Nasuh Mahruki evinin kapılarını açtı!
İki yıl önce Bhutan Krallığı’nda sıra dışı bir düğünle evlenen Mine-Nasuh Mahruki çiftinin evleri de evlilik törenleri gibi sıra dışı, özgün, rahat, hayat dolu ve huzurlu...
Bu aşk hikâyesi nasıl başladı?
- Mine Mahruki: başladı. 2001'de İzmir'de Avrupa Rallisi yapılacaktı. Nasuh da ralli ekibindeydi, İstanbul'dan İzmir'e gelecekti. Nasuh'un ekibine lojistik anlamda destek verecektim. Tek İzmirli ve arabası olan bendim. Havaalanından Nasuh'u almak bana düştü. Gittim alandan aldım, alış o alış, bugünlere geldik.
* Sizi ne etkiledi?
- M. Mahruki: Nasuh'u hiç yakınd an görmemiştim, basından tanıyordum. Hayata karşı duruşu, davranışı ve zekâsından etkilendim.
* Peki siz?
- Nasuh Mahruki: Arabadayken zarif, düzgün Türkçe konuşan, çok hanımefendi bir hali vardı Mine'nin. Karşılıklı diyaloglarımızda da iyi anlaştık.
* Ne iş yapıyordunuz İzmir'de?
- M. Mahruki: Özel bir firmada bilişim sektöründe satış müdürüydüm. şimdi de danışmanlık yapıyorum. Nasuh, özel firmalara seminerler veriyor, bunlarla ben ilgileniyorum.
* Epey zaman flört ettiniz, ne kadar sürdü?
M. Mahruki: Sekiz buçuk yıl beraberdik, ayrı şehirlerdeydik. ılişkimizin temelini özlemle doldurduk. Yapımızda kıskançlık olmadığı için ayrı şehirlerde olmamız bizi olumsuz yönde etkilemedi. Her tatilimizi, her boş anımızı birlikte yaşamak için çaba harcadık.
NASUH BENDEN DAHA ROMANTİK
* Bhutan Krallığı'nda bir köyde evlendiniz, nasıldı?
- M. Mahruki: Düğünümüz çok keyifliydi. Kazanlarda yemekler pişti. Köy halkı yedi, içti, sarhoş oldu. Koskoca bir ateş yakıldı, danslar edildi. Yedi Lama bütün gün dua etti.
* Cesur olduğu kadar romantik midir Nasuh Bey?
M. Mahruki: Benden daha romantiktir. ıkili ilişkisinde çok yumuşak biri. Çok özenli, her şeye dikkat eder. Her şey çok keyifli ve romantik ilerliyor.
- N. Mahruki: Işin sırrı uyumda. Uyumu bulunca huzur da oluyor. ınsan daha ne ister ki?
* Bebek istiyor musunuz?
- M. Mahruki: Evet.
* “Yükseklerin kuralı; kolay kolay, yavaş yavaş” diyorsunuz. Hayatta da yavaşlamayı öğrendiniz mi?
- N. Mahruki: Erasmus, 500 sene önce söylemiş. “Ağır ağır acele et”. Hakikaten bu hayatta ağır ağır acele etmek lazım.
* Gözükara mısınız?
- N. Mahruki: Yapılması gerekeni yapmaya programlanmış bir yapıya sahibim.
Risk almayı seviyor musunuz?
- N. Mahruki: Gerekirse! O şeyin ne kadar önemli olduğuyla alakalı olarak evet, alırım.
* Hem doğa hem şehir hayatı. Hangi Nasuh ile yaşamayı çok seviyorsunuz?
- N. Mahruki: ıkisinin de yeri başka. ıkisinde de farklı taraflarım besleniyor, öne çıkıyor.
* “Her şeyim ve hiçbir şeyim” diyerek hayatın anlamını da çözmüşsünüz.
- N. Mahruki: Onlar, Everest'in zirvesindeyken yazdığım, hissettiğim duygulardı.
EVEREST'E İLK ÇIKTIĞIMDA HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM
* Everest'in zirvesinde ne hissettiniz, ağladınız mı?
- N. Mahruki: 1995'te ilk çıktığımda zirvede 20 dakika yalnız kaldım. Dünyanın en yüksek noktasında bir tek ben vardım. Acayip değişik bir duygu, anlatmak mümkün değil. Hüngür hüngür ağladım. Video kameramla 20 dakika çektim her şeyi. 2010'da çıktığımda 60 kişiyle beraber zirvedeydim ama 95'teki duygu daha kuvvetliydi.
* Sizi ne korkutur?
- N. Mahruki: Sakat kalmaktan korkarım, bir de birilerine haksızlık etmekten...
44 YAŞINDAYIM, BÜTÜN HEDEFLERİME ULAŞTIM
* Daha da yavaşlamayı düşünüyor musunuz?
- N. Mahruki: Zaten yavaşladım. Eskiden Küçük Bebek Yokuşu'nu her gün bisikletle çıkardım. 50 kilo sırt çantasıyla her gün basamak aletinde tırmanma çalışırdım. Artık 44 yaşındayım. Ulaşmak istediğim hedeflerime ulaştım.
* Tatillerinizi nerede geçirirsiniz?
- N. Mahruki: Bir proje yoksa Finike'de bir evimiz var, oraya gitmeyi tercih ediyoruz.
İçsel yolculuğunuzu nasıl yaparsınız?
- N. Mahruki: Düşünürüm, okurum, yazarım. ınsan yazarken çok şey öğreniyor. Platon “Düşünmek ruhun kendisiyle konuşmasıdır” der.
AşK O KADAR GÜÇLÜ DUYGU Kİ ÇOK BÜYÜK BİR MALİYETİ VAR
* Aragon, “Aşk bize güç veren tek özgürlük yitimidir” der. Aşk ve özgürlük için ne söylersiniz?
- N. Mahruki: Aşk sonuçta insanın kendi varlığını bir şeye adaması. Bu vatana, millete, inandığınız bir davaya olur, AKUT'a olur, sevdiklerinize olur. O kadar kuvvetli bir duygu ki, büyük bir maliyeti var size. Gerçek aşk, insanın o özgürlüğünü bambaşka bir yere getirir. Verdiği güç yitirdiğiniz özgürlüğe, yaptığınız fedakârlığa fazlasıyla değer.
Eda Doğan / Hello
Yorum Yaz