Gülcan Üstay: Köprü iptali korkuttu 3. havalimanı ihalesi kritik!
Türkiye'yi yatırım yapılabilir ülke kategorisine yükselten Fitch'in Türkiye Genel Müdürü Gülcan Üstay, önümüzdeki 3 yıl içerisinde yeni bir not artırımı olasılığının yüzde 10 olduğunu söyledi.
Fitch Ratings Türkiye Genel Müdürü Gülcan Üstay, 2012 yılının Türkiye'nin çok öne çıktığı bir yıl olduğunu ve Fitch'in 'en çok talep edilenler' listesinde ilk 3 başlıktan biri olduğunu kaydederek, Londra'da düzenledikleri yatırımcı toplantısında kendilerine en çok iptal edilen ihalelerin sorulduğunu anlattı. Üstay, bir raiting şirketi olarak konunun muhatabı olmamalarına ve direkt cevaplar vermemelerine rağmen iptal edilen otoyol ihalelerinin uluslararası yatırımcılar nezdinde endişe yarattığını gözlemlediklerini söyledi. Üstay, uzun dönemli yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için bunun önemli bir gösterge olduğuna işaret ederek, "Şeffaflık ve yabancı yatırımcının piyasaya güveninin artması çok önemli" dedi.
Kasım ayında Türkiye'nin notunu 'yatırım yapılabilir' seviyeye yükselten Fitch'in Türkiye'deki bir numaralı ismi Gülcan Üstay, yeni not artırımı ile ilgili olarak da "Önümüzdeki 3 sene boyunca bizden yukarı yönlü bir hareketin gelme olasılığı düşük görünüyor. BBB eksi seviyesine çektiğimiz ülkelerde ilk 3 yıl içerisinde yukarı yönlü hareket olma olasılığı yüzde 10 olarak görülüyor. Bizim yaptığımız tahminlere göre 1 veya 2 yıl içerisinde rakamlarda ciddi bir iyileşme olamayacağı yönünde. 2014 yılı sonrası not artırımı daha olası ama bu demek değildir ki daha erken olmayacak" değerlendirmesini yaptı.
Üstay, Türkiye'nin önündeki en önemli riskleri "Dünyadaki ciddi bir likidite krizi, Fed ve Avrupa piyasalarında genişleme stratejileri, bütçe performansının sapması, borçluluk oranlarının yükselmesi gibi ekonomik performans, civar ülkelerde çıkabilecek herhangi bir savaş ve Türkiye'nin içine çekilme riski yani politik risk" olarak sıralıyor. Türkiye'de siyasette yaşanan barış adımlarını da 'olumlu' olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Üstay, "Civar ülkelerdeki ilişkileri düzeltmesi ve politik riski aşağı çekeceğini düşünürsek tabiiki çok olumludur. Ama sonuçlarına bakmak gerekir" yorumunu yapıyor.
"Fitch olarak verdiğimiz notlarda hatamız olmadı" diyen Üstay, hem gündemdeki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini hem de Türkiye ekonomisine ilişkin görüşlerini anlattı. Gülcan Üstay, DÜNYA'ya şu mesajları verdi:
Londralı yatırımcı Türkiye'yi merak etti, biz de toplantı yaptık
"2012 yılı itibariyle bono ve hisse senedi piyasasına yatırımcı ilgisi ivmelenerek arttı. Biz de bunu zaten çok gözlemliyorduk. Fitch'in uluslararası web sitesinde en çok talep görülen konular başlıklı bir bölümümüz var. Burada 2012 yılında Türkiye devamlı olarak ilk 3'te yer almaya başlamıştı. 2012 yılı Türkiye'nin öne çıktığı bir yıl oldu. Ayrıca Türkiye ülke raporumuz, yayınladığımız 10 bin rapor arasında en iyi üçüncü rapor seçildi. Fitch olarak yatırımcıların Türkiye'ye ilgisinin fazla olduğunu gözlemleyince, Londra'daki yatırımcılara yönelik bir toplantı yapmaya karar verdik. 7 Mart'ta yaptığımız Türkiye konulu toplantımıza 90 yatırımcı katıldı. Toplantımıza, fonların yanısıra Türk bankalarının çıkardığı Eurobondlara yatırım yapan banka yöneticileri de katıldı ve çok olumlu geçti."
Havalimanı ihalesi kritik
"Londra'da yaptığımız toplantıya gelen katılımcılar, otoyol ihalelerinin iptal edilmesi ile ilgili sorular sordular. Raiting şirketi olarak biz muhatap değiliz ve sorulara direkt olarak cevaplamadık. Ayrıca Dünya Bankası'nın açıkladığı , ülkelerde iş yapma kolaylığı raporunu da kendimize referans aldık. Türkiye'nin yol kat etmesi gereken yerler olduğunu düşünüyoruz. Bir üst kademeye çıkabilmesi için yapılması gereken konulardan biri budur. Bu olay yatırımcılarda soru işareti oluşturmuştur. Londra'daki toplantıda bu konu çok yeniydi. Yatırımcılar arasında endişeler oluşmuştu. Yabancı yatırımcıların çok yakından takip ettiği, uzun dönemli yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için önemli bir gösterge. Önümüzdeki havalimanı ihalesi de bu açıdan çok kritik. Yatırımcıların bakış açısını değiştirebilmek açısından önemli olacak. İş yapma kolaylığı konusu yabancı yatırımcının gelmesi açısından önemli. Şeffaflık ve yabancı yatırımcının piyasaya güveninin artması çok önemli."
Ülkelerin değil şirket ve banka kağıtlarına ilgi var
"Yatırımcıların portföylerindeki Türkiye ağırlığı artıyor. Gelişmekte olan ülkelerden gelen ihraçlara ilginin arttığını, yatırımcıların gelişmekte olan pazarların kağıtlarına ilgi gösterdiklerini gözlemledik. Özellikle ülkelerin çıkardığı Hazine borçlanma kağıtlarına nazaran şirket ve bankaların çıkardığı özellikle reel sektörden gelen kağıtlara ilginin arttığını gördük. Bunun çeşitli nedenleri var; getirisinin iyi olması, ülke riski almak istememeleri, Avrupa'daki volatiletinin devam etmesi gibi faktörler etkili oldu. Dünya ekonomisine baktığımızda büyümenin gelişmekte olan ülkelerden geleceği tahmin edildiği için büyük fon yöneticilerinin portföylerini gelişmekte olan pazarlara kaydırdıklarını gözlemleyoruz. Bu arada özellikle Türkiye ve Rusya'ya ilginin arttığını görüyoruz.. İlginin artması ve uzun dönemli faizlerin geçmiş senelere göre daha iyi seviyelere gelmesi nedeniyle de Türk bankaları ve şirketleri uzun vadeli bono çıkarmaya başladılar."
Bankalar yapışkan mevduatla kendini fonluyor
"Türk bankaları likidite veya sermaye yeterlilik rasyolarındaki problemlerden dolayı değil tamamen bilanço yönetimi amacıyla yani bilançolarındaki kısa vadeli borçlanmalarını uzun vadeye yaymak açısından piyasaya çıkıp borçlanıyorlar. Türk bankaları geçtiğimiz birkaç sene içinde yurtdışı piyasalardaki sıkıntılardan dolayı Türkiye'deki uzun dönemli alt yapı işlemlerini kendileri finanse etti. Şimdi daha uygun uzun dönemli fonlarla bilonçolarını düzenliyorlar. Türk bankalarının çok ciddi bir borçlanma ihtiyacı yok. Bilanço yönetimi açısından bunu yapmaya devam edecekler. Türkiye'deki bankacılık sistemine baktığımızda fonlama yapısı hala mevudat ağırlıklı. Biz onlara 'yapışkan mevduat' diyoruz. 1 aylık gibi görünür ama kendini yeniler. Vade olarak baktığımızda 1'er aylık mevduatlarla kendini fonlayan bankacılık kesimi var. Hem mevduatın hem de fonlama yapısının daha uzun vadeye yayılması gerekiyor. Bankalar bugüne kadar sendikasyon ve bono piyasasını kullanıyordu. Bono piyasası geçtiğimiz 3 yıla kadar bu kadar aktif değildi. Hem TL hem yabancı para cinsinden olan bono ihraçlarıyla fonlama yapılarını uzun vadeye çekmeye başladı. Daha sağlıklı bir yapı açısından uzaması gerekiyor."
Tarihçe olarak rakiplerimizden öndeyiz
"Fitch'in geçmişe dönük kredi derecelendirme tarihçesine baktığımız zaman Türkiye'nin ülke notunu BB+ seviyesine 2009 yılında çektik. Diğer rating kuruluşları bizden daha gerideydi. BBB- seviyesine ise 3 senelik izleme süreci sonunda getirdik. Neden daha erken yapmadık? Çünkü 2011 yılı Türkiye çok hızlı büyümüş ve ekonomi çok ısınmıştı. 2012 yılını görmemiz gerekiyordu. Zaten 2009 yılında BB artıya çektiğimizde de 2012 yılında BBB eksiye çıkardığımızda da aslında diğerlerinden daha önde gittiğimiz tarihçe olarak görünüyor. Biz diğer ratingcilerden farklı olarak ne görüyoruz diye soracak olursanız? Ratingi yukarı doğru çekerken Türkiye'nin bütçe performansı, iyi bir bankacılık sistemi, ekonominin kontrollü bir şekilde büyümesi ve küçülmesini kontrol edebilen yönetim olması, en önemlisi de ekonomik dışsal faktörlerden gelen şokları karşılama gücümüzün artması. Bundan sonra ise bu değerleri korumak çok önemli. Geçmişte gösterdiğimiz performansın sürekliliği çok önemli."
Bütçe performansıyla not artırım kararı aldık
"Türkiye'ye 2012'de not artırımını yaparken öne çıkardığımız birkaç konu var; ilk başta çok güçlü bankacılık yapısı var. Bunun ekonomiye de çok pozitif etkisi olduğunu düşünüyoruz. 2011 yılında Türkiye ekonomisi çok ısınmıştı. Türkiye için '10 lar ekonomisi' deniliyordu. Enflasyon, cari açık ve işsizlik yükselmiş, büyüme hızlanmış ve krediler artıyordu. Aynı dönemdi Avrupa'da da ciddi bir kriz yaşanıyordu. 2011 ve 2012 yılında cari açığı kısa dönemli fonlarla, portföy yatırımlarıyla fonlar durumdaydık. Avrupa'dan veya diğer pazarlardan gelecek sıkıntılarla piyasada likidite azalırsa cari açık nasıl fonlanabilir endişeleri vardı. 2012 yılına bu endişelerle girdik. Ama 2012'de gözlemlediğimiz kadarıyla hükümetin bütçe performansı, bankacılık sisteminde ciddi bir bozulma olmaması, cari açığın kontrollü bir şekilde aşağı inmesi, Merkez Bankası'nın piyasayı kontrol etme kapasitesinin Türkiye'yi kontrollü bir şekilde soğumaya yönlendirdiğini düşündük. Türkiye doğru yoldadır ve ciddi şekilde piyasalarda yaşanan şokları karşılama kapasitesi artmıştır tespitiyle Türkiye'nin notunu arttırma kararı aldık."
Artırımdaki en önemli kriter; cari açığın fonlanması yapısı
"Ülke raitingleri yaparken diğer BBB eksi ülkeleriyle kıyaslama yapıyoruz. Türkiye'ye benzer ülkeler ile kıyasladığımızda daha iyi veya kötü performans gösterdiği yerler var. Bunlardan biri enflasyondur. Enflasyon bu sene düşüş gösterse de diğer kıyasladığımız ülkelere göre yüksek seyrediyor. Keza cari açığımız da öyle.. Bu sene 2012 yıl sonu itibariyle cari açığın GSMH'ya oranı yüzde 6,1 seviyesine geriledi. Ama biz önümüzdeki dönemde yapısal problemlerden kaynaklanan nedenlerden dolayı 2013-2014'de cari açığın GSMH oranının yüzde 6.5-7 seviyelerinin altına inemeyeceğini düşünüyoruz. Ratingi yukarıya çeken unsurlar nedir diye sorarsanız? Cari açığın fonlama yapısı ve kontrol altında tutulması, ekonominin kontrolsüz bir şekilde büyüyüp ısınmaması, direkt yabancı sermayenin Türkiye'ye daha büyük montanlı ve uzun vadeli girişlerin olması..."
İzleme sürecine devam ediyoruz
"2013 yılında iç talepten kaynaklanan nedenlerle büyümenin daha yüksek olacağını tahmin ediyorduk. 2012 yılı için yüzde 2,8, 2013 yılı için ise yüzde 3.8 büyüme öngörüyoruz. Bu tahminler tabii ki yıl içerisinde revize de edilebilir. En son gerçekleşmeler bizim not artırımımızda öngörülerimiz dahilindeydi. Cari açığın ise 2012 yılında GMSH'ya oranının yüzde 6,1 gerçekleşmesine rağmen 2013'te yüzde 6.5'a, 2014'te yüzde 7 çıkabileceğini öngörüyoruz. Bu yıl sonunda enflasyonu da yüzde 7 civarında bekliyoruz. Cari açığın güncel seviyesi ve fonlanma kapasitesi şu anda endişe edici değildir. Önemli olan cari açığın büyümesiyle beraber nasıl fonlanacağıdır. Asıl zayıflık oradan kaynaklanıyor. Cari açık yüzde 10 seviyesine çıkar ve bunu fonlamada zorlanıyorsak bu kaygı verir. Ama yüzde 10'a çıkar ve fonlayabiliyorsak ve ekonomi kontrollü büyüyorsa bu tolere edilebilir bir cari açıktır. Fonlama yapısı ve ekonominin kontrollü bir şekilde büyüyüp veya küçülmesi önemlidir. Şimdiye kadar olan gelen rakamlar bizi endişe sokacak gelişmeler değil. İç talebin zaten artacağını tahmin ediyorduk. Krediler de biraz artış var ama gerek MB gerekse de BDDK yakından takip ediyoruz. Yani Fitch olarak biz izleme sürecine devam ediyoruz. Rating canlı bir süreçtir."
Likidite krizi beklemiyoruz
"2-3 sene içerisinde cari açığın yüzde 6,5-7'nin altına inmeyeceğini düşünüyoruz. 2012 yılı performansına bakarsak fonlama olarak bir sıkıntı olmadı. 2013'te de bu şekilde olacak ama gelişmelere bakmamız lazım. Ciddi bir cari açığımız olduğu için dışsal risklere çok açık bir ülkeyiz. ABD'de ve Euro bölgesindeki problemler, bizim cari açığımızı sürdürülebilir olup olmamasında bilinmeyen soru işaretleri. ABD ekonomisi 2013'te daha iyi performe gösterilecek. Ciddi bir likidite krizi beklemiyoruz ama tabiiki bunların bir anda terse dönme riski var. Böyle bir durumda Türkiye'nin cari açığını nasıl etki edeceğini görmemiz gerekiyor."
Ciddi risk kaygımız yok
"Aşağı yönlü hareket için ekonomide hızlı bir ısınma yani kontrolsüz büyüme, bütçe performansında sapmalar, dışsal şoklar dediğimiz yurtdışında Avrupa bölgesinde veya cari açığımızı fonladığımız ekonomilerde bozulma ve bunun Türkiye'de cari açığı fonlama kapisetisini düşürmesi, politik riskler.. Bunlar ekonomi içerisinde ciddi etkiler yaparsa tabii ki aşağı yönlü hareket yapabiliriz. Önümüzdeki yakın dönemde ciddi bir risk kaygımız yok ama tabii izliyoruz."
3 sene içerisinde not artırımı olasılığı düşük
"Önümüzdeki 3 sene boyunca bizden yukarı yönlü bir hareketin gelmesi olasılığı düşük görünüyor. BBB eksi seviyesine çektiğimiz ülkelerde ilk 3 yıl içerisinde yukarı yönlü hareket olma olasılığı yüzde 10 olarak görülüyor" diyen Gülcan Üstay, konuya yönelki şunları söyledi: "Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yukarı yönlü hareket olması için cari açıkta yüzde 6'ların çok altında bir gerçekleşme olması, fonlama yapısının uzun vadeli fonlarla yapılabiliyor olması, enflasyon gerçekleşmelerinde daha iyi rakamlara ulaşılabilmesi gerekiyor. Bu faktörler gerçekleşirse Türkiye'de yukarı yönlü bir adım atmayı düşünebiliyoruz. Bizim yaptığımız tahminlere göre 1 veya 2 yıl içerisinde bu rakamlarda ciddi bir iyileşme olamayacağı yönündedir. 2014 yılı sonrası not artırımı daha olası ama bu demek değildir ki daha erken olmayacak. Gelişmeleri takip etmemiz gerekiyor."
Yerel rating şirketi kurulabilir ama 'kabul görmek' kolay değil
Gülcan Üstay, yerel rating şirketi kurma noktasında ise ekonomileri kapalı ve gelişmekte olan ülkelerde sistemi standartlaşma adına bunun gibi bir takım kararlar alındığını gördüklerini kaydederek şu değerlendirmeyi yaptı: "Biz Fitch olarak 100. Yılımızı kutluyoruz. Rating hizmeti vermek ve bunu devam ettirebilmek kolay bir iş değildir. Herhangi bir şekilde bir itibar kaybına uğrarsanız ve yatırımcılar tarafından sizin üretmiş olduğunuz raporlar artık talep edilmez hale gelirse bu işi yapmanız imkansız hale gelir. Rating şirketleri için itibar ve güvenilir olmak çok önemlidir. Biz 100 yılda belli bir yere getirebildik. Tabii ki rakipler var piyasada, yerel olarak başlamış sonra uluslararası piyasalara açılmış rakiplerimiz bulunuyor. Biz her zaman başka görüşlere açığız. Takdir bu görüşleri takip eden piyasa oyuncularınındır."
Hazine'nin kendi taktiridir
Geçtiğimiz günlerde Hazine, Moody's ve Fitch ile sözleşme imzaladı. Bu konuyla ilgili görüşlerini sorduğumuzda ise Gülcan Üstay, "Bu konuda açıkçası söyleyecek bir yok. Böyle bir açıklama yapmak Hazine'nin kendi taktiridir. Zaten üçümüz de uzun zamandır Türkiye'ye not veriyorduk. Hükümet rating şirketleriyle olan ilişkilerini devam ettiriyordu. Bu sene hangisiyle sözleşmeli olarak çalışacağını açıklama gereğine ihtiyaç duydu. Fakat bu sözleşmenin imzalanmasının not artırımı ile bağdaşlaştırmak da yanlış oldu. Biz zaten hükümetle devamlı olarak çalışıyorduk ve bize her türlü bilgi paylaşımında bulunuyorlardı. Fakat bunu üçüncü kişilerle paylaşmanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Türkiye hakkında bilgi toplamak çok da zor değil. Merkez Bankası, Hazine, Dünya Bankası'nın internet sayfalarından alınan bilgilerle dışarıdan Türkiye'ye not verebilme kapasitesi var. Herhangi bir uluslararası kredi derecelendirme şirketi Türkiye'yi dışardan notlamaya devam edebilir" cevabını verdi.
Verdiğimiz notlarda hatamız olmadı
Rating şirketleri her zaman eleştirilir. Hele son yıllarda bu eleştiriler her kesimden gelmeye başladı. Gülcan Üstay bu eleştirilerin kendilerine yansımasının ise beklenenin çok aksine olduğunu belirtti. Üstay, "2008 yılından sonra özellikle bütün raiting şirketleriyle ilgili kritikler çıktı. Fakat çok enterasan bir şey oldu ve bize olan ilgi daha çok arttı. Bilinirliliğimiz ve görünürlülüğümüz ve yazdığımız raporlara olan ilgi arttı. Tam tersi olması gerekirken bizim ürettiğimiz raporlara ve araştırma notlarına yatırımcılardan gelen ilgi yükseldi. 2008 kiriz dünyada yaşanan ender krizlerden biriydi. Dolayısıyla burada farklı tarafların farklı bir şekilde yapmış olduğu hatalar olabilir ama bizim gördüğümüz kadarıyla hem ABD ve diğer pazarlarda yapmış olduğumuz derecelendirme işlerinde, verdiğimiz notlarda hatamızın olduğunu tespit eden bir durum olmadı. Biz zaten üç büyük rating şirketi arasında her zaman tutucu olan olarak adlandırılıyorduk. Kriz döneminde almış olduğumuz kararlarda ciddi bir endişenin olduğunu görmedik" dedi.
Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
Yorum Yaz