'Vincin askısında beşinci kata çıkınca mühendis oldum'
İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Genel Müdürü Ayşen Esen, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadınların iş hayatındaki yerini anlattı.
Yaklaşık 35 yıldır iş hayatında söz sahibi olan Ayşen Esen, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaşam öyküsünün yanı sıra kadınların iş hayatındaki yerini ve karşılaştığı zorlukları AA muhabirine anlattı.
Yetiştiği aile ortamından dolayı hiçbir zaman kadın olmanın zorluklarını düşünmediğini ifade eden Esen, "Babam gazeteci-yazar, annem Türkolog'du. Kız-erkek ayrımı olmadan büyütüldük. Babamın her cümlesi 'benim kızım yapar' oldu. Dolayısıyla ben 'yapmanın' doğru olduğuna inanarak büyüdüm. Sonra iş hayatında karşılaştığım şeyler beni çok şaşırttı." diye konuştu.
Esen, Boğaziçi İnşaat Mühendisliği bölümünden o yıl mezun olan 9 kişi arasında yer aldığını belirterek, "İlk başta şantiyeci olmak istiyordum. Genel olarak üretmeyi, bir şeyler ortaya çıkarmayı seven bir insanım. Üretmiyorsam, topluma ve insanlara bir şey katmıyorsam o iş beni kesmiyor. Bir dükkanım olsun, harika mal satayım, zengin olayım gibi bir derdim hiç olmadı." ifadelerini kullandı.
"Vinç operatörüyle anlaştım"
Ayşen Esen, matematiği ve analitik düşünmeyi sevdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Böyle bir yapıda olduğum için okuldayken ileride 'ne okuyacaksın' düşüncesinin karşılığı mühendis olmaktı. O yüzden mühendis olmak her daim kafamda vardı. Mühendislikler içinde de daha çok makine mühendisliğine kayıyordum. Çünkü üretimi seviyorum. Ben lisedeyken kuzenim Boğaziçi'nde okuyordu, beni gezdirmeye götürdü ve görür görmez aşık oldum. Boğaziçi mühendislik olmazsa bir sonraki sene tekrar hazırlanacaktım. Başka bir yerde okumak istemiyordum. Bu kararı verdikten sonra lise 2 ve lise sonda sınıf birincisi oldum. Boğaziçi mühendislikte kendi içinde geçiş yapılabiliyordu. Bu yüzden 4 Boğaziçi mühendislik tercihi yazarak inşaat mühendisliğine girdim. "
Esen, üniversite ve iş hayatında çoğunlukla tek kadın olduğuna işaret ederek, "Boğaziçi'nde birinci sınıftan sonra sınıfın tek kızıydım. İş hayatına girince yine böyle oldu. Üreten tarafı sevdiğim için şantiyeci olmak istedim. Ayrıca çok fazla ofise girip oturabilen biri değilim. Şantiyecilik, şantiye koordinatörlüğü, İstanbul'un hafif metro işinin proje koordinatörlüğünü yaptım. Mühendislik yaparken başıma hep şu geldi; 'bir yabancı projeye girdik veya teklif vereceğiz, dil bilen mühendise ihtiyacımız var, sizi ofise alsak.' Böyle böyle hayat ofise doğru kaymaya başladı." şeklinde konuştu.
Bu doğrultuda, dış ticaret ve inşaatlarda kullanılacak büyük kalemlerle ilgilenmeye başladığını, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün demir-çelikleri ile Atatürk Barajı'nın demir-çelik ve patlayıcılarını kendisinin verdiğini anlatan Esen, şunları söyledi:
"1982 yılında ENKA şantiyesinde inşaat mühendisi olarak ilk stajımı yaptım. Aynı zamanda üniversitede okuyorum ve iş hayatını çok fazla bilmiyordum. Stajda canla başla çalışmak istiyorum fakat işçilere veya çavuşlara yapmaları gereken şeyleri söylediğimde doğru düzgün dinlemiyorlar ve erkek mühendislere benim söylediğimi bir daha soruyorlardı. Şantiye şefine bunu söylediğimde bana, 'kendimi onlara ispat edecek bir şey yapmam gerektiğini' söyledi. Ben de vinç operatörüyle anlaştım. Beton dökülüyor, 'betona bakmam lazım' diyerek vincin askısında beşinci kata çıktım. Çıktım, aşağıya indim. Sonrasında işçiye bir şey söylediğimde; 'Tamam mühendis hanım' dedi. Ben o gün vincin askısında beşinci kata çıkınca mühendis oldum. Aslında işçiyi kazanmak daha kolay, okumuşu kazanmak daha zor. Çünkü onların kodları o kadar yerleşmiş oluyor ki kırmak çok zor."
"Bir kadın yönetici, hem erkek hem kadın bakışına sahip olursa daha iyi"
İAR Genel Müdürü ve CEO'su Esen, 30 yaşında yeni bir görev için başvurduğu iş yerinde "Çocuk yapmayı düşünüyor musun?" sorusuyla karşılaştığını aktararak, "Genel müdür yardımcısı seviyesinde çalışırken Türkiye'nin sayılı holdinglerinden ve sayılı iş adamlarından biri de açıkça 'Aslında ben seni işe alırdım ama erkek tercih edeceğim. Sana yakın biri gelirse erkek alacağım' dedi. Bunu hiç unutmuyorum. Daha sonra kendisiyle karşılaştığımda 'Şu anda şu holdingde CEO'luk yapıyorum, sizin gibi düşünenler devam etseydi buraya gelemezdim' dedim." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de 25-35 yaşlarında ilerlemekte olan kadının birçok zorlukla karşılaştığına işaret eden Esen, "Sürekli kendinizi göstermek zorundasınız, savaşıyorsunuz ve ispat ediyorsunuz. Erkeklere göre iki adım önde olmanız gerekiyor ki terfi edin. İş deneyiminiz 15 yılı geçip 20'lere geldiğinde siz de kişilik olarak oturaklı bir karakterseniz o saygı, kabullenme kendiliğinden olmaya başlıyor. O yüzden sonrasında çok büyük sıkıntılarla karşılaşmadım. İş hayatım boyunca çalıştığım insanlarla hala görüşüyorum." şeklinde konuştu.
Esen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çalışmayı ya da işini sevmeyen ve sadece para kazanmak için çalışan bir grup da var. Şirketlerde çoğunlukla gözlemlediğim; kadın yöneticiyle çalışmak çok kolay değil, erkeğin üstünde kadın da çok kolay değil. Bir kadın yönetici, hem erkek hem kadın bakışına sahip olursa daha iyi ilerleyebiliyor. Yeni nesilde beni en çok ideallerinin olmaması ya da bakış açılarının ticari olması hayal kırıklığına uğratıyor. İdealin olmalı, sevdiğin işi yapmalısın ve kendine güvenmelisin. Bunlar yan yana olduğunda başarının gelmemesi mümkün değil. Normal zekalı bir insan iyi bir çalışmayla, doğru hedeflemeyle, kendini tanıyarak bilerek illaki yapar."
"Kadını korumak yerine erkeği eğit"
Ayşen Esen, kadınların, iş hayatında kadın olmaktan vazgeçmemeleri gerektiğine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kadınların, erkeklerde olmayan çok özel hasletleri var. Onları kaybetmemek lazım. Bir kadına dönüp 'sen neden istediklerini yapamadın' diye sorduğunda 'kadınları Türk toplumunda kabul etmiyorlar' diyorsa 'önce dönüp kendisine baksın' derim. Çünkü bu dünyanın her yerinde var. Sadece Türkiye'ye ait bir şey değil. Dolayısıyla bunu yenmek için bizim de biraz çaba sarf etmemiz gerekiyor. Sadece devlet teşviki de yetmez. Kreşler, doğum izni, kolaylıklar sunulması elbette ki olmalı. Ancak ayrımcılığı getirecek projeler üretilmemeli, kadının önünü açacak önlemler alınmalı. Kadını korumak yerine erkeği eğit. Yönetimde kadın olmasını teşvik edecek birtakım uygulamalar da olabilir."
Hükümetin öncelikle kız çocuklarının okumasını teşvik etmesi gerektiğini belirten Esen, "En azından liseyi bitirene kadar kız çocuklarının okumasının zorunlu kılınması gerekiyor. Okumayı isteyen bir çocuğu okuttuğunuz zaman o iş hayatında da başarılı olur." yorumunu yaptı.
Esen, İstanbul Altın Rafinerisi'nde kadın-erkek ayrımı olmadığını, işini iyi yapanın gözetildiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Grubun CEO'su benim, üretim müdürümüz kadın, Ar-Ge ve ürün geliştirme müdürümüz kadın, kurumsal müdürümüz kadın... Bunlar hakikaten önemli. ABD'de İAR olarak bir toplantıya gittik. Toplantıda 4 kadındık. Toplantıda 'Siz Türkiye'den gelmiyor musunuz, Türkiye nasıl bir ülke' dediler. Son derece keyifli bir temsil. Siz anneyi iyi yetiştirirseniz, o annenin yetiştirdiği çocuklar da daha iyi çocuklar olacak. Türkiye'nin geleceği için önemli bu. Bir sürü sıkıntı var. Bunları ekonomik sebeplerden dolayı aşamıyor. Kadını siz sağlam yetiştirirseniz bunları da aşacaktır. Üreten insan olmak önemli."
Yorum Yaz