Göksenin İleri, İstanbul surlarının hikayesini anlattı
İstanbul surlarının toplam uzunluğu yaklaşık 22 – 23 kilometredir. Kara tarafında 8, Haliç tarafında 6 ve deniz tarafında 9 kilometre civarındadır.
İstanbul'un surları ilk olarak, Sarayburnu'nda Ligos adlı küçük köy varken inşa edilmiş ve tarih boyunca genişletilmiş. En büyük katkıları ise Roma imparatorları Konstantin ve Theodosius yapmıştır. Zaman içerisinde ihtiyaçlar çerçevesinde kapılar ve burçlar eklenmiş, yeri geldiğinde deniz tarafına da duvarlar örülmüş.
Tarih Araştırmacısı Göksenin İleri;
Surları baştan sona gezmiş birisi olarak şunu rahatlıkla diyebilirim: Aynı zamanda İstanbul'un simgelerinden biri olan bu surların hali, şu anda içler acısıdır maalesef!
Surların yapılışı
İstanbul surlarının klasik ortaçağ surlarından en büyük farkı, aynı zamanda estetik kaygılarla inşa edilmiş olmasıdır. Roma askeri ve şehir mühendisliğinin muazzam bir işbirliği örneğidir. Hatta bir kaynakta şöyle bir tespit okumuştum: “Konstantinopolis surları, çok övünülen Çin Seddi'nden daha çok işe yaramıştır.”
Surların yapımında; Malta adasından getirilen özel kum, belli bir ısıda pişirilmiş tuğla, sağlam kaya parçaları ve yumurta akı kullanıldığı biliniyor. Surları gezerken büyük taşlara baktığınızda, birtakım işaretler görebilirsiniz: Haç, yıldız, çiçek motifleri ve hatta yazılar… Tarihçiler, bu simgelerden yola çıkarak, surların yapımında kullanılan bazı taş bloklarının, başka yapılardan sökülerek burada kullanıldıkları şeklinde yorumlamaktadırlar.
İstanbul kara surları
İstanbul'un kara surlarının geçmişi, Megaralılardan önce burada var olan Ligos köyüne aitti. Hakkında kesin bilgiler yoktur ama bugünkü Topkapı Sarayı'ndan daha küçük olduğu tahmin edilmektedir. Daha Sonra Kral Byzas surları biraz daha genişletmiş ve nispeten güçlendirmiştir. Tabi bunlar bugünkü surlardan çok daha küçük ve zayıftı.
İstanbul surlarının yapısı
Daha sonra Roma adına İstanbul'u fetheden Septimus Severus, surları Çemberlitaş hizasına kadar çekerek şehri genişletti. Şehri Başkent yapan Büyük Konstantin ise surları (4.yy) daha da geriye çekti: Yaklaşık olarak Yavuz Sultan Selim tepesine hizasına… Nihayet 5.yy'da İmparator 2.Theodosius surları bugünkü sınırlarına getirdi. Yüzyıllarca birçok saldırıya direnen surların “Theodosius Surları” olarak anılmasının nedeni de budur.
Kara surları, tüm yapı içerisindeki en sağlam ve en güçlü kısımdı. Burası, öndeki 1 sıra küçük ve arkada 1 sıra büyük olmak üzere 2 sıra sur katmanından oluşuyordu. İlk sur yapısının önünde derin ve geniş hendekler vardı. Kara surlarının bu denli karmaşık yapılmasının nedeni, yüzyıllar boyunca saldırıların en çok buradan gelmiş olmasıdır. O nedenli müdafiler açısından buranın savunması çok daha önemliydi. Kara tarafındaki surların uzunluğu 5.600 metre idi.
Surların ölçüleri
Ön surlar ortalama 8 buçuk metre yüksekliğe ve 2 metreye yaklaşan kalınlığa sahipti. Arka surlar ise 14 metre yüksekliğe ve 5 metrelik kalınlığa sahipti. Yukarıda bahsettiğim hendeklerin 20 metre genişliğe ve yer yer 5 ile 8 metre arasında derinliğe sahip olduğu tespit edilmiş. Her 60 metrede bir kuleler inşa edildiği biliniyor. Bu kulelerin, surlardan ortalama 2,5m – 3m daha yüksek oldukları biliniyor. Dışa doğru da 5 metreyi bulan taşkınlıklar vardı.
Tabi burada şunu hatırlatmak lazım: Yüzyıllar içerisinde sürekli onarılan, değişen, yıkılan ve yer değiştiren surların hemen her yerde aynı yükseklik ve kalınlığa sahip olması beklenmemelidir.
Roma döneminde onarımlar
Kara surları Roma döneminde ilk olarak 5.yüzyıl'da onarılmıştır. İkinci büyük onarım çalışması ise 8. yüzyıl'da yapılmıştır. Çünkü 7.yüzyıl'da yapılan Arap akınları esnasında surlar oldukça zarar görmüştü. Hemen ardından 9. yüzyıl'da ve pek tabi 1204 Latin İstilası'ndan sonra da onarımlar yapıldı. Zira Katolik İmparatorluğu zamanında İstanbul'un her yeri gibi surları da oldukça bakımsız ve ilgisiz kamıştı.
Son büyük iyileştirme çalışmaları da genç Sultan 2.Mehmet'in şehri fethinden hemen önce yapılmıştı.
Haliç surları
Haliç surları da 2. Theodosius döneminde inşa edildi. O devirde 6.200 metre olan surlardan bugün maalesef pek bir şey kalmamıştır. Zira burası fetihten sonraki yıllarda yerleşim yeri, ticaret merkezi ve sandalların yapıldığı (bu bilgiden çok emin değilim) bir alan olarak kullanıldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun son deminde ise Haliç'in bu yakası, fabrikaların ve atölyelerin kurulduğu bir mekan olmuştu.
Kara Surlarından daha alçak olan Haliç surlarında, ok atmak için özel bölümler vardı. Haliç'e çekilen meşhur zincire de güvenen Romalılar, burayı tek sıra sur ile kapatmıştı.
Marmara surları
Deniz surları da denilen Marmara surları, anlayabildiğim kadarıyla daha sonra inşa edilmiş. Buradan bir saldırının gelmesine pek ihtimal verilmediği anlaşılıyor. Marmara Denizi'nin kuvvetli akıntıları ve bu gölgede esen güçlü rüzgarlar düşman donanmalarına oldukça güçlük çıkarıyormuş. Bilindiği kadarıyla Arap donanmaları burada sırf doğa olayları nedeniyle etkisiz kalmış. Yani bir mukavemet göstermeye bile gerek kalmamış.
Yanılmıyorsan Kartaca'nın düşmesinden sonra artık denizlerden de ciddi tehditlerin gelebileceği kavrandı ve buradaki yığma taşlar gerçek manada bir sura dönüştürüldü. Muhtemelen yaptıran da yine Büyük Konstantin idi. Marmara surlarının 8.200 metrelik güzergahında yer yer iç limanlar yer alıyordu.
İstanbul sur kapıları
İstanbul sur kapılarının sayısı hakkında birçok kaynakta farklı görüşler vardır. Pek çoğu birbirini tutmaz. Bunun sebebi, yüzyıllar boyunca sürekli olarak bazı kapıların örülüp, yerlerine yenilerinin açılmış olmasıdır. Dolayısıyla bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği var.
Buna karşın kapıların hangi dönemde nasıl kullanıldığı biliniyor. Konstantinopolis'in başkent olduğu günden, Roma'nın yok olduğu güne kadar İstanbul'un sur kapıları geceleri kapatılıp, gündüzleri açılmış. Fatih Sultan Mehmet Han'ın fethinden sonra ise buna pek gerek görülmedi. Zaten İstanbul'un çevresi tamamen Osmanlı toprağı idi. Dolayısıyla bir güvenlik sorunu yoktu. Hatta bazı tarihçiler surların çok sonraları onarıldığını yazarken, bazı kaynaklarda hiç onarılmadığı yönünde iddialar da okudum. Zannediyorum bu pek ihtimal dahilinde değil.
İstanbul surları ve hendekleri
Bilindiği kadarıyla Sultan 2.Mehmet, bizzat kendisinin belirlediği 27 kapıyı olduğu gibi tutarken, geri kalanlarını kapattırıyor. Yukarıda belirttiğim gibi kapıların sayısı konusunda muhtelif bilgiler vardır. Ben bu nedenle, bu konuda ciddi araştırmalar yapmış olan Haldun Hürel'in rakamlarını paylaşmak istiyorum sizlerle: Kara surlarında (Yedikule – Ayvansaray arasında) 12 adet, Haliç surlarında (Ayvansaray – Sarayburnu arasında) 16 adet ve Deniz surlarında (Marmara tarafında) 9 adet kapı olduğunu tespit etmiş büyük usta. Bir de not ekleyelim, yine üstada göre Topkapı Sarayı surlarında toplam 13 kapı bulunmaktaymış.
İstanbul kara surlarının öne çıkan bazı kapıları şunlardır:
- Altın Kapı (Aura Porta)
- Yedikule Kapısı (Pentapirgi)
- Belgrat Kapı (Ksilokerhos)
- Silivrikapı (Pege)
- Mevlenakapı (Region)
- Yenikapı
- Topkapı (Romanos)
- Sulukule Kapısı (Aya Kiriaki)
- Edirnekapı
- Eğrikapı (Kaligaria)
- Aya Kalinkos (artık yok)
- Cirkoporta (artık yok)
İstanbul Haliç surlarındaki kapıların çoğu yok olmuş, kalanları da pek olmasa da isimleri şöyledir:
İstanbul surları ile hendekleri
- Balat Kapısı
- Fener Kapısı
- Kayalık Kapı (Petrion)
- Eski ve Yeni Aya Kapıları
- Cibali Kapı
- Unkapanı Kapısı
- Odun Kapısı
- Zindan Kapı
İstanbul Marmara surları kapıları
İstanbul Marmara surlarının kapıları da maalesef pek ayakta kalabilmiş değil. Adları aşağıdaki gibidir:
- Değirmen Kapı
- Lazaros Kapısı
- Saray Kapısı (Palatium Magnum)
- Çatladıkapı
- Langa Kapı (Vlanga)
- Emilianos Kapısı
- Samatya Kapı (Psamatia)
- Narlı Kapı (Yannis)
- Etiketler:
- İstanbul Surları
- İstanbul Sur Kapıları
Yorum Yaz