Buca'nın tarihi köşkleri ne oldu?
Buca'da tarihi binaların önemli bir bölümünün mekana dönüşmüş olması, bir anlamda bu yapıların kurtarılması yolunda önemli adımlar atıldığını gösteriyor
Çünkü "sit" uygulamaları nedeniyle hayli masraflı bir konu olan bu binaların korunmaya çalışılmasında tek çıkar yolun bu olduğu anlaşılıyor. Binalar, bir şekilde kullanılıyor olması nedeniyle sürekli onarımdan geçiyor ve ayakta kalabiliyor.
Bunun aksi örneklerini de görüyoruz Buca'da...
Bakımsız tarihi yapılar, birer ikişer yakılıyor, ya da harap bir vaziyette kaderlerine terkedilmiş, yıkılmayı bekliyor.
***
Fransa'da üç yıl başbakanlık yapmış Balladour'un evi buna en canlı örnek.
Keza, Cumhur Asparuk Meydanı'nın hemen üzerinde yer alan Ortodoks Kilisesi de ha yıkıldı, ha yıkılacak.
Mekana dönüştürülmüş tarihi binalar ise, canlılıkları ile dikkati çekiyor. Bunların başında, şimdi Buca Belediyesi tarafından Kültür Müdürlüğü olrak kullanılan Farkoh Köşk yer alıyor.
Bu arada, Gavrili Köşkü de İsmet Çiftçi tarafından Yapı Kredi Bankası'ndan satın alınarak restorana dönüştürüldü. Sini Restoran olarak hizmet veren ve Buca'nın en gözde mekanlarından biri olan Sini Köşk için İsmet Çiftçi'nin ciddi bir yatırım yaptığı da biliniyor.
***
Russo Köşkü de öğrencilere hizmet veren kurtarılabilmiş sayılı yapılardan biri. Yıllar önce Baha Yörük'e ait olan bu bina Sit Kanunu'nun denetiminde restore edildi ve mükemmel bir hale getirildi.
Rees Köşkü , 1959 yılından bu yana Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığının idare binası olarak kullanılıyor. Ne var ki, artık bu binanın ciddi bir bakıma ihtiyacı olduğu da gözleniyor.
Dutlu Sokak'ta bulunan ve uzun yıllar Kalkandelen ailesinin konutu olarak kullanılan tarihi bina ise 2010 yılından bu yana Sadabad adı ile bir kafe olarak hizmer veriyor. Kafeyi açanlar da, burasının restorasyonu için ciddi harcamalar yaptılar ve Buca'ya güzel bir mekan kazandırmanın yanında binanın sağlıklı şekilde ayakta durabilmesini de sağladılar.
* * *
110 Sokak'ta. yani eski Karakol Sokaında uzun yıllar Alman Konsolosu'nun malikanesi olarak kullanılan, sonraki yıllarda DDY misafirhanesi ve Privanteryum olarak hizmet veren Bahçeli Köşk de Hancı adıyla Bucalılara hizmet veren kafelerden biri.
Aynı sokakta Göksu ailesine ait tarihi Rum Evi de 2012 yıl başından bu yana. Eski Ev adıyla Alaçatı konseptinde bir kafeye dönüştürüldü.
Akın Göksu'nun damadı Hakan Karşıyakalı'nın çalıştırdığı bu mekan da Buca'nın sayılı güzel kafelerinden biri.
Sabuncu Muharrem Bey'in Dokuzçeşmeler semtindeki bahçeli köşkü de Eylül Kafe olarak hizmet veriyor. Dokuz Eylül Üniversitesi içinde yer alan bu kafe, ciddi bir şekilde elden geçirildi ve adeta yeniden hayata döndürüldü.
110 Sokağın başında Icard Ailesi'ne ait Ziraat Bankası Buca Şbesi, diğer bina da Çocuk Evi olarak hizmet veriyor. Bunun yanında De Jongh Köşkü, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun Buca Şubesi olarak hizmet verirken, Evliyazade'lerin uzun yıllar yaşadığı İstasyon yanındaki Köşk de bir kafe oldu. Adı da: Gizli Bahçe...
Dutlu Sokak ve özellikle DOM Kilisesi'nin bulunduğu cadde üzerinde yer alan ve bir zamanlar içlerinde Levantenlerin yaşadıkları köşklerin hemen hepsi birer yurt ya da çocuk evi olarak çalıştırılıyor.
Yeni Asır/ Erkin Usman
Yorum Yaz