren ve profesyonel hizmet veren emlakçiyle çalışmak isterler, bir de Türk olursanız elbette tercih ve tavsiye edilirsiniz.
- Türkiye ve ABD'deki emlak sektörünü karşılaştırdığınızda ne gibi farklardan bahsedebilirsiniz?
- Burada emlakçi komisyonunu alıcılar değil satan veriyor. Sistem çok gelişmiş bir ağ şeklinde ve her şey şeffaf, müşteriniz alacağı gayrimenkulle ilgili her türlü bilgiye kolaylıkla ulaşabiliyor. Buradaki lüks pazarında fiyatlar ortalamaya göre çok düşük. Miami'de 3 milyon dolara alınan deniz kıyısındaki bir dairenin İstanbul'daki değerinin en az yüzde 50 daha yüksek olduğu söyleniyor.
-Yurtdışından ev almak isteyen Türklere ne gibi tavsiyeleriniz var?
-Yatırım için halen çok iyi fırsatlar var. Öncelikle beni arasınlar. Miami'de sahildeki evlerin fiyatları 300 bin dolardan başlayıp 100 milyon dolara kadar yükseliyor. 40 - 50 bin dolara ev alınacağına ilişkin haberler doğru değil veya varsa da çok ücra köşelerde. Miami'de developer-broker olarak 30 yıldan beri çalışan Steve Sorensen isimli bir arkadaşım var.
Son yıllarda Türk yatırımcıların da kendilerinden söz ettirdiklerini söyledi.
Hatta "10 sene öncesine kadar Türk kimdir bilmezken, şimdi yüzlerinden tanıyabiliyorum" diye espri yaptı. • Ünlü Türkler Miami yolunda - ABD'de geçen yıllarda zaman zaman emlak sektöründe yaşanan büyük mortgage krizleri de basına yansıdı. Bu kriz anlarını aşmak da ayrı bir hüner olsa gerek? Krizde işinizi nasıl idare ettiniz?
- Emlak sektöründe kriz öncesi büyük bir para sirkülasyonu yaşanıyordu.
Özellikle Güney Amerikalı yatırımcılar daireleri veya evleri daha görmeden, resim üzerinde sadece planına bakarak alıyorlardı. 2006 krizi yaşandı.
Durum herkesi olduğu gibi bizleri de etkiledi. Emlakçiler de yatırımcı durumuna gelmişti, fiyatlardaki artışı görüp de ev almamak içten bile değildi. Ev fiyatları sürekli artış gösterdiği ve mortgage almakta hiç sıkıntı yaşanmadığı için birçok yatırımcı gözü kapalı ev alıyordu. Sonuçta hepimiz etkilendik. Elimizdeki evleri çıkarmak zorunda kaldık - Müşterileriniz arasında ünlü Türkler de var sanırım. Bu isimler kimler, ev tercihleri sırasında öncelikli olarak nelere dikkat ediyorlar?
Bu açılardan ABD'li müşterilerinizle aralarında ne gibi farklar var?
- Bugün geldiğim yerlere daha önce gazetecilik yapmam sayesinde geldim. Tabii bunda halkla ilişkiler ve bankacılık deneyimlerimin de büyük katkıları olmuştur. Yabancı müşterilerin yanında, diğer çoğunluğu, Türk işadamları, yatırımcılar, sahne sanatçıları ve spor dünyasından birçok ünlü oluşturuyor. Bu kişiler de genellikle deniz kıyısında 2-3 odalı deniz manzaralı yüksek katlardaki yeni daireleri tercih ediyorlar. Miami sadece Türklere değil dünyanın birçok ülkesinden insana cazip geliyor. Türklerin tercih etmelerinin sebebine gelince, Miami'de emlak fiyatlarının düşük olduğu bir gerçek. Bugün İstanbul'da bir apartman dairesi alabileceğiniz fiyata Miami'de 4-5 odalı villa alabiliyorsunuz.
Kriz sonrası gayrimenkul fiyatlarındaki hızlı düşüş, paranın güvenli olarak değerlendirilebileceği iyi bir yatırım olması, bazı ailelerin çocuklarını ABD'deki üniversitelerde okutması, uluslararası kültürün, eğlencenin yaşandığı bir şehir olması tercihler arasında. Hatta Miami'de tanınmamış yüz olmanın rahatlığını yaşamak için gelen ünlüler de çoğunlukta.
Cumhuriyet
Yorum Yaz