Mehmet Özhaseki: Meydanları boş bırakmayacağız!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, "Millet iradesi her şeyin üzerindedir. Buna sahip çıkacağız. Bu meydanları boşaltmayacağız" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, "Onların hesap edemedikleri iki şey vardı. Birisi Recep Tayyip Erdoğan'dı. Biliyorlardı, ama öldürmeyi düşünüyorlardı. İkincisi de bu milletin azmiydi, bu milletin iradesiydi, bunlara karşı olan tavrıydı. Ölümü hiçe sayan tavrıydı. Bu ikisini hesap edemediler." dedi.
Özhaseki, partisinin Kayseri il teşkilatında düzenlediği basın toplantısında, geleceklerine sahip çıktıkları, partilerinin kurucusu ve doğal lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın bir mesajıyla ölümü hiçe sayıp meydanları doldurdukları, göğüslerini silahlara karşı siper ettikleri ve kendilerine sahip çıktıkları için Kayserililere teşekkür etti.
Türk siyasi tarihi ve Türk demokrasi tarihi açısından 15 Temmuz'un önemli bir gün olduğunu belirten Özhaseki, "Geçmişe doğru bakarsanız zaten birçok tarih unutulmuyor. 1946'da çok partili sisteme geçilmiş, unutulmuyor. 1950'ler, 1960'lar, 1980'ler unutulmuyor. 28 Şubat zihnimizde iz bırakıyor, unutulmuyor. 15 Temmuz 2016 da bundan sonra gelecek nesillerimiz tarafından yüzlerce sene anılacak ve unutulmayacak." diye konuştu.
Özhaseki, şöyle devam etti:
"Eskiden yapılan ihtilallerde Genelkurmay Başkanlığından başlayarak aşağıya doğru emir komuta zincirinde bir ihtilal yapılır, bir hedef belirlenir ve ona giden yolda da hareket edilirdi. Buna biz Türk insanı olarak alışmıştık. 10-20 senede bir ya darbe ya da muhtıra görüyorduk. Sadece 28 Şubat'ta postmodern dediğimiz bir darbe türü çıktı, biraz daha değişikti, o zaman şaşırmıştık. Şimdi ise kendilerini saklayan, 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl boyunca kendilerini saklayan, devletin imkanlarından istifade edip, iyi niyetli insanların hayırlarından, zekatlarından ve himmet paralarından beslenerek, neticesinde o amaca ulaşmak için plan yapan insanların hiç umulmadık bir anda kalleşçe bu milleti arkasından vurma teşebbüsüyle karşı karşıyayız."
"Şeytan yapar mı merak ediyorum"
"Öbür darbeleri elbette ki lanetliyoruz, kınıyoruz. Hiçbir tarafına hoş bakacak halimiz yok, ama o darbelerin ve darbecilerin de şerefli bir tarafı vardı." diyen Özhaseki, şunları söyledi:
"Burada ise tam tersine yanınıza gelmişler, komutanlarımızın, ileri gelenlerimizin yanında bulunmuşlar, ellerini öpmüşler, desteklerini almışlar, senelerce yüzlerine gülüp onlara hizmet ediyor gözükmüşler, sonra bu millete dönüp 'biz bu devlete iyi kadrolar yetiştirmek istiyoruz, hayırsever evlatlar yetiştirmek istiyoruz, vatansever insanlar yetiştirmek istiyoruz, iyi nesillerle bu devleti daha iyi yerlere götüreceğiz' diyerek, bütün hayırseverlerin zekatlarını alıp, hayırlarını alıp onların destekleriyle kendilerini saklayıp bugüne kadar gelmişler ve o grubun bugün ayağa kalkıp iki yüzlü, adi ve karaktersiz tavrıyla karşı karşıyayız. Bunu düşman olarak tabir ettiğiniz hiçbir grup yapmaz. İçerde düşman olarak gördükleriniz de yapmaz, dışarıdakiler de yapmaz. Şeytan yapar mı onu da merak ediyorum. Bu şeytandan ötede bir planla yapılmış bir iş."
Bakan Özhaseki, insanlığın, vicdanın, merhametin kenarda kaldığı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşı kalındığına dikkati çekti.
Bunu yapanların, komutanlarının, üstlerinin, amirlerinin canlarına kast ettiklerini belirten Özhaseki, "O insanların yanında 10 sene, 20 sene emek vermişler, ekmeklerini yemişler, sonra da yine bu iyilikleri yapan millete silah doğrultuyorlar. Sokaklarda ateş ettikleri insanların bir tekinde silah yoktu. Ben sadece bir resimde bir ablamızın, teyzemizin elinde meşe odunu gördüm. O odunla adeta savaşa gidiyordu. Onlara karşı silah sıkabilecek bir yapıya bürünmüşler. Canavarlaşmışlar adeta." diye konuştu.
Meclisin İstiklal Savaşı'nda bile bombalanmadığına işaret eden Özhaseki, "Bu insanlar gelip Cumhurbaşkanının oturduğu yeri, külliyeyi bombalayabiliyorlar. Etrafta toplanan masum insanları bombalayabiliyorlar. Tank ateşiyle, yakın mesafeden üst tarafı olduğu gibi yok edilen insanlar var. Nasıl bir vicdandır bu?" dedi.
"Bana göre bir iç harp başlatmak istediler"
Özhaseki, hastanede ziyaret ettikleri gazilerin anlattıklarının kendilerini derinden etkilediğini belirterek, şunları kaydetti:
"(Dur evladım, sen benim oğlumdan küçüksün, bana mı ateş edeceksin?) dediğinde, asker titriyor ama arkasındaki komutan 'sık' diye bağırıyor. Böyle bir vahşilik var mı? Müslümanlıkta yok bir kere. Türklükte de yok. İnsanlık tarihinde böyle bir şey var mı merak ediyorum. Nasıl oluyor da bizim paralarımızla, kimseyi dışlamadan söylüyorum, zekat paralarıyla, çok şükür benim param nasip olmadı da hayırlarla, sadakalarla büyüyen bir adam tipi bu hale dönüşebiliyor? Ama onların hesap edemedikleri iki şey vardı. Birisi Recep Tayyip Erdoğan'dı. Biliyorlardı ama öldürmeyi düşünüyorlardı. İkincisi de bu milletin azmiydi, bu milletin iradesiydi, bunlara karşı olan tavrıydı. Ölümü hiçe sayan tavrıydı. Bu ikisini hesap edemediler."
Özhaseki, "Bana göre bir iç harp başlatmak istediler. İç harp başladığı zaman zaaf halinde bir ülke... Arkasından ülkenin Güneydoğusunda bir hesap var, bölücülük hesapları. Ülkenin doğusunda başka türlü hesaplar çıkacak ortaya. İçerde kaynayan, birbiriyle çatışan güçler, dışarıya karşı asla birlikte olamadığı için de bu ülkeyi savunamayacaklar. Bir Suriye çıkacak ortaya, parçalanmış bir Irak çıkacak ortaya." diye konuştu.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin, "Bu meydanları boşaltmayacağız. Orada dostluğumuzu pekiştireceğiz. 'Şu partili, bu partili' demeyeceğiz. Çünkü bu işin bir beka meselesi olduğuna inanıyoruz." dedi.
Özhaseki, partisinin Kayseri il teşkilatında düzenlediği basın toplantısında, darbe girişiminin başarılı olması halinde Türkiye'nin yok olacağını, Türkiye'nin yok olması halinde çevresindeki mazlum milletlerin de yok olacağını belirtti.
Darbe girişiminden sonra pek çok ülkeden telefon geldiğini aktaran Özhaseki, "Sudan'dan bir bakan bizim bir bakan arkadaşımıza 'Sabaha kadar uyumadık, dua ettik, iyisiniz değil mi, tehlikeyi atlattınız değil mi? Bir kere daha söyle, ne olur?' diye yalvararak soruyor. Bütün mazlum milletler bizlere dua etti. Çünkü onların da sonu olacaktı bu. Bunu isteyen elbette dışarıda birileri var. İsmini söylememe gerek yok. Bütün bu hesapların içerisinde piyon olmak ne kadar acı bir durum. Allah bunların gözünü açsın. Eğer arkada hala sempatiyle bakan varsa diyecek hiçbir şey yok onlara." diye konuştu.
Özhaseki, bu darbe girişiminde, kalkışmadan çıkarılacak birkaç ders olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Birincisi millet iradesi her şeyin üzerindedir. Buna sahip çıkacağız. Bu meydanları boşaltmayacağız. Orada dostluğumuzu pekiştireceğiz. 'Şu partili, bu partili' demeyeceğiz. Çünkü bu işin bir beka meselesi olduğuna inanıyoruz. Basit bir olay değil, bu milletin varlık meselesi. 'O partili, bu partili' denmez. Biz meydanları sonuna kadar bu kardeşlerimize de açacağız, kol kola olacağız, konuşmak isterlerse kürsü de mikrofon da sonuna kadar istedikleri saat emirlerinde. Kendilerini istedikleri gibi temsil edebilirler, ifade edebilirler. Bu birliğimize, beraberliğimize atılmış bir adımdır."
Kur-an ve sünnet çizgisi aşılmamalı
"İkincisi, bu adamların şu yaşanmış olan süreçte geldikleri noktayı, bu camiayı ve buradaki yakın görülebilecek camiaları bilen birisi olarak söylüyorum, inancımızın temel felsefesini aştığınız zaman başınıza gelebilecek felaketleri de herkesin bundan sonra iyi hesap etmesi lazım." diyen Özhaseki, şunları kaydetti:
"Şahsa bağlı, bir şahıs ne diyorsa onun dediğine 'olur' denildiği bir ortam ve cemaat yapısı, Allah korusun bundan sonra da tehlikelidir. İnancımızda çizgimiz çok nettir, birinci sırada Kur-an'dır. Ondan sonra Hazreti Peygamberimizin hayatı vardır. Kur-an ve sünnet çizgisini aşan herkesin, buradan sapan herkesin gelebileceği ibretlik bir nokta olarak görüyorum ben bunu. Bir çok cemaat yapılanması olabilir, sivil toplum örgütleri, özel gruplar, Allah dostlarının çevresinde halkalanmış insanlar hepsi başımızın tacı ama bu çizginin aşılması halinde herkes bir tehlikeye dönüşebilir. Günümüzde de birçoğuna ben bunlara sadakatle bağlı kalıp devam ettiğine inanıyorum. Allah yollarını açık etsin, güzellikle işlerini devam ettirsinler. Böyle bir tehlike hali inşallah hepimize, onlara da bizlere de bir ders olmuştur. Bu çizginin de bundan sonra dikkatlice izlenmesi gerekir diye düşünüyorum."
OHAL
Olağanüstü hal (OHAL) kapsamındaki ilk kanun hükmündeki kararnamenin yayımlandığını anımsatan Özhaseki, bu çerçevede FETÖ/PDY içinde olan eğitim kurumları, sağlık kurumları, yükseköğretim kurumları, sendikalar ve vakıfların kapatılarak, devlete ve ilgili kurumlara devirlerinin yapıldığını söyledi.
Özhaseki, bunun anormal bir durum olmadığını, herkesin sevineceği bir konu olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"İçimizin vicdanen müsterih olacağı bir şey. Zaten oradaki okulları, yurtları, üniversiteleri, ne varsa bu milleti kandırarak almışlardı, dini duyguları istismar ederek almışlardı, milli duyguları istismar ederek almışlardı. Şöyle almışlardı, 'Kayseri'ye fakir öğrenciler geliyor, yurt yapacağız', 'Çocuklarınızı eğiteceğiz, daha ne istersiniz, terbiyeli çocuklar olacak.' Vermişti insanlar. 'Nijerya'da gözünden katarakt ameliyatı olacak bir garibin, ameliyat olmak için Hristiyan olmasını önlemek istiyoruz çünkü oradaki doktorlar misyoner, onların elinden bu hastaları kurtaracağız, dini kurtaracağız' diyerek, hastane parası toplamışlardı, insanlar bu amaçla vermişlerdi bu parayı ve oraya hastane yapılmıştı. Bu millet bu hasbi duygularla bu paraları vermişti, şimdi kötüye kullanıldığını görünce, kötü kelimesi bile az ama böyle ifade edebiliyoruz, geri aldı. Bunların hepsi millete döndü. Milletin hayırları da yerini buldu. O yüzden bunlara hepimiz sevinmeliyiz."
"Bakanlıklarda, vilayetlerde komisyonlar kurulacak"
Bunun arkasında devlette yapılacak birtakım temizlikler olduğuna dikkati çeken Özhaseki, bundan kimsenin endişe duymaması, hiçbir sade, masum vatandaşın da bundan çekinmemesi gerektiğini vurguladı.
Bakan Özhaseki, sözlerini şöyle sürdürdü:
"OHAL'i millet için ilan etmedik. Bunu biz kendimize ilan ettik. Biz bunu elimiz rahatlasın diye ilan ettik. Dışarıdaki sosyal yaşam sürecek ama bu kötülerle olağan dönemdeki kanunlarla mücadele etmemize imkan yok. Okullara nasıl el koyacaksınız. 2 senedir patinaj yapıyoruz. Bazı okulların yuvası olduğunu biliyor muyuz? Evet biliyoruz. Burada bulunan, beni dinleyen herkes biliyor ki şu okul, şu vakıf bunların yuvası. Evet yuvası ama mevcut kanunlarla el koyamazsınız. O zaman OHAL'e ihtiyaç vardı. Bundan sonra gerek bu yapının dağıtılması ve oradaki mali imkanların devlete geri dönmesi gerekse bu işin içindeki bilfiil insanların, hani derler ya gündüz külahlı akşam silahlı insanların, devlet memuru gibi güzel güzel gezip onlara gece vakti yardım eden bu tip adamların temizlenmesi noktasında da elimizin sağlam olması lazım. Yapılacak işler, bütün bakanlıklarda, vilayetlerde komisyonlar kurulacak. Komisyonların başına en yetkili insanlar gelecek. Onlar tespitler yapacak. Neticesinde ona göre karar verilecek."
Burada belki de en büyük tehlikenin bu işin adeta "cadı avına" dönüştürülmesi olduğuna dikkati çeken Özhaseki, "Bu da veballi bir iş. Bunun olmaması için hepimizin elimizden ne geliyorsa yapması lazım. Çünkü bu dönemlerde fırsatçı insanlar çıkar ve sevmediği insanları şikayet eder. Bu da günahtır, vebaldir. Bu konuda çok titiz olmalıyız. Yapacağımız işlerde adaletten, hukuktan asla şaşmamalıyız. İnşallah, biz bunlara sonuna kadar riayet edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Size kurban verecek kimsemiz yok desinler"
Bundan sonra ailelerin çocukları ve kendileriyle ilgili birtakım sosyal aktivitelerde bulunurken, fikir kulüplerine, etkinliklere giderken bunların şeffaflığına dikkat etmelerini isteyen Özhaseki, şunları söyledi:
"Açık olan yerlerde bulunsunlar. Gizli olan saklı olan, 'Kimseye deme, yemin et, sakın dışarıya sızdırma' denilen yapıların dışında kalsınlar. Şeffaf olan, aleni olan, devletin yanında olan, milletin lehinde olan ne varsa eyvallah. Orada sonuna kadar hürriyetlerini devam ettirsinler, işlerini görsünler ama böyle olmayan kapalı yerlerde, evlerde, abi, abla evlerinde, toplantılarda 'çocuğunuzu yetiştirelim, İngilizce kursu verelim, matematik kursu verelim, falan liseye de sokarız' gibi yalan dolanlarla içeriye doğru çağırdıklarında asla hiç kimse itibar etmesin. 'İşinize' desinler, 'size kurban verecek kimsemiz yok' desinler. 'Niye siz bir araya geldiniz de benim çocuğuma yardım etmeye uğraşıyorsunuz ki, maaşı nereden alıyorsunuz, hangi amaç için bunu yapıyorsunuz?' desinler ve oraya bir soru işareti ile bakıp kolay kolay kimsenin yanına göndermesinler. Bu tip faaliyetleri yapacaklarsa gelsinler izin alsınlar, aleni olarak yapsınlar."
Özhaseki, gazetecilerin sorusu üzerine de kapatılan okullardaki öğrencilerin puanlarına göre hangi devlet okullarına nakledileceğinin belli olduğunu ancak kapatılan okullara ödedikleri ücreti devlet okullarına da ödemeye devam edeceklerini belirtti.
Çocukların geleceği ve istikbali ile ilgili bir sorun olmadığını dile getiren Özhaseki, velilerin büyük bir bölümünün çocuklarının bu okullar yerine bir devlet okulundan diploma alacak olması dolayısıyla sevinçli olduklarını kaydetti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, teröre destek veren belediyelerin durumuna ilişkin, "Orada bir sıkıntı vardı ama yeni bir kanun taslağı hazırlıyorlardı. O da torba yasa ile birlikte gelecekti Meclis'e. Herhalde 1 hafta-10 gün içinde gelir. Bunun yeniden oradan alınıp Kanun Hükmünde Kararname (KHK) içine atılması doğru olur mu diye kendi içimizde tartıştık, OHAL ve KHK ile ilgili bu yetkiyi çok aşırı kullanmama kararına vardık." dedi.
Özhaseki, partisinin Kayseri il teşkilatında düzenlediği basın toplantısında, 65. Hükümet'in Doğu'daki terörü bitirmek, oradaki insanları huzura kavuşturmak, sükutu sağlamak ve oradaki zararları karşılamak noktasında önemli adımlar attığını belirtti.
Bu işin bir parçasının da kendisi olduğunu vurgulayan Özhaseki, şunları söyledi:
"Her hafta gidiyorum oraya. Geçen hafta benim programda Nusaybin ve Yüksekova vardı. Biraz ara verdik, gelecek hafta da devam edeceğiz. Bunları yaparken bir taraftan da ekonomiyi canlandırmak, özellikle yurt dışına bağlı sermaye çekilişine bağlı olarak yaşanabilecek birtakım durağanlıkları önlemek, belki seçim sonrası bütçe açığı noktasında oluşabilecek birtakım sıkıntıları biraz daha giderebilmek, insanlara güven verip çok büyük yatırımların yapılmasını sağlayacak ortamları oluşturabilmek adına iyileştirme programları hazırlıyoruz. Buna teşvik paketi mi dersiniz, iyileştirme paketi mi dersiniz, hükümetin desteği mi dersiniz, her şey söylenebilir ama amacımız belli. Bunun için birinci paket çıkmıştı. Bu paketlerin devamı gelecek ve bütün bakanlıklarımız kendi bakanlıklarıyla ilgili piyasada oluşabilecek iyileştirmeleri hazırlamakla meşguller. Bir taraftan kaynak oluşturmakla meşguldüler, bir taraftan israfı önleme adımlarının peşindeydiler, bir taraftan da herkes 'ben kendi alanımdan ne yapabilirim' diye çaba içindeydi."
- "Kentsel Dönüşüm Kanunu istediğimiz hızda gitmiyor"
Özhaseki, kendilerinin de bu noktada iki toplantı gerçekleştirdiğini anlatarak, özellikle inşaat sektörüyle ilgili ciddi toplantılar yaptıklarını ifade etti.
İstanbul'daki bu toplantılarda iki soruya cevap aradıklarına değinen Özhaseki, şöyle devam etti:
"Birisi iştahla, hızla çıkardığımız Kentsel Dönüşüm Kanunu istediğimiz hızda gitmiyor. Bunu herkes biliyor. Tıkanmışlık var, mahkeme kararları var, birtakım da şikayetler var. Aynı toplantıda 'şu anda Türk ekonomisinin yüzde 20'lik kısmına sahip olan inşaat sektörünün önünü nasıl açarız' diye konuştuk. İnşaat sektörü bizim için önemli. Dünyadaki 250 en büyük inşaat firması arasında geçen yıl 42 Türk firması vardı. Son 10 yılda 220 milyar dolarlık iş almışlar. Onların içeride de büyük yatırımları var. Bunları nasıl rahatlatırız diye konuştuk. Bu toplantılardan sonra bir rapor hazırlayıp, bakanlar kurulunda bir sunum yapıp belki de 15-20 gün, 1 ay içinde bir teşvik paketiyle ya tek başına ya da başka sektörlerle Sayın Başbakanın açıklayacağı bir modele alt yapı hazırlıyorum. Bu konuda çalışmalarımız son aşamaya geldi."
Teröre destek veren belediyelerin durumu
Özhaseki, gazetecilerin Güneydoğu'da terör örgütüne destek veren belediyelerin durumu hakkındaki sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Orada bir sıkıntı vardı ama yeni bir kanun taslağı hazırlıyorlardı. O da torba yasa ile birlikte gelecekti Meclis'e. Herhalde 1 hafta-10 gün içinde gelir. Bunun yeniden oradan alınıp Kanun Hükmünde Kararname (KHK) içine atılması doğru olur mu diye kendi içimizde tartıştık, OHAL ve KHK ile ilgili bu yetkiyi çok aşırı kullanmama kararına vardık. Çünkü muhalefet de özellikle 'Bizi aşarak iş yapmayın, böyle olursa biz size destek veririz.' diyorlar. İyi gelişen, sıcak gelişen bu muhalefet ile ilgili tavrımızda, doğrusu kanunla yapılabilecek işleri kanunla yapmak niyeti taşıyoruz. Onların da bu eleştirilerini ciddiye alıyoruz. O yüzden terör bölgesinde, teröre ilişen belediye başkanlarıyla ilgili konuyu bu kapsam içine almamaya karar verdik. O kanun torba yasa ile gelecek. Oradaki maksadımız da çok belli, ülkemizin Güneydoğu bölgesindeki 100'den fazla HDP'li belediye var. Bunların bir kısmı teröre resmen bulaşmışlar. Elemanlarını oradan almışlar, elemanların paralarını kesip dağa gönderiyorlar, çukurlar kazılırken iş makinelerini veriyorlar, belediye depolarını adeta onların lojistik üssü gibi kullandırıyorlar, TSK'ya karşı, polislerimize karşı savaş veriyorlar ve kendi kendilerine çıkıp öz yönetim ilan ediyorlar. Bunlara karşı seyirci kalacak halimiz yok. O yüzden bunların görevden alınmasıyla ilgili de niyetimiz ve kararımız kesin. O yüzden de Kandil'in acayip tutuştuğu, 'Buraya kimi atarsanız onu vuracağız' gibi tehditler de arka arkasına geliyor. İstedikleri kadar tehdit etsinler, istedikleri kadar bağırıp çağırsınlar, bu konuda bizim kararımız net ve kesin."
FETÖ'nün darbe girişimine tepkiler
Bakan Mehmet Özhaseki, FETÖ'nün darbe girişimi sürecinde ilk andan itibaren muhalefet partisi genel başkanlarının tavırlarını ortaya koyduklarının altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kimisi erken, kimisi biraz geç ama hiç önemli değil. Darbeye karşı olduklarını, bu grubun yapmış olduğu darbe teşebbüsünün lanetlenmesi gerektiğini, milletin iradesi üzerinde asla böyle bir oyun oynanmayacağını net olarak ifade ettiler ve tavırları da gayet olumluydu. O yüzden de Sayın Devlet Bahçeli'yi tebrik etmek lazım. Karşılıklı atışmamız ve husumetimiz olan Kemal Kılıçdaroğlu'nu da tebrik etmek lazım. Bunun yanı sıra Saadet Partili arkadaşlarımızı da tebrik etmek lazım. Aslında Güneydoğu'daki halkı da tebrik etmek lazım. Ben Cizreliler ile neredeyse akraba oldum, birçok insan tanıyorum. Oda başkanlarının isimlerini bile sıralayabilirim. Kayseri'dekiler kadar biliyorum. Orada HDP'nin oyu yüzde 90. Onlar bile sokaklara döküldüler, ellerine Türk bayrağı aldılar, terörü lanetlediler, darbe teşebbüsünde bulunanları lanetlediler. Oradaki insanların alnından öpmek lazım. Güneydoğu diye ifade ettiğimiz 11-12 şehirde, bütün sokaklar, meydanlar da Türk bayraklarıyla doluydu. İstiklal Marşları adeta gönderde çınlıyordu. Oralardaki halkımızın da hepsinin alnından öpüyoruz."
Yorum Yaz