İtalyanlar Türkiye'de emlak ve tekstile yatırım yapacak!
İtalyan sanayicilerin Türkiye'ye ilgi gösterdiğini kaydeden Scarante, gayrimenkul ve tekstil sektöründeki büyük İtalyan firmalarının Türkiye'ye yatırım yapmayı planladığını açıkladı
Türkiye'de yerleşik İtalyan firma sayısının 2002 yılında 180 olduğunu, bugün ise bini aştığını kaydeden İtalya Cumhuriyeti'nin Türkiye Büyükelçisi Gianpaolo Scarante, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 22 milyar dolar seviyesine yaklaştığına, söz konusu yatırımlarla ticaret hacminde artış beklediklerine dikkat çekti. Yakın geçmişe kadar İtalyan yatırımcıların Marmara ve Ege bölgesi gibi geleneksel yatırım bölgelerine yatırım yaptığını belirten Scarante, son çıkarılan teşvik yasası ile yatırımcıların Türkiye'nin içlerine doğru yöneldiğini belirterek, bu bölgelerde de son derece değerli ve geçerli sanayi bölgeleri olduğunu vurguladı. Scarante İtalya'nın birçok büyük gayrimenkul, özel tekstil ve mekanik sektöründe faaliyet gösteren firmasının Türkiye'de yatırım yapmayı hedeflediğini açıkladı.
Türk ve İtalyan firmalarının müşterek hareket ederek üçüncü ülkelerde de önemli işlere imza attığına değinen Scarante, "Türkiye'ye gelip Türk firmaları ile eşit şartlarda iş yapan, üçüncü ülkelerde eşit şartlarda iş yapan bir ülke konumundayız. Bu şekilde, iki ülkenin firmaları arasında yepyeni bir sinerji yakalanmış oldu" şeklinde konuştu. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan İtalya Cumhuriyeti'nin Türkiye Büyükelçisi Gianpaolo Scarante, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Gülsün Sallıoğlu Gül'ün sorularını cevaplandırdı.
-Türkiye ile İtalya arasındaki ticaret hacminde daha gidilecek yol var mı?
Türkiye ile olan ticaret hacmimiz 21 milyar doları aştı. Bugünün şartlarında 21 milyar dolar son derece olumlu bir rakam. İkili ilişkiler açısından önem teşkil eden birçok hedefte de başarı elde ettik. Mesela Türkiye'de yerleşik olarak faaliyet gösteren İtalyan firmaların sayısı 2002 yılında 180 iken, bugün bu sayı bini aştı. Birkaç sene öncesine kadar ticari ilişkilerimizin sektörleri arasında yer almayan çok sayıdaki sektörde de büyük gelişme kaydettik. Bunların başında restorasyon, yenilenebilir enerji, altyapı ve mekanik sektörü var. Özellikle altyapı sektöründe ivme kaydettik. Türkiye'nin Cumhuriyetin 100'üncü yılı için kendine hedef koyduğu birçok altyapı projesinde, İtalyan firmaları mevcut. Örneğin; sembolik değeri çok yüksek olan 3'üncü boğaz köprüsü projesini aralarında büyük bir İtalyan firmasının bulunduğu bir konsorsiyum kazandı.
-Türk ve İtalyan firmalarının işbirliği daha da gelişebilir mi?
Türk ve İtalyan firmaları müşterek hareket ederek üçüncü ülkelerde çok önemli ihaleler kazanıyor. Kazandıkları projeler arasında Varşova Metrosu'nu, Saint Petersburg Havaalanı'nı, Umman'daki otobanı sayabiliriz. Sadece Türkiye'ye gelip, ihaleyi kazanıp, işi bitirip giden bir ülke konumunda değiliz. Türkiye'de ve üçüncü ülkelerde Türk firmaları ile eşit şartlarda iş yapan bir ülke konumundayız. Tabi bu şekilde iki ülkenin firmaları arasında yepyeni bir sinerji yakalanmış oldu. Örneğin Rusya'da İtalyan firmaların ağırlığı daha fazla ama Orta Asya ve Ortadoğu'daki birçok ülkede Türk firmaları çok güçlü. Bu işbirliği iki ülkenin de sanayicilerine ve ticaretine çok engin ufuklar açmakta.
-Türkiye'ye yatırımı planlayan yeni İtalyan firmalar var mı? Hangi sektörler ön plana çıkacak?
İtalya'nın birçok büyük sanayi ve ekonomi kuruluşu Türkiye'ye yatırım yapmayı hedefliyor. Bunların arasında gayrimenkul, özel tekstil ve mekanik sektöründe faaliyet gösteren firmalar var. İtalyan sanayicisi Türk ekonomisinin bu güne kadar göstermiş olduğu olumlu trendin devam edeceğine inanıyor. Önümüzdeki 11 Nisan günü İstanbul'da, Türkiye'ye yatırım yapmayı planlayan İtalyan yatırımcılara yönelik bir seminer düzenleyeceğiz. Ferrero'nun Manisa'da yeni fabrikası, 2-3 aya kadar faaliyete geçecek. Fabrika, bin 200 kişiye istihdam sağlayacak ve dünyaca meşhur 'Nutella'yı üretecek. Gayrimenkul sektöründe ise, son yıllarda iki yönlü olarak büyük bir ilgi artışı gördük. Hem İtalya'daki taşınmazlara hem Türkiye'deki taşınmazlara iki ülkenin yatırımcılarının büyük ilgi gösterdiğini, özellikle de Türkiye'deki taşınmazlara turizm sektöründe faaliyet göstermeyi amaçlayan İtalyan yatırımcılarının özel bir ilgi gösterdiğini kaydettik.
-Karşılıklı ticarette dengeyi sağlamak için Türkiye neler yapmalı?
Bu konuda İtalya'daki Türk Büyükelçiliğinin çok büyük bir hamle içinde olduğunu biliyorum. Özellikle Roma'daki Türk Büyükelçisi, Türkiye'nin potansiyelini ortaya koymaya çalışan bir meslektaşım. Bizim de satmak için gördüğümüz en iyi yol tanınmışlık. Özellikle son 10 yılda Türkiye'de çok radikal değişiklikler oldu. 10 yıl öncesine göre Türk ekonomisinin arzı hem çok çeşitlendi, hem de yeni alanlarda gelişmeye başladı. Türkiye'nin ne yapabileceğine dair tanınmışlık ile fiilen sattıkları arasında gecikme oluyor. Türkiye'nin potansiyelleri iyi tanıtılmalı. Bizim Türkiye'de yaptığımız budur. 3 yıldır düzenlemiş olduğumuz "İtalyan Ufukları" isimli programı da bu amaçla hayata geçirdik.
-Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen İtalyan firmalarının sorunları neler?
Yatırım konusunda özellikle son dönemde hayata geçirilen teşvik paketleri ile önceki ufak tefek sorunlar büyük ölçüde giderildi. Ancak ticaretin bazı sektörlerinde, mevzuattan kaynaklanan zorluklarla karşılaşıyoruz. Bu sorunların, mevzuatların biraz değiştirilmesiyle aşılabileceğini düşünüyoruz. Yakın döneme kadar fikri mülkiyet, sanayi mülkiyet haklarında sorunlar vardı. Bu konuda, bazı İtalyan firmalarının Türkiye'de ciddi sorunları olmuştu. İki ülkenin arasında büyük çaplı çözülmemiş bir sorun yok.Türkiye'de bini aşkın İtalyan firmasının faaliyet göstermesi, aslında bir şekilde sorunun da cevabını veriyor. Demek ki Türkiye'de karşılaşılan sorun sayısı nispeten düşük. İtalyanlar Türkiye'nin ekonomisine, büyüme hızına güveniyor ve potansiyeline inanıyorlar. Türkiye'deki kalifiye iş gücüne de çok güveniyorlar.
-Kriz, İtalya'nın pozitif imajını etkiledi mi?
Var olan bir ekonomik krizin suçunun, şu yada bu ülkeye atılması bence doğru değil. Avrupa ve dünyada bir ekonomik kriz var. Herkes de bir şekilde bundan nasibini alıyor. İtalya'da kendi özellikleri, kendi dinamikleri çerçevesinde bu krizden nasibini aldı. Şimdi çok konuşan Avrupa liderlerinin ülkelerinin, bu krizden muaf olduğunu düşünmeyin. Onlarında kendine göre problemleri var. Bunlar ya çıkıyor, ya çıkmaz üzere yada çıkacak. Avrupa'yı vuran sadece bir ekonomik kriz değil; siyasi ve yapısal krizde var. İtalyanlar kendi problemlerini dile getirir bir yapıda. Son yıllarda krize rağmen ihracatlarımız son derece büyük artış gösterdi. Maastricht'de konulan belirli kriterler var. Bunlardan bir tanesi de, kabul edilebilir kriter yüzde 3 olan devlet borçlarının GSYİH'ya oranı. Almanya, Fransa gibi kendini çok önde gösteren ülkeler bu seneyi yüzde 6, yüzde 7'lik bir açıkla kapatacaklar. İtalya bunu yüzde 2.8'le kapatacak. Birde işin bu yanından bakmak gerekir.
-Avrupa'da kriz belirli ülkelere mi mal ediliyor? Sistemli bir karalama var mı?
Sistemli bir karalama olduğunu düşünmüyorum. İtalya'daki kriz, Fransa ve Almanya'daki krizden farklı değil. İtalya, İspanya ve Yunanistan'daki krize odaklanmak, krize bir kapının anahtar deliğinden bakmak olur. Krizin bütününü görmek istiyorsanız kapıyı açmalısınız.
AB'deki 27 ülkeye bakarsanız, İtalya emeklilik yaşı en geç olan ülke. İtalya'da 67, Almanya'da 62, Fransa'da 60 yaşında emekli olunuyor. Yine 27 ülke arasında, bir yılda toplam çalışma saatine bakarsanız; İtalya ikinci sırada. Önyargılar yada yanlış bilgiler çoğu zaman gerçeklikle çakışıyor.
-Türk yatırımcılar için, İtalya'daki fırsatlar neler?
Son zamanlarda, seramik, giyim ve turizm sektörlerinde İtalya'ya yatırım yapan Türk sanayicileri oldu ve yatırımlar devam ediyor. İtalya, yaratıcılığı, sunuş imkanları, coğrafi konumu ve yapısıyla hala yatırımcıyı çekebilecek durumda bir ülke. Son olarak, İtalya'nın büyük firmalarından, lokomotif, vagon, demiryolu aksamı üreten Ansaldo Breda STS'nin satışa çıkarılacağı basında gündeme geldi. Aday alıcılar arasında büyük Türk işadamları da var.
Teşvik sayesinde, İtalyanlar Anadolu'yu keşfetti
Yakın geçmişe kadar İtalyan yatırımcıları, Marmara ve Ege Bölgesi gibi geleneksel yatırım bölgelerine yatırım yapıyorlardı. Son çıkarılan teşvik yasasıyla, İtalyan yatırımcıları Türkiye'nin içlerine doğru yönlendirmeye başladık. Çünkü oralarda da son derece değerli ve geçerli sanayi bölgeleri var. Bütün bu başarıları, Avrupa ve İtalya'daki ekonomik krize rağmen yakalamış durumdayız.
Bu kriz aynı zamanda yeni bir çağın başlangıcı
Aslında Avrupa'da olan biteni kriz olarak görmüyorum. Bizim şu anda yaşadığımız bir çeşit dönüşüm; bir çağın bitip yeni bir çağın başlaması. Birkaç yıl öncesine kadar belirli bir şekilde üretir, tüketir, yaşardık. Üretim, tüketim ve yaşam şekilleri değişmeye başladı. Ticaretlerin, malların, haberlerin, bilgilerin çok daha yaygın ve hızlı bir şekilde dolaşım sergilemeye başladığı bir çağa girdik. Eskiden marjinal olan üçüncü dünya dediğimiz ülkeler, şimdi büyümeye söz sahibi olmaya başladılar. Bu geçiş sürenin bence tam ortasındayız. Bu dönüşümün sonunda herkesin çok daha rahat edeceği, daha dengeli bir gelir dağılımının olacağı, herkesin her şeyden daha rahat bir şekilde istifa edebileceği daha iyi bir sisteme kavuşacağız.
ENİ sorunu çözülmeli
-Taner Yıldız, İtalyan ENI firması ile çalışmama kararı aldıklarını açıkladı. Ambargo, ikili ilişkilere zarar verir mi?
Kıbrıs'ta yürütülen araştırma faaliyetlerinin ve Kıbrıs konusunun ne kadar hassas ve karmaşık bir konu olduğunu biliyoruz. Bu durumu ENI'nin yönetimine en iyi şekilde izah etmeye çalıştık. ENI özel bir işletme mantığı ile iş yapan, kar elde etmeyi amaçlayan bir kuruluş. Takdir edersiniz ki; İtalya Hükümeti siyasi bir erk olarak, özel bir teşebbüsün temsilcisine belli şeyleri empoze edemez. ENI, Mavi Akım başta olmak üzere Türkiye'de çok önemli projelere imza attı. Bu konunun en iyi şekilde çözümlenileceğini umuyorum. ENI'nin Türkiye'de faaliyet göstermesi iki ülkenin de mutlak çıkarına olacak. Türk tarafının tavrını ve tepkisini çok iyi anlıyorum.
Ayrıntılardaki Gianpaolo Scarante
Ferit B.PARLAK
2000'li yıllara 6 milyar dolarlık ticaret hacmiyle giren İtalya ve Türkiye, bu hacmi 2008 kriz yılına kadar, yani 8 yılda 3.5 kat artırarak 20 milyar dolara taşıdı. 2009 ve 2010 yıllarında gerileyen ticaret hacmi, 2011 ve 2012 yıllarında psikolojik sınır olan 20 milyar doları da aştı. Bu arada Türkiye'de yatırım yapan İtalyan şirketlerinin sayısı da bin 100'e yaklaştı. Yüksek kamu borcu, resesyon, işsizlik derken şimdide siyasi belirsizlikle uğraşan İtalya, tüm bu sıkıntılara rağmen 500 milyar doları bulan ihracatıyla önemli pazarlarda söz sahipliğini devam ettirmeyi de bildi. Ve ihracatta yeni rekorlara ulaştı. İtalyan işadamları ile sağlanabilecek birlikteliklerin verimini ise son dönemde üçüncü ülkelerde yapılan yatırımların başarısı somut bir şekilde gösterdi. Büyükelçi Gianpaolo Scarante'de bu birlikteliklere dikkat çekti ve iki ülke iş dünyasının birbirinin tamamlayıcısı olduğunu anlatmaya çalıştı.
Gülsün GÜL/Dünya
Yorum Yaz