maritbet girişmaritbet
Bülent Arınç 'Hukümet yolsuzluklara asla göz yummayacaktır'

Bülent Arınç 'Hukümet yolsuzluklara asla göz yummayacaktır'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç inşaat dünyasından önemli simaların da isminin geçtiği soruşturmada hukümetin yolsuzluklara asla göz yummayacağını söyledi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, akşam üzere yaptığı açıklama ile hükümetin gelişmeler hakkındaki düşüncelerini aktardı. 'Hükümetimizin, yolsuzluk söz konusu olan bir yerde, yolsuzluktan yana tavır almasını hiç kimse beklemesin' diyen Arınç sözlerini şöyle devam ettirdi:"Bir ilin emniyet müdürü, yapılacak bir işten haberdar değilse, başındaki daire başkanı veya emniyet amiri veya müdür yardımcısı kimin nereye gittiğinden ve ne yapılacağından habersizse ve özellikle bu yollar kesilmişse, 'bu ne amaçla yapılmıştır? Burada bu yola niçin gidilmiştir' diyerek bir araştırma yapılmasına herhalde ihtiyaç var. Bazılarının bu kadar alçalabileceğini, bu kadar belden aşağı, insanların kişilik haklarına saygısızlık yapacağını gerçekten düşünmemiştik. Saflığımıza verin. Ortada bir iddia vardır. Bu iddiada ismi kimlerin geçiyorsa, en yakınlarından en uzaklarına kadar, hükümetimizle ilgili olanlarından hükümetimizle hiç ilgisi olmayanlara kadar bu iddialar sonuna kadar araştırılmalıdır. Nereye kadar varacaksa, kim hakkında deliller var ve suçlanacaksa kim hüküm giyecekse bizi ilgilendirmiyor. Biz hükümet olarak bugüne kadar yolsuzluklara karşı savaş vermiş, bunu varlık sebebi saymış bir hükümetiz." dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç sözlerine şöyle devam etti:
"Çok planlı, psikolojik harp benzeri bir operasyonla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Bunun amacı ne olabilir? Hükümetimizin yıpratılması. Bu operasyon niçin bu zamanda yapılıyor, niçin bu eksiliklerle yapılıyor ve niçin buna benzer bazılarının daha olabileceği tehditleri olarak savruluyor, düşünün. Hükümeti yıpratmak, zor durumda bırakmak için. Bizi bugüne kadar en çok iddiacısı olduğumuz ve en çok başarıyla gerçekleştirdiğimiz yolsuzluklar konusunda kamuoyunun gözünden düşürmek için diye, biz biliyoruz, düşünüyoruz, bu kanaatimizi pekiştirecek delilleri de bu işi yapanları da en kısa zamanda bulacağız. Eğer devlet içinde kümelenmiş ve yuvalanmış illegal bir örgüt söz konusuysa bunları ortaya çıkarmak da boynumuzun borcu olsun. Bir ilin emniyet müdürü, yapılacak bir işten haberdar değilse, başındaki daire başkanı veya emniyet amiri veya müdür yardımcısı kimin nereye gittiğinden ve ne yapılacağından habersizse ve özellikle bu yollar kesilmişse, 'bu ne amaçla yapılmıştır? Burada bu yola niçin gidilmiştir' diyerek bir araştırma yapılmasına herhalde ihtiyaç var. Yargı sürecinin vereceği karara her zaman saygılı olacağız ve hiçbir zaman bu süreci engelleyecek bir çabanın içerisinde olmayacağız. Bilakis yargı bilmeli ki 11 yıldır çete ve mafyalarla mücadele eden bir hükümetin her konuda desteği yargımızın arkasında olacaktır. Dolayısıyla hükümet üyelerinin isimlerinin geçtiği veya bir başka isimlerin hükümete yakın kişiler olduğu konusundaki iddialar bizi bir şekilde hiç ilgilendirmiyor. Kararı sabırla bekleyeceğiz ama bu karar çıkarken de hükümetimiz belki siyasi anlamda bazı çalışmaları da ayrıca yapacaktır. Bunları da Sayın Başbakanımız kamuoyuna yeri geldiğinde ifade edecek, açıklayacaktır"

"Kötü şeyler duyduk, kötü şeyler hissettik. Şüphesiz bunların planlayıcılarını, ne amaçla yaptıklarını az çok biliyoruz ama bunların kamuoyuna açıklanması da bir diğer soruşturmaya gölge düşürebilir inancıyla belki zamanı geldiğinde açıklayabileceğiz"

"Bu kadar elit kişi, 52 kişi birbirlerini görmemişler, aynı yerde bir arada olmamışlar, birbiriyle ilişki kurmamışlar niçin birini bir ay önce birini iki ay önce birini bugün yapmıyorsunuz da sabahın beşinde 'gel' dendiği zaman gelebilecek insanların evlerine baskınlar yaparak bu operasyonu başlatıyorsunuz. üzerinde düşünülmesi gereken bir konu."

"Bu olay, bugüne kadar cereyan etmiş pek çok iddiada olduğu gibi dikkatle takip edilmelidir. Eleştiriler her zaman yapılmalıdır. Ama bunu bahane ederek peşin hükümle karar vermek, masumiyet ilkesini bertaraf etmek ve henüz ispatlanmış hiçbir şey yokken sadece basına ve internet medyasına servislerle vakit geçiriliyorken peşinen hükümlü saymak, suçlu saymak muhalafete yakışmaz"

'11 yıldır yolsuzlukla mücadele ettik'
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Yargı sürecinin vereceği karara her zaman saygılı olacağız ve hiçbir zaman bu süreci engelleyecek bir çabanın içerisinde olmayacağız. Bilakis yargı bilmeli ki 11 yıldır çete ve mafyalarla mücadele eden bir hükümetin her konuda desteği yargımızın arkasında olacaktır. Dolayısıyla hükümet üyelerinin isimlerinin geçtiği veya bir başka isimlerin hükümete yakın kişiler olduğu konusundaki iddialar bizi bir şekilde hiç ilgilendirmiyor" dedi.

Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Aramaların, tutuklamaların, gözaltıların yargı süreci içerisinde değerlendirileceğine dikkati çeken Arınç, gözaltına alınan isimlerin kim olduğunun kendileri için bir önem arz etmediğini ve kendi nazarlarında her şeyin "nötr" olduğunu vurguladı. 

Bu yargı sürecinin büyük bir sürat ve büyük bir dikkatle sonuçlanması gerektiğini belirten Arınç, "Yargı sürecinin vereceği karara her zaman saygılı olacağız ve hiçbir zaman bu süreci engelleyecek bir çabanın içerisinde olmayacağız. Bilakis yargı bilmeli ki 11 yıldır çete ve mafyalarla mücadele eden bir hükümetin her konuda desteği yargımızın arkasında olacaktır. Dolayısıyla hükümet üyelerinin isimlerinin geçtiği veya bir başka isimlerin hükümete yakın kişiler olduğu konusundaki iddialar bizi bir şekilde hiç ilgilendirmiyor" diye konuştu. 

"Bir iddia varsa, bu iddia en güzel şekilde ispatlanmalıdır ve bu iddianın gerçekliği kısa zamanda ortaya çıkarılmalıdır" ifadesini kullanan Arınç, "Sayın Başbakanımızın da hükümetimizin de bu konudaki tavrını takdirle karşılamak gerekir" dedi. 

Muhalefete de seslenen Arınç, şunları söyledi:

"Elbette bu iddialar üzerine hükümeti eleştirmek, hükümette yer alan bakanlar üzerinden hükümetin yıpratılmasını istemek, hükümetin önümüzdeki mahalli seçimlere kırık bir şekilde gitmesini temin etmek, ondan sonraki süreci de bu olay sebebiyle belki tersine döndürmek isteyebilirler. Muhalefetin meşru hakları vardır, gayrımeşru haklarının olmaması gerekir. Bu olay, bugüne kadar cereyan etmiş pek çok iddiada olduğu gibi dikkatle takip edilmelidir. Eleştiriler her zaman yapılmalıdır. Ama bunu bahane ederek peşin hükümle karar vermek, masumiyet ilkesini bertaraf etmek ve henüz ispatlanmış hiçbir şey yokken sadece basına ve internet medyasına servislerle vakit geçiriliyorken peşinen hükümlü saymak, suçlu saymak muhalafete yakışmaz.

Sadece iddialar üzerine bu yolsuzluk iddialarının süratle araştırılmasını isteyebilirler, hükümetin kendi içerisinde bir tavır almasını isteyebilirler, bu tür olaylara yol açtığı iddia ediliyorsa hükümetin siyasi anlamda en çok eleştirilerini yapabilirler. Ama ne bakanlarla, ne burada ismi geçen kişilerle ilgili bir peşin hükümle suçlama noktasına gitmek ve hükümeti bu olay sebebiyle sorumlu tutmak doğru bir davranış olamaz, insaflı olsunlar, hakkaniyete uygun hareket etsinler ve kamuoyunda kendilerini de hükümeti de zor durumda bırakacak bir iş yapmasınlar."

"Psikolojik savaşın içerisine sokmak hukukla bağdaşmaz"

Soruşturmanın gizliliğinin ihlalinin, hukukun evrensel pernsiplerinden birisi olduğuna vurgu yapan Arınç, gizliliği ihlal etmenin Türk Ceza Kanunu'na göre de suç olduğunu dile getirdi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne var ki biz hükümet olarak daha dosyada neler olduğunu bilmiyoruz. Bize getirin bakalım bunları demek imkanından da mahrumuz ama boy boy fotoğraflar, kime ait olduğu belli olmayan resimler, onlara konulan altyazılar işadamlarını, gazetecileri, sanatçıları suçlayacak bir psikolojik savaşın içerisine sokmak hukukla bağdaşmaz. İkincisi adli görevi etkilemek, adli yargılamaya teşebbüs de Türk Ceza Kanunu'na göre suçtur. Bu noktada verilecek beyanatların, yargıya verilecek talimatların da doğru olmadığı kanaatindeyiz. Bize düşen sabırla ama bir an önce de yargının elindeki delillerle suçladığı kişilerle yüzleşmesi, ciddi bir adli yargılama süreci sonunda da burada gerçekten ne var, kimin suçu nedir, kim neyle suçlanıyor, deliller yeterli midir, bu konuda bir karar verilmesidir. Bu kararı sabırla bekleyeceğiz ama bu karar çıkarken de hükümetimiz belki siyasi anlamda bazı çalışmaları da ayrıca yapacaktır. Bunları da Sayın Başbakanımız kamuoyuna yeri geldiğinde ifade edecek, açıklayacaktır."  

Soruşturma sürecinin gizli olduğunu belirten Arınç, muhalefetin de basının da siyasetin de gizliliğe uymadığını bildirdi. Arınç, "Lütfen insanları karalamayın, insanlar hakkında peşin hükümler vermeyin. Beraat-ı zimmet asıldır. Bir insan kesin hükümle mahkum oluncaya kadar masum sayılır. Bu hukuk herkes için geçerlidir. Geçmişte başka kişiler yine bu usullerle suçlanmış olabilirler ama bu bugün yapılan işe meşruiyet kazandırmaz. O günün mağdurları farklıydı, bugünün mağdurları farklıdır, hukuk herkese lazımdır, adalet herkes için yol göstericidir. Bizim beklediğimiz yargı sürecinin açık, şeffaf ve hakkaniyete uygun bir biçimde mutlaka süratle gerçekleştirilmesidir" diye konuştu. 

"Bu kadar alçalabileceğini bazılarının, insanların kişilik haklarına saygısızlık yapacağını gerçekten düşünmemiştik, saflığımıza verin"

"Bu olayların bugün cereyan ediyor olması ne anlama geliyor. Burada bir siyasi maksat olabilir mi" diyen Arınç, hükümet olarak siyasi bir noktada bu meseleye bakma hakları olduğunu bildirdi.  Arınç, şunları kaydetti:

"Çünkü üç-dört gün öncesinden başlayarak dört-beş ay öncesinden başlamaya kadar bu tür bir suçlamayla bazı insanların karşı karşıya gelecekleri çok açık bir biçimde yazılıyordu. Emniyetten atılma insanlar tweetlerinde dört ay önce, beş ay önce 'Güler mi, ağlar mı, barış mı' bilmem ne derken İçişleri Bakanımızın oğluyla ilgili birtakım işaretleri esasen vermişler. Biz bugün farkında oluyoruz. Çünkü biz iyi niyetliyiz ve Türkiye'de hukukun egemen olduğunu düşünüyoruz. Üç beş gün öncesinden "artık her şey bitti, bundan sonra savaşacağız, herkes için kötü olacak', bir yerlere telefonlarla 'şunlar bunlar tutuklanacak'tan, 'şunlar bunlar hakkında resimler, kasetler, fotoğraflar servise konacak' tehditlerini siz de duyuyorsunuz biz de duyuyoruz. Ama bu kadar alçalabileceğini bazılarının, bu kadar belden aşağı, insanların kişilik haklarına saygısızlık yapacağını gerçekten düşünmemiştik, saflığımıza verin."

İstanbul merkezli operasyon kapsamında, bir birinden farklı konuların ve bir birinden farklı isimlerin bulunduğunu hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:

"Bir tarafta ismini de vermek istemiyorum, meşhur bir sanatçıyla evli olan bir işadamı diyelim, onunla birlikte bir grup var, TOKİ ile ilgili, emlakla veya arazilerin şirketlere peşkeş çekildiği şeklinde iddialar var belediyenin ve kurulların bir arada çalışarak bazı haksız kazanç temin ettikleri var. Birbirinden farklı konular ve isimlerin böyle bir operasyonda bir araya getirilmesinin amacı ne olabilir? Böyle bir şey görülmüş değil. Kaldı ki 14 aylık bir dinlemeyle bu işlerin takip edildiği ve şimdi sonuçlandığı iddia ediliyorsa yine bazı duyumlarımıza göre aslında 6 ay önce dinlemelerin kesildiği ama zamanlamasının bugüne bırakıldığı duyumları da var. Kötü şeyler duyduk, kötü şeyler hissettik. Şüphesiz bunların planlayıcılarını, ne amaçla yaptıklarını az çok biliyoruz ama bunların kamuoyuna açıklanması da bir diğer soruşturmayagölge düşürebilir inancıyla belki zamanı geldiğinde açıklayabileceğiz. Bu kadar elit kişi, 52 kişi birbirlerini görmemişler, aynı yerde bir arada olmamışlar, birbiriyle ilişki kurmamışlar niçin birini bir ay önce birini iki ay önce birini bugün yapmıyorsunuz da sabahın beşinde 'gel' dendiği zaman gelebilecek insanların evlerine baskınlar yaparak bu operasyonu başlatıyorsunuz. üzerinde düşünülmesi gereken bir konu."

"Bakanların ne yapacağını kişisel olarak, Sayın Başbakanımızın da Başbakan olarak, yakında görürsünüz. Bu konuyla ilgili kararı Sayın Başbakanımız verecek"

"Biz operasyon makamı değiliz. Biz yargı da değiliz. Bizim işimiz, yapacağımız idari soruşturmalarla incelemelerle bu işin içerisinde bir görev aşımı varsa başka maksat için bu yapılmışsa bu kişileri tespit etmektir. Şu andaki kanaatimiz, hükümetin yıpratılmasına yönelik planlı bir hareket olduğu, bunun bir psikolojik savaşa döndüğü şeklindedir"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul merkezli operasyonla ilgili, "Bakanların ne yapacağını kişisel olarak, Sayın Başbakanımızın da Başbakan olarak, yakında görürsünüz. Bu konuyla ilgili kararı Sayın Başbakanımız verecek" dedi.

Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında, İstanbul merkezli operasyonla ilgili açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Yakın zamanda kabine revizyonu beklendiği hatırlatılarak "Acaba bu siyasi çalışmalar çerçevesinde yakın zamanlı bir kabine revizyonu bekleyebilir miyiz" sorusu üzerine Arınç, yerel seçimlerde aday olacak bakanların durumunun tartışıldığını anımsattı.

Konuyu hükümet toplantısı sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile konuştuğunu anlatan Arınç, "Kendisi de kesinlikle bakanlar aday olduğu takdirde ocak ayından itibaren aday olarak çalışacaklarını, bakanlıktan ayrılacaklarını söyledi. Bunun için bir tarih belki aralık ayı sonu olarak söylemiş olabilirim. Yani Sayın Başbakanımızın takdiri o zaman öyleydi, şimdi ne düşünecek, nasıl bir karar verecek, onu Başbakanımızın takdirinden öğreneceğiz" diye konuştu.

Görevden alınan şube müdürlerinin görev yerleri sayılarak hangilerinin hangi gerekçelerle görevden alındığı sorusuna Arınç, "Şube müdürlerinin hangilerinin olduğu, kimin kaldığı, kimin görevden alındığını emniyetle özel görevli bir arkadaş gibi soruyorsunuz, ben dahi kimin hangi şubede çalıştığını, hangi şubede çalışmadığını doğrusu bilmiyorum, merak da etmiyorum. Emniyet Genel Müdürlüğünün açıklamasını okudum. İçişleri Bakanlığımıza bağlı bir kurumdur, gerek görmüştür, haklarında soruşturma açıldıysa bir insanın, soruşturmanın selameti bakımından bulunduğu yerden başka yerde görevlendirilmesi de bizim idari hukukumuzun bir gereğidir" karşılığını verdi.

Arınç, soruşturmanın selameti açısından bazı şube müdürlerinin görevden alındığının açıklandığı belirtilerek "Soruşturmanın selameti açısından bazı bakanların görevden alınması ya da istifa etmesi gerekir mi? Kişisel görüşünüzü soruyorum" denilmesi üzerine de "Bakanların ne yapacağını kişisel olarak, Sayın Başbakanımızın da Başbakan olarak, yakında görürsünüz. Bu konuyla ilgili kararı Sayın Başbakanımız verecek" dedi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın olayla ilgili 2 savcı daha görevlendirildiği yönündeki açıklamasını hatırlatan Arınç, "Merakınız şu olabilir: Mevcut savcılar görevden alındı da onların yerine başkaları mı atandı? Geçmişte bazı mahkemeler için söylenebilir bu. Turan Çolakkadı Başsavcı diyor ki 'Hayır, onlar çalışıyorlar 2 yeni kişiyi daha görevlendirdim.' HSYK da diyor ki 'bu işler tamamen Başsavcılığın işleridir. İş bölümü onlara aittir HSYK'yı ilgilendirmez' diyor. Bunlara itibar etmekten başka ne yapabiliriz" ifadesini kullandı.

Arınç, "Bu operasyonun 'hükümeti yıpratmak için yapıldığını' söylediniz, devlet içindeki bir örgütten bahsettiniz, 'varsa' dediniz. Bununla ilgili bir operasyon hazırlığı mı var? Soruşturmanın, şube müdürlerinin görevden alınarak zayıflatıldığını düşünüyor musunuz" şeklindeki sorularını da şöyle yanıtladı:

"İdari araştırmalardır, soruşturmalardır, bildiğiniz gibi Milli İstihbarat Teşkilatımız da Emniyet Genel Müdürlüğümüz de Başbakanlık Müsteşarlığımız da bizim bakanlıklarımız da bu konularda çalışma yaparlar. Biz operasyon makamı değiliz. Biz yargı da değiliz. Biz emniyetçilerin veya bir kısmının yaptığı gibi onu alıp buraya getirmek, bunu alıp oraya götürmek bizim işimiz değil. Bizim işimiz, yapacağımız idari soruşturmalarla incelemelerle bu işin içerisinde bir görev aşımı varsa başka maksat için bu yapılmışsa bu kişileri tespit etmektir. Şu andaki kanaatimiz hükümetin yıpratılmasına yönelik planlı bir hareket olduğu, bunun bir psikolojik savaşa döndüğü şeklindedir. Dolayısıyla buna benzer operasyonları değil, aslında bizim kendi içimizde yapabileceğimiz, yani maksadın araştırılmasına matuf bir yapı varsa bu yapıyı ortaya çıkarabilmektir.

Emniyet müdürlüğüyle ilgili konu, şube müdürleri, onların görevden alınması, bu olaydan sonra görevlerini kötüye kullandıkları veya ihmal edip etmedikleri noktasında. Bir ilin emniyet müdürü yapılacak bir işten haberdar değilse başındaki daire başkanı veya emniyet amiri veya müdür yardımcısı, kimin nereye gittiğinden ve ne yapılacağından habersizse ve özellikle bu yollar kesilmişse bu ne amaçla yapılmıştır? Burada bu yola niçin gidilmiştir diye bir araştırmaya yapılmasına herhalde ihtiyaç var."

Arınç: "Hiç de tasfiye edilmemişler, hepsi görevinin başında kalmış"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündemdeki konulara ilişkin basın toplantısı düzenlediği toplantıda şöyle konuştu:

"Cemaatin temiz olduğunu, Türkiye'ye hizmetler yaptığını, eğer başındaki insan söz konusu ise ona olan sevgimizin ne kadar büyük olduğunu, onun Türkiye sevdasından ve eğitim sevdasından başka bir şey düşünmediğini her yerde söylemiş bir insanız. Eğer bir alçaklık söz konusu ise bu alçaklığı onlara hamletmek bence çok büyük bir yanılgı olur"

"Bu sözlerimle Cemaati hedef aldığım anlaşılamaz. Onlar, kendilerini hedef yaparlarsa, bazıları, onu ayrıca tartışırız"

"Biz sayın bakanlarımızı seviyoruz. Masum olduklarına inanıyoruz. Bu bizim karakterimizin gereğidir. Ama biri suça karışmışlarsa veya çocuklarıyla ilgili iddialarda onların da dahli varsa bu onları koruyacağımız anlamına gelmez"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Cemaatin temiz olduğunu, Türkiye'ye hizmetler yaptığını, eğer başındaki insan söz konusu ise ona olan sevgimizin ne kadar büyük olduğunu, onun Türkiye sevdasından ve eğitim sevdasından başka bir şey düşünmediğini her yerde söylemiş bir insanız. Eğer bir alçaklık söz konusu ise bu alçaklığı onlara hamletmek bence çok büyük bir yanılgı olur. Bu sözlerimle cemaati hedef aldığım anlaşılamaz. Onlar, kendilerini hedef yaparlarsa, bazıları, onu ayrıca tartışırız" dedi. Arınç, bir gazetecinin, "Parti Genel Merkezinde bir zirveye katıldınız. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dinlendiğine yönelik somut bir görüşme yapıldı mı?" sorusu üzerine, Erdoğan'ın dinlendiğine yönelik bir somut görüşme, konuşma yapılmadığını, genel olarak bu konular üzerinde durulduğunu söyledi. "Biz zirve de yapmış değiliz" diyen Arınç, olaylarla ilgili muhalefet, basın ve kamuoyunun hükümetten bir açıklama beklediğini, kendilerinin de kamuoyunu aydınlatmaları gerektiğini belirtti. Başbakan Erdoğan'ın ilgili bakanları davet ettiğini, duyumlar ve eldeki bilgileri değerlendirdiklerini anlatan Arınç, "Bunun dışında yasa dışı dinlemeler yapılmış olabilir mi bunlar araştırılacaktır. Başbakanımızın kendi evindeki veya ofisindeki böcekle ilgili geçmişte bazı açıklamaları vardı. Bunlar kimlerdir, soruşturmanın sonucunda neye varılmıştır, bunları sayın Başbakanımız herhalde uzak olmayan bir zamanda kamuoyuna açıklayacak" diye konuştu. Bülent Arınç, "Soruşturmada çocuklarının ismi geçen bakanlar, hükümeti rahatlatmak için istifalarını sundular mı?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Toplantıda bu konuda ne konuşulduğunu söylemem ama bu konu da dahil olmak üzere yapılacak bir işlem, hareket varsa... Biz sayın bakanlarımızı seviyoruz. Masum olduklarına inanıyoruz. Bu bizim karakterimizin gereğidir. Ama biri suça karışmışlarsa veya çocuklarıyla ilgili iddialarda onların da dahli varsa bu onları koruyacağımız anlamına gelmez. Ama 'beraati zimmet asıldır', Mecelle'nin en önemli kaidesi budur. Bir insanın suçluluğu hükmen sabit olmadıkça bizim nazarımızda o masumdur. Ancak siyaseten bu bakan arkadaşlarımız 'bize müsaade' diyebilirler veya sayın başbakanımız onlardan öyle bir talepte bulunabilir. Ne yapacaklarını yakın zamanda görürüz." -"Biz işin, fitnenin söndürülmesi noktasındayız" "Bir bankanın genel müdürünün ve bir bakan çocuğunun evinde çıkan para miktarını siz kişisel olarak ölçülü buluyor musunuz? Açıklamalarınızda eleştirdiğiniz kesimden biz cemaati anlayabilir miyiz?" sorusu üzerine de Arınç, şunları söyledi: "Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bir şiir vardı, yedi kere yedi kırk dokuz / elde var Ayten / beş kere beş yirmi beş / elde var Ayten. Bu kadar laf söyledikten sonra 'Siz cemaati mi kastediyorsunuz' derseniz zikriniz ve fikriniz sup surette bununla meşguldür anlamına gelebilir. Bütün bu sözleri söylerken, bunu cemaat ile karşı karşıya getirecek bir anlam yüklemek doğru değil. Dolayısıyla biz işin, fitnenin söndürülmesi noktasındayız. 15 gün evvel açıkladığım söze, bazıları burun kıvırmışlardı ama bu işin ne kadar doğru olduğunu gelinen noktada görebiliyoruz. Cemaatin temiz olduğunu, Türkiye'ye hizmetler yaptığını, eğer başındaki insan söz konusu ise ona olan sevgimizin ne kadar büyük olduğunu, onun Türkiye sevdasından ve eğitim sevdasından başka bir şey düşünmediğini her yerde söylemiş bir insanız. Eğer bir alçaklık söz konusu ise bu alçaklığı onlara hamletmek bence çok büyük bir yanılgı olur. Bunları yazabilirsiniz ama bana bunu soru olarak sorarsanız, incinirim. Bu sözlerimle cemaati hedef aldığım anlaşılamaz. Onlar, kendilerini hedef yaparlarsa, bazıları, onu ayrıca tartışırız." - "Hiç de tasfiye edilmemişler, hepsi görevinin başında kalmış" Soruşturma kapsamında beş şube müdürünün görevden alındığının hatırlatılması ve "Bu konuda Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde de bir çalışma olduğu ifade ediliyor. Bu konuda bilginiz var mı?" sorusu üzerine Arınç, Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada yer alan "Bazı illerimizde emniyet personelimizin görev yerleri, haklarındaki görevi kötüye kullanma iddialarıyla ilgili soruşturmalar nedeniyle değiştirilmiş" ifadesini hatırlatarak, "Bunu İstanbul için anlayabiliriz" dedi. Aynı açıklamada "Bazı illerde ise idari gereklilik nedeniyle farklı yerlerde görevlendirilmişlerdir" ifadesinin de bulunduğuna işaret eden Arınç, Emniyet Genel Müdürlüğünün iki durumu da kapsayıcı bir cevap verdiğini söyledi. Arınç, "Birileri Emniyet'te, birilerinin tasfiye edildiğinden ısrarla bahsediyorlardı. Onlar pasifize edildiler, görev yerlerinde kalmadılar, başka yerlere atıldılar, dolayısıyla bu operasyonu kendi üzerlerine alıp Hükümet'i hedef tahtasına koyanlar vardı. Hiç de tasfiye edilmemişler gördüğünüz gibi. Hepsi görevinin başında kalmış" diye konuştu. Operasyona ait olduğu iddia edilen bazı fotoğrafların sosyal medyada yer aldığının anımsatılması üzerine de Arınç, şunları söyledi: "Ben onun gerçeklik noktasını bilmiyorum. Sosyal medya, sorumsuz ve sınırsız bir alandır. Zaten baştan beri şikayetim odur ki, soruşturmanın gizliliği esas ise, ben Hükümet üyesi olarak bile bunları bilmiyorsam, Savcı Bey'e 'Elindekileri bana göster' deme imkanım da yoksa, nasıl oluyor da bunlar internette yayınlanabiliyor. Bu çok çirkin, çok ayıp bir şey. Doğru da olabilir, yanlış da olabilir. İnternette dolaşan ve yayınlanması gerçekten suç olan bir konuda benim düşüncemi almayın. Bu konulardaki hassasiyetim bellidir ama bu olayın içerisindeki bir veri olarak bana sorarsanız, ben henüz onun gerçekliğinden bile emin değilim."

"(Evinde para bulundu) derken, benim aklıma Sinan Aygün geliyor" Arınç, kamu bankası genel müdürünün evinde para kutuları bulunduğuna dair görüntülerle ilgili polis kamerası kayıtlarının da televizyonlarda yayınlandığı belirtilerek, "Bir kamu bankası genel müdürünün evinde bu tür para kutularının olmasını ve bu kadar para çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz" diye sorulması üzerine de şunları kaydetti: "Hiç aklıma gelecek bir şey değil. Bir bankanın genel müdürü, aldığı maaş, sarf ettiği para bellidir. Herhalde bankada toplanan tüm mevduatı evine getirmiş saymamak lazım. 'Evinde veya iş yerinde para bulundu' derken, benim aklıma Sinan Aygün geliyor. Orada da, 2 buçuk, 3 trilyon civarında bir para bulunmuştu. Sonradan zannediyorum para kendisine iade edildi. Kendisine ait suçlamayla ilgilisi olmadığı anlaşıldı. Sayın Aygün, bu konuda aklanmış sayılabilir. Burada da, para makine, bilmem ne, mizansen midir yoksa gerçeklik payı mı vardır? Yani parayı çok seviyor da sürekli bir makine içinde sayımını mı gerçekleştiriyor? Doğrusu çok gülünç şeylerle meşgulüz. En iyisi, yargı ne yapacaksa bir an önce yapsın da biz de evdeki, iş yerindeki görüntülerin gerçek olup olmadığını anlayalım. İnsanlar haysiyetleri ve onurlarıyla yaşarlar. Onları katletmek, o insanı katletmek kadar kötü bir şeydir. Umarım yanlış çıkar ama doğruysa da bunun karşılığı neyse adalet onu versin. Kamu vicdanı bu adaletle biraz teselli bulsun."

Uydu Kaydı, Mustafa Koca, Ferdi Türkten, H. İbrahim Uyar, A. Eda Ünlü Özen, Şükran Yücel/AA

Yorum Yaz

Benzer Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan depremzede aileyi ziyaret etti
  • 30.10.2024 16:46

Cumhurbaşkanı Erdoğan depremzede aileyi ziyaret etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hatay'da, 6 Şubat 2023'te meydana gelen depr ...

Çinli BYD'den Türkiye'ye yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım
  • 08.07.2024 17:29

Çinli BYD'den Türkiye'ye yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım

Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi Çinli BYD firması ile Sanayi ve Tekn ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hedefimiz İstanbul ortalama yolculuk süresini 64 dakikadan 39'a düşürmek"
  • 29.01.2024 17:21

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hedefimiz İstanbul ortalama yolculuk süresini 64 dakikadan 39'a düşürmek"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Havalimanı Metrosu Kağıthane-G ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hedefimiz İstanbul'da 1,5 milyon riskli bağımsız bölümü 5 yılda dönüştürmek"
  • 25.12.2023 09:48

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hedefimiz İstanbul'da 1,5 milyon riskli bağımsız bölümü 5 yılda dönüştürmek"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Programı'nda konu ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Amacımız, İstanbul'da 5 yılda acil dönüşüm gerektiren binaları yenilemektir"
  • 07.12.2023 15:01

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Amacımız, İstanbul'da 5 yılda acil dönüşüm gerektiren binaları yenilemektir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Dönüşüm çalışmalarında, pazartesi günü 5,1 ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hiç kimsenin kentsel dönüşüm projelerini yavaşlatmasına izin vermeyeceğiz"
  • 07.12.2023 14:36

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hiç kimsenin kentsel dönüşüm projelerini yavaşlatmasına izin vermeyeceğiz"

  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Hiç kimsenin ülkemizi depreme haz ...