Küresel Katılım Finans Zirvesi başladı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Küresel Katılım Finans Zirvesi, Haliç Kongre Merkezi'ne katıldı.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortaklığında “İnsani Finans” temasıyla düzenlenen Küresel Katılım Finans Zirvesi (Global Participation Finance Summit-GPAS Istanbul) Haliç Kongre Merkezi'nde başladı.
Açılışta konuşan Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de hem reel kesimin, hem de mali kesimin bir arada yer aldığı, özel sektörün çatı temsil örgütü TOBB olarak, bu önemli zirvenin İstanbul'da gerçekleştirilmesine katkı vermekten onur ve mutluluk duyduklarını söyledi.
İslamın sosyal adalete vurgu yaptığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, "Dolayısıyla, İslam'ın bu prensip ve hikmetine uygun bir şekilde, adaletin tesisi, en başta biz Müslümanların vazifesidir. Günümüzde ne yazık ki, dünya çapında gelir adaletsizliği devam ediyor, azalmıyor. Yoksulluk giderek büyüyen bir problem haline geliyor, düzelmiyor. Bundan da en çok Müslüman ülkeler etkileniyor." diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, İslam'ın, özünde bir ilim ve irfan medeniyeti olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aldığı ilk emri 'oku' olan, beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi tavsiye eden bir dinin mensuplarıyız ama bugün İslam dünyasındaki nüfusun yarısı, okuma yazma dahi bilmiyor. Yine baktığımızda, dünya nüfusunun dörtte biri, Müslüman ama dünya üretiminin sadece yüzde 9'u, Müslüman ülkelerden geliyor. Yani ortalama bir dünya vatandaşının, üçte biri kadar üretiyoruz."
"Adaletsizliğin, en temel sebeplerinden birisi faiz"
Rifat Hisarcıklıoğlu, sosyal ve iktisadi adaletsizliğin, en temel sebeplerinden birisinin faiz olduğunu kaydederek, faize dayalı ekonomide refahın, toplumun genelinden çok, küçük bir azınlığa aktığını ve eşitsizliğin büyümesine yol açtığını ifade etti.
Bu sebeple faizin, ekonomideki ağırlığının azaltılmasına ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Katılım Bankacılığı, parayı faizle değil, üretim ve yatırımla büyütmeyi amaçlayan, daha insani ve adaletli bir finansal alternatif sunuyor. Bunu yansıtacak şekilde, burada 'İnsani Finans' kavramının seçilmesini de fevkalade yerinde buluyor ve destekliyorum. Pek çok yerli ve yabancı; siyasetçi, iş adamı, bürokrat ve akademisyenin katıldığı bu zirve, faize dayalı olmayan, finansal sistemin gelişmesi ve yaygınlaşmasında, inşallah önemli bir milat olacak."
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de, katılım sisteminin gelişmesi anlamında, önemli adımlar atıldığını bu sayede; Katılım Bankacılığının kurumsal yapısının güçlendirildiğini belirterek, şunları aktardı:
"Kamu desteğiyle yeni katılım bankaları kuruldu. Katılım sigortası gibi yeni enstrümanlar hayata geçirildi. Sonuçta katılım bankacılığı sektörü, son 10 senede, büyüme anlamında klasik bankacılığı ikiye katladı. Bu dönemde, bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 6 kat artarken, katılım bankaları 13 kat büyüdü. Finansal sistem içindeki payı, yüzde 3'den, 6'ya çıktı. 2025 yılı için de, çok iddialı hedefleri var. Bu oranın yüzde 15'e yükselmesi ki, reel sektör olarak bizi de heyecanlandıran ve motive eden bir hedef. Zira klasik bankacılık sektöründe verilen krediler içinde, KOBİ'lerin payı yüzde 25.
Katılım bankacılığındaysa bu oran yüzde 35'e çıkıyor. Yani Katılım bankaları, KOBİ'lere daha yakın çalışıyor. Onların büyümesi, esasında KOBİ'lerin de büyümesi, finansmana erişimlerinin kolaylaşması demek. Öte yandan, dünyada da bu yöndeki eğilim güçleniyor. Küresel katılım bankacılığı hacmi, son 10 yılda yaklaşık 15 kat büyüyerek 2 trilyon dolara ulaştı. Bu yüksek büyümeyi, önümüzdeki dönemde de istikrarlı olarak sürdürmesi ve birkaç sene içinde 3 trilyon doları aşması bekleniyor."
TOBB olarak Cumhurbaşkanının ifadesiyle "finansmanda inovasyon" yaptıklarına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, "Şimdi benzer adımları, Bankalarımızdan da görmek istiyoruz. Yüksek faize karşı, bizim gösterdiğimiz mücadeleye onlardan da destek bekliyoruz." çağrısında bulundu.
"Dünya üzerinde yapılan yardımın 5'te 1'i Türkiye kaynaklı"
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Melikşah Utku da katılım bankacılığının Türkiye'de 35-40 yıllık bir geçmişi bulunduğunu belirterek, "Ancak kabul etmek gerekir ki bunun ilk 15 yılı mevzuat altyapısından yoksun, ekonomik kırılganlığın yüksek olduğu ve bizatihi bu işi yapanların, mevzuat yapıcıların ve potansiyel müşterilerimizin bu işi deneye yanıla öğrendiği bir dönem olarak geçti." dedi.
2000'lerin başından itibaren, finansal sistem içerisindeki payın çok hızlı bir şekilde arttığını kaydeden Utku, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rakamlara baktığımızda 2002'den bu yana sektörümüz yıllık ortalama yüzde 30 civarında bir büyümeyle pazar payını yüzde 6 civarına getirdi, 15 bine yakın vatandaşımıza istihdam kapısı sağladı. Bu nokta önemli bir eşik oldu. Bu eşiğin aşılması için sadece katılım bankalarının gayretinden öte adımlar atılması gerekiyordu. Katılım finansın gelişmesi için etkin ve çalışan bir ekosistemin varlığı da bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmış durumdaydı."
Tüm gayretlerin etkisinin yakın bir zamanda bariz bir şekilde görüleceğine dikkati çeken Utku, şunları dile getirdi:
"Son yayınlanan Küresel İnsani Yardım raporuna göre 2016 yılında dünya üzerinde yapılan yardımın 5'te 1'i Türkiye kaynaklı. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse Türkiye; milli gelirinin binde 7,5'ini insani yardıma ayırarak bu alanda açık ara dünya lideri konumunda. Bunun yanında ülkemiz 3,5 milyonun üzerinde Suriye ve Irak'taki savaştan kurtulma ümidiyle gelen misafire kucak açmış durumda. Diğer taraftan da sağlığa, ulaşıma, eğitime yapılan yatırımlar ile 'Sosyal Finans' noktasında uluslararası arenada takdir edilen bir konuma geldik."
"Faiz ,Yüce Allah emriyle her üç dinde de haramdır"
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD olarak üretimi, ortaklığı, yatırımı, istihdamı, katma değerli ihracatı arttıran iş modelleri oluşturmak için tüm paydaşlarla çalıştıklarını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile gayrimenkul yatırımlarından elde edilen geliri, yatırımcılarla paylaşan, yatırımcıların, hangi ölçekte olursa olsun, projelere ortak olabilmesinin önünü açan, projelerin finansmanı ile ülke ekonomisine katkı sağlayan, uzun vadeli, toplumsal kalkınmayı hızlandıran emeklilik fonlarını kaldıraç olan kullanan faaliyetler içindeyiz. Kuracağımız Girişim Sermayesi Fonu'yla, ilgili sektöre uluslararası vizyon açabilecek, büyüme potansiyeli olan girişimleri ve fikirleri, üretim odaklı finansal modeller ile geliştiren, sermaye piyasalarını üretim odaklı iş modelleri önceliklerimiz arasında bulunmaktadır."
Kaan, çıktılarıyla ülke ekonomisine çarpan katkısı etkisi sağlayacak tarım ve hayvancılık sektörünü bilhassa öncelikleri arasında bulunduğunu vurgulayarak, "Bu bağlamda Tarımsal Yatırım Fonu'yla yeni bir tarım iş modeli oluşturuyoruz. Girişim Sermayesi Fonu, Gayrimenkul Yatırım Fonu'ndan sonra Tarımsal Yatırım Fonu'nu fonların ülke ekonomisine kazandırılmasında önemli rol oynayacağını düşünüyoruz." bilgisini verdi.
Önceliklerinin para artırmak değil, insanların refahını yükseltmek ve bunu sürdürülebilir kılacak bir düzen kurmak olduğuna işaret eden Kaan, "Toplantımızın ana teması olarak belirlediğimiz İnsani Finans, bu arayışımızda geldiğimiz çok önemli bir durağı işaretliyor. Peygamber Efendimizin, ticarette güzel ahlakı, erdemi, adaleti temel alan anlayışı, her zaman bizlerin iş hayatına ışık tutmaktadır. Şimdi amacımız, bu değerli yaklaşımı yalnızca kendi işletmelerimizde, kendi sosyal çevremizde uygulamakla yetinmeyip, tüm iş dünyasına adapte etmek." diye konuştu.
Kaan, helal anlayışının, yenilen ve içilinle sınırlı tutulmaması gerektiğine inandıklarını vurgulayarak, "Sosyal hayatta da helal olanın yasal hale gelmesi için çalışmalar yapıyoruz. Zira faiz Yüce Allah emriyle her üç dinde de haramdır, yasaktır. MÜSİAD olarak ortak iş modelleri oluşturmayı amaçlıyoruz." şeklinde konuştu.
MÜSİAD olarak ekonomide alternatif finans modelleri ile iş dünyasının üstündeki yükün azaltabileceğine inandıklarını aktaran Kaan, "Bunun basit bir finansal mekanizma dönüşümü arayışı olmadığını da biliyoruz. Bu sürecin sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel ve psikolojik birçok farklı parametresi söz konusu olacak. Bu temel paradigma dönüşüm sürecini, bu gerçekleri göz ardı etmeden, tüm paydaşlarla beraber yürüteceğiz." diyerek sözlerini tamamladı.
Yorum Yaz