İstanbul Boğazı'ndaki İtalyan imzası taşıyan yalılar!
İstanbul Boğazı'nın incileri yalıların bazıları İtalyan mimarların imzasını taşıyor. İşte o yalılar...
İtalyan mimarlar Boğaziçi'ne gerçekten iz bırakmışlar, hatta damgalarını vurmuşlar. Mimarlık tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Sedat Bornovalı rehberliğinde Boğaz'ı gezdik. Bu eşsiz eserleri bir bir inceledik. İşte en önemlilerine dair bazı notlar...
MISIR BAŞKONSOLOSLUĞU
Konut yapıları arasında en iri kütleli yapı bugün Mısır Başkonsolosluğu olarak hizmet veren Bebek'teki Sahil Sarayı. Art Nouveau (Arnuvo) üslubunun kazandırdığı zarafet sayesinde bu büyük kütle, sahilde son derece hoş ve huzur verici bir bütün olarak yer alıyor. Yapının mimarı Sloven kökenli bir İtalyan olan Antonio Lasciac. Çubuklu'daki Hıdiv Kasrı da Lasciac'ın, bu kez yine İtalyan Delfo Seminati ile birlikte gerçekleştirdiği bir eser. Seminati'yi aynı zamanda Nişantaşı Anadolu Lisesi'nin mimarı olarak tanıyoruz.
MUSTAFA REŞİT PAŞA SAHİL SARAYI
Bugün Baltalimanı Metin Sabancı Kemik Hastalıkları Hastanesi olarak bilinen Mustafa Reşit Paşa Sahil Sarayı ise İtalyan kökenli İsviçreli mimar Fossati'nin imzasını taşıyor. Aynı isme Mustafa Reşit Paşa'nın Beyazıt'taki türbesinde ve Ayasofya'da Sultan Abdülmecid'in 1847-1849 yılları arasında yaptırdığı kapsamlı restorasyonda da rastlamak mümkün. Mimarın Büyükdere'deki İspanyol Büyükelçiliği binası için de bir proje sunduğu biliniyor.
TOPHANE MÜŞİRİ ZEKİ PAŞA YALISI
Boğaza imzasını atan mimarlardan bir diğeri ise Alessandro Vallauri. Torino kökenli bu mimar kariyerinin ilerleyen dönemlerinde Fransız vatandaşı da oluyor ve ismini Alexandre Vallaury şeklinde yazmaya başlıyor. İstanbul Lisesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin de mimarı olmasıyla tanıdığımız Vallauriç. Boğaziçi'nde gayet katı çizgilerle kendini gösteren kagir Tophane Müşiri Zeki Paşa Yalısı'ndan, Osmanlı olmaya çalışırken belki de dozunu biraz fazla kaçırarak oryantalistlikle sınırlı kalan Yeniköy Ahmet Afif Paşa Yalısı'nı yapmakla kalmamış.
İstinye Yeniköy arasındaki, Birinci Ulusal Mimarlık akımı çizgilerine sahip çıkan Osman Reis Camii'ni de gerçekleştirmiş. Beylerbeyi'ndeki Debreli İsmail Paşa Yalısı ve Çengelköy'de bugün Başbakanlık Anadolu Çalışma Ofisi olarak restore edilmiş bulunan Şehzade Vahideddin Köşkü de yine Vallauri imzalı.
FAİK VE BEŞİR BEYLER'İN İKİZ YALISI
Raimondo d'Aronco ise İtalya'nın Udine kentinde doğmuş. Birçok eseri hakkında ayrıntılı belgelere hâlâ bu kentin arşivinde rastlamak mümkün. Anadolu Yakası'nda İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi yönünden girişine en hâkim yapıların başında kuşkusuz Haydarpaşa Lisesi gelir (bugün Marmara Üniversitesi veya yapıldığı zamanki ismiyle Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane). Raimondo d'Aronco bu yapının tasarımını yukarıda ismi geçen Vallauri'yle birlikte gerçekleştirmiş. Boğaziçi'nde ilerledikçe Kuruçeşme'de Ali Vafi Köşkü'nün arkasındaki apartman yapısından Yeniköy'deki Faik ve Bekir Beyler'in İkiz Yalısı'na değin birçok yapıda imzası vardır. Kefeliköy'deki Dikranyan Yalısı da onun eseridir.
Yalıları arasındaki en etkileyici eseri ise muhtemelen Tarabya otelinin bitişiğinde bulunan İtalyan Büyükelçiliği yazlık sarayıdır. Bu yapıt Boğaziçi'ndeki tüm Sefarethaneler arasında mimarının kim olduğu kesin olarak bilinen yegâne örnektir. Ne yazık ki acil restorasyona ihtiyacı olduğu kolayca gözlemlenmekte. Mimar d'Aronco, aynı zamanda, Tarabya'daki Cumhurbaşkanlığı yazlık konutu olan Huber Köşkü'ne de bugünkü görünümünü kazandıran ek binayı tasarlayan sanatçı.
PRENS MEHMET ALİ HASAN KÖŞKÜ
Boğaziçi'ne eser bırakan mimarlar arasında Cumhuriyet döneminde de seçkin isimler yer alıyor. Boğaz'daki tek yapısı bu olmasa da Cenova yakınlarında doğmuş olan İtalyan mimar Edoardo de Nari'nin kuşkusuz en iyi hatırlanan yapısı Sabancı Müzesi'ne ev sahipliği yapan Prens Mehmet Ali Hasan Köşkü, diğer adıyla Atlı Köşk. Tarabya'da bir diğer konut yapısı daha bulunan De Nari daha çok Beyoğlu'ndaki yapılarıyla tanınıyor.
BARAN YALISI
Yine Cumhuriyet döneminde bu kez farklı bir kulvarda, spor yapıları uzmanlığıyla ülkemizde çalışan Paolo Vietti Violi ise Boğaza girişte Avrupa Yakası'ndan bize bakan iki önemli yapıyı kentimize kazandırmış: Lütfi Kırdar Kongre Sarayı (yapıldığı zamanki ismiyle Spor ve Sergi Sarayı) ile İnönü Stadyumu. Mimari faaliyeti sadece bunlarla sınırlı kalmayan Vietti Violi Yeniköy'de bulunan, Baran Yalısı ismiyle anılan ve Boğaziçi mimarisinden hemen hiç esinlenmeyen bir ‘Sahil Villası'nın da mimarı. Bu yapıda İtalya'nın Venedik çevresi kır villalarının çağrışımlarını bulmak olası.
Hürriyet Seyahat
Yorum Yaz