Asansör sektörü küresel ölçekte milli markalar çıkaracak
Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği AYSAD, “Asansör Sektöründe Küresel Türk Markası; Değerlendirme ve Öneriler” raporu hazırladı
TC. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın talebi üzerine Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği AYSAD tarafından, “Asansör Sektöründe Küresel Türk Markası; Değerlendirme ve Öneriler” raporu hazırlandı.
Bakanlık yetkililerine sunulan rapor, asansör sektörü ile ilgili güncel veriler ışığında, yerli ve milli firma kuruluşuna ilişkin sektörün görüş ve önerilerini içeriyor. Dünyada monte edilen yeni asansörlerin yaklaşık %5'i büyüklüğünde iç pazara sahip Türk Asansör Sektörü'ne yönelik çarpıcı tespitlerin yer verildiği rapora göre, Türk Asansör endüstrisinin ciddi bir aksam ihracatı ve 30'dan fazla ülkede münferit taahhüt işleri yapan asansör firmaları mevcut.
Dünyada 2018 itibarıyla 15 milyon asansör hizmetteyken, bu asansörlerin %3'ü Türkiye'de bulunuyor. Günümüzde %54 civarında olan dünya şehirleşme oranının 2050 yılında %70 seviyelerine çıkması bekleniyor ve bu beklenti yeni asansör talebinin de büyüyeceğini işaret ediyor.
3 bin civarında taahhüt firmasının faaliyet gösterdiği sektörde, pazarın yüzde 95'ini, 20 kata kadar kısa ve orta uzunluktaki bina asansörleri oluştururken, geri kalan yüzde 5'lik dilimde ise yüksek bina asansörleri yer alıyor. Üretimin yüzde 70-75'ini yerli asansör firmalarının yaptığı sektörde, yurt dışı sermayeli firmaların üretim payı ise yüzde 25-30 civarında.
Küresel marka için 6 model öngörülüyor
Bakanlığa sundukları rapor hakkında açıklama yapan AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sefa TARGIT, Türk asansör sektörünün önemli boyutta ihracatının olduğunu, otuzu aşkın ülkede montajlar yapan firmaların bulunduğunu ve ülke ihtiyacını karşılayan bir yerli asansör imal ve montaj kabiliyetinin varlığına vurgu yaparak, küresel ölçekte yerli ve milli markalar çıkarmak için hem sektörü hem de yurt dışındaki global markaları detaylı incelediklerini, derlenen bilgiler ışığında yerli ve milli firma için 6 model önerisi hazırladıklarını söyledi. Her bir modelin, farklı ihtiyaç ve beklentiler doğrultusunda oluşturulduğunun altını çizen Targıt; “Örneğin farklı alanlarda faaliyet gösteren mevcut özel sektör firmaları arasından seçilenlerin, yeni kurulacak bir asansör taahhüt firması altında birleşmesi ve yeni oluşacak taahhüt firmasına kamunun özel teşvikler vermesi söz konusu olabilir. Bir başka model önerimiz ise sektördeki firmaların çok ortaklığı ile küresel hedefli yeni bir asansör firması kurulması şeklinde. Ya da halen faaliyet göstermekte olan ve birçok alanda yüksek yetkinliğe, gelişme potansiyeline ve uluslararası satış ve faaliyet referanslarına sahip birkaç firmanın seçilerek küresel asansör taahhüt firması haline getirilmesine yönelik olarak kamu tarafından, özel bir geliştirme-destek programı uygulanabilir. En doğru model yine geniş katılımlı istişareler ile belirlenecektir. Ancak hangi modele karar verilmiş olursa olsun küresel ölçekte milli asansör markalarını hayata geçirebilmek için mutlaka donanımlı girişimcilere ihtiyacımız var” dedi.
Targıt; “Asansörde hurda teşviğinden, enerji verimliliği belgesine kadar bir dizi önlem şart”
Türkiye'de küresel ölçekte faaliyet gösterecek yerli ve milli asansör firmalarının oluşması için Kamuya önemli görevlerin düştüğünü söyleyen Targıt, “En başta mevcut piyasa koşullarında iyileştirilmeler yapılmalı, asansör sanayine yönelik özellikli destekler sağlanmalı ve sektöre yönelik envanter çalışması ile küresel marka potansiyeline sahip firmalar tespit edilmeli” dedi. Kamunun, öncelikli olarak müşterek sorumluluk getirmesi ve son alıcı konumundaki müteahhitlerin, asansör firması ve bakım firmalarının yanında ilk 10 yıl boyunca sorumlu tutulması gerektiğini vurgulayan Targıt, denetim firmalarının ve yetkilerinin yeniden düzenlenmesinden, ihracat yapan asansör firmalarında belirli yetkinliklerin aranmasına, asansörlerde enerji verimliliği belgesi zorunluluğundan, ithalata yönelik ek tedbirlere kadar bir dizi uygulamanın hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
“Satın alanın sorumluluğu bulunmuyor, düşük maliyete ve ucuz fiyata dayalı rekabet, asansörün yukarı çıkmasını engelliyor”
Sundukları raporda sektörel sorunlara da değindiklerini söyleyen Targıt; “Türk Asansör Sanayi, üretim ve uygulamada en ileri mevzuat olan Avrupa Birliği Asansör Direktifi'ni baz alıyor. Bununla birlikte 2004 yılından bu tarafa da, asanösrlerin CE işareti taşıma zorunluluğu da bulunuyor. Ayrıca iş kanununa göre çok tehlikeli işler sınıfında yer almasından ötürü bu sektörde çalışanlarda mesleki yeterlilik sertifikası aranıyor. Üstelik asansörlerin her yıl düzenli olarak denetlenmesi zorunluluğu da söz konusu. Tüm bunlara rağmen mevcut düzenlemelere göre asansörün asıl alıcısı konumundaki inşaat müteahhitlerin değil de sadece asansör firmalarının asansörden sorumlu olması, satın alma kararlarının kalite ve standart yerine maliyet ve fiyat odaklı olmasına yol açıyor. Pazardaki rekabetin düşük maliyet ve fiyat üzerine kurulmasından ötürü de hem sektör gelişemiyor hem de asansör güvenliğindeki sorunlar büyüyor” dedi.
Küresel marka olmayı hedefleyen yerli ve milli firmalar, 16. Uluslararası Asansör İstanbul'da boy gösterecek!
Targıt, küresel ölçekte yerli ve milli asansör markalarının çıkarılması yolunda çalışmalarını sürdüren AYSAD'ın, 21-24 Mart 2019 tarihlerinde Tüyap Beylikdüzü'nde gerçekleştirilecek dünyanın üç büyüğünden birisi olan Uluslararası Asansör İstanbul fuarını da desteklediğinin altını çizerek, 16'ıncısı yapılacak fuara katılacak olan yerli ve milli firmaların, sahip oldukları yeni teknolojilerini uluslararası ölçekte tanıtma fırsatı bulacaklarını ve aralarında dünya devlerinin de olduğu yurt dışı firmalarla bir araya gelerek, sektörlerinin gelişen teknolojilerini yakından takip edebileceklerini belirtti.
Yorum Yaz