'Piyasa sahte emlakçı dolu!'
Emlakçılar Birliği Başkanı Hasan Sungur, gayrimenkul sektörünün korkunç bir mağduriyetin arifesinde olduğu uyarısında bulundu.
Kıbrıs Türk Emlakçılar Birliği (KTEB) Başkanı Hasan Sungur, emlakçılığı düzenleyen mevcut yasanın çoktan kadük olduğunu, yeni yasanın ise savcılıkta takılıp kaldığını belirterek, KKTC gayrimenkul sektörünün korkunç bir mağduriyetin eşiğinde olduğu uyarısında bulundu.
Türk Lirası'nın son dönemlerde döviz karşısında hızlı değer kaybı nedeniyle KKTC vatandaşlarının artık dövizle gayrimenkul alamayacağını anladığını, hükümetin aldığı son kararla da yabancıların ülkede birden fazla gayrimenkul almasının önünün açıldığını hatırlatan Sungur, bu durumda emlakçıların başta Arap ve Rus müşterilere yöneldiğinin altını çizdi.
Sungur bu noktada, ülkede hızlı bir şekilde kayıt dışı emlakçılığın arttığını ve yüzlerce sahte emlakçının Arap ve Rus orijinli yabancılara emlak satmaya çalıştığını ancak, bu kişilerin düşük fiyatla sadece kâğıt üzerindeki mülkleri satışa sunduğunu vurguladı.
“Emlak sektöründe ciddi bir sıkıntının ötesinde, gözle görülür bir panik de var” diyen Hasan Sungur, “Zira çok ciddi bir dolandırıcılığın başlangıcındayız. Türk Lirası üzerinden maaş alan yerli halk, sterlin bazında fiyat ödeyerek ev sahibi olamayacağının artık farkında. Yerel halk bu işten umudunu kesince, Araplar ve Ruslar başta olmak üzere diğer ülke yurttaşları, gayrimenkul yatırımında ön plana çıktı. Bu durum da ‘bu insanlara özel' bir dolandırıcılığın başlamasına neden oldu” iddiasını dillendirdi.
“Paraları toplayıp yok olacaklar”
Arap ve Rus orijinli müşterilere yönelik faaliyet gösteren sözde emlakçıların, ülkedeki yasal boşluktan faydalanarak ve hiçbir kayıt altına da girmeden gayrimenkul işi yaptıklarını savunan Sungur, “Daha önce de bu tarz şeyler bu ülkede yaşandı. İnsanlara ev satacakları vaadiyle halktan para toplayıp sırra kadem basanları da bu ülke unutmadı. Bu mağduriyetin aynısını, bu kez Arap ve Rus müşteriler yaşayacak. Bilhassa Arap müşterilerin önemli bir kısmı, satın aldığı evin tutarını peşin ödüyor. Bu insanlara ev satan sahte emlakçıların da ortadan kaybolduklarını, yakın gelecekte göreceğiz” sözleriyle, ‘merdiven altı' emlakçılığının meydana getirdiği durumun vahametine dikkat çekti.
“Yasa zaten kadük”
Mevcut Emlakçılar Birliği Yasası'nın, bu tarz sorunları engellemede zaten kadük olduğunu iddia eden Sungur, “Yeni yasa da ne yazık ki savcılıkta takıldı kaldı ve toplumumuzu daha önce de yaralamış bir tehdidin yeni yaralar açmasının önüne geçilemedi. Bu sektörde ciddi bir yasal düzenleme ve güncelleme şart” ifadelerini kullandı.
Sadece iki kentte 100 civarında sahte emlakçı…
Kayıt dışı emlakçılığın, Kuzey Kıbrıs'ın kanayan yaralarından olduğunu belirten Sungur, “Yaptığımız sınırlı araştırmalar ve bize gelen ihbarlar dahi hepimize gösteriyor ki sadece Lefkoşa ve Mağusa'da toplam 100 civarında sahte emlakçı var ve bu sayı, günden güne artıyor” dedi.
Arap müşterilere yönelik izinsiz çalışan Arap öğrencilerin de sayısının 100'lerce olduğunu savunan Sungur, “Uygun fiyatla yabancı menşeli insanlara ev sattıklarını iddia eden bu kişiler, Arap ve Rus müşteriler tarafından ne yazık ki ciddiye alınıyor. Aslında ortada ne ev var ne de başka bir şey. Kayıt dışı emlakçılık yapan bu şahıslar, bir gün gelecek ve bir daha dönmemek üzere buralardan gidecek” diyerek, yakın geleceğin, emlak sektöründe çok ciddi sıkıntılara ve mağduriyetlere gebe olduğunu savundu.
“Tapulara güven kalmayacak”
Yaşanması olası söz konusu sürecin en büyük tahribatının da KKTC tarafından verilecek tapulara duyulan güvenin tüketilmesi olacağını da savunan Sungur, “Müteahhit kayıplara karışacak, malı satan emlakçı zaten kayıp. Çok büyük bir dolandırıcılığın arifesindeyiz” ifadesiyle, emlak sektörümüze özellikle yabancı yatırımcı nezdinde gözle görülür bir güven kaybı yaşanacağı uyarısını yaptı.
“Fiyatları ucuzlattıklarını nasıl iddia ediyorlar?”
İnşaat sektörüne dair girdi maliyetlerine henüz yakın geçmişte hatırı sayılır oranda zam yapıldığını ve hatta bu zam oranlarının, beton ve kalıp teknolojileri ve işçilik gibi kalemlerde yüzde 100'ü bulduğunu belirten Sungur, “Hal böyleyken, bazı firmaların ‘Fiyatları TL'ye endeksledik; sterlini 5, Euro'yu 4, doları da 3 TL yaptık; eski fiyatlara döndük'… gibi iddiaları ciddiye alınabilir mi? Malzeme üreticilerinin ve taşeronların, yüzde 100'ü bulan zamlarına rağmen müteahhit veya emlakçı, kendi fiyatlarında indirim nasıl yapabilir? Bu gibi iddiaları taşıyan firmaların inşaatlarının değil; ancak ‘inşaat planlarının' ortalıkta dolaşması, kimseyi uyandırmaz mı?” diye sordu.
“Sektör bazlı zamlar dövizi nasıl aşar?”
“Yap-sat iş yapacaklardan, her şeyden önce teminat mektubu, ipotek veya bu işte yeterince nitelikli, tecrübeli ve güvenilir olunduğuna dair delil talep edilmeli” diyen Sungur, hükümet ve basın, bir başka detayı daha sorgulamalı. Hayvancı, çiftçi, esnaf, memur veya herhangi bir meslek grubu, hükümetle ‘bir şekilde' anlaşıyor ve hükmet-sektör çatışmasının halka yansıması kısa süreli oluyor. İşçinin maaşı yüzde 100 mü arttı ki inşaat sektörlerine dair kalemlerin fiyatlarına ‘hem de bir gecede' yüzde 100'ü bulan zamlar yapılabiliyor? Döviz kurları bile marttan bu yana bu denli yükselmedi. Bu ülkede rekabet yasaları ve devlet denetimi madem var, herhangi bir iş kolundaki fiyatlardaki artış, dövizdeki artışı bile geçemez, geçmemeli. Ekonomi Bakanlığı veya Bayındırlık Bakanlığı, asgari ücretin yüzde 20 bile artmadığı bir ülkede -söz gelimi- inşaat kalıbı fiyatlarının yüzde 100 ‘nasıl olup da' arttığını irdelemeli” dedi ve hükümetten, inşaat sektörüne dair kalemlerdeki fahiş zamlara karşı denetim ve acil eylem planı talep etti.
“Hem ekmeğimiz bütün hem karnımız tok olamayız”
“Mevcut hükümet önce uzunca bir süre durakladı, şimdi de haddinden fazla hız yapmaya başladı” ifadelerini kullanan Sungur, “Hükümetin ikmal gücü ne yazık ki zayıf. Onları pekiştirecek ve rahatlatacak bir güce sırtlarını dayayamıyorlar ve bunun doğal sonucu olarak da ne yazık ki arkalarında bir enkaz bırakıyorlar. Oy silahına sahip vatandaşı kayıracak düzenlemeler yapmak, hükümet bileşenlerinin kısa vadede işine geliyor fakat iş yerlerinin batması durumunda vatandaşın uzun vadede işsiz kalacağı gerçeğiyle yüzleşmiyorlar. ‘Hem ekmeğimiz bütün hem karnımız tok olalım' gibi bir şey keşke olsa ama olamaz. Hükümet edenler, bu gerçeğe uyan bir politika izlemeli” sözleriyle hükümete hem eleştiri getirdi hem de yol haritası çizdi.
Yorum Yaz