Bülent Tunç: Herkesin alışveriş yapabileceği büyük et marketleri açacağız!
‘Gros marketler’ açmayı planladıklarını kaydeden Tunç, sadece yerli üreticinin yer alacağı marketlerde üreticiden, nihai tüketicilere kadar herkesin alışveriş yapabileceği bir sistem kuracaklarını açıkladı
Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Bülent Tunç, yem dahil gerekli desteğin verilmesi durumunda Türkiye'nin üç yıl içinde et ithal etmeyi bırakıp, ihracatçı konumuna gelebileceğini söyledi.
Kırmızı et sektörünü de beyaz et gibi 7-8 firmanın kalacağı bir yapıya dönüştürmeye çalışanlar olduğunu belirten Tunç, kasaplar, oteller ve vatandaşlar dahil herkesin alışveriş yapabileceği et gros marketi kurma konusunda hazırlıklar yaptıklarını bildirdi.
Faizsiz hayvancılık kredilerinden bir kısmının doğru adrese gitmediğini öne süren Bülent Tunç, bunların geri ödemesinde de sıkıntı başladığını kaydetti. Bülent Tunç, EBK'nın kamu gücünü arkasına alarak özel sektörle yarıştığını, bu durumun da haksız rekabete yol açtığını söyledi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Tunç, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.
Türkiye 2010 yılındaki kırmızı ette arz krizini en azından şimdilik aşmış gibi görünüyor. Yem ithalatındaki son düzenlemeler, sizce bu sıkıntıların giderilmesine yardımcı olacak mı?
Bu konuda ben gerçekten çok iddialıyım. Ot ve saman ithalatında adım atıldı. Güzel bir ivme yakalanmış durumda, eğer yem girdilerini aşağı çekip maliyetleri aşağı düşürürsek, daha önce DÜNYA Gazetesi'nde sizinle yaptığımız röportajda belirttiğim gibi, bırakın ithal etmeyi -zaten şu an ithalata gerek de yok- üç sene içinde et ihraç edecek konuma geliriz. Bunun en önemli gerekçesi de bizim insanımızın niteliği. Dünyada bizim insanımız kadar çalışkan, hayvanını seven, hayvana hizmet eden başka bir üretici grubu yok. Ancak bu kadar çalışkanlığa rağmen kazanamamış olması insanları burukluğa itiyor. Hizmetin karşılığı alınamıyor. Bugüne kadar üretici her defasında bir şekilde kaybetti.
Sizin öneriniz neydi?
Öncelikle 2010 yılında günün koşullarına göre böyle bir karar alındı ve uygulanmaya başlandı. Nitelik piyasalar da hareketlendi. Ancak bunu yaparken bizim gibi üretici örgütlerinden kurumsal olarak yararlanabilirlerdi. Kredi verilirken yatırımcıların meslek birliklerine üyelik şartı aranabilirdi. Üye olmayanların da üye olmaları sağlanarak, istismarların önüne geçilebilirdi.Senin benim ahırımı kiralayıp hayvanı oraya koymadan kontratta hayvan varmış gibi gösterdiler. Aslına bakarsanız bunun denetimi de çok yapılmadı.
Bugün alınan hayvancılık kredilerinin yüzde 70'inin geri ödemesinde büyük güçlükler var. Bana kalırsa ödenemeyecek gibi de duruyor. Gerçek üreticiler ahırlarına koydukları hayvanlardan zarar etti. Kuraklık ve sel felaketlerini de gerekçe göstererek, nasıl olsa ertelenir diye borçlarını ödemeyenler oldu. Keşke krediler, bu sektörde daha iyi şekilde, doğru insanların eline, doğru yerlere gitseydi. Daha iyi olabilirdik ancak bütün bu söylediklerimden kötü olduğumuz anlamı da çıkarılmamalı.
Sert eleştiriler yönelttiğiniz EBK'ya karşı aynı bakış açınız devam ediyor mu?
Aslına bakarsanız artık kendi malımız kendimize yetiyor. Amaç vatandaşa ucuz et yedirmekse, gerçekten de isteniyorsa bu iş EBK aracılığıyla olmaz. Mevcut yöntemle ne ucuz ne de sağlıklı et yedirebilir. İddia ediyorum EBK bu işi beceremiyor. Devlet kasaplık yapmamalı, kurbanlık satmamalı. Öyle bir ekip var ki, Sincan, Diyarbakır, Adana'ya milyon dolarlar yatırdılar ancak başarılı olamıyorlar. Bu tip hantal yapıların çalıştırılması devri bitti. Olaylardan sonra franchise uygulamasına geçtiler bunda da başarısız oldular.
Peki EBK nasıl olmalı?
Bir kere EBK öncelikle kasaplık yapmayı, kurbanlık satmayı bırakmalı. Bunları satmayı bir tarafa bırakıp üretici ve tüketicinin yanında olmak istiyorsa, piyasalarda denge unsuru olması gerekir. Önce “Başbakan görev verdi piyasayı regüle edeceğim” diyor. Sonra karşımıza çıkıp “tüccar gibi ticaret yapmak zorundayım, kar etmek zorundayım” diyor. Madem bunu söylüyorsun ve olaya ticari mantıkla bakıyorsun neden diğer firmalar gibi Kamu İhale Kanunu'na tabi değilsin. İhaleye girdiğinde EBK 10 lira fiyat veriyor ama aynı şartlarda özel sektör bu teklifi veremiyor. Yani ihaleye birlikte giren şirketler devleti arkasına alan EBK ile yarışamıyor. EBK bütün avantajlarına rağmen Ramazan ayında ete 1 lira zam yaptı. Karkas ete zam mı geldi ki satış fiyatını artırdılar.
Fiyat artışını döviz fiyatlarındaki gelişmelere bağladılar...
Döviz arttığını gerekçe gösterseler bile biz kendilerine defalarca başvurduk. “Bir sözleşme yapalım, ay bazında fiyat belirleyelim. Madem taahhüt ettiniz, biz teminat verelim. Ne kadar istiyorsanız, bin ton istiyorsanız bin ton eti 1 ay hangi kombinaya lazımsa teminat karşılığında verelim” dedik. Bunu yaparken de ithalat silahının yine ellerinde bulunmasını önerdik. Böylece istedikleri zaman, yani ihtiyaç doğduğunda ithalat yapılabilecekti. Ancak defalarca bunu söylememize rağmen bir türlü yanaşmadılar. İsteyenlerin hayvanlarını 14 liradan keseceklerini söylüyorlar ancak kendileri bu fiyattan et alamıyorlar. Bunlar özel sektörün başına gelsinler şirketi iki günde batırırlar.
Bir süre önce EBK bünyesinde bazı operasyonlar yapıldı. Ne düşünüyorsunuz?
Konu mahkeme aşamasında, yargılanan bazı yöneticiler var. Bu geç kalınmış belki daha önce yapılması gereken operasyondu. Bir şekilde müdahale edildi. Çok ayyuka çıktı, yapılmadı denmesin diye yapılmış bir operasyon da olabilir. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. EBK benim açıklamalarımdan rahatsız olabilir ama bu kişisel bir şey değil. Burada kişiler değil önemli olan kurumlar. Mesele şahsileştirilmemeli . Bakın tam da ithalatın açıldığında bugün soruşturmanın yapıldığı Sakarya Kombinası'nda, bazı firmalar rahatsız olduğu için işi bilen ve sektörü tanıyan yöneticiyi merkeze aldılar bunun yerine hemşerileri bir veteriner hekimi atadılar. Hiç işten anlamayan bir kişi Türkiye'nin en büyük yükünü çeken kombinanın başına getirildi.
Şu an EBK'nın harcadığı para, bir sürü görev zararı var. Bu para bizim üreticimize gitmiş olsaydı, bugün rahatlıkla 15 liraya et satardık. Kuşbaşı 22 liraya satılıyor. 18.5 liraya kıyma satılıyor. Bakın benzer konumdaki TMO gerçekten görevini yapıyor. Madem bu kadar şeffafsın, EBK'nın ithalat kararı alınmadan önce 1.5 olan duvarını 4 metreye yükselttiler. Bugün üreticiler içeriye giremiyor.
Kredi desteği veriliyor ama hayvan varlığı artınca bunlara verilecek yem bulunamıyor...
Özellikle meraların kullanıma, hayvancılık sektörüne açılması konusunda sizin de yaptığınız haberler üzerine güzel sonuçlar alındı. Bu işi tarafsız yaptığınız için, konunu özünü veriyorsunuz. Bizim de amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.
Sektörün daha verimli hale gelmesi için sizin kurumsal olarak yaptığınız faaliyetler var mı?
Uzun yıllar izin verilmediği için boş kalan meralar tamamen taşlaşmış. Teknik olarak baktığınızda bir mera hayvan otladıkça daha iyi konuma gelir. Otlayan hayvan gübreleri vasıtasıyla orada daha iyi ot çıkmasına yol açar. Meralar iyi değerlendirilebilirse, bu işe yatırım yapan firmaların da Damızlık Birliği, Süt Birliği ve bizim gibi kurumların aracılığıyla gerçek iş yapanlar tespit edilip hızlı şekilde verim alıp faydalı sonuçlar çıkarılabilir. İnsanlar uzun sürelerle arazileri kapatıp, çiftlik haline getirirlerse hiçbir şeye yaramaz. Hayvan sayısı iki katı iken otlarımız yetiyordu da şimdi niye yetmiyor?
EBK'nın ihalelerdeki avantajlarından bahsettiniz, bu sorunu aşabilmek adına kurumsal olarak sizin projeleriniz var mı?
Çok ciddi bir proje için Avrupa Birliği'nden kaynak alıyoruz. Üreticilerimize anlattık ve hepsinden olumlu cevap aldık. Hepsi bir hayvan vermeyi taahhüt ediyor. Bu işin temeli etin pazarlamasını daha profesyonelce yapacağımız gros market kurmak oluşturacak. Üreticiden, pazarlamacıdan, nihai tüketicisine kadar herkesin buradan isteyen but, isteyen bir hayvan, isteyenin de 10 t on et alabileceği bir sistem kurmayı istiyoruz. Sadece yerli üreticinin hayvanlarının ürünlerinin yer alacağı markette, hangi hayvanın hangi işletmede yetiştiği, nerede kesildiği, ne ile beslendiği gibi bilgilerin yer alacağı bir sistem kurulacak. İşin kurumsal altyapısını oluşturacak firmalarla görüşmelerimiz sürüyor. Burada bizim amacımız kimseye rakip olmak değil. Dönerciler, kasaplar, lokantalar hepsi gelip buradan alım yapsın.
Sistem nasıl işleyecek?
Kendi ürettiğimiz ürünü çıkarıp satacağız.Haftalık fiyatları belirleyeceğiz. Her yörenin damak tadı
farklı. Amasya Suluova'da beslenen hayvan ile Aydın'da, Afyon'da, Erzurum, Kars'ta beslenen hayvanlar farklı. Biz il bölge bazında fiyatları vereceğiz. Büyük marketlere gittiğinde ne aldığın belli değil. elirli standartlar getireceğiz. Bu memleket Angus'a alışamadı. Bırakın hayvanı kendi canımızı zor kurtardık. Ne bulduysa yediler neredeyse bizi bile yiyecekti. En vahşi hayvanları getirip bize yedirdiler.
Sizde de zaman zaman özellikle çoban bulma konusunda sıkıntı olduğunu duyuyoruz
İşletmelerde çalışacak adam bulmakta güçlük çekiyoruz. İnsanlar işsizim diyor ama biz çağırdığımızda gelmiyor. Sigorta, barınacak yer, elektrik, su, yakacak veriliyor en kötü de bin lira maaş veriliyor. Bin 500 liraya kadar da gidiyor. Bütün bu olanaklara rağmen çalıştıracak adam bulmakta sıkıntı çekiyoruz. İnsanlar rahata alışmış, bu iş özveri isteyen ve doğası gereği çok kokan bir meslek.
Eğitim konusunda çalışmanız var mı?
Meslek liseleriyle görüşüp belli periyotlar halinde eğitim verilerek, sertifikalı eleman yetiştirmek istiyoruz. Bu işte de insanlar kolay yetişmiyor, sonuçta canlı ile uğraşıyorsun. Ayrıca IPARD projeleri konusunda da kurumsal çalışmalarımız sürüyor. Hayvan nasıl beslenir? Nasıl daha çok süt alınır? Gibi konularda eğitimler vermeyi öngörüyoruz. Bununla ilgili götürdüğümüz projeler kabul edilmiyor. Ulusal Kırmızı Et Kayıt sistemi kuruldu. Burada işletmede ne kadar hayvan var, ne kadar hayvan tüketiliyor, ne kadar ete ihtiyaç var bunlar belirlenecek. Bu tür bilgiler elimizde olduğunda, geçmiş yıllarda olduğu gibi ‘yeteri kadar hayvanımız var' deyip ertesi gün ithalata başlamayacağız. 2 sene önce “elimizde şu kadar hayvan var” dedikten sonra bunların olmadığı ortaya çıkınca, ithalat yapıldı.
Besicilik sektöründe büyükbaş hayvan başına 300 lira destek uygulaması devam ediyor. Bu desteğin faydalarını görebiliyor musunuz?
Bu destek sektöre gerçekten faydalı oldu. En azından kayıt altına alınan işletme ve hayvan sayısını arttırdı. Desteğin verilmediği dönemlerde de kayıt altına alınan hayvan sayısı azalıyor. Yani insanlar hayvanlarını kayıt dışı kesiyorlar. Bu konu aynı zamanda sağlıklı planlama yapılmasına da olanak sağlıyor. Planlı bir üretim yapılamazsa verim alınamaz ve tüketici eti daha pahalıya yemek zorunda kalır.
Tarım Bakanlığı balık avına çeşitli sınırlamalar getirdi. Hayvancılıkta da böyle bir şey olabilir mi?
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın tıpkı balıkta olduğu gibi kuzu kesimine de bir alt sınır getirmeli. Yani 15 kg kuzu kesilmemeli. Buna bir standart getirilmeli. Kesilecek hayvanın ağırlığı en az 20 kg olmalı.
Hüseyin GÖKÇE/Dünya
Yorum Yaz