Doğan Hasol: Galatasaray Üniversitesi’nin restorasyonunda dikkatli olmak gerek!
Galatasaray Üniversitesi binasının yanmasından sonra ‘tarihi binalarımızı neden koruyamıyoruz’ sorusu yeniden gündeme geldi
Galatasaray Üniversitesi binasının yanmasından sonra ‘tarihi binalarımızı neden koruyamıyoruz' sorusu yeniden gündeme geldi. Sizce ne gibi eksikliklerimiz var bu konu hakkında?
Galatasaray Üniversitesi binasının kaybedilmiş olması çok üzücü. Ben olayın hemen başında tanık oldum. Yangın başladı, gördük. Televizyonlar haberi 10-15 dakika sonra vermeye başladılar. Gerçekten çok üzücüydü. Yangına yeterince müdahale edilebildiğini sanmıyorum. Son anda belirttiklerine göre Boğaz yolu tıkanmış, tıkanınca da itfaiye yetişemedi. Burada sorgulanması gereken bir şey var; İstanbul azman bir şehir haline geldi. Artık insanlar bir yerden bir yere gidemiyorlar. Onlar gidemedikleri gibi artık itfaiye de gidemiyor, ambulans da gidemiyor.
Afet yolları yapılmıştı. O yolların kenarlarında tabelalar var “Durulmaz” diye. Sonra oralar otopark oldu. Dolayısıyla 1 milyonluk bir azman kentin idaresi kolay değil. Son zamanlarda birçok eski bina yandı. Bina yanınca bizim de içimiz yanıyor ama orada kalıyor. Bunun bize ders olacağı da yok zaten... Bu binaları öncelikle nasıl koruyacağımızın kararının verilmesi lazım… Öncelikle koruma bilincine sahip olmak lazım. Korumak için sevmek lazım. İnsanlarımız bu binaları tanımıyorlar. Tanımadıkları için sevmiyorlar, sevmedikleri için korumuyorlar. Bu binaları korumak istiyorsak, bunlara belirli ödenekler ayırmamız lazım. Bunların zaman zaman yangın denetiminin, depreme karşı davranış biçimlerinin gözden geçirilmesi gerekir. Bütün bu etüdler bir para meselesidir. Bu paranın ayrılması gerekir. Eski binalarda ve özellikle ahşap binalarda yangın güvenliğinin bir kez daha gözden geçirilmesi lazım. Daha çok elektrik kontağından kaynaklanıyor bu tür şeyler. Kablolar eski tip kablolardır, yangına dayanıklı değildir. Ahşap yapıların içinde bunların metal borular içinden geçirilmesi gerekir ama hiç sanmıyorum öyle yapıldığını... Bu binalarda önemli olan yangının çıkmamasıdır. Yangın çıktıktan sonra söndürülmesi hiç de kolay değil. Yangının çıkmaması için elektrik sisteminin mutlaka gözden geçirilmesi lazım, algılama sistemlerinin düzenli kurulması ve söndürülme sistemlerinin düzenli kurulması gerekiyor. Bir yangın ille de suyla söndürülmez. Yangın söndürücü gazlar da var. Bütün bu sistemlerin hangisi doğruysa, o sistemin böyle yapılara kurulması gerekiyor.
Medyada ‘sabotaj' iddiaları gündeme geldi ilk anda, siz ne düşünüyorsunuz?
Televizyonlarda birçok yanlış şeyler söylendi. Onu o akşamın heyecanına verelim. Bir kere bakın yananların çoğu kamu yapıları. Demek ki; kamu bu işe yeterli özeni göstermiyor. Bina elbette kamunun binası ama Galatasaray Üniversitesi'ne tahsis edilmiş bir bina. Galatasaray Üniversitesi'ni bazı insanlar devlet üniversitesi sanıyor, bazı insanlar vakıf üniversitesi sanıyor. Galatasaray Üniversitesi, Türkiye ve Fransa arasında Başbakanlar tarafından imzalanmış ikili bir anlaşmaya dayanıyor. Dolayısıyla özel bir statüsü var. Sabotaj söylentilerini duydum. Türkiye ortamında böyle bir rivayetin yaygınlaşmış olması da hiç sevindirici değil. Her yanan binadan sonra sabotaj aramaya başlıyoruz. Bu kadar kuşku verici ortamların da yaratılmaması gerekiyor diye düşünüyorum. Söz konusu bina üniversitenin binasıdır. Korunacaktır, yeniden üniversite olarak kullanılacaktır. Otel olması söz konusu değil. Ülkelerarası ikili anlaşmalar yasaların önüne geçer. Dolayısıyla Galatasaray için yapılmış olan anlaşma, Fransa Hükümeti yasalarının da Türkiye Cumhuriyeti yasalarının da önündedir.
Yapının restorasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok dikkat edilmesi gerekiyor ve bu özenin gösterilmesi gerekiyor. Benim içim iki defa yandı. Hem bir İstanbullu olarak yandı, hem de ben Galatasaray'a girdiğim sene ilk yılımı o binada geçirdim, 1948-1949. Hayatımda geçirdiğim en güzel yıldır. Denizin kenarında, çok hoş ortamı olan bir okul binasıydı. O dönemde yapıda yalnızca ilkokul ve 4 şube halinde hazırlık sınıfları vardı. Yapı, Galatasaray Eğitim Vakfı tarafından çok iyi bir konuma getirilmişti. Sonralarıgünümüze geldiğimizde binada sadece öğretim kadroları ve kütüphane kalmıştı. Eğitim arkadaki bölümde sürdürülüyor.
Başka binaları da var kompleksin, o binalar zarar görmedi. Ama öndeki binanın yanması Türkiye adına çok büyük kayıptır. Galatasaray camiası güçlü bir camiadır. Bunun üstesinden gelir. O binayı yeniden kazandırır. Ancak yeni yapılacak bina eski bina olmayacaktır. Bunun bilinmesi lazım. Yani kaybedilmiş değerin telafisi mümkün değil. Yapılan yeni binalar o eski binaların yerini alabilecek durumda değildir. Böyle binaların yanmaması lazım… Bu yangınları önleyebilecek sistemleri, koruma kurulları kabul etmiyor sanıyorum. Ancak etmesi lazım, etmediğiniz takdirde bina yanıyor. Yani onun getireceği, parantez içerisinde söylüyorum, bir çirkinlik söz konusuysa, ona razı olmak lazım. Diğer türlü yanıyor binamız. Bu yalnızca eğitim binası için değil, saraylarımız için de lazım. Yeterli ödenek ayıracaksınız, doğru projeler geliştireceksiniz ve koruyacaksınız. Yapılacak olan şey bu kadar basit aslında. Sahte Osmanlı yapıları yapılacağına var olan Osmanlı yapıları doğru dürüst korunmalı…
Yapi.com.tr
Yorum Yaz