Türkiye'yi bekleyen risklere karşı dönüşüm programını açıklanacak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, Başbakan Davutoğlu'nun, önümüzdeki günlerde, geleceğe dönük Türkiye'yi bekleyen risklere karşı 23 dönüşüm pro
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Rumelili Yönetici Sanayici ve İşadamları Derneği (RUMELİSİAD) tarafından Bursa'da bir otelde gerçekleştirilen "36. Rumeli Buluşmaları Etkinliği"nde yaptığı konuşmada, son yıllarda dünya genelinde yaşanan olayların ekonomiye ciddi yansımalarının bulunduğunu, dünya ekonomisinin bu nedenle ciddi krizlerle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Çelik, toplantıya biraz geciktiğini, bunun nedeninin Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun önümüzdeki günlerde açıklayacağı bir program olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
Programın içinde bin 200'ün üzerinde tedbir, çözüm ve reformlar var
"Sayın Başbakan önümüzdeki günlerde geleceğe dönük Türkiye'yi bekleyen risklere karşı 23 dönüşüm programını açıklayacak. Bu dönüşüm programı içinde bin 200'ün üzerinde tedbir, çözüm ve reformlar var. Bu ne demek? Küresel ekonomi tablosunu gören Türkiye, bundan etkilenmemek adına önlemlerini, tedbirlerini çok öncesinden alan Türkiye olduğu için bu süreçleri son derece başarıyla atlatabiliyor. 2008'in sonunda başlayan ve Bursa'yı da çok etkileyen o krizin teğet geçip geçmeyeceği tartışıldı. Dünyada neler yaşandı? Belli bir sıkıntılarla karşılaştı dünya. Halen İspanya bu işin içinden çıkmanın mücadelesini veriyor. Avrupa ülkeleri belki Almanya hariç diğerlerinde çok ciddi sıkıntılar var ama Türkiye bu süreci çok başarılı bir şekilde geçti. Sebebi bu. Beni bu toplantıya geç bırakan, saatler süren o önlemler paketleri Türkiye'nin önünü açıyor. İnşallah Türkiye ben inanıyorum ki yüzde 5'in üzerinde büyümeyi gerçekleştirecek potansiyeli harekete geçirebilecek bir noktadadır."
Türk ekonomisinin artık kırılgan bir yapıda olmadığını vurgulayan Çelik, Türkiye'de krizlere karşı dirençli bir ekonomik yapının bulunduğunu ifade etti.
"İş başa gelmeden önlemleri almak asıl olandır"
Salonda bulunan işadamlarına yönelik, "Her şey kazanmak mı? Her şey zengin olmak mı? Tabii ki değil. Programlarınızın temelinde insan merkeze oturmuyorsa neyi kazanırsanız kazanın, ne kadar kazanırsanız kazanın bunun bir anlamının olmadığını belirtmek istiyorum" diyen Çelik, şöyle devam etti:
"Bursa sanayi şehri. Türkiye'de 2002 yılında yüz bin işçide, 16 işçi çalışma sırasında hayatını kaybederken 2012 yılında yüz bin işçide 6 işçi hayatını kaybeder noktaya getirdik. Yüz bin işçide 6 işçi, iş kazasına maalesef kurban oluyor. 16'dan 6'ya inildi. Bu, olumlu bir gelişme. Yeterli mi? Değil. AB'de 27 ülkeninin ortalaması yüz bin işçide 3 işçi hayatını kaybediyor. Bizim de buraya gelmemiz gerekiyor. Bu anlamda çok ciddi çalışmalar yaptık. Önemli reformlar yaptık, önemli yasalar çıkarttık ama Soma olayıyla, İstanbul'daki asansör ve inşaatlarda meydana gelen kazalar doğrusu hem milletimizin, hem çalışanların, hem işverenlerin herkesin moralini çok ciddi şekilde bozdu. Uzaktan izlemek kolay arkadaşlar. 10 metrekarelik bir asansör çukurunda 10 kişi 120 metreden aşağıya düşüyorlar. O aşağıdaki tabloyu düşünebiliyor musunuz? Allah kimseye göstermesin. Hiç bir zenginliğe, hiç bir servete, hiç bir kazanca mukayese edilmeyecek feci bir tablo. Ben inanıyorum, bu kazalarla karşılaşan tüm işverenler 'keşke servetim gitseydi de bu iş başıma gelmeseydi' düşüncesindedir. O halde iş başa gelmeden önlemleri almak asıl olandır. İş başa geldikten sonra 'ah', 'vah' demek doğru olmasa gerek."
Çelik. bu tür olaylarda farkındalığın çok önemli olduğunu ifade ederek, işçinin, patronun farkında olmaması, bununla ilgili mevzuat düzenlemesi yapılmaması halinde kazanın 'geliyorum' diyeceğini anlattı.
İş kazalarıyla ilgili yeni yasa çalışması
İşverenin tüm ekipmanı çalışanına vermek durumunda olduğunu belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Madendeyse madende, fabrikadaysa fabrikada. Vereceğiniz ekipmanın tamamı yani değerini toplasanız 500 liradır, bin liradır. Onun maddi açıdan bir değeri yok. Farkında olmak ve insan merkezli yaşamak gerekiyor. Çalışanın hakkını, hukukunu önceleyerek yaşamak gerekiyor. İyi yaşansın, zengin olunsun ama bir başkasının bin liraya nasıl geçindiğinin ızdırabını gönlümüzde hissedelim. 'nasıl geçiniyor bin liraya bu vatandaş' bunu dert etmezsek farkındalığı oluşturamayız. Yani başkasının derdiyle dertlenmezsek biz kendimizi tanıyamayız ve bu yanlışların da önüne geçemeyiz...Çok ciddi güzel bir AB normlarına uygun bir yasayı çıkardık. O yasayla bir çok sorumluluklar geldi ama yaşanan olayları da dikkate alarak yeni bazı düzenlemeleri sayın başbakanımızla, ilgili bakanlarla, ilgili sivil toplum örgütleriyle, sendikalarla uzun uzun çalışmamızı tamamladık. Bu dönem içinde çok önemli düzenlemeler içeren, hem çalışana sorumluluk getiren, hem işverene müeyyideler getiren dengeli bir yasayı inşallah parlamentoya sevk edeceğiz."
AA
Yorum Yaz