Bursa Cumalıkızık Köyü'nün geçmişi yüzyıllar öncesine dayanıyor!
Cumalıkızık, tam bir Osmanlı Köyü. 687 yıl öncesine götürüyor insanı...
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Meclis Başkanı İlhan Parseker, "Cumalıkızık'ı mutlaka görün" derken; bana hayatımın en güzel sürprizlerinden birini yapıyormuş da haberim yokmuş. Gidince fark ettim. Harika. Nasıl muhteşem bir yer olduğunu anlatamam size; gidip görmeniz lazım. O mis gibi havayı soluyup, tarihi yaşamadan anlaşılmaz oranın güzelliği. Tam bir Osmanlı köyü. 687 yıl öncesine götürüyor insanı.
Bursa turizm sektörünü stratejik sektör seçmiş. Kaplıca, kongre, tarih ve kültür turizminde çok ciddi adımlar atıyor. Cumalıkızık da bu projenin bir parçası ama hemen belirteyim ki, Cumalıkızık başlı başına bir turizm merkezi olmaya namzet. Her şey organik bir kere. Köy kadınlarının hazırlayıp sunduğu gözlemeden tutun da bal ve reçele kadar her şey organik. Ekmeği mis gibi kokuyor. Kaymağın lezzetine doyum olmuyor. Orda içilen suyun bile tadı farklı. O su ile pişirilen çay ya da kahveyi anlatmama bilmem gerek var mı?
Hele işletmeye dönüştürülen o tarihî evlerdeki işletmeci kadınlar. Bakmayın siz benim "işletmeci" dememe. Onların her birsi gönüllü ev sahibi. Sizi rahat ettirmek için pervane oluyorlar etrafınızda. Para, pul henüz onların dünyasına girmemiş. Çok ucuz. Verdiğiniz bahşişi alırken yüzleri kızarıyor. Hemen bir küçük reçel şişesi sokuşturuveriyorlar çantanıza: "Bu da bizim hediyemiz..."
Uludağ eteklerindeki bu şirin köyün birçok hikâyesi var ve hepsi ayrı bir efsane. Birisi şöyle mesela: Osmanlı 1326'da Bursa'yı, 1331'de İznik'i fethedip bölgeye Osmanlı halkını yerleştiriyor. Cumalıkızık ta o zaman vakıf köyü olarak kurulmuş ve bu özelliği, yerleşim dokusu ve mimarisine de yansımış. Uludağ'ın kuzeyindeki dik yamaç ve vadilere sıkışıp kaldığı için bu yöre köylerine "kızık" adı verilmiş. Dereye yakın olana "Derekızık", fidye verene "Fidyekızık", topluca gidilip cuma namazı kılınan köye de "Cumalıkızık" denilmiş.
Bir diğer hikâyesi ise şu: Ertuğrul Gazi Kızık (Derbent) boyu ile arasını iyi tutmak için bu oba beyinin 7 oğluna Karakeçili obasının 7 güzel kızını verip, düğün dernek ederek; onları bugünkü köylere yerleştiriyor. Bayındır Bey'e "Bayındırkızık"ı, Dal Bey'e "Dallıkızık"ı veriyor. Fethi Bey'e ise "Fethiyekızık"ı.
Cumalıkızık evleri sarı, beyaz, mor ve mavi renklere boyanmış. Şimdi de öyle. Orhan Bey'in beratına mazhar olan bu köyde geyik boynuzu ve semer de sergileniyor. Vakti zamanında sürüler halinde geyik yaşarmış çünkü yörede.
Köyün en önemli özelliği, orijinalliğini muhafaza etmiş olması. Çeşmesi, hamamı sapasağlam duruyor. Evlerin bir kısmı yer yer yıkılmış ama hepsi ayakta. Şimdi tek tek restore ediliyor onlar ve her birisine ticari bir aktivite yükleniyor. Kimi pansiyon oluyor, kimi kafe, kimi kahvaltı sofrası.
İyi ki Paskseker'in tavsiyesine uyup Cumalıkızık'a gitmişiz. Tavsiye ederim siz de gidin. Bursa-Ankara yolu üzerinde. Sultan Gözleme Evi'nde yer sofrasına oturup yörenin lezzetini tadın. Pencereden dalını uzatan ağaçları seyredin. Kuş seslerini dinleyin. Sultan Uçak ve arkadaşlarının ikram ettiği börekleri, reçelleri yiyin. O güler yüzlü insanların sizi sarıp sarmalayan sıcaklığına ve ev sahipliğine terk edin kendinizi. 700 yıllık tarihi yaşamak için yapın bunu.
Metiner Sezer /Türkiye
Yorum Yaz