Ankara'daki opera binası 70 yıl önceki haline dönüyor
Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) sanatseverlerin karşısına restore edilerek 70 yıl önceki ilk haline döndürülecek.
Yeni sezonda perdelerini 20 Ekim'de açacak olan Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) sanatseverlerin karşısına restore edilerek 70 yıl önceki ilk haline döndürülen Ulus'taki tarihi Opera sahnesi sürpriziyle çıkacak.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni sezona hazırlanan ADOB ve operanın en önemli simgesel yapılarından, genel müdürlüğün de içerisinde bulunduğu Ulus'taki opera sahnesinin restorasyon sürecine ilişkin bilgileri paylaştı.
Restore edilen tarihi binanın kapılarını ilk kez AA ekibine açan Karahan, opera sahnesinde salonun neredeyse temsile hazır hale geldiğine işaret etti.
Karahan, "Biz bir söz vermiştik; normalde opera binasında tadilatın bitişi 2019 sonbaharı olacaktı. Ama biz Ankaralı izleyicilerimizi bu güzel, tarihi salondan mahrum etmek istemedik. Yüklenici firma ile konuştuk, sağ olsun onlar da ellerinden geleni yaptılar ve 2018'in sonbaharında açılışı yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Sezon açılışında diğer bölgelere göre sadece 15-20 günlük bir gecikme olacağını aktaran Karahan, "Kısmet olursa 20 Ekim Cumartesi günü Ankara Devlet Opera ve Balesi bu tarihi, bu muhteşem sahnesinde sezonuna başlayacak." dedi.
İlk kez restore edildi
Restorasyon ve tadilat sürecinin ilerleyişine ilişkin bilgileri paylaşan Karahan, en büyük problemin 70 yıldır el değmemiş havalandırma sisteminde yaşandığını anlattı.
Bu sistemin baştan aşağı yenilendiğini bildiren Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ankara operasının tarihinde ilk kez bir restorasyon yapıldı. Çünkü bundan öncekiler hep tadilat anlamında yapılmış. Bu seferkinde ise özellikle restoratörlerimiz çalıştı. Şu an operanın dış cephesindeki uçuk pembe renk aslında Ankara Devlet Opera ve Balesi binasının ilk rengi. Restoratörlerimizle dibine kadar ulaştık ve olabilecek en yakın renkleri bularak, o haline getirdik. Binamızın şu anda görülen renkleri, ışıkları, dışarıdan görüntüsü, fuayedeki hali operamızın 70 sene önceki ilk haline dönüyor."
"Yeni sezonda çok sürpriz ve heyecan verici eserler var"
Murat Karahan, 20 Ekim'deki sezon açılışıyla birlikte seyirciyle buluşacak eserlere ilişkin de şunları kaydetti:
"Ankara Devlet Opera ve Balesinde geçen sezondan devam eden Carmen, Aşk İksiri, 4. Murat, Fındıkkıran, Zorba, Frida gibi eserlerimiz bu sezonda da olacak ama aynı zamanda yepyeni eserlerimiz de sahnelenecek. Yeni sezonda çok sürpriz ve heyecan verici eserler var. Kasımın ilk haftası Troya'nın prömiyerini yapacağız, hazırlıklar devam ediyor.
Dünya müzik tarihinin en sevilen eserlerinden Damdaki Kemancı'yı bu sene sahneye koyuyoruz Ankara operası olarak. Halkımızın çok büyük sevgisi ve beğenisini kazanmış bir eser ve yine çok sevilerek takip edileceğini düşünüyorum. Daha sonrasında yeni eserimiz olarak Turandot'u sahneye taşıyacağız. Aspendos'ta takip edenler bilir; muhteşem bir dekor ve sahneleme yapılmıştı. Ardından da Muhlis Sabahattin Ezgi'nin Ayşe operetini inşallah ilkbaharda izleyicimizle buluşturacağız."
Karahan, Turandot operasında kendisinin de sahne alacağını söyledi.
"Ankara'ya yeni bir salon kazandırılacağına inanıyorum"
Sanatseverlerin opera ve bale temsillerine gösterdiği yoğun ilgiden duyduğu mutluluğu dile getiren Karahan, "Hiç operayla tanışmamış, operayı bilmeyen izleyicilerimizi de temsillerimize davet etmek isterim. En azından fikir sahibi olmak için. Beğenirler veya beğenmezler ama en azından bir opera temsilini izleyerek fikir sahibi olmalarını isterim ki muhtemelen çok sevip beğenecekler ve devamı da gelecektir diye düşünüyorum." çağrısında bulundu.
Genel Müdür Murat Karahan, Ulus'taki tarihi opera sahnesinin çok değerli olduğunu ama Ankara'da yeni bir opera sahnesine de ihtiyaç bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu sahne, Ankara'nın popülasyonunu, nüfusunu kaldırabilecek bir sahne değil. Çünkü 550 kişilik bir kapasitemiz var ve sahne imkanlarımız da tabii ki bundan 70 yıl öncesine dayanan imkanlar. Bir de biliyorsunuz o zaman ki yokluklardan ötürü sergi sarayından devşirilerek yapılan bir opera salonu burası. O yüzden günümüz şartlarında ve Ankara'nın daha geniş nüfus yapısına, yeni teknolojiye daha uygun, sahnelememizi de kolaylaştıracak bir salona mutlaka ihtiyacımız var. Onu da büyük bir heyecanla bekliyoruz."
Karahan, "Biz her zaman talebimizi Cumhurbaşkanlığımıza da, Bakanlığımıza da iletiyoruz. Mutlaka uygun olduğu, doğru bir zamanda bu konuya da el atacaklarına ve Ankara'ya yeni bir salon kazandıracaklarına inanıyorum." diye konuştu.
Ustalar ve restoratörler "7/24" çalıştı
Cumhuriyetin ilk yıllarında "sergi evi" olarak tasarlanıp inşa edilen ve daha sonrasında tiyatro ve opera temsilleri için kullanılmaya başlanan Ulus'taki Opera binasının yapım süreci 1931 yılına kadar uzanıyor.
Projesi, Cumhuriyet döneminde açılan ilk uluslararası yarışmayla belirlenen yapı, mimar Şevki Balmumcu tarafından tasarlandı. O dönemin parasıyla 310 bin liraya mal olan binanın inşaatı 1935'te tamamlandı.
Sergi evinin operaya dönüşümü ise 1946 yılında Milli Eğitim Bakanlığının kararının ardından Alman mimar Paul Bonatz'ın mimari projesiyle 1948'te tamamlandı.
70 yıllık sürecin ardından ilk kez restore edilen opera binası, 7 gün 24 saat esasına dayalı çalışma sonucunda 6 ay gibi kısa bir sürede tamamlanma aşamasına getirildi.
Renklerinden görünümüne kadar her detayı 1948'teki görünümü dikkate alınarak restore edilen bina, bundan sonra 70 yıl önceki görünümüyle sanatseverleri karşılayacak.
Yorum Yaz