'Dikey yapılaşmalara artık dur diyelim'
Başbakan Binali Yıldırım, Şehrin Mimarları Buluşması etkinliğine katılarak konuşma yaptı.
Başbakan Binali Yıldırım, "Gelişmiş ülkeler bazen bu çevre konusunu gelişmekte olan ülkelerin önünü kesmek, hızını kesmek için de kullanıyorlar" dedi.
Yıldırım, Sepetçiler Kasrı'nda Şehrin Mimarları Buluşması etkinliğindeki konuşmasında, son 14 yılda Türkiye'ye bir çok hizmetler kazandırdıklarını anlattı.
"Tabii her şeyi yaptık diyemeyiz ama çok şey yaptığımıza inanıyorum" diyen Yıldırım, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, hızlı tren, bölünmüş yolları örnek vererek, dünyada kriz sürerken, küresel anlamda enleri, ilkleri taşıyan büyük projeleri gerçekleştirdiklerini söyledi.
Yıldırım, "Bütün bunlar aslında gelecek öngörümüz, gelecek vizyonumuzu emanet edeceğimiz, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençler için yaptığımız çalışmalar. Bu çalışmalar elbette ki gelecekte artısıyla, eksisiyle yad edilecek ve gelecek kuşaklar bizim hakkımızda bir şey söyleyecekler. Ümit ediyoruz ki güzel şeyler söylerler. Ne demişler? 'Adam odur ki bu dünyada bıraka bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser'. Yerinde yeller esenlerden değil eser bırakanlardan olmak için gayret ediyoruz." ifadelerini kullandı.
İktidarları döneminde 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptıklarını aktaran Yıldırım, "Bölünmüş yolların zamandan ve yakıttan tasarrufu yıllık 16 milyar lira, bütün Türkiye genelinde ama daha önemli bir tasarruf havaya salınan yanmış gazlar, karbondioksitten tasarruf 3 milyon 500 bin ton. Bu kadar daha az yanmış gaz havaya salınıyor. Yine bu 14 yıl içinde 4 milyar ağaç diktik. Aslında Türkiye yeşil alan bakımından artış sağladı. 1,8 milyon hektardan fazla 14 yıl içinde yeşil alan kazanımı yaptık" diye konuştu.
Yıldırım, konuşmasının bu bölümünde, "4 milyar diyor Veysel (Eroğlu) hoca. Ben de diyorum 'Nereden biliyorsun?' 'İnanmayan saysın' diyor. Biz de sayamayacağımız için dediğine itibar etmek zorundayız" şeklinde espri yaptı.
Başbakan Yıldırım: " 'Efendim Haydarpaşa Garı'nı filanca işe kullanacaklar.' Haydarpaşa Garı her işe kullanılır. Ne var bunda? Dışarıda duruyor güzel biblo gibi, içeriye de kütüphane yap, kültür merkezi yap, galeri yap. Her türlü kültürel, sosyal faaliyetin yapılabileceği, 24 saat yaşam alanı haline getirecek, insanların gece-gündüz gelip gideceği yer olsun. Şimdi in cin top oynuyor. Kim laf etse, hemen 'Tarihi Haydarpaşa Garı'na laf ettirmeyiz, el sürdürtmeyiz.' El sürdürtmeye sürdürtmeye ora da bir gün elden çıkacak haber vereyim. İşte Taksim Atatürk Kültür Merkezi... Ne özelliği var o binanın? Tamam, Atatürk'ün adını taşıyor eyvallah ama çok daha güzel bir mimari yapı olabilir. Diyoruz ki, 'Onu kaldıralım, o alanı da genişletelim, kimliği olan, dört köşe cam giydirme bir bina yerine bizim kültürümüzü, tarihimizi, geçmişimizi geleceğe taşıyan güzel bir bina yapalım.' Bunda ne var?"
Başbakan Yıldırım: "Medeniyetimizin izlerini taşıyan büyük şehirlerimize baktığımızda, İstanbul, Edirne, Bursa, Konya gibi şehirlerimizde maalesef imar rantıyla geçmişin değerlerinin büyük bir savaşım içinde olduğunu görüyoruz ama ne yazık ki geçmişimiz, medeniyetimiz imar rantına her geçen gün yenik düşmekten kurtulamıyor. Belediyelerimizin üzülerek söylemek isterim ki meclislerinde, gündemindeki dosyaların yüzde 85'i imar revizyonudur. İmar revizyonu konusunda da mecliste hiç kavga, gürültü olduğuna bugüne kadar şahit olmadım. Muhalefet-iktidar ayrımı hiç olmaz ve şehri çirkinleştirmekte adeta yarış haline girerler."
"Çevre konusunda tuzak var"
Çevre konusuna da değinen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Çevre konusunda bir tuzak var. Ona dikkatinizi çekmek istiyorum. Her yapılan iş çevre hassasiyeti olarak görülmemelidir. Gelişmiş ülkeler bazen bu çevre konusunu gelişmekte olan ülkelerin önünü kesmek, hızını kesmek için de kullanıyorlar. Buna bir çok olayda şahit olduk. Stratejik bir yatırımınız olduğu zaman eğer siz mukayeseli bir üstünlük sağlıyorsanız diğer ülkelere, onların hükümranlık alanını daraltıyorsanız hemen çevrecileri devreye sokuyorlar. Belki bunu ben söylediğim için kızacaklar ama varsın kızsınlar. Ben şahit oldum. Çünkü çevreyle ilgili hassasiyetler ciddi bir maliyet getiriyor. Bu maliyeti de gelişmekte olan ülkeler karşılamakta zorlanıyor. İşte bu çevreyle ilgili anlaşmanın bu kadar uzun tartışılmasının arkasındaki sebep de bu. Şimdi de imzalandı ama ne kadar başarılı olacak belli değil. Bir sürü delegasyonlar var bir sürü ihtiyati kayıtlar var. Bunları zaman içinde göreceğiz. 1990-91 yılında Sovyetler dağılınca Polonya, Rusya'nın kontrolünden kurtulunca Baltık ülkeleri, Almanya o bölgedeki bütün ülkeler Polonya'ya yüklendiler. 'Efendim sizin kanalizasyonlar Baltık'a akıyor. Adam da dedi ki siz şimdiye kadar neredeydiniz? Bugünü mü beklediniz. Çıktı dedi ki Polonyalı, 'Kusura bakmayın siz Baltık'ın zaten içine ettiniz, 40 yıldır, 50 yıldır, siz ne kadar attıysanız ben de o kadar atacağım ondan sonra kanalizasyon için tedbir alacağım. Yahut da gelin parayı verin yapalım'. Bu çok önemli bir tespit."
Bazen çevre konusunun da ülkelerin rekabet kabiliyetini, rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemek için bir araç olarak kullanıldığına dikkati çeken Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buna karşı da dikkatli olmamız lazım. Tabii kendi elimizle doğamızı, tarihimizi, kültürümüzü yok etmek buna asla ve asla müsamaha gösteremeyiz, bu doğru bir şey değil. Bu konuda gerekli bilinçlendirmeyi yapmamız lazım ama ülkemiz nükleer santral yapmalı mıdır? Evet, yapmalıdır. Çünkü enerjide bizim arz güvenliği için çeşitliliğe ihtiyacımız var. Bir tane değil, iki tane değil, üç tane yapmamız lazım. En az 6 bin megavatlık nükleer gücümüz olması lazım. Ben yine İsveç'teydim 1991'de nükleer santraller kapansın diye müthiş bir kampanya var. İsveç'te gece gündüz Başbakanı sıkıştırıyorlar. Ondan sonra bir gece çıktı dedi ki 'Ben karar verdim millet nükleer santralleri kapatsın diyor, kapatacağız ama küçük bir ayrıntı var, onu da paylaşmam lazım, 10 yıl boyunca elektrik veremeyiz, herkes kandillerini, mumlarını hazırlasın. 10 yıl sürer yerine koymak'. 10 yıl sürecek deyince bütün tartışma bitti. Hala devam ediyorlar. O yüzden gaza gelmeyeceğiz, ne yaptığımızı bileceğiz hem geçmişimizi koruyacağız hem de geleceğimizi en iyi şekilde inşa edeceğiz. Farkındalık çok önemli bir şey, farkındalığa dikkat çekmek istiyorum. Farkındalığı oluşturacak olan da sizlersiniz."
Yıldırım, organizasyon dolayısıyla AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan'a ve katılımcılara teşekkür etti.
Etkinliğe Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet O¨zhaseki, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, milletvekilleri Ahmet Eşref Fakıbaba, İsmet Uçma, Halis Dalkılıç, Nevzat Ceylan, Ali İhsan Arslan, TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan, Tarihi Kentler Birliği Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, akademisyenler, mimarlar katıldı.
Yorum Yaz