ATO’da “Yeşil ve güvenli binalar” konferansı yapıldı
Ankara Ticaret Odası (ATO) Enerji ve Çevre Özel İhtisas Komisyonu, Yeşil ve Güvenli Binalar Konferansı düzenledi
Sürdürülebilir Ticarette Çevre ve Enerji Yönetimi Tematik Konferanslar dizisinin ilki olan Yeşil ve Güvenli Binalar Konferansı'nın açılışında konuşan ATO Genel Sekreteri Mustafa Babayiğit, dünyada toplam enerji tüketiminin yüzde 40'ının binalarda gerçekleştiğini söyledi. En ucuz enerjinin geri kazanılan enerji olduğunu vurgulayan Babayiğit, “Yeşil ve güvenli binalar özellikleri itibariyle tasarruf sağlayan binalardır. Bizim gibi enerji açısından dışa bağımlı ülkeler için tasarruf sihirli bir sözcüktür” dedi. Babayiğit, yeşil ve güvenli binalar için “su ve enerji kaynaklarını verimli kullanan, atık su dönüşümünü yapabilen, yağmur suyunu kullanabilen, iç yaşam kalitesi yüksek, işletim maliyeti düşük, güneş ışığından yararlanan, yüksek yalıtımlı binalar” tanımını yaptı. Kentsel dönüşümde yeşil binalar inşa edilerek önemli boyutta enerji tasarrufu sağlanabileceğini ifade eden Babayiğit, şunları kaydetti: “Yeşil ve güvenli bina kavramı, 270'i aşkın sektörü etkileyerek lokomotif işlevi gören inşaat sektöründe, önemli bir dönem başlatmaktadır. Bu başlangıcın diğer sektörlere de canlılık katacağı ve ekonomiye ivme kazandıracağı muhakkaktır.”
Türkiye'nin 2013 yılında 56 milyar dolarlık enerji ithalatı gerçekleştirdiğine dikkati çeken Babayiğit, bu rakamın 99,8 milyar dolarlık dış ticaret açığının yarısından fazlasını oluşturduğunu belirtti. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD'nin geçtiğimiz haftalarda yayınladığı “Ekonomik Zorluklarla Mücadelede Yeni Yaklaşım” adlı raporuna göre ülkelerin büyümesinin sadece gayri safi milli hasılalarına göre hesaplanmayacağını anlatan Babayiğit, “Birçok yeni değerlendirme ölçütünün devreye gireceği hesaplamalarda, ekonomik büyümenin, aynı zamanda “yeşil” olması gerekiyor. Yeşil büyüme, bu dünyanın atalarımızın mirası değil, gelecek nesillerin emaneti olduğu unutulmadan gerçekleştirilecek büyümedir” diye konuştu. Babayiğit, “doğa dostu, çevre dostu” gibi ifadelerin söylemleri ve panelleri süsleyen tumturaklı ifadelerden ibaret kalmaması temennisinde bulunarak, “Doğa ve çevre dostu binaların aynı zamanda aile dostu binalar olmasını da istiyorum. Yani dedelerimizi, anneannelerimizi, halalarımızı, teyzelerimizi, hatta onurla ifade ettiğimiz Türk misafirperverliğini içine alan binaların tasarlanmasını arzu ediyorum” dedi.
Enerji tüketiminde binaların payı artıyor
ATO Enerji ve Çevre Özel İhtisas Komisyonu Başkanı Fuat Ataseven ise kentsel yaşam kalitesinin artırılmasında yeşil ve güvenli binaların büyük öneme sahip olduğunu belirtti. Enerji tüketiminde binaların payının gittikçe arttığına dikkati çeken Ataseven, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de bina sektörünün genel enerji tüketimindeki payının 2012 yılı için yaklaşık yüzde 26 olduğunu söyledi. Ataseven, yürürlükteki yönetmelik ve standartların AB standartları doğrultusunda düzenlenmesi halinde, yeni yapılacak binaların enerji tüketiminin yüzde 50 oranında azaltılabileceğini ve yılda 300 milyon dolar tasarruf sağlanabileceğini vurguladı. Türkiye'de 19 milyona yaklaşan konut stoğunun yüzde 48'inin 35 yaş üzerindeki binalardan oluştuğunu belirten Ataseven, şunları kaydetti: “Ülkemiz, yıpranmış konut stoğu ve deprem gerçeği sebebiyle büyük çaplı bir kentsel dönüşüm programıyla karşı karşıyadır. Önümüzdeki 10-12 yıllık sürede, kentsel dönüşüm kapsamında 8-9 milyon konutun yenilenmesi söz konusudur. Anılan süre diliminde nüfus artışı nedeniyle 5-6 milyon yeni konutun ayrıca yapılması gerekmektedir. Kentleşme oranımızın %73'den gelişmiş ülkeler seviyesi olan %85'e yükselmesi mevzu bahistir. Bu da iç göç odaklı 2 ila 3 milyon yeni konut ihtiyacı oluşturacaktır. Resmin geneline bakıldığında 15-16 milyon konutun inşası gerekmektedir. Bu değerler, yıllık bazda 1.2 ila 1.3 milyon konut üretimini işaret etmektedir. Önümüzdeki süreç zorlu, yoğun emek ve sabır istemekle birlikte, yeşil dönüşümü de içine alacak şekilde yaklaşık 3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe ulaşabilecek büyük bir iş fırsatı ve potansiyeli olarak değerlendirilmektedir.”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Selami Merdin de bakanlığın yeşil ve güvenli binalar konusundaki çalışmalarını anlattı. Merdin, bakanlığın yaptığı çalışmaların sonuçlarını görmeye başladıklarını belirterek, insanların artık yaşadıkları binaların ne kadar enerji tükettiğini sorgular hale geldiklerini bildirdi. Merdin, 2030 yılına kadar enerji ihtiyacının yüzde 40 oranında artacağını da vurguladı. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) Ankara Temsilcisi Bülent Erbora ise konuşmasında, dünyada yaşanan çevre sorunlarına değindikten sonra, binaların doğal varlıkların tahribinden yüzde 20-yüzde 70 oranında sorumlu olduğunu söyledi. Dünyada “yeşil çağ” döneminin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Erbora, “Yapı sektörünün içinde olanlar yeşil çağın öncüleri olmalıdır” dedi. Erbora, yeşil bina yapımının getireceği ek maliyetlerin, tüketim ve işletmedeki tasarruf sayesinde en geç 5 yıl içinde geri alınabileceğine işaret etti. Türkiye'de 2007 yılında hiç “yeşil bina” bulunmadığını hatırlatan Erbora, bugün yeşil bina projelerinin sayısının 400'e yaklaştığını anlattı.
Konferansta diğer katılımcılar da yeşil bina belgelendirme sistemlerine ilişkin yönetmelik taslağı, yeşil bina sertifikasyonu ve Ankara'daki yeşil bina uygulamaları konusunda bilgi verdiler.
Yorum Yaz