Ankara'daki Atakule 25 yılını doldurmadan neden yıkılacak?
Atakule'yi yıkacaklarmış. 13 Ekim 1989'da açıldığı günden beri Ankara'nın simgesi olan Atakule'nin yıkılmasına harar verilmiş
Simgeler yıkılmamalı, çünkü simge olmak kolay değildir. Ankara'nın bu şirin kulesi ilk açıldığı yıllarda ilgi odağı olmuştu. Beceriksiz, yeteneksiz ve aç gözlü işleticilerin elinde, bir gelenin bir daha uğramadığı boşluğa dönüştü. Ankaralının buluşma yeri olabilecek, aşırı ilgi nedeniyle günlerce önceden yer ayırtılarak gidilecek bir eğlence ve alışveriş merkezliği imkanını ıskalayan Atakule'nin geçmişini kısaca özetleyelim: Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Konutları yakınında, Botanik Parkı üstünde, şehir manzarasına tamamen hakim olan alışveriş merkezinin çevresinde, çeşitli büyükelçilik binaları ile konut ve işyeri amaçlı 4-6 katlı yapılar mevcuttur.
Atakule Alışveriş Merkezi'ne anıtsal nitelik kazandıran 125 metrelik kule, döner platformu ile Türkiye'de bir benzerinin bulunmayışı sebebiyle yapıyı kentin simgesi haline getirmektedir. 13 Ekim 1989 tarihinde Ankara'nın başkent oluşunun 66. yıldönümüne denk gelen günde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından açılışı yapılan Türkiye'nin ikinci ve Ankara'nın ilk Alışveriş Merkezi başkentte hizmet vermeye başlamıştır. Modern alışveriş merkezinin plan ve projesi Mimar Ragıp Buluç tarafından hazırlandı.
Kutlutaş İnşaat Firması ile tamamı türk mühendis ve işçileri tarafından inşa edilen alışveriş merkezi temelleri 1987 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından atıldı. İsmi, düzenlenen bir yarışma ile Ankara halkı tarafından verilmiştir. Mimari yapısı ve konumu itibariyle de önemli bir turizm merkezidir. 12 Haziran 2011 tarihinde yeni ışıklandırmasının açılışı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştır. 25 metre yükseklikte inşa edilmiş betonarme taşıyıcı sistemli yapı özelliğinde, çıkış ve inişte şehir manzarasına hakim iki adet asansörle 87 metre yükseklikte seyir terasına ulaşılmaktadır. Bu bölümün altında cafe-bar katı, üzerinde ise döner platformlu lokanta katı yer almaktadır. En üstte ise, kubbe altında kokteyl salonu bulunmaktadır. Alışveriş merkezi ve kulede mevcut altyapı ve tesisata ilave olarak, yangın ihbar, gaz alarm, yangın söndürme, güvenlik kamera sistemi, klima, müzik ve dahili yayın, uydu anten ve yayın, panoramik asansörler ve merdivenler, paratoner ile havuz ve su gösterileri gibi tesisler yapıya güvenlik ve konfor artırıcı özellik kazandırmaktadır. Ayrıca Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilen döner platformlu lokanta ve seyir teraslı kule, teknolojik özelliği ile tesise anıtsal ve simgesel nitelik kazandırmaktadır.
Atakule, yüzyılımızın mimarisiyle yapılmıştır. Nedir ki yapmak yetmiyor. Yapılan işletilmezse amaca ulaşılmaz. Kule yapıldı ama tepedeki döner platform çalıştırılamadı. Orada tüm kenti seyrederek yenecek yemekler unutulmaz anlar yaşatacaktı ama yapamadılar. Kulenin altındaki dükkanları işletenler ise kiralarını bile ödeyemediler. Ödemeleri de mümkün değildi. Kiralar çok yüksek tutulduğu için satılanlara yansıyordu. Ulus'ta, Kızılay'da 25 liraya satılan bir gümüş takı Atakulule'de 100 liraya kendisini alacak enayiyi bekliyordu. Diğer satılanların durumları da aynı olduğundan ve Ankaralı parayı tarladan toplamadığından "kötü şöhret" çabuk yayıldı. İnsanların ayakları Atakule'ye gitmez oldu. İşletmeciler de önlem almayı düşünmediler.
Yüz yıl yerinde durması ve Ankara'nın simgesi olarak tarihe geçmesi beklenen Atakule'yi yıkıp yerine başka bir yapı kondurmak yapılabilecek en yoz iştir. Türkiye bu kadar zengin mi? 100 yıldan fazla yaşayacak yapıyı 25 yılını doldurmadan yıkıyorlar. Ankara'da yaşayanlarda kentlilik bilinci bulunmadığından, kente yapılan ihanete tepki gösterilmiyor. Cumhuriyet için yürümek ne kadar önemliyse, kentlilerin yaşadıkları kent için yürümeleri de o kadar önemlidir. Bu duyarsızlık sürdükçe daha çok Atakule'ler yıkılır. Ankara'nın tarihini böyle kazıdılar. Öyle anlaşılıyor ki, kimse Atakule'nin neden yıkıldığını sormayacak. Biz biraz aykırı davranıp soralım: "Atakule kime battı da yıkıyorsunuz"?
Orhan Selen/Anayurt
Yorum Yaz