Bayrampaşa Cezaevi, kültür alanına dönüşüyor
İstanbul’un önemli ilçelerinden biri olan Bayrampaşa'nın kötü imajı kentsel dönüşüm projesi ile dönüşüyor.
Türk adalet sistemine 41 yıl hizmet verdikten sonra, 2008'de, "tutuklu ve hükümlülerin yeni inşa edilen modern cezaevlerine taşınmasını'' amaçlayan çalışmalar kapsamında kapatılan Bayrampaşa Cezaevi, kültür alanına dönüşmek için gün sayıyor.
Cezaevinin önce kapatılıp, daha sonra yıkılmasının ardından, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nde Bayrampaşa eski cezaevi çevresinde kentsel dönüşümün hayata geçmesine ilişkin teklif onaylandı. Buna göre, cezaevinin yerine cami, kültür merkezi, hastane ve okul yapılacak. Böylece Bayrampaşa'nın bu imajından sıyrılması umuluyor.
Firarlar, olaylar, ünlü isimler...
Bayrampaşa Cezaevi, 41 yıla sığdırdığı kabarık siciliyle hatırlanıyor. Cezaevine ilişkin hafızalarda kalan olaylar arasında, çoğunlukla firar ve firar girişimleri yer alıyor. 19 Şubat 1993 tarihinde gerçekleşen olayda, terör suçundan bu cezaevinde kalan Sadrettin Aydınlık, Yıldırım Öztürk, Ali Rıza Dermanlı, Hasan Sevim ve Adem Kepenekli, infaz koruma memuru kıyafeti giyerek dış kapıya kadar olan bütün koridor ve kapıları geçtiler. Ancak bu kişiler, çıkış kapısında jandarmanın dikkati sayesinde kaçamadan yakalandılar.
Ancak, 18 Temmuz 1994 tarihinde yine terör suçundan bu cezaevinde kalan 7 kişi, infaz koruma memuru kıyafeti giyerek cezaevinden kaçtı. 12 Aralık 1996'da ise terör örgütü üyelerince cezaevinin dışına doğru kazılan tünelin ortaya çıkartılmasıyla toplu firar son anda engellendi.
Yasa dışı DHKP/C örgütünün üst düzey sorumlularından olan ve ''Sabancı Suikasti''nin azmettiricisi konumunda bulunan Ercan Kartal ile Şadi Özpolat, kıyafet ve tip değişikliği yaptıktan sonra 8 Nisan 1998 tarihinde açık görüşten yararlanıp, ziyaretçi bölümüne geçerek kaçmak isterlerken yakalandı.
Kurban Bayramı'nın 4. gününe denk gelen 20 Nisan 1998'de ise bayram dolayısıyla yapılan açık görüşten yararlanan adli suçtan hükümlü Nurettin Özdemir, yerine ziyaretçisi Metin Badruk'u bırakarak kayıplara karıştı.
16 Haziran 1998'de de 16 yıl ağır hapse hükümlü Mehmet Çakır, bahçe duvarından atlayarak firar ederken, aynı şekilde kaçmak isteyen bir başka hükümlü son anda yakalandı. 19 Ekim 1998'de bu kez cezaevine doğru yakındaki bir triko atölyesinden kazılan 80 metre uzunluğunda bir tünel ortaya çıkartılarak, muhtemel bir firar önlenmiş oldu.
Yine aynı yıl, yasa dışı DHKP/C örgütü üyelerinin kaldığı C-14 koğuşundan dışarı doğru kazılan 3,5 metre uzunluğunda bir tünel tespit edilerek, betonla kapatıldı.
İsyanlar
26 Şubat 1999 tarihinde Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi'nde kalan yabancı uyruklu bir grup tutuklu, kan bağı bulunanlar dışındaki ziyaretçilerle görüşmelerine kısıtlama getirildiğini öne sürerek eylem başlattı. Koğuş kapılarını kırıp koridora çıkarak barikat oluşturan eylem yaklaşık 4 saat sonra sona erdirildi.
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevinde çıkan olayları protesto etmek amacıyla yasa dışı sol bir örgüt üyelerince 26 Eylül 1999'da 4 infaz koruma memurunu rehin alındı. Bu isyan, yürütülen görüşmeler sonucu 4 gün sonra rehinelerin serbest bırakılmasıyla sona erdi. Aynı yıl, sara hastası Murat Yaşar'ın (25) hastaneye geç kaldırıldığı gerekçesiyle bir grup tutuklu ve hükümlünün oluşturduğu gerginlik, Yaşar'ın Sağmalcılar Devlet Hastanesi'ne kaldırılmasıyla yatıştırıldı.
Çatışma ve cinayetler
Kafasını duvara çarparak yaralandığı için revirde tedavi gören Hakan Çillioğlu, 20 Eylül 1999'da, anlaşmazlık yaşadığı Alaettin Çakıcı'nın yeğeni Kenan Ali Gürsel'i tabancayla yaraladı. Bu nedenle iki grubu arasında çıkan çatışmada, aralarında Gürsel'in de bulunduğu 8 kişi öldü, bazı kişiler de yaralandı.
16 Haziran 2000 tarihinde ise D Blok'taki D-2 ve D-10 koğuşlarında kalan iki grup arasında yaşanan silahlı çatışmada, Orhan Pala ile Mahmut Boyacıoğlu hayatlarını kaybederken, 6 tutuklu ile olaylara müdahale etmek isteyen bir infaz koruma memuru ve bir cezaevi katibi yaralandı. Bu olaydan yaklaşık bir ay sonra cezaevinden yapılan nakilleri protesto etmek isteyen bir grup adli tutuklu, infaz koruma memurlarını rehin aldı.
Ayrıca, 1999'da Ecevit Sütçü, uyuşturucu anlaşmazlığı yaşadığı sanılan 2 mahkum tarafından öldürüldü. Başka bir olayda İran uyruklu Hasan Sori, vatandaşı Ömür Milkaya'yı, sattığı uyuşturucunun parasını vermediği gerekçesiyle şişleyerek, öldürdü.
Mahkumlar arasında 9 Mayıs 1994'teki bir diğer olayda ise cezaevinde tecavüz suçundan tutuklu olan 5 kişi, şişlenerek ve boğularak topluca öldürüldü.
"Hayata Dönüş Operasyonu" ve hamilelik skandalı
Cezaevinde yaşanan en büyük olaylardan biri de ''Hayata Dönüş Operasyonu'' oldu. ''Ölüm orucu'' eylemine son vermek amacıyla 19 Aralık 2000'da yapılan operasyonda 12 kişi öldü.
''Yasa dışı TKP-ML/TMLGB örgütünün sair efradı olmak'' suçundan 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan bir kadının, 1996'da başka bir örgüt üyesiyle ilişkiye girmesi, hamile kalması ve çocuğu aldırmasıyla da gündeme geldi.
Bayrampaşa Cezaevi, çeşitli tarihlerde Sedat Peker ve Hakan Çillioğlu'nun da bulunduğu yer altı dünyasının ünlü isimleriyle organizatör Hasan Bora, 'Doğuş'' lakaplı şarkıcı Orhan Baltacı, sanatçı Yılmaz Güney, şarkıcı Cengiz İmren ve Yurtbank'ın eski sahibi Ali Avni Balkaner, eski İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel ve eski Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan gibi isimleri de konuk etti.
İlk mahkum filmi
Cezaevi, olayların ardından kültürel etkinliklerle de adını duyurdu. Bunlar içinde, 2007'de yönetmenliğini Hamdi Alkan'ın yaptığı, senaryosunu mahkumların yazdığı ''Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım'' filminin çekim mekanı oldu.
Filmde, aralarında Volkan Çelik, Tamer Karadağlı, Halil Ergün, Hakan Yılmaz, Ali Sunal, Yeşim Salkım, Hatice Arslan, Doğa Rutkay, Aliye Uzunatağan ve Turgay Tanülkü gibi tiyatro ve sinema sanatçısının yanı sıra 24'ü koğuş sakini 100'den fazla mahkum ve 26 infaz koruma memuru rol aldı.
"İlçenin imajı değişecek"
Cezaeviyle bütünleşen mazisinden kurtulmak için gün sayan ilçe, şu sıralar yeni başlayacak projelerin bir an önce hayata geçirilmesinin heyecanını yaşıyor. Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bayrampaşa'nın yıllarca bu cezaevi ile anıldığını söyledi.
Bayrampaşa'nın, "cezaevi ilçesi" imajının bulunduğunu anlatan Aydıner, "Bayrampaşa deyince, "cezaevinin olduğu yer' derlerdi. Artık cezaevi buradan taşındı. Burada güzel bir kentsel dönüşüm projesi yapılacak. Projenin uygulaması bitti. Kısa sürede burada konutlar, cami, kültür merkezi, 5 bin araçlık otopark, çok modern, içinde onkoloji servisi, diyaliz merkezi olan 300 yataklı bir devlet hastanesi, 2 okul, 2 ofis kulesi, bir butik otel olacak. Metro istasyonu buraya gelecek" dedi.
Aydıner, dönüşümle Bayrampaşa'nın bu imajından kurtulacağını aktararak, "Burada 2 bin 200'ün üzerinde konut olacak ve bunlar satılmayacak. Proje içindeki dükkanların satışıyla mevcut binalar yapılacak ve bir mahallenin 4 adası buraya taşınacak. Boşaltılan binaların tamamı yıkılacak ve onların altındaki adacıklar yeni yapılmakta olan binalara yerleştirilecek. Böylece bir mahalle tamamen yenilenmiş olacak. Bu yeni yapılaşmayla artık ilçemiz modern, kültürle anılan bir imaja sahip olacak" diye konuştu.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Haldun Hürel de tarihi Roma dönemlerine inen Bayrampaşa'nın adını, 17. yüzyılda Sultan 4. Murat'ın sadrazamı olan Bayram Paşa'dan aldığını belirtti.
İlçenin köklü bir geçmişi olduğunu dile getiren Hürel, "Yakın tarihlere dek Bayrampaşa denildiğine ilk akla gelen yer hiç şüphesiz ki Bayrampaşa Cezaevi'ydi. İlçe bu cezaevi ile anılıyordu. Artık burası yıkıldı. Yavaş yavaş bu imajdan kurtulmaya başlayacaktır" ifadelerini kullandı.
Yorum Yaz