KYK Yapı Kimyasalları'na göre doğru ısı ve su yalıtımı hayat kurtarıyor!
Nüfusun yüzde 95’inin deprem kuşağı üzerinde yerleşik olduğu Türkiye’de olası bir deprem riski her geçen gün daha fazla dile getirilirken, uzmanlar doğru yalıtımın binaların depreme dayanaklılığında önemli bir rolü bulunduğunu belirtiyor
Nüfusun yüzde 95'inin deprem kuşağı üzerinde yerleşik olduğu Türkiye'de olası bir deprem riski her geçen gün daha fazla dile getirilirken, uzmanlar doğru yalıtımın binaların depreme dayanaklılığında önemli bir rolü bulunduğunu belirtiyor. KYK Yapı Kimyasalları Yönetim Kurulu Başkanı Onur Sürmeli, binalardaki ısı ve su yalıtımının, bina taşıyıcılarında meydana gelen korozyonu önemli oranda azalttığını belirtti.
Türkiye'deki yerleşim alanlarının yüzde 95'i, nüfusunun ise yüzde 92'si deprem kuşakları üzerinde bulunuyor. Uzmanlar, olası bir Marmara depreminde meydana gelecek can kaybının yüz binlerle ifade edilebileceğini belirtirken, olası maddi hasarın milyonlarca Dolar'a ulaşacağı hesap ediliyor. Buna rağmen, basit ve maliyeti düşük yöntemlerle binaların depreme dayanıklılığını artırmanın çeşitli yolları bulunuyor.
Yapı stoğunun büyük bölümünün betonarme olduğu Türkiye'de su ve ısı yalıtımı hayati önem taşıyor. Etkin bir su yalıtımı için, yalıtım uygulamasının, binanın temelinden çatısına kadar tüm yapı elemanlarını kapsaması gerekiyor.
Binalarda korozyonu önlemenin en etkili yolu su ve ısı yalıtımı
KYK Yapı Kimyasalları Yönetim Kurulu Başkanı Onur Sürmeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından 1999 Marmara Depremi'nin ardından yapılan araştırmada binaların yüzde 64'ünde nemin yol açtığı korozyona rastlandığını belirtti. Yalıtım eksikliğinin, yapılarda korozyonun oluşmasındaki en önemli etken olduğunu belirten Sürmeli, “Yapılar; yağmur ve kar gibi yağışlar, toprak tarafından emilen yağış, kullanma suları, yer altı suları ve banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerde su kullanımı nedeniyle suya maruz kalıyor. Yapıya sızan su; yapıların taşıyıcı kısımlarındaki donatıları korozyona yani paslanmaya uğratarak yük taşıma kapasitesinin ciddi miktarlarda düşmesine, beton bütünlüğünün bozularak çatlak ve kırılmaların oluşmasına yol açıyor. Örneğin 10 yıl sonra bir yapıdaki donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66'sını korozyon nedeniyle kaybediyor ve donatının başlangıçtaki hesap değerlerini karşılayamamasına neden oluyor” diye konuştu.
Mantolama, yani dış cephe ısı yalıtımı yapılmamış binalarda, bina içinden gelen su buharının çatı-cephe gibi dış yüzeylerde, taşıyıcı betonarme elemanlarda yoğunlaşmasının, zamanla taşıyıcıların içindeki demir donatılarda korozyona neden olduğunu belirten Sürmeli sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu korozyon da demir donatıların ve betonarme elamanların taşıyıcılığını zafiyete uğratıyor. Bu durum deprem karşısında binaların direncini düşürür. Görüldüğü gibi hem su yalıtımı hem de mantolama yapılan bir binada, taşıyıcı elemanlar maksimum seviyede korunacağından binalar deprem riskine karşı daha güvenli hale gelir” diye konuştu.
Sürmeli: “Yalıtım malzemesinin niteliği önemli”
Sürmeli, ayrıca bina yalıtımında kullanılan malzemelerin niteliğinin de, yalıtımın kendisi kadar önem taşıdığını belirtti. KYK su yalıtım ürün gamının, çimento esaslı, akrilik ve bitüm esaslı olmak üzere birçok ürün ile güçlendirildiğini ifade eden Sürmeli “Binalarda yalıtım yapılacak noktalara uygun su yalıtım ürünleri seçilmeli. Yalıtım ihtiyacı duyulan mekana uygun özellikte, doğru malzeme seçimi ve doğru bir uygulamayla su yalıtımında en yüksek performans elde edilebilir. Biz de yapısal ihtiyaçlar doğrultusunda su yalıtım ürün gamımızı çeşitlendirerek, doğru çözümler sunabiliyoruz” diye konuştu.
Yorum Yaz