Arap Cami’nin fresklerini restorasyon da kurtaramadı!
Arap Cami’nin sıvanarak kapatılan freskleri 15. yüzyıldan itibaren başlatılan Rönesans hareketinin yaklaşık bir asır önceki ilk izleri olarak tarihe geçti
Galata'da bir yapı. Çok özel, çok farklı. Kaynaklarda sadece adı değil tarihi bile birbirinden farklı.
Özel durumu ise freskleri. Yüzyıllar boyu gizli kalan fresklerin çıkışıyla yaşanan heyecan maalesef kursaklarda kaldı. Dünya kültür ve sanat tarihi açısından yön değiştirici bu duvar resimleri “büyük titizlikle” kapatıldı.
Toplanan kurul ibadete devam edildiği gerekçesiyle kapatılmasını uygun gördü. Oysa yapabilecek pekçok şey vardı. İnce bir örtü ile namaz vakitlerinde örtmek gibi. Daha önce yapıldığı gibi.
İtalyanca da “denize inen yol, iskele, merdiven “ demek Galata. Galata Camii ya da - Arap Camii veyahut St. Paul Kilisesi'nden bahsediyoruz.
Gotik, çan kuleli, köşeli özel duvar yapılı oluşu bu yapıya has özellikler. Latin İtalyan tarzı detayların yanısıra Bizans detaylarının mevcut oluşu ve hatta 714'de Şam'da yapılan ünlü Emeviye Caminin minaresini çağrıştıran çan kulesi de.
Galata'nın kentsel dokusunda, hala fark edilebilmesi de bu yüzden. Bir yandan İstanbul'un fetih öncesinden kalan tek gotik kilisesi olarak diğer yandan ilk ezan sesinin yükseldiği cami olarak anlatılıyor.
Galata'nın Constantınapolis devrinden başlayan bir süreci var. 12. yüzyılda Cenevizliler gelerek yerleşiyorlar bölgeye. 1204-1261 Latin istilası döneminde Cenevizliler burayı Venedık'e kaptırıyor.
Osmanlılar Bizans'ı ele geçirince (1453) Cenovalılar, birtakım özel haklar almak suretiyle Galata'yı, Fatih'e teslim ederler. Fatih surları yıktırıp burada yaşamalarına izin verir.
İşte buradaki yapı Arap Camii ya da St. Paul Kilisesi. Yapım yılı net değil. Latin egemenliğinde (1204-1261) yapıldığı bilinmekte. Katolik bir kilise, batı tarzında ve gotik mimariye sahip. Burada; yani yapının altında Arapların yaptığı cami bulunduğuna da inanılıyor. 669 Muaviye ve 711 Emevi kuşatması var bu süreçte çünkü. Ama Galata sur dışı üstelik Galata'nın etrafı surlarla çevrili ve Galata toprağı. Dolayısı ile böyle bir caminin olması düşük ihtimal. Bahçesinde 2. Emevi kuşatması komutanı Mesleme Bin Abdülmelik'in mezarı olduğu söylense de bunun makam olduğu fikri daha kuvvetli.İnşa edildiği bölge Cenova idaresinde. Etrafında şekillenen manastır bugün yok maalesef.
Dominiken Tarikatı Manastırı
12. Yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkan tarikatlardan biri olan Dominiken tarikatı. (Diğeri ise Umberto Eco'nun “Gülün Adı” eserinde bahsi geçen Benedikten tarikatı) papanın kutsadığı; veba, cüzam ve feodalizmin hüküm sürdüğü dönemde insanlara umut oluyor bu tarikat yapılanmaları. Galatada yapılan St. Paul Kilisesi de dominiken tarikatı manastırı.
Gelelim siyasi boyuta
1492 Avrupa Endülüs Emevi Devleti İspanyollar tarafından sona erdiriliyor. Emevi Araplar ve yahudiler reconquista zulmune kurban olunca bir kısmı 2. Beyazıd eliyle Piri Reis'in amcası Kemal Reis tarafından kurtarılarak İstanbul'a getiriliyor. Ancak bu insanlara mekan ve geçim lazım. 2. Beyazıd bu sorunu diplomatik bir hareketle çözüyor. Dominiken St. Paul Kilisesi'ni İspanya'dan göç ettirilen Endülüs Araplara veriyor, çevresinde ikamet ettiriyor. Dominikenlere de yukarıda küçük bir kilise tahsis ediyor.
Bu tavrın arkasında reconquista hareketini yapan dominiken tarikatına verilen cevap yatıyor. Geniş alanlara Araplar yerleşiyor ve Arap Camii olarak anılıyor Galata'nın en büyük dini yapılar topluluğu olan bu yapı.
1453'de camii olunca Galata Camii adıyla da anılmaya başlar yapı.
Sonuncusu 1913 yıllında olmak üzere zaman içerisinde pek çok onarım geçirir.
Buraya kadar yapının isim ve tarihsel karmaşasından bahsedildi. Oysa ki esas karmaşa 1999 depreminde cami duvarlarındaki sıvaların dökülmesiyle başlıyor. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti kapsamında 5 milyon bütçeyle restorasyona alınıyor yapı. Cemaat yaklaşık 10 yıl boyunca, freskleri perdeyle örterek ibadetini yerine getiriyor.
Restorasyon çalışmalarında freskler mihrap bölümünün güney yan duvarında, mihrabın üst bölümündeki tonozda ve tavan arasındaki duvarlarda ortaya çıkıyor. Ancak restorasyon sadece yapının güçlenerek yeniden doğuşuna tanıklık etmiyor. Üzerleri kapatılan fresklerinden mahrumiyetine de sebep oluyor.
Rönesansın habercisi
Konuyu gündeme getiren NTV Tarih Dergisi oluyor. Derginin Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü, “Bunlar Rönesansın dünyada bilinen en önemli habercileri” diyor. Göncü'nün yorumları herseyi açıklıyor. “Bu freskler çok kıymetli. Ayırt edici tarafı ise yapılış tarihi itibariyle örneğin Ayasofya'da görülen Bizans fresklerine benzemeyişi. Bu fresklerde hem boyut hem ışık var. Bu bakımdan Rönesans'ın dünyada bilinen en önemli habercileri olarak kabul ediliyorlar”
Bu kadar değerli fresklerin tüm bilimsel görüşlerin ve Anıtlar Kurulu'nun kararına rağmen sergilenemeyişi akıl alır gibi değil. Ortak görüş fresklerin kapatılmasının İstanbul'un marka değeri ve turizm katkısı cephesinden telafisi güç kayıp oluşudur. Çünkü bu freskler 15. yüzyıldan itibaren başlatılan Rönesans hareketinin yaklaşık bir asır önceki ilk izleri olarak tarihe geçti. Üzerleri sıvanan bu freskler dünya sanat tarihini değiştirecek kadar önemli.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiğinde gelenek üzere alışılagelen fetih cami yaptırmıyor. Yerine hocası Akşemsettinin kıldırdığı namazla Ayasofya'yı resmi cami yani Camii Kebir yapıyor. Varolan fresk ve mozaikler örtülerle kapatılıyor ibadet vakitlerinde. Ayasofyadan bahsediyoruz, Fatih zamanından bahsediyoruz. Hoşgörüden ve tarihe duyulan saygıdan bahsediyoruz.
Arap Camiinde üzeri sıvanarak kapatılan freskler için de aynı hoşgörü ve saygıyı anlatabilseydik keşke...
Taraf
- Etiketler:
- Arap Camii
- Rönesans hareketi
- galata camii
Yorum Yaz