Süleyman Tunç, Türkiye’deki termal algısını değerlendirdi!
Taraklı Termal Turizm Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Süleyman Tunç, Türkiye’deki termal algısını ve termal projelerini değerlendirdi
Türkiye Termal Turizmde hizmete giren beş yıldızlı otelleri ve devre mülk projeleri ile son yıllarda bir hayli yol almıştır. Tüm bu gelişmelere rağmen termal yatırımlar toplumun geniş kesimlerinde arzu edilen yankıyı meydana getirememişleridir. Henüz, termal tesislerde tatil yapılabileceği düşüncesi tatilcilerin öncelikleri arasına girememiştir.
Sektör, termallerle ilgili yanlış algıları düzeltmek zorundadır. Algılar gerçekleri gölgede bırakıyorsa, değiştirmemiz gereken öncelikle algılardır.
Ülkemizde termal algısı ne yazık ki Hamam (kaplıca-çermik) ve Huzurevi ikileminin arasına sıkışmıştır. Termal turizm, alternatif turizm olarak algılanmakta, diğer turizm çeşitlerinden soyutlanmaktadır. Termal turizm, hatta bütün turizm çeşitleri birbirlerinin alternatifi değil tam tersine tamamlayıcılarıdır.
Termal turizm; Yayla, Kayak, Doğal Tedavi, Kongre, Kıyı, Spor, Doğa, Tarih, Kültür, Gastronomi, Medikal ve Geriatri gibi daha birçok turizm seçeneği ile bütünleştirilebilir. Tatilciler aynı tatil dönemi içinde farkı deneyimleri birlikte elde edebilirler.
Genç nüfusun termal tesislere bakış açısı; sadece yaşlılar bu tesislere gider şeklindedir. Termal tesislerden yararlananların ortalama yaşları ellinin üzerindedir. Yüksek yaş ortalaması huzur evi algısının altında yatan en büyük sebeptir. Tesisler yeni yeni bu alanda çalışmalar yapmaya başlamış, genç nüfusa albeni sağlayacak planlamaları gündemlerine almışlardır. Aksi takdirde aktivitelerden yoksun tesislerde çocuk ve gençlerin severek ve isteyerek tatil yapmaları beklenemez.
Termal denilince akla gelen bir diğer algıda, hastalıktır. Bu düşünce ülkemizde uzunca bir süre hâkim olmuş, halen daha etkisini sürdürmektedir. Öyle ki; bir dönem termal tesislere gidenlere geçmiş olsun, ne rahatsızlığın var soruları sıkça sorulmuştur. Termal suların hasta olan kişilere şifa kaynağı oldukları gibi asıl kullanım amaçları koruyucu ve önleyici tedavi unsuru olmalarıdır. Yani gençlere ve sağlıklı olan kişilere daha zinde bir yaşam için destek olmalarıdır.
Dünya görüşleri açısından da termallerle ilgili yanlış algılar güçlüdür. Termal tesisler sadece muhafazakâr ailelerin yararlandığı alanlar olarak bilinmektedir. Muhafazakâr ailelerin termal turizme gösterdikleri talep sektörün gelişmesini teşvik etmiştir. Bu demek değildir ki bu tesisler sadece muhafazakâr ailelere hizmet etmektedir. Günümüz Türkiye'sinde her görüşten tüketicinin yaralanabileceği oteller ve devre mülk projeleri tatilcilere hizmet vermektedir. Termal kaynaklar Allah'ın insanlara bahşettiği bir nimettir. Her din ve görüşten insana hitap eder. İnsanoğlunun dini ve görüşü ne olursa olsun bedenlerinin ihtiyaçları aynıdır.
Gelir düzeyleri üzerinden de termallerle ilgili yanlış bir algı söz konusudur. Genel algı, termal tesislerin düşük gelir grupları tarafından tercih edildiğidir. Bir dönem termal tesislerde tatil yapmanın daha ekonomik olduğu bir gerçektir. Özellikle turizmimizin yeni yeni geliştiği dönemlerde termal tesisler, kıyı bölgelerimizde faaliyet gösteren tesislerden daha ekonomik hizmet vermişlerdir. Seksenli yılların ortalarına kadar Anadolu'da Ilıca'lar olarak tabir edilen bölgelerde binlerce çadır kurulur hem tatil yapılır hem de termal sulardan istifade edilirdi. Ülkemizde artık her gelir grubuna hitap edebilen termal tesisler hizmet sunmaktadır. Geçmişte dar gelirli grupların yararlandığı termaller, günümüzde stresli ve yoğun iş koşullarında faaliyet gösteren yüksek gelir grupları içinde elzem hale gelmiştir.
Termaller banyo yapılan ve yüzülen mekânlar olarak da algılanmakta. Anadolu'da insanlar eğer bölgelerinde termal-ılıca-kaplıca varsa banyo ihtiyaçlarını bu mekânlarda gidermişlerdir. Özellikle evlerin içinde banyo bulunmadığı ve günümüz imkânlarına sahip olunmadığı dönemlerde kaplıcalar-çermikler sosyal bir ihtiyacı karşılamışlardır. Genellikle Belediye ya da Özel İdarelerin işlettiği bu tesislerin havuz kısmı yüzme ihtiyacını karşılamış, banyo denilen kabinler ise hastalara şifa kaynağı olmuştur. Kaplıcalar bulundukları bölgelerde hayatın bir parçası olmuş, günün şartlarında üzerlerine düşen görevi fazlasıyla ifa etmişlerdir. Günümüzde termal denildiğinde hamam ya da banyo algısını akla getiren bu arka plandır.
Banyo ihtiyacını karşılamak ve sosyal aktivite mekânları olarak termal tesislerden yararlanmak, bu kaynaklardan yeterince faydalanmamak manasına gelir. Uzmanlar termal kürleri on beş veya yirmi birer günlük olarak tavsiye etmektedirler. Bir vitamin ya da ilacın faydalı olabilmesi için nasıl bir kullanım şekli varsa, termal sularda aynı şekilde uzman görüşü ve tavsiyesi veya reçete doğrultusunda kullanıldığında hem şifa kaynağı, hem de koruyucu-önleyici tedavi fonksiyonlarını yerine getirebilirler.
Termal tesislerimiz;
- Koruyucu ve önleyici tedavi unsuru olarak ön plana çıktıklarında,
- Konaklayanların yaş ortalamaları otuzlu yaşlara kadar gerilediğinde,
- Kür uygulamaları yaygınlaştığında olumsuz algıları değiştirmiş, başarıyı yakalamış, katma değeri yüksek hizmet üretmiş olur.
Yorum Yaz