Bodrum Kalesi'nin hedefi UNESCO'da 'kalıcı' olmak
Bodrum'un simgesi olan ve Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan Bodrum Kalesi'nin UNESCO'nun dünya mirası kalıcı listesine girmesi hedefleniyor.
Saint Jean Şövalyelerince 1406-1522 yıllarında inşa edilen ve Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan Bodrum Kalesi'nin UNESCO'nun dünya mirası kalıcı listesine girmesi amaçlanıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne Türkiye tarafından önerilen 10 yeni alan arasında yer alan Bodrum Kalesi, tarihi yapısı ve bünyesinde açılan sualtı arkeoloji müzesiyle ziyaretçilerini ağırlıyor.
Muğla Kültür ve Turizm Müdürü Veli Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bodrum Kalesi'nin ilçenin simgesi haline geldiğini ve bugün "Sualtı Arkeoloji Müzesi" olarak kullanıldığını anlattı.
Kalenin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girmesinin mutluluk verici olduğunu ifade eden Çelik, şu değerlendirmede bulundu: "Kale, iki liman arasında kayalık bir alan üzerinde, Saint Jean Şövalyeleri tarafından kurulmuştur. Bodrum Kalesi, antik çağda önce ada, daha sonraları kente bağlanarak yarımada durumuna gelmiştir. Rodos Şövalyeleri tarafından bitirilen Bodrum Kalesi, Mausoleium'un depremde yıkılan yapı taşlarıyla Halikarnasos'un etrafındaki taşlarla yapıldı. Bodrum Kalesi, Bodrum Yarımadası'na katma değer anlamında çok büyük hizmet sunan bir yapı."
Bodrum Kalesi'nin 1964'te müze olarak hizmete girdiğini, 1984'ten itibaren de sualtı arkeoloji müzesi niteliği kazandığını anlatan Çelik, şöyle dedi: "Muğla'ya gelen 3 milyon yabancının yaklaşık 1 milyonu Bodrum'a turistik amaçlı gezi gerçekleştiriyor. Bodrum'a gelen ziyaretçilerin yaklaşık yüzde 35-40'ı Bodrum Kalesi'ni ziyaret ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2014'ten bu yana Bodrum Kalesi'nin rölöve, restorasyon ve resüsitasyon çalışmaları devam etmekte. Bu yıl ve 2017'de de çalışmalar sürdürülecek. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra, UNESCO'nun kalıcı listesine girdiğimiz zaman bir kültürel varlık olarak Bodrum Kalesi uluslararası bir meşruiyete sahip olacak. Bundan sonra bu kültürel mirasın korunması noktasında uluslararası fonları da kullanabileceğiz."
20 yıl hapishane olarak kullanılmış
Kanuni Sultan Süleyman'ın Rodos seferinden sonra Bodrum Kalesi'nin Türklere geçtiğine işaret eden Çelik, 1895'ten 1915'e kadar Bodrum Kalesi'nin Osmanlı İmparatorluğunca hapishane olarak kullanıldığını söyledi.
Kalenin 1915'ten sonra kaderine terk edildiğini aktaran Çelik, "Bodrum Kalesi 33 bin metrekare üzerine kurulu bir alanda bulunmaktadır. 47 metre civarında bir yüksekliğe sahip. Üzerinde şövalyelere sunulan çeşitli hediyelerin bulunduğu 5 İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan ve İspanyol kuleleri mevcut. En yüksek kule, deniz seviyesinden 47,5 metre yükseklikte olan Fransız Kulesi'dir." ifadelerine yer verdi.
"Muğla, UNESCO patentli bir kent"
Muğla ve ilçelerinde UNESCO listesinde bulunan çok sayıda ören yeri ve tarihi yapı bulunduğunu vurgulayan Çelik, kentin bu anlamda kültürel değerleriyle "UNESCO patentli" bir yer olduğunu dile getirdi.
Çelik, kentte UNESCO'nun geçici listesindeki yapıların diğer kültürel alanlara da katma değer sağladığına dikkati çekerek, "Geçici listeye giren ya da kalıcı listede olan kültür miraslarımız uluslararası birçok fon tarafından desteklenmekte ve korunmaktadır. Bu nedenle diğer bölgelerde yapılan çalışmalara da bu anlamda hız katmaktadır." diye konuştu.
Bodrum'un simgesi
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da Bodrum Kalesi'nin ilçenin simgesi ve büyük bir değeri olduğunu söyledi.
Bodrum Kalesi'nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girmesinin kendisini ve ilçe halkını çok mutlu ettiğini anlatan Kocadon, "Bodrum Kalesi'nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girmesi, dünyadaki tarihe ve turizme meraklı tüm insanlara Bodrum Kalesi'ni merak ettirdi. Bu da bizim için bir kazanç." dedi.
Bodrum'da dünya mirasına girebilecek başka eserler de olduğunu ifade eden Kocadon, "Mesela Myndos kapısı, Bodrum sanayisinin altındaki hipodrom ve mozole. Bunların aslında bir araya getirilip, hepsini dünya mirasına alınıp dünya insanı ile buluşturmamız lazım. Bugün hipodroma baktığımızda o kadar büyük bir yer altı zenginliği ve tarihi bir eser ki bu eserin bir an önce gün yüzüne çıkması gerekiyor. Bunu yapmak için yerelin gücü yetmez. Biz bununla ilgili birçok proje yaptık ama bu eserlerin dünya mirasında paylaşılması lazım." sözlerine yer verdi.
Yorum Yaz