G. Afrika'daki Filistin Müzesi görsel bir ansiklopedi gibi olacak

Müzenin kurucusu Güney Afrikalı işadamı Dr. Anwah Nagia, Filistin Müzesi hakkında açıklamalarda bulundu.

 

Irk ayrımcılığının en şiddetli şekline maruz kalmış bir toplumun bireyi olduğunu belirten Dr. Nagia insanlık tarihinde ilk defa bir milletin binlerce yıldır sahip olduğu ve yaşadığı topraklardan atılmaya çalışılmasının kendisini Filistin Müzesi kurmaya sevk ettiğini söyledi.

 

Halen devam eden inşaat sürecinde birçok sıkıntılarla karşılaştıklarını dile getiren Nagia, binayı 2011 yılında almalarına rağmen müzeyi hala açamadıklarını söyledi.

 

Yıllar önce planlanlanan müze açılışının bir türlü gerçekleştirilemediğini belirten Nagia, "Güney Afrikada Yahudi diasporasının çok güçlü olduğu Demokratik Birlik (DA) Partili Cape Town Belediyesi proje ile ilgili sürekli sıkıntılar çıkardı. İnşaat 5 yıl öylece durdu fakat bu konuda mücadelemizi hep verdik çünkü Filistin'deki insanlar onlarca yıldır savaşıyorlar. Beş yıllık mücadele ile bizim yılmamız adil olmazdı. Kaldı ki burada Filistin meselesinin yüzlerce yıl anlatılacağı bir eser ortaya koymaya çalışıyoruz." dedi.

 

Müzenin bulunduğu Cape Town'daki meşhur ‘Altıncı Bölge'de yaşanan ırk ayrımına dayalı apartheid rejiminin uygulamaları ile Filistin'deki zülümün çok büyük bir benzerlik gösterdiğini anlatan Nagia, "Müzenin bulunduğu Altıncı Bölge isimli bu yer apartheid rejiminin zirve yaptığı yerlerden biri. Bu bölgede 66 bin kişi sadece derilerinin renginden dolayı evlerinden atıldı. Anneler çocuklarından ayrıldı ve aileler dağıldı. Bugün aynı kaderi Filistin halkı yaşıyor. Tam karşımızda ise bir zamanlar köle ticaretinin merkezi olan Ümit Burnu Kalesi bulunuyor. Bu bağlamda müze konumu itibari ile ayrı bir anlam ifade etmekte." diye konuştu.

Müzede insanların hem Filistinin kadim tarihinin hem de son 70 yıldır verilen mücadelelerin ve çekilen acıların izlerini bulabileceğini ifade eden Dr. Nagia, "Şehitlik duvarına İsrail tarafından katledilen bütün Filistinlilerin ismi yazılarak sıradan bir Filistinlinin ismi bile burada kayda geçecek. Müzenin fayanslarını Filistin'den getirdik. Yani fayanslardan en değerli parçaya kadar müzede Filistin dokusu yer alacak.Giriş kattaki salonun duvarlarına İslam, Hristiyanlık ve 700 yıllık Osmanlı tarihini panoramik olarak resmedeceğiz çünkü İslam kadar Hristiyanlık da bu topraklara ait. Osmanlı'nın bölgede derin izleri var. Müze bu bakımdan görsel bir ansiklopedi gibi olacak." ifadelerini kullandı.

 

Müzenin sosyal hayatta önemli bir yer tutacağını vurgulayan Nagia, insan hakları ile ilgili kuruluşlara hiçbir ücret alınmadan çalışma ofisleri tahsis edileceğini söyledi. Nagia, "Burası aynı zamanda bir ‘İnsan Hakları Merkezi' olarak faaliyet gösterecek. Bu konularda hangi inançtan olursa olsun her derneğe hiçbir ücret alınmadan faaliyet gösterebilecekleri ofisler tahsis edilecek. Misafirlerin hiçbir ücret ödemeden kalabilecekleri misafirhaneler de projemizin bir parçası. Öte yandan 55 bin kitabın bulunduğu bir kütüphane ile öğrencileri ve akademisyenleri müzemizin müdavimi ve buluşma noktası yapmayı amaçlıyoruz." şeklinde konuştu.

Nagia müzenin dizaynında hoşgörü unsurunu ön planda tuttuklarının altını çizerek şunları kaydetti:

 

"Kudüs bütün İbrahimi dinler için kutsal bir belde. Bu sebepten dolayı müzede Museviler için Sinagog, Hrıstiyanlar için Kilise ve Müslümanlar için bir mescid var. İsteyen istediği zaman gelip ibadetini yapabilecek." 

 

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararına da değinen Nagia, "İsrail'in Kudüs'ü işgali veya Trump'ın vereceği bir karar Kudüs'ü İsrail'in başkenti yapmaz. Kudüs yüzlerce yıldır Filistin'in başkentidir." dedi.