Güvenlik önlemi alınmayan inşaatı mühürletti
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, Bursa'da hastane ziyaret sırasında güvenlik önlemi alınmadığını gördüğü inşaatı mühürletti
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Bursa'da hasta ziyareti için gittiği hastanenin karşısında, 7 katlı binanın dış cephesinde işçilerin güvenlik önlemi alınmadan çalıştığını görünce yetkililerden inceleme yapmalarını istedi. İnşaat alanına giden müfettişler, inceleme sonrası güvenlik önlemi almadığını belirledikleri inşaatı mühürledi.
İnegöl Sosyal Güvenlik Merkezi'nin açılış töreni sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan Çelik, iş kazalarının yoğun olarak konuşulduğu bir sürecin yaşandığını söyledi.
Hasta ziyaretine gittiği bir hastanenin penceresinden, bitmiş bir binanın dış cephesindeki iskelede yenileme çalışması yapan işçileri gördüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Yanılmıyorsam aşağıda 3, yukarıda da 3 işçi, iskelenin yapımıyla meşguller fakat şöyle bir durum; 4'üncü ve 5'inci katta iskeleyi yukarıya yükseltmeye çalışan işçi, yarım metrede gidiyor, geliyor. İskele sallanıyor, onları bir yere monte etmek gerek. 7 kat iskele yapacak. Tabii gördük, Vali Bey yanımda. Ha düştü ha düşecekler yani. Anlık hadise. Arkadaşlara 'Bakın' dedim. Baktılar. İşçilerin bağlı olması gereken halat yok, kemerleri yok. Aşağıda iskele usulüne göre başlanmamış, merdiven yok. Hiçbir güvenlik önlemi alınmadan 7 katlı bir binanın cephe yenilenmesini cumartesi günü hafta sonu tatilinde bitirmeye çalışıyorlar. O esnada bir işçinin hayatı bitecek. Bunu düşünen yok. Bir hasta ziyareti vesileyle gördüğüm tablo. Türkiye'nin 81 ilinde ne oluyor acaba? Bunun için diyoruz ki; yasalar böyle bir iş yapmayı engelliyor. Yasa çok güzel, yasaya uyulsa çok güzel. 'Yasa bilmez, ben bilirim' diye hareket ederseniz arkasından da bu faciaları yaşarsak yazık değil mi?"
"Çalışmayın, itiraz, şikayet edin"
Çelik, Türkiye'nin sorununun mevzuat olmadığını vurguladı.
Konunun işçi ve işveren boyutuyla ele alınması gerektiğini anlatan Çelik, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin sorunu mevzuat değil; açık söylüyorum. Ülkenin sorunu çalışma hayatıyla ilgili veya iş güvenliği ile ilgili bilinç, farkındalık sorunu. Türkiye, bir farkındalık sorunuyla karşı karşıyadır. Hem işveren açısından hem de çalışan açısından. Bu tablo, zihin değişikliği olmadan düzelmesi mümkün değil. Zihniyet değişimine ihtiyaç var. Bu, dün bugün gördüğümüz bir durum. İsterseniz birlikte çıkalım, bugün Bursa'daki 10 tane inşaatı birlikte gezelim, üç aşağı beş yukarı hepsinde göreceğimiz eksiklikler bunlar. Peki arkadaşlarımız ne yapıyor? Gidiyor tespitler yapıyor. Eksiklik giderilinceye kadar mühürlüyor veya ceza yazıyor veya olayın başında durarak bu eksikliği gidertiyor. Peki arkadaş akşama kadar yanınızda mı duracak? Bu görevi yapıyor gidiyor. Siz ondan sonra yeni üç kat ilave ediyorsunuz. Her gün sabah akşam sizi gözetleyecek birisi değil de siz kendi işinizi ve çalışan olarak gerçekten alın teri akıtarak kazandığınız rızkınızın karşılığında güvenli bir ortamda çalışma bilincine sizin de ermeniz gerekiyor. Yasa, 'Tehlike gördüğünüz yerde çalışmama hakkınız var' diyor. Çalışmayın, itiraz, şikayet edin. İşveren onu gidermek zorundadır. 'İşten atıyorum' da diyemez. Bu akdi de feshedemez. Çünkü gerekçesiz, bu akdi feshetme hakkına sahip değil işveren ama bu bilinç maalesef yok."
Güvenlik önlemi alınmayan söz konusu inşaatın yetkililerinin, hafta sonu çalışmamaları, eksiklerin giderilmesi, işçilerinin güvenliğinin sağlanması, iskelenin kurallara uygun şekilde monte edilmesi konularında uyarıldığını anlatan Çelik, bunları gidermenin yarım günlük bir iş olduğunu, fazla mali yük de getirmediğini aktardı.
"Medyaya da sesleniyorum"
Çelik, bu konuda medyaya da görevler düştüğüne değinerek, şöyle konuştu:
"Medyaya da sesleniyorum; bunları görürseniz haber yapın. Magazin haberleriyle siyasi politik haberlerle Türkiye zamanını geçiriyor. İş kazaları olduğu zaman bir günde 4-5 bin haber oluyor. İş kazasının olmadığı dönemde iş güvenliğiyle ilgili haber bir ay içerisinde 4-5 tane bulamazsınız. Ancak kaza olduğu zaman biz bunu gündeme getiriyoruz. Bunu bütün medyadan istirham ediyorum. Gidin İstanbul'da, Bursa'da, büyükşehirlerde ve iş yoğunluğunun olduğu fabrikalarda, inşaatlarda, madenlerde neyse bu görüntüleri alın. Özellikle sağlıksız görüntüleri alın, yansıtın. Bu farkındalığı oluşturalım. Yoksa suçlu aramak kolay. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının sırtına bir davul takıyorsunuz. Gelen tokmak vuruyor, giden tokmak vuruyor... Yani Allah aşkına o asansörün durdurucusunu takacak olan eleman yok mu o inşaatta, var. O asansörün sorumlusu, teknik eleman yok mu, var. Yapı denetim firması yok mu, var. Fenni mesul yok mu, var. Güvenlik uzmanı yok mu, var. İşin sahibi yok mu, var. Hepsi, 24 saat oradalar ama belki 50 liralık bile olmayan bir durdurucu oraya takılmadığı için 32'nci kattan asansör yukarı devam ediyor ve boşluğa düşüyor asansör. Böyle bir şey olabilir mi? Kabul edilebilir bir hata mıdır bu? Bunun sorumlusu; farkındalığın olmaması, çok açık."
"İş güvenliğiyle ilgili bir paket ekim ayında Meclis'e gelecek"
Bakan Çelik, bir gazetecinin "Ucuz işçi çalıştırılmaması konusunda talimatlarınız oluyor ama 'Torba Yasa' çıktıktan sonra Zonguldak'ta 4 bin 300 işçi işsiz kaldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Çıkarıldılar mı onu bilemiyorum. 'Torba Yasa'da maden işçilerinin durumları, çalışma saatleri ve ücretleri iyileştirildi. Ne olacak yani? Maden işinde yerin 500, bin metre altında çalışan işçiyi asgari ücretle mi çalıştıracaksınız? Nedir yani böyle bir bakış açısı olabilir mi? Bununla ilgili bir düzenleme geldi. Yer altında çalışan işçilerimize böyle bir imkan sağlandı. Bunun için iş bırakma diye bir şey olduğunu ben, yani kabullenmek de mümkün değil, böyle bir şey olduğunu da zannetmiyorum. Bakın, ne dedim? Hep 'al cephesi'nde herkes, 'ver cephesi' yok. İşçinin ücretiyle iş yerinde kar edilmez. Yani bir işveren, işçinin ücretinden kısarak işini sürdürüyorsa, daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız demektir. Onun için maliyet baskıları önemli. İşveren ne yapıyor hizmet alımı yapıyor, inşaat sektöründe daha yaygın bu. Mecbur yani hizmet almak durumunda. O hizmette ki maliyetler kısılınca bunun yansımaları işçiye oluyor. O zaman da güvenlik önlemleri zaafa uğruyor. Bunun için bazı düzenlemeler, müeyyideler üzerinde şu anda çalışıyoruz. Her kesimden, varsa yaşadıkları pratikte özellikle müfettiş arkadaşlarımızdan diğer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve ilgililerin tümünden aldığımız bilgiler çerçevesinde Sayın Başbakanımızın talimatları doğrultusunda iş güvenliğiyle ilgili bir paket, ekim ayında Meclis'e gelecek."
Haluk Yüksel, Cem Şan/AA
Yorum Yaz