Veysel Eroğlu: Fatih ormanının Maslak 1453 projesi ile hiçbir ilgisi yoktur!

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesine ilişkin toplantıda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Eroğlu, Afyonkarahisar'da askeri mühimmat deposundaki patlamanın ardından olayın bir kaza olduğunu söylediğini anımsattı. 

 

Eroğlu, ''Ama kaza deyince ihmal, tedbirsizlik, dikkatsizlik olmadı manasına gelmez. Onu ben sadece bahsettim'' diye konuştu. 

 

2/B arazileri konusunun 20-30 yıldır uğraşılıp da çözülemeyen bir mesele olduğunu belirterek, orman kadastrosu ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün birlikte çalışmasıyla 2/B alanlarında kullanıcıları, hak sahiplerini ve aynı zamanda Milli Emlak adına tescil işlemlerini tamamladıklarını söyledi. 

 

Orman köylülerinin, orman arazileri içindeki arazilerinin bedellerinin çok düşük olduğunu kaydeden Eroğlu, İstanbul ve Antalya gibi yerlerdeki arazilerin fiyatlarının ise yüksek olduğunu vurguladı.   

 

HES'lerin Türkiye'nin elektrik sigortası olduğunu ifade eden Eroğlu, HES'lerin şu ana kadar yaklaşık olarak elektrik üretiminin yüzde 34'ünü karşıladığını söyledi. 

 

Dünyada yenilenebilir ve temiz enerji kaynağı olarak bilinen HES'lerin enerjide dışa bağımlılığı azalttığını, cari açığın azaltılmasında önemli bir katkısı olduğunu belirten Eroğlu, bunların bütün dünyada teşvik edildiğini hatırlattı. 

 

Enerjiden büyük oranda pay alanların, bazı sivil toplum kuruluşlarını yönlendirdiğini savunan Eroğlu, ''Gitsinler Solaklı Vadisi HES'lerden önce ne haldeydi, şimdi ne halde bunu bir görmek lazım diye düşünüyorum'' ifadesini kullandı. 

 

Kendilerinden önce, yaklaşık 28-30 baraj ve hidroelektrik santralinin, hükümetler arası ikili işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yurt dışındaki konsorsiyumlara, Hazine garantili olarak verildiğini aktaran Eroğlu, bunları, çıkarttıkları bir kanun ile yap-işlet-devrete dönüştürdüklerini ve böylece Hazine'nin yaklaşık 45 milyar dolarlık dışarıya borçlanma yükünü kaldırdıklarını ifade etti. 

 

Eroğlu, Şu anda Rize'de, Trabzon'da olduğu gibi Giresun'da, Ordu'da ve Erzurum'da da vadileri tamamen yeniden ele aldıklarını, HES'lerden önceki hallerini tespit ettiklerini, buraları HES'lerden sonra da muhteşem vadiler haline getireceklerini belirtti. 

 

Bakan Eroğlu, burada hiçbir firmanın, sulama veya içme suyu için bir bardak dahi su satmasının söz konusu olmadığını vurguladı.   

 

Samsun'da yaşanan sel felaketiyle ilgili bilgiler veren Eroğlu, buradaki yağış miktarının kısa sürede 68 milimetre olduğunu, uzun yıllar temmuz ayı ortalamasının 38 milimetre olduğu göz önüne alındığında, aşağı yukarı bir ayda yağacak yağmurun iki katının 48 saatte yağdığını kaydetti. 

 

Şu ana kadar 5.6 milyon hektarlık bir alanı suladıklarını, yaklaşık 3 milyon hektarlık arazinin de sulanacağını anlatan Eroğlu, 2003 yılından itibaren klasik vahşi sulama yöntemleri terk ettiklerini, borulu sistemlere geçtiklerini ve şu anda yüzde 80'e ulaştıklarını anımsattı. 

 

Eroğlu, su ve gıdanın, önümüzdeki 30 yıl içinde dünyadaki en önemli sektörlerden biri olacağını vurguladı. 

     

     

Fatih ormanının herhangi bir firmaya ve kuruma tahsis edilmediğini belirten Eroğlu, şöyle devam etti: 

 

''Böyle bir şey olamaz. Orası tabiat parkı. Ancak biz genelde bu gibi alanları, işletmesini, müstecirlere ihale etmek suretiyle veriyoruz. Yani yoksa oradan bir orman kesilmesi falan değil, isteyen İstanbullu oradan belli bir giriş ücreti ödemek suretiyle istifade edebiliyor. 

 

Yoksa orası İstanbul 1453'ün ne alanında, ne alakası var, ne de oradan bir ağaç kesilmesi söz konusu. Onu özellikle belirtmek istiyorum.'' 

 

Eroğlu, ''Özellikle Fatih ormanının, İstanbul 1453 Projesi ile hiçbir ilgisi yoktur, tahsis edilmemiştir, ormanın da kesilmesi söz konusu değildir'' dedi. 

     

     

Hayvanları koruma konusundaki çalışmalara da değinen Eroğlu, Orman Kanunu'nda değişiklik yaparak, sokakta yaşayan hayvanların barınabilmesi için hayvan barınakları yaptıklarını anlattı. 

 

''Bütün hayvanları toplayacak değiliz. Kedilerin falan toplanması söz konusu değil'' diyen Eroğlu, özellikle sokakta gezen bazı hayvanların, kısırlaştırılması, küpelenmesi, aşılanması, yaşatılması ve sahiplendirilmesi prensibiyle hareket ettiklerini dile getirdi. 

 

Eroğlu, hayvan barınaklarına yerleştirilecek hayvanların, sokakta sürüler halinde gezen, insanlara zarar veren hayvanlar olacağını vurguladı. 

 

Ergene Havzası'na ilişkin çalışmalar konusunda da bilgiler veren Eroğlu, bir takım arıtma tesislerinin yapıldığını, sudaki renk probleminin halledilmesi için ise Marmara Denizi'ne deşarj yöntemi uygulandığını anlattı. 

     

     

Bir ilde tek bir kaynaktan su verilmesinin doğru olmadığını kaydeden Eroğlu, İstanbul'da su sistemini 7-8 noktadan entegre hale getirdiklerini söyledi. 

 

Kendilerinden önce İstanbul'da su olmadığını ifade eden Eroğlu, ''15 günde su veriyorduk. Ben dahi evimde Erenköy'de, İstanbul'un göbeğinde tamamen küveti doldurup bir hafta süreyle küvetten maşrapa ile su alıp öyle idare ediyordum. Hatta eşim 'Su profesörüsün, evinde su akmıyor' deyince doğrusu ben de çok rahatsız oldum, 1994'de İSKİ Genel Müdürü olmaya karar verdim'' dedi. 

 

Bakan Eroğlu, Türkiye'nin mavi bayrakta dünyada 4. sıraya yükseldiğini, temiz hava açısından şu anda standartları sağlamayan hiçbir ilin kalmadığını, atık suların yüzde 75'inin arıtıldığını kaydetti. 

 

Eroğlu'nun konuşmasının ardından, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesi kabul edildi.