Doğayı korumak yerine yok ediyoruz!
Doğaya bırakılan her türlü zararlı ve zehirli madde insanlar ve diğer canlılar için büyük tehlike oluşturuyor. Bu maddeler atmosfere, suya ve toprağa süratle karışarak sağlığımızı olumsuz etkiliyor
Sevgili okurlar, doğaya bırakılan her türlü zararlı ve zehirli madde insanlar ve diğer canlılar için büyük tehlike oluşturmaktadır. Bu maddeler atmosfere, suya ve toprağa süratle karışarak sağlığımızı olumsuz etkilemektedir. Denizin derinliklerinde, hatta kutup bölgelerindeki daimi buz altında bulunan tabakalarda dahi sentetik organik bileşiklere ve diğer kimyasal kirliliklere rastlanmaktadır. Bazı maddeler tabiatta doğal olarak bulunmakta ve bir denge unsuru oluşturmaktadır. Örneğin; karbondioksit bir gaz şeklinde bitkiler ve hayvanlar tarafından ortamda değerlendirilmektedir. Ancak endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan aşırı boyuttaki karbon bileşikleri büyük problemler meydana getirmektedir.
Dünya iklimi, gezegenimizin oluşumundan bugüne büyük değişimler geçirmiştir. Bazı dönemler aşırı sıcak ve nemli, bazı uzun zaman birimleri ise dondurucu soğuk iklimlerle şekillenmiştir. Bu farklılıklar birçok canlının zaman içinde yeryüzünden silinmesine neden olmuştur. Ancak günümüzde yarım yüzyılı geçmeyen bir zaman aralığında dünyada aşırı iklimsel değişiklikler gözlenmektedir. Bunun sorumlusu şu anda dünyada 7 milyar 150 milyonluk nüfusuyla bir insanlarız. Bizler, belirli önlemlerle her türlü iklimsel şarta intibak edebilen yegane canlıyız. Ancak diğer yaşam dünyası, bitkiler ve hayvanlar bu değişimlere ayak uyduramamakta ve nesilleri zaman içinde yok olmaktadır.
ZÜLFİYÂRE DOKUNMAK!
Değerli Okurlar, bu haftaki yazımda “dünyamızdaki değişimi” sizlere aktarmaya çalıştım. Maksadım hiçbir şekilde olumsuzlukları yansıtarak sizi huzursuz kılmak değildi. Sadece “doğal sistemlerin” dengeli bir şekilde ve ortak çıkarlarımız doğrultusunda kullanılmasının bizi huzurlu, mutlu ve sağlıklı yarınlara taşıyacağını vurgulamaktı.
Bu temenniler içinde size güzel bir yaz dönemi geçirmenizi diliyorum. Sevgiyle kalın...
3.5 DERECE BİLE %70'İ YOK EDER
Yapılan bilimsel araştırmalar, sıcaklığın ortalama 3.5 santigrat derece artması halinde, canlı türlerinin yüzde 70'inin yeryüzünden silineceğini gösteriyor.
Güzelim gezegenimizi yaşanmaz kılan tehlikeler
Kıymetli okuyucularımız, “dost acı söyler” gerçeğinden hareketle, dünyamızda son yıllarda gözlenen değişimleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü yaşananlardan ders alarak gelecek nesillere iyi bir miras bırakmak zorundayız.
Denizler yükseliyor
Özellikle deniz suyu sıcaklık arttıkça genleşme ile kabarmaktadır. Okyanuslar devasa boyutta su barındırdıklarından yükselmeleri daha belirgin olmaktadır. Diğer taraftan kutuplardaki buz kütlelerinin de eriyerek denizlere akması bu yükselmeyi hızlandırmaktadır. Şu anda tehlikenin boyutunu hesaplayabilmek ne yazık ki mümkün gözükmüyor. Ancak IPCC'nin (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) verileri önümüzdeki yüzyıl içinde 90 santimetre ile 8.8 metre arasında değişebileceği görüşünü yansıtmaktadır. Bu ihtimaller pek tabii alınacak önlemlerle en az seviyede tutulabilecektir. Bundan en fazla zarar görebilecek yerler; Hollanda ve Bangladeş gibi alçak sahile sahip ülkeler, Hint Okyanusundaki Maldivler ve Aldabra Mercan Adası ile Pasifik Okyanusundaki Tuvalu ve birçok diğer alçak seviyede bulunan ada grupları olacaktır.
Ormanlar yanıyor
Değişen iklimsel şartlar yalnız sıcaklık artışını meydana getirmiyor. Atmosferin alt tabakasının ısınmasıyla şiddetli fırtınalar ve yağışlarla birlikte gelen tahribat ve sonrasında oluşan uzun süreli kuraklıklar birbirini takip ediyor. Son yıllarda birçok doğal orman ekosistemi aşırı kuraklık sebebiyle yok oldu. Bu aynı zamanda yangınları da körüklüyor. Ormanların büyük bir bölümü kuraklıktan dolayı yangınlarla yüz yüze geliyor. Büyük orman alanlarının eski haline yeniden dö-nüştürülebilmesi için onlarca yıl geçmesi gerekiyor. Tüm doğal orman ekosistemlerinde çeşitli bitki türleri, belli bir süreç içinde birbirlerini izleyerek ortaya çıkarlar. Buna ekolojide “Sıralı Değişim” veya “Süksesyon” denmektedir.
Buzullar eriyor
Küresel ısınma; Kutup Bölgelerindeki buz kütlelerinin günden güne eriyip azalmasına sebep oluyor. Kuzey Kutbunda yaşayan Beyaz Ayılar ve Buz Tilkilerinin geleceği tehlikede. Beyaz Ayılar ortama uyum sağlamış beyaz postlarıyla karlar içinde görünmeden avları olan foklara ve su kuşlarına yaklaşabiliyorlar. Ayak tabanlarında da sık tüyleri bulunan bu hayvanlar buz üzerinde avlarını yakalayabilmek için hızlı koşabiliyor ve suda çok çevik yüzebiliyor. Buzlar eridikçe karalarda zor şartlarda avlanmak zorunda kalan bu hayvanların sayısı her geçen gün azalıyor. Kuzey Kutup Bölgesindeki erime bu hızla devam ederse, yüzyılın sonunda Beyaz Ayıların nesli tükenmiş olacak!
Mercanlar çözülüyor
Atmosferde artan yüksek miktardaki karbondioksitin okyanuslara etkisi büyük. Karbondioksitin sudaki çözeltisi ‘Karbonik Asit'tir (H2CO3). Gazoz ve maden sularındaki köpürmeyi sağlar. Suda çözündüğünde Hidrojen (H) ve Bikarbonat (HCO3) iyonlarına ayrılır. Bu durumda deniz suyu daha asidik bir duruma dönüştüğünden, mercanlardaki (ATOLLER) kireç oluşumları çözülmeye başlar. Denizler aynı zamanda ısındığından, mercanların içinde yaşayan polipleri besleyen mikron seviyesinde çok küçük yosunlar yok olur ve mercanların yaşamı son bulur. Hint Okyanusundaki mercan kayalıklarının yüzde 90'ı bu sebeple tükenmiştir.
Kelebekler bizden kaçıyor
İklim değişikliğiyle birlikte birçok bitki ve hayvan türü yüksek dağlık bölgelere, daha serin havaya göç etmektedir. Bitkilerin tohumları daha uygun şartlarda filizlenme imkanı bulmakta, özellikle uçucu böcek türleri ve kelebekler el değmemiş meraları ve çiçekleri ancak daha yüksek yaylalarda bulabilmektedirler.
Fosil yakıtlar zehirliyor
Kömür, petrol ve doğal gazın oluşumu milyonlarca yıl öncesine uzanmaktadır. Bunlar o zamanlarda dünyanın büyük bölümünü kaplayan ormanlar ve devasa boyuttaki okyanusların içinde yaşayan organizmaların basınç altında oluşmuş kalıntılarıdır. Bu yakıtların santrallerde ve taşıtlarda kullanımı aşırı bir şekilde atmosfere karbondioksit deşarjını beraberinde getirmekte, bunun sonucunda dünyamıza ulaşan güneş ışınları tutularak yeryüzüne yakın bölümde sıcaklık artmaktadır. 200 yıl önce başlayan Sanayi Devrimiyle birlikte her geçen yıl karbondioksit miktarı yükselmiş ve günümüzde yüzde 40 seviyesine ulaşmıştır. 1860'lı yıllarda 1 milyon hava molekülünde 280 parçacık karbondioksit molekülü bulunurken, bugün bu rakam 388 parçacık seviyesine yükselmiştir.
Elektronik atıklara çekidüzen
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, insan sağlığına ve çevreye zararlı olan maddeleri içeren bilgisayar, televizyon, buzdolabı ve cep telefonu gibi eşyaların geri kazanılmasını hedefliyor
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, günümüzde giderek kullanımı artan elektrikli ve elektronik eşyalardan geriye kalan atık problemine çözüm bulmak için ‘'Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaları Yönetmeliği'' hazırladı. Buna göre, bu eşyalarda kurşun (Pb), cıva (Hg), artı altı değerlikli krom (Cr6), polibromürlü bifeniller (PBB) ve polibromürlü difenil eterler (PBDE) ile kadmiyumun (Cd) kullanılması yasaklandı. Atıklar çevre lisanslı tesislerde uygun teknolojiler kullanarak işlenecek ve yıllık 20 ton yağ, 40 ton gaz, 200 ton kurşun, 400 ton cıva ve 100 ton toner tozunun, kontrolsüz olarak alıcı ortama verilmesi engellenerek.
BELEDİYEDEN ÜCRETSİZ HİZMET
Bu ürünler atık haline geldiğinde vatandaşlar belediyelerin kuracağı atık getirme merkezlerine, üreticiler ve lisanslı işleme tesisleri tarafından kurulacak aktarma merkezlerine veya yeni bir elektrikli ve elektronik eşya satın aldığı yere vatandaşın talep etmesi halinde elektrik ve elektronik eşya dağıtıcılarına hiçbir ücret ödemeden verebilecek. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, ‘'Hem AB müktesebatına uyum çalışmaları, hem de ekonomik katkılardan dolayı elektrikli ve elektronik eşya atıklarının geri kazanılması büyük önem taşıyor'' dedi.
Özlem Tekin'i şaşırtan çöpler
Bodrum'a bağlı Yalıkavak beldesindeki iskelede, su altı robotu ve dalgıçların katılımıyla deniz dibi temizliği yapıldı. Gündoğan beldesinde yaşayan şarkıcı Özlem Tekin de iskeleye geldi. Gördüğü büyük çöpler karşısında şaşkına dönen Tekin, çevreci dostlarının yanında olmak istediğini belirterek, gelecek yıl yapılacak temizliğe konser vererek renk katmak istediğini söyledi. Deniz dibi temizliğine katılan 25 dalgıç, su altından çok sayıda otomobil lastiği, balık ağı, cam şişe ve atık malzemeler çıkarttı. Malzemeler etkinliğe katılan çevrecilerin yardımıyla bir kamyonete konularak çöplüğe götürüldü. Vurmuyor, iyileştiriyor!
Mersin'de kıyıya çıkan yaralı foka, havalı tabancayla antibiyotik yapıldı. Akdeniz Foku'nu, denize kaçma ihtimali yüksek olduğu için uyutma yolunu seçmediklerini söyleyen yetkililer, tekrar sahile gelmesi halinde tedavisine devam edeceklerini kaydettiler.
Belgrad Ormanı kadar karbon emisyonu azalacak
Türkiyenin lider şirketi Türk Telekom, geçtiğimiz yıl başlattığı enerji dönüşümü programı ile 2014'e kadar her yıl 5 bin 400 hektarlık bir ormanın azaltacağı kadar karbon emisyonunu engelleyecek.
5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında sürdürülebilirlik çalışmalarını kamuoyu ile yeniden paylaşan Türk Telekom, güneş ve rüzgar gibi alternatif enerji kullanımından, görüntülü görüşme teknolojilerine, çevreci yazı karakteri Ecofont kullanımından e-eğitime, filo optimizasyon çalışmalarından enerji tasarruflu ürün ve hizmetlere kadar pek çok sürdürülebilirlik projesini, çalışanlarını, onların ailelerini, tedarikçilerini, yatırımcılarını, müşterilerini ve halkı da içine aldığı Doğayla Dost İletişim projesi çatısı altında gerçekleştiriyor.
20 YILLIK ÇABA
İklim değişikliği ve çevre alanında öncülüğü hedefleyen şirket, kendi iş süreçlerinde ve ofis uygulamalarında düşük karbon ve sürdürülebilirlik ilkelerine yönelik geniş ölçekli çalışmalarında Türkiye'nin dört bir köşesine 24 bin çalışanı ve binalarından oluşan ağını kullanıyor. Çalışmalarına 90'lı yılların başında enerjiyi yedeklemek üzere kurduğu güneş enerjisi panelleriyle başlayan şirket, 2010 yılında Türk Telekom Sürdürülebilirlik Komitesi'ni kurdu. Komitenin liderliğinde gelecek nesillere daha iyi bir gelecek bırakmayı hedefleyen kurum, ofis uygulamalarını ve iş süreçlerini sürdürebilirlik prensiplerine göre dönüştürdü.
Bu güzelliğe kıyan avcıya 2 bin 300 $ az bulundu
Filipinler'de ender bulunan Filipin Kartalı'nı öldürüp yiyen adama verilen 2.300 dolarlık cezayı az bulan çevreciler öfkeli. Zira ooğal yaşamda hayatta kalabilen sadece 250 tane Filipin Kartalı var. 26 yaşındaki Bryan Balaon, filipin kartalını 2008 yılında öldürüp yemişti. Balaon'ın büyük bir ceza alması bekleniyordu. Filipin Kartalı Vakfı üyeleri Balaon'a verilen cezayı yeterli bulmuyorlar, hapis cezası alması gerektiğini düşünüyorlar...
Bayan Obama bahçıvanlığın kitabını yazdı
Sık sık bahçede yetiştirdiği organik meyve ve sebzelerle gündeme gelen ABD Başkanı Barack Obama'nın eşi Michelle Obama, ilk kitabını da bahçede sebze meyve yetiştirmek üzerine yazdı. Amacı Amerikan halkının sağlıklı yiyeceklerle beslenmesi. Kitabında Beyaz Saray'ın bahçesinde sebze meyve yetiştirirken edindiği tecrübeleri paylaşan Michelle Obama, okuyucuyu kendi sebze meyvesini yetiştirmesi için cesaretlendiriyor. Bayan Obama, Beyaz Saray'a geldiği günden bu yana sağlıklı beslenmenin ve egzersiz yapmanın öncülerinden biri oldu.
Gediz'in vahşi dostları doğayı koruyor
Deltada yaşayan 80 civarında at, birçok sulak alan bitkisinin dağılışını kontrol ederek başka canlıların yuva yapması için korunaklı alanlar oluşturuyor.
Akdeniz havzasının en önemli sulak alanlarından olan Gediz Deltası'nın ayrılmaz parçalarından Yılkı Atları (yabani at), bölgedeki bitki zenginliğinin devamını sağlıyor. Deltada yaşayan 80 civarında at, birçok sulak alan bitkisinin dağılışını kontrol ederek başka canlıların yuva yapması için korunaklı alanlar oluşturuyor. Alandaki biyoçeşitliliğin korunmasında önemli bir rol oynayan atların otlaması sayesinde, çok yıllık bitkilerin gelişmesi engellenerek bu türlerin baskın hale gelmesinin önüne geçiliyor. Bu durum da yıllık bitki türlerinin gelişmesine büyük katkı sağlayarak çeşitliliğin artmasına neden oluyor. Bazı araştırmalar, atları otlatmanın engellenmesi halinde bitki türlerinin yaklaşık yüzde 50 oranında azalmasına, tek ve iki yıllık türlerin yok olmasına yol açtığını ortaya koyuyor. Yılkı Atlarının Gediz Deltası için vazgeçilmezler arasında olduğunu belirten Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz, “Tuzlu, tatlı ve acı su ekosistemlerini barındıran sulak alan özelliği ile âdeta bir mozaik olan Gediz Deltası 263 tür kuş türünün yanı sıra geniş bir bitki çeşitliliğine de ev sahipliği yapıyor” dedi.
SÜRÜ HALİNDE YAŞIYORLAR
Başıboş sürüler halinde tabiatta yaşayan Yılkı Atlarının (yaban atları) daha önce insanlar tarafından doğaya salınan evcil atlardan türediği tahmin ediliyor. Bu gizemli hayvanlardan Gediz Deltası'nda 80 kadar olduğu tahmin ediliyor.
Almanya yeşil enerji üretimine hat yetiştiremiyor
2022'ye kadar nükleer santrallerini kapatıp yerine yenilenebilir enerji kaynakları yapma kararı alan Almanya'yı şimdilerde tatlı bir telaş sardı... Tek sıkıntıları ise yeşil enerjinin üretilebildiği yerlerdeki nakil hatlarının yetersizliği.
Almanya bir yıl önce enerji dönüşümünde önemli bir karar kılmıştı; 2022 yılına kadar nükleer enerji santralleri kapanacak ve yerini yenilenebilir enerjiler alacak. Başbakan Angela Merkel kararda ısrarcı olduklarını yineledi. Almanya'nın yeşil enerji darboğazı rüzgâr türbinlerinin azılığından ya da havanın sık sık kapanmasından değil, elektriği üretildiği yerden tüketiciye ulaştıracak hatların yetersizliğinden kaynaklanıyor. Nakil hatlarının en kısa zamanda tamamlanmasıyla Almanya'nın yeşil enerji devrimini hedeflediği tarihte gerçekleştireceğine olan inancını kaybetmeyen Merkel, kararlılıklarını şöyle dile getirdi: “Enerji dönüşümünü, bir yıl önce kararlaştırdığımız şekilde hedefe ulaştırabilecek durumdayız. 2022 yılına kadar nükleer enerji santrallerini kapatma kararının değişmesi söz konusu değil. Son derece iddialı, heyecan verici ve bütün dünyada dikkatle izleneceğinden emin olduğumuz bir proje başlatmış bulunuyoruz.”
Ada balıkları daha mutlu olacak
Av yasağıyla birlikte kolları sıvayan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), denizlerdeki atıkları özel ağlarla temizlemek için geliştirdiği “Mutlu Balıklar Projesi”ni Büyükada'da başlattı. İstanbul'un ardından Türkiye çapında kirliliğin yaşandığı diğer denizlerde de temizlik harekâtı devam edecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı ve Adalar Belediyesi'nin de destek verdiği proje sayesinde, denizlerin balıkçılar tarafından atıklardan temizlenmesi ve geri dönüşüme kazandırılması hedefleniyor. Cüneyt Bitikçioğlu
Özel ağla temizlik
Avrupa Plastik İşleyicileri Birliği ile paralel yürütülen proje kapsamında Fransız balıkçı Thomazeau tarafından geliştirilen “özel ağ” ile Büyükada açıklarında kilolarca atık toplandı.
Basit bir çıra için ormana zarar verme!
Gümüşhane Orman İşletme Müdürü Ozan Aydın, “Çam ağaçlarının gövdesini yaralayarak çıra yapmak, bizim için ağaç kesmekten daha fazla zarar veren saldırıdır” dedi. Ağacın salgısının, reçinesinin orman zararlısı böceğe davetiye çıkardığına dikkati çeken Aydın, “Vatandaşa çıra konusunda gerekli kolaylığı sağlıyoruz. Buna rağmen kurallara uymayanlara ceza uygulayacağız” şeklinde konuştu.
Yavru tilki hayvanat bahçesinde
Antalya'nın Demre ilçesinde bir hafta önce vatandaşlar tarafından bulunan yavru tilki, Kumluca Belediyesi Hayvanat Bahçesine teslim edildi. Tilkinin yaklaşık 1.5 aylık olduğunu belirten veteriner hekim Sinan Ulusoy, “Vatandaşlar bakmakta zorlanınca bize getirdiler. Sağlık kontrolünü yaptık. Herhangi bir problemi yok. Her gün tavuk eti, süt ve mama ile besliyoruz. Büyüyünce doğaya salınacak” dedi.
Ediz Hun/Türkiye Gazetesi
Yorum Yaz