maritbet girişmaritbet
Bu evlerin kapısı tavanda!

Bu evlerin kapısı tavanda!

Konya Çatalhöyük’te insanoğlunun 9 bin yıl önce yerleşik hayata geçtiği ve toplu konutlar inşa ettiği ortaya çıkarıldı. İşte evlerin şaşırtan özellikleri

Çumra ovasını sulayan Çarşamba Çayı'nın kıyısında yer alan iki tepeden adını alan Çatalhöyük'ün geçmişi 9 bin yıl öncesine dayanıyor. Çumra ilçesine 11 kilometre uzaklıkta bulunan Çatalhöyük'te yaşayan insanlar, dünyanın ilk toplu konutlarını inşa etmişler ve savaşmadan bir arada yaşamayı başarmışlar. 

Farklı bir mimari yöntem kullanarak sokakları olmayan tek katlı evlerden oluşan bir kent oluşturmuşlar. Kerpiç, ağaç ve kamıştan yapılan evlerin duvarları bitişik veya aralarında santimetreler ile ölçülebilecek kadar küçük mesafeler bulunuyor. Bu ilginç mimari biçimleri günümüze ışık tutabilecek bir çok özelliği barındırıyor. Bunlardan birisi evlerin dış kapısının çatıda olması. Evet yanlış duymadınız, bu evlerde kapı sokağa değil çatıya açılıyor. İnsanlar merdivenle dama çıkarak birbirine çok yakın bu evlerin çatılarında sosyal bir alan oluşturuyor. Damlar üstünde geçen bir kent yaşamı… Bu ilginç evlerde pencerede yok. Evin tek çıkışı, hem kapı hem pencere hem baca görevi görüyor. Merdivenin hemen altında ocak var, dumanın tek çıkış yeri evin kapısı. Kerpiçten yapılmış dikdörtgen evler, çoğunlukla bir ana oda ve birkaç yan odadan oluşuyor. Odalar arasındaki geçitlerde de mağara girişlerini andıran küçük dar geçitler bulunuyor.
 
Çatalhöyük'te yapılan araştırmalarda insanların tüm yaşamlarını evlerinin içinde geçirdiği ortaya kondu. Hatta ölümlerini bile. İşte Çatalhöyük'teki evleri ilginç kılan bir başka özellikte bu. İnsanlar öldükten sonra evlerinin tabanına gömülüyor. Yatak diye kullandıkları bölümlerin altında atalarının mezarları bulunuyor. Ancak bu evlerin ömrü de insan ömrüyle bir tutuluyor. İnsanlar gibi, evlerde gömülüyor. Ortalama 80 yılını dolduran evlerin içi toprakla dolduruluyor ve üzerine başka bir ev inşa ediliyor. Yeni evler eskilerin üzerine yapıla yapıla bugünkü 16 bina katmanını içeren 21 metre yüksekliğindeki höyük oluşmuş durumda. Yeni ev inşa edilirken de çok ilginç bir yöntem kullanıyorlar. Atalarının mezarını kazan Çatalhöyüklüler, atalarının başını alıyor ve evin direğinin dikildiği yere koyuyorlar. Yani ata yeni evin temelini oluşturuyor.
 
Bu ilginç kentte yaşam bin yıldan fazla sürmüş. O günlerden bugüne, yaklaşık 125 dönümlük bir alana yayılan höyük kalmış. İnsanlık tarihine ışık tutan Çatalhöyük, ilk olarak 1951 yılında arkeolog James Mellart tarafından keşfedilmiş. Ancak kazılar 1961 yılında başlamış. Yapılan kazılarda metropolü andıran kentsel bir toplum ortaya çıkmış. Bugüne kadar 16 kat kazılmış.
 
EVLERİN İLGİNÇ MİMARİSİ
 
Çatalhöyük evlerinin tamamı kerpiç, kamış ve ağaç kullanılarak yapılmış. Bölgede bataklıktan da faydalanılarak kerpiç ve kamış kolayca tedarik edilmiş. Anadolu'daki kerpiç evlerin mimarisiyle benzer özellikler taşıyan Çatalhöyük evlerinin duvarları arasında ağaç dikmeler bulunuyor. Bu dikmeler üzerine gelen kirişler düz tavanı taşıyor. Tavan üst örtüsü kamış üzerine sıkıştırılmış kil topraktan oluşuyor. Evler tek katlı olup, eve giriş dama açılan bir delikten merdivenle sağlanıyor. Her ev bir oda ve bir depodan oluşuyor. Duvarlar sıvalı, sıva üzeri beyaza boyandıktan sonra sarı, kırmızı ve siyah tonlarda resimler yapılmış. İlk çağ insanının mağara duvarlarına yaptığı resimlerin devamı niteliğinde olan Çatalhöyük'teki duvar resimleri sayesinde o döneme ait önemli bulgular elde edilmiş. Duvar resimlerinin yanı sıra bu evlerin içindeki orijinal boğa, koç ve geyik başı da dikkat çeken diğer öğelerinden.
 
Çatalhöyük'te konutların standart bir plana göre yapıldığı ve tabakalar arasında herhangi bir farklılaşma olmadığı gözleniyor. Konutlardaki bu tekdüzelik toplumsal yapıya da ışık tutuyor. Çatalhöyük, gelişmişliğine rağmen merkezi bir yönetim işlevi içermiyor. Yönetici sınıfı da yok. Bunun yanı sıra, saray, tapınak, koruma duvarı, kale gibi anıtsal öğelerde bu kentte bulunmuyor. Nüfusun en az 5-6 bin olduğu zamanlarda kentte bin ev olduğu tahmin ediliyor.
 
ÇAĞIN EN GELİŞMİŞ TOPLUMU
 
Çatalhöyük, bugüne kadar bulunmuş en eski ve en gelişmiş Cilalı Taş Devri yerleşim merkezi olarak bilinir. Ancak bu gelişmiş kent, bilinmeyen bir nedenle M.Ö. 5700-5600 yıllarında terk edilmiş. Burada yaşanan kültürün kökeninin Türkiye'den başka bir yerde olduğunu gösteren bir belirti yok. Bu kültürün devamı da olmamış, Çatalhöyük'teki yerleşme terk edildikten sonra Neolitik kültür geçici olarak gerilemiş. Bu devreden sonra da Anadolu tarih öncesinde yeni bir dönem, “Bakır-Taş Devri” olan “Kalkolitik Çağ” başlamış.
 
 
DÜNYANIN GÖZÜ ÇATALHÖYÜK'TE
 
İnsanlık tarihine ışık tutan Çatalhöyük kazıları, tüm dünya tarafından yakından takip ediliyor. Bu uluslararası ün, yüksek bir yeteneğin ürünü olan sanat eserleri, karmaşık mimari yapısı ve son derece gelişmiş bir sosyal yapıya sahip olmasından kaynaklanıyor. Çatalhöyük, dünyada korunmaya ihtiyacı olan 100, parasal desteğe ihtiyacı olan 30 alandan birisi.
 
KAZILAR DEVAM EDİYOR
 
İlk kez 1958 yılında keşfedilen Çatalhöyük'te arkeolojik kazılar 1961 yılında başlamış ancak bir dönem sonra çalışmalara uzun süre ara verilmiş. Ta ki 1993 yılına kadar. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü'nün desteği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında tekrar başlatılan kazı çalışmaları büyük bir titizlikle devam ediyor. Cambridge ve Stanford Üniversitelerinin de destek verdiği kazı çalışmalarında Türkiye, İngiltere, Amerika, Polonya, İsrail, Yunanistan, Almanya, Danimarka, İsveç, Kanada ve Romanya gibi ülkelerden ekipler yer alıyor. Yapılan arkeolojik çalışmalarda insanlık tarihine ışık tutacak yeni bulgular aranıyor. 2017 yılına kadar devam edecek olan kazı çalışmaları kapsamında çıkarılan eserlerin bir kısmı Konya Arkeoloji Müzesi'nde, bir kısmı da Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergileniyor.
  • Etiketler:

Yorum Yaz