Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin özel duası!
Ramazan Özel programlarına devam eden Emlaktasondakika ekibinin bugünkü durağı Üsküdar’daki Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin türbesi…
Ramazan ayı boyunca Fuzul Ev sponsorluğunda programlarına devam eden Emlaktasondakika, Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'nin Üsküdar'daki türbesini ziyaret etti.
Anadolu'da yetişen büyük Velîlerden olan Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri, 1541'de Şereflikoçhisar'da doğdu. ‘Cihan Pâdişâhlarına Yön Veren Eşsiz Bir Mâneviyat Sultanı Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'nin asıl adı Mahmûd'dur. “Hüdâyî” ismi ve “Azîz” sıfatı kendisine sonradan verilmiştir.
Halvet'îyye Sufi İslam Tarikat'ının bir alt sınıfına ait olan Bayram'îyye Tarikatı'nıın devamı niteliğinde bulunan Celvet'îyye (Celvetî) Tarikat'ının kurucusudur. Bir asra yakın ömür sürmüş ve sekiz pâdişâh devrini idrâk etmiş bir gönül sultanıdır. Asrında, gerek eserleri, gerekse sohbet, irşâd, vaaz ve nasîhatleri ile ümmet için bir feyz kaynağı olmuştur.
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri, Fadlullah bin Mahmud'un oğludur. Çocukluğu Sivrihisar'da geçti. Burada ilk tahsiline başladı. İlmini ilerletmek için İstanbul'a gitti. Küçük Ayasofya Medresesi'nde tahsiline devam etti. Çok zeki olup bir defa okuduğunu zihninde tutar, tekrar kitaba bakmaya lüzum hissetmezdi. Mahmud Hüdayi genç yaşta; tefsir, hadis, fıkıh ve zamanın fen ilimlerinde büyük bir âlim oldu. Bursa'da Muhammed Üftâde Hazretleri'nden feyz aldı. 1598'de Üsküdar'da câmi ve dergâh yaptırdı.
İşte Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'nin o özel duası:
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri bir gün Ahmed Hanı ziyârete gitmişti. Pâdişâh; "Efendim! Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri'nin, kıyâmet günü talebelerine ve pek çok günahkâr mümine şefâat edeceği hakkında rivâyetler var. Bu rivâyetlerin doğruluğu hakkında ne buyurursunuz? diye suâl etti. Azîz Mahmûd Hüdâyî hemen cevap vermedi. Bir müddet murâkabe hâlinde kaldıktan sonra; "Bu söz doğrudur." buyurdu. Sonra Padişâh; "Efendim! Acabâ zât-ı âlinizin bizlere bir vââdiniz ve müjdeniz yok mudur?" diye sorunca, Mahmûd Hüdâyî ellerini kaldırarak: "Yâ Rabbî! Kıyâmete kadar bizim yolumuza katılan, bizi sevenler ve ömründe bir kere türbemize gelip rûhumuza Fâtiha okuyanlar bizimdir. Bize talebe olanlar denizde boğulmasınlar. Ömürlerinin sonlarında fakîrlik görmesinler. Îmânlarını kurtararak gitsinler ve öleceklerini bilip haber versinler" diye duâ eyledi.
Sultan Ahmed Han, büyük bir câmi yaptırmak istiyordu. Kararını verdi ve yerini tespit ettirdi. Temel atma merâsimi için hocası Azîz Mahmûd Hüdâyî ve diğer âlimleri dâvet etti. Kurbanlar kesildi. Temel atmak için ilk kazmayı, Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri vurdu. Pâdişâh, yoruluncaya kadar temel kazdı. Böyle bir başlangıçtan yıllar sonra, câmi yapıldı ve açılışını yapmak ve Cumâ hutbesini okumak üzere Azîz Mahmûd Hüdâyî dâvet edildi. Ancak o gün beklenmedik bir şey oldu. Önce bardaktan boşanırcasına yağmur başladı. Sonra fırtına ile berâber denizde dalgalar büyüdü, yükseldi ve şiddetlendi. Bu şartlar altında Üsküdar'dan Sarayburnu'na geçmek imkânsızlaşmıştı. Ne var ki Şeyh Hazretleri Hünkâra söz vermişti. Bu sebeple Üsküdar iskelesine geldi ve bir kayık kiralayarak içine atladı. O binince sâdık talebeleri durur mu? Hemen onlar da bindiler. Böylece Şeyh Hazretleri yanında birkaç talebesiyle birlikte Sarayburnu'na doğru açıldı. Allahü Teâlâ'nın izniyle Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'nin himmeti bereketiyle, kayığın ön, arka ve yanlarından bir kayık mesâfesinde deniz süt liman oluyor, dalgalar kayığa hiç tesir etmiyordu. Bu şekilde herkes korkudan denize çıkamazken, Azîz Mahmûd Hüdâyî kayığıyla selâmetle Sarayburnu'na geçti. Üsküdar ile Sarayburnu arasındaki bu yola "Hüdâyî yolu" denildi ki, fırtınadan uzak, selâmetle gidilen bir deniz yolu olduğu kabûl edilir.
1628 yılında İstanbul'da vefat eden Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri'nin kabri, Üsküdar'da kendi dergâhı yanındaki türbesindedir.
Yorum Yaz