İstanbul Afete Hazırlık Bilgilendirme Programı gerçekleştirildi
Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında düzenlenen İstanbul Afete Hazırlık Bilgilendirme Programı'nda önemli konular ele alındı.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında düzenlenen İstanbul Afete Hazırlık Bilgilendirme Programı'nda yaptığı konuşmada, tarihi, kültürel, doğal güzellikleri ve ekonomik potansiyeliyle İstanbul'un, Türkiye'nin hayat damarı olduğunu dile getirdi.
İstanbul'daki depremleri hatırlatan Akdoğan, "Eğer İstanbul sarsılırsa Türkiye sarsılır. Türkiye'nin her yerinde depreme hazır olmak önemli ama Türkiye'nin geleceğini etkileyen bir şehir olması hasebiyle İstanbul'da depreme daha fazla hazır olmamız gerekiyor. Geçmişte büyük faturalar ödedik, devlet olarak hazır olmadığımızdan, millet olarak farkındalığın gelişmemesinden ve gerekli tedbirlerin alınmamasından dolayı. 3 kuruş kazanç için deniz kumundan binalar yapmanın bedelini milletimiz çok ağır ödedi. Deprem sonrasında vatandaşa el uzatma konusunda geç kalındı ve gereken devlet refleksi gösterilemedi. Büyük bir müdahale problemi vardı ve bunlardan ders alınmış bir şekilde birtakım tedbirler geliştirildi. Sadece 17 Ağustos depreminde makro ekonomik olarak 4 milyar doların üzerinde kayba uğradı Türkiye. O gün koordinasyon eksikliği vardı ve ülkemizin kaynakları heba oldu. İnsanlarımızı, canlarımızı kaybettik" diye konuştu.
Yalçın Akdoğan, Türkiye'nin dünya üzerinde doğal afet etkilerini en fazla yaşayan ülkeler arasında bulunduğuna değinerek, önceki depremlere ilişkin bilgi verdi.
Van depreminde hızlı bir müdahale gerçekleştirildiğini, 252 vatandaşın enkaz altından sağ olarak çıkarıldığını, şehirde devletin 5,3 milyar lira yatırım yaptığını, 25 bin konut hayata geçirdiğini dile getiren Akdoğan, depreme zamanında, doğru müdahalenin yanı sıra iyileştirme ve rehabilitasyon yapmanın ve devletin şehri yeniden ihya etmesinin önemini vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, afetin tüm safhalarını kapsayan "bütünleşik afet yönetim sistemi" ile tehlike ve risklerin önceden tespit edilmesinin, olası zararların önlenmesinin ve asgari seviyeye indirilmesinin, afet anında koordinasyonun ve hızlı müdahalenin, afet sonrası ise iyileştirme çalışmalarının bütüncül bir yaklaşımla yürütülmesinin sağlandığını anlattı.
Bilinçlendirme çalışmalarının önemine dikkati çeken Akdoğan, "enkaz altından nasıl insan çıkartırız" yaklaşımından önce "enkaz altında nasıl insan kalmaz" yaklaşımıyla hareket ederek, her türlü tedbiri aldıklarını, teknolojik ve lojistik imkanların seferber edildiğini, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle çalışmaların yürütüldüğünü söyledi.
"Türkiye, dünyada afet yönetiminde sistem ihraç eden bir konuma ulaştı"
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AFAD'ın 3 yıl çalışarak, afet ve acil durumlarda can ve mal kayıplarını en aza indirmek için Türkiye Afet ve Acil Durum Müdahale Planı'nı (TAMP) hazırladığını hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
"Bütün kamu kurumlarının afet durumunda hangi adımı atacağı, ne yapacağı, bütün ayrıntılar düşünülmüş durumda. Yani afet meydana geldiğinde 'Haydi toplanalım. Krizi yönetelim. Şimdi kim, ne yapacak?' değil. Bu afetler meydana gelmeden bütün ayrıntıların tek tek çalışılması ve herkesin hazır olması, bunun için 28 hizmet alanı belirlenmiş durumda. Barınma, beslenme, güvenlik, nakliye, ulaşım, psiko-sosyal destek, hizmet gruplarında kimler, hangi işleri yapacaklar? Buna bütün kurumlarımızın hazır olması gerekiyor. Her hizmet grubu afetin ilk dakikasında harekete geçecek. TAMP'ın bilişim altyapısı için bir sistem geliştirdik. Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi (AYDES). Bu da elektronik ortamda her şeyin anlık olarak takip edilmesini sağlıyor. AFAD, 22 noktada lojistik merkezi açtı. 10 dakika içinde tırlar harekete geçebiliyor. Nerede bir afet yaşanırsa, bu 22 lojistik merkezinden hemen düğmeye basılacak ve oralara yardım eli uzatılacak. Türkiye'nin dört bir yanında müdahale timleri oluşturuldu."
Bugüne kadar İstanbul'da tespit edilen riskli binaların 11 bin 349'unun yıkıldığını kaydeden Akdoğan, "Eğer biz yıkmazsak, deprem yıkacak ve insanlarımız, canlarımız onun altında kalacak. Bu yüzden bu konuda çok kararlı bir tavır takınmak gerekiyor. Kentsel dönüşüm bu açıdan önemli. 12 belediyemiz, 32 ayrı alanda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız 1 alanda, TOKİ 3 ayrı alanda, özel sektörümüz 4 ayrı alanda kentsel dönüşüm uygulaması yapıyor. Böylece İstanbul'da 40 ayrı alanda kentsel dönüşüm uygulaması başladı" diye konuştu.
Akdoğan, 1999 depreminde okulların 4'te birinin depreme, doğal afetlere dayanıklı olduğunu kaydederek, Birleşmiş Milletler'in okul güvenliğini artırma sürecinde Türkiye'yi güneydoğu Avrupa'da lider ülke seçtiğini, bugüne kadar İstanbul'da 260 okulun, 8 sağlık tesisinin, 17 sosyal hizmet, 11 idari binanın yeniden yapıldığını, 772 okulun, 102 sağlık tesisinin, 44 sosyal hizmet, 44 idari binanın güçlendirildiğini, toplamda 296 kurum binasının yeniden yapıldığını, 962 binanın güçlendirildiğini anlattı.
İstanbul'da 1 milyon 280 bin 132 kişiye eğitim verildiğini, 215 tünel, köprü, asma köprü, viyadük çalışmasının tamamlandığını dile getiren Akdoğan, "Türkiye, bugün adeta kendisi depreme hazır olmanın ötesinde, dünyada afet yönetiminde sistem ihraç eden bir konuma ulaştı" dedi.
Yalçın Akdoğan, İstanbul'un depreme hazırlık konusunda önemli mesafe katettiğini vurgulayarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu yıl depreme hazırlık için ayırdığı bütçenin yaklaşık 1 milyar lira olduğunu sözlerine ekledi.
Yorum Yaz