- Güncel
- 25.03.2014 09:55
- Okuma Süresi: 01:04 dakika
Taksim'e camii yapılacak mı?
Yıllarca Taksim'e cami meselesini tartıştık. Hatta 28 Şubat sürecinde, bir iftar çadırında Erbakan'ın böyle bir cümle telâffuz etmesi, yeri göğü inletmişti
Dinle ilişkili herhangi bir söz veya davranış biçimi, bilimsel çerçevede değil, duygusal olarak değerlendiriliyor. Taksim'e cami gerekli mi, değil mi, bunu ben bilemem. Böyle bir cami, estetiği olumsuz mu etkiler? Bunun da değerlendirmesini yapacak birikime sahip değilim. Ancak bittikten sonra fikir sahibi olabilirim. Ama cami yapılacak diye, endişe duymam. Çünkü camileri, gericilik odağı, cami inşa etmek isteyenleri de yobaz olarak görmüyorum.
İstanbul 1. İdare Mahkemesi, "Taksim'e cami" konusunda Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nin açtığı iptal davasını reddetti. Mahkemeye göre, "Taksim'e cami için öngörülen alan çok büyük değil; zaten aynı yerde çirkin görünüşlü bir mescit bulunuyor. Kamu yararı açısından olumsuzluk yok. Bölgenin Müslüman nüfus yapısının önemli ölçüde değişmesine rağmen 100 yıldır herhangi bir cami inşa edilmedi; üstelik Taksim Kışlası içinde olan cami de yıkıldı; bölgede cami sayısı yetersiz."
Konu herhalde Danıştay'a da intikal edecek. Zira, itiraz edenler pes etmiyor. Oysa birkaç hafta önce, Türkiye'de başörtüsü konusunda adeta bir devrim yaşandı. Adıyaman Garnizon Komutanı Jandarma Albay Yusuf Yalçın, Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'ni birincilikle bitiren Hacer Şancı'ya diplomasını verdi. Şancı, tesettürlü bir öğrenci. Belgeyi, albayın elinden alınca, dünyanın sonu gelmedi.
3 gün önce Genelkurmay sessiz sedasız gazetelere akreditasyonu kaldırdı. Samanyolu televizyonu, Kanal 7, Zaman gibi basın kuruluşları ilk defa, Konya 3. Ana Jet Üssü'nde yapılan Anadolu Kartalı eğitim tatbikatına katıldı.
Basın kuruluşlarına gönderilen notta, geçmişte olduğunun aksine "akredite basın yayın kuruluşu" ifadesi yer almıyordu.
Türkiye normalleşiyor... Endişeli modernlere duyurulur.
Nazlı Ilıcak / Sabah
Yorum Yaz