Beyoğlu ve Asmalımescit'e Anıtlar Kurulu ne diyor?
Asu Maro Milliyet Cadde'deki yazısında Beyoğlu ve Asmalımescit'teki masa sandalye yasağının tepki topladığına değiniyor
Asmalımescit ve Beyoğlu sokaklarının masalardan arındırılmasına hem esnaf hem müşteri çözüm bekliyor, bir düzenleme yapılmasını umuyor Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın sorulara verdiği yanıtlarsa polemiğe açık
Önceki gün hayırlısıyla Asmalımescit ve Beyoğlu sokaklarının masalardan arındırılışının birinci yıldönümünü ‘idrak ettik'. Beyoğlu'nu Güzelleştirme Derneği bir gece düzenledi protesto etmek için, insanlar evlerinden sandalye-tabure getirdi, İstiklal Caddesi'ndeki Bekar Sokak festival alanına döndü bir kez daha. Eski canlı ve renkli günlerindeki gibi.
Çünkü fark etmemek mümkün değil, bir gecede apar topar uygulamaya konan masa-sandalye yasağı, sonuçlarını etkili bir biçimde verdi, özellikle Asmalımescit'in o eski halinden eser yok şimdi. “Çok kalabalık oluyor, itfaiye geçemez, ambulans geçemez“ gibi gerekçeler de ne kadar geçerli, tamamı merdivenlerden oluşan Eski Çiçekçi Sokak'taki Mekan'ın masalarının da kaldırılmasının açıklaması ne o zaman, bilmiyoruz.
Öte yandan, geçen yılın temmuz ayından beri hem esnaf hem müşteri çözüm bekliyor, bir düzenleme yapılmasını umuyor, nihayet ilk günlerde Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın öngördüğü asma balkonlar peydah olmaya başladı muhtelif binaların cephelerinde. Hatırlarsak, Başkan'ın dışarıya masa konması için koştuğu şart, yerden 20 santim yükseklikte balkonların yapılmasıydı. Böyle olunca ne oluyor, ayak yere değmeyince sokakta oturulmuş olmuyor mu, yol daralmıyor mu, insanlar o 20 santimin altından mı geçiyor gibi sorular yersiz herhalde. Ya da belki işin sırrı zaten bir yıldır geliri ciddi biçimde düşen esnafın “25 bin lira tutuyor, nasıl yaptıralım?” sorusunda... Kim yaptırabilecek? Nasıl yaptıracak? Kime yaptıracak?
Ne bu şiddet bu celal?
Çiğdem Mater, bununla bağlantılı bir başka soru yöneltti önceki akşam Twitter'dan Başkan Demircan'a. Dedi ki, “Asmalı'da lokantalar balkon yapmaya başladı, hepsi tarihi bina, Anıtlar Kurulu izni var mı dış cephe değişikliği için?” Cevap: “Onlar binanın mimarisini bozmuyor. Kaldırıma monte oluyor. Binaların asli bir unsuru olarak yapılmıyor” oldu. Çiğdem gibi bir gazetecinin bu cevapla yetinmeyeceği aşikâr tabii... Üşenmemiş, gidip Beyoğlu'nun çeşitli kafelerinden fotoğraflar çekip getirmiş.
Başladı mı bir “O balkonun ayakları yere basıyor mu basmıyor mu?” polemiği... Düpedüz bina delinmiş, balkon monte edilmiş ve konu Anıtlar Kurulu'nun bu işe ne dediğiyken, Beyoğlu Belediye Başkanı, ya da onun adına sosyal medyada yazmakla görevli bir kişi, şu tür cevaplar veriyor: “Önemli olan, yeterli büyüklüklüğüyle, mönüsüyle, servisiyle, belli bir kalitede olana kalıcı çözüm bulmaktır.” Şöyle anlıyoruz, mekanınız Beyoğlu Belediyesi'nin gözünde ‘yeterli kalitede' değilse, yaşama hakkınız yok. Araya başka vatandaşlar, itirazlar, sorular giriyor, Başkan hepsiyle tek tek polemiğe giriyor. “Ben diyorum ki kalite, kalite, kalite. Sizin öneriniz ne?” diyor misal. “Oteller bölgesi yaptığınız o bölgede kalite nerede? Ben girmeye korkuyorum ” diyeneyse geliyor, “O zaman İstanbul'da gidecek hiç yer bulamıyorsunuzdur herhalde” cevabı.
“Ne bu şiddet, bu celal?” diye sormak istiyorum. Neticede bizler de bu şehrin insanlarıyız. Bu belediye sınırlarında oturuyoruz, yaşıyoruz, işimize gücümüze gidiyoruz. Çevremizde gördüğümüz, memnun olmadığımız şeyleri, şikayetlerimizi, taleplerimizi Belediye Başkanımıza iletemeyecek miyiz? Kızmak, azarlamak yerine anlamaya çalışması daha doğru olmaz mı?
Bu esnaf da buranın insanı. Onun da yaşama hakkı var... Bir sakin olup orada yaşayan insanın da, esnafın da, müşterinin de ve tabii güzelim eski binaların da korunacağı çözüm yolları düşünülemez mi? Hani ‘bazılarının daha eşit olmadığı' bir çözüm? Ve Çiğdem Mater'in sorusunu hatırlatarak koyayım noktayı: Anıtlar Kurulu ne diyor sahi?
Asu Maro / Milliyet Cadde
Yorum Yaz