İstanbul'un fethinde kullanılan gürz halen Silivrikapı'da sergileniyor
İstanbul'un fethinde Rizeli İdris Pehlivan tarafından kullanılan gürz, "fethin sembolü" ve "yeniçerilerin alameti" olarak asıldığı Silivrikapı'da 560 yıldır halkı selamlıyor
Tarihi Yarımada'da 5. yüzyılda inşa edilen kara surlarındaki kapılardan Silivrikapı'da asılı duran gürz görenlerin dikkatini çekiyor. İstanbul'un fethinde büyük kahramanlıklar gösteren Rizeli İdris Pehlivan tarafından kullanılan ve "fethin sembolü", "yeniçerilerin alameti" olarak Silivrikapı'ya asılan gürz, 560 yıldır halkı selamlıyor. Tarihçi Süleyman Faruk Göncüoğlu, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkan "Zeytinburnu Yollar ve Kapılar" adlı kitabında yer verdiği konuların ayrıntılarını AA muhabirine anlattı. Tarihi Yarımada sınırları içinde, Yedikule'den Ayvansaray'a kadar uzanan alanda yer alan ve İstanbul'u korumak için Doğu Roma İmparatoru 2. Teodosios tarafından 5. yüzyılda inşa edilen kara surlarının, aynı zamanda kente giriş-çıkış için yapılmış tarihi sur kapılarını da barındırdığını anlatan Göncüoğlu, binlerce yıllık geçmişe sahip olan İstanbul'un surları ve bu surlarda yer alan kapıların, şehrin askeri, ticari ve sosyal belleğinin izlerini taşımaya devam ettiğini belirtti. İstanbul'un fethinden sonra kapıların hepsinde, burada görev yapmış yeniçerilerin alametlerine yer verildiğini ifade eden Göncüoğlu, 6 kapının 4'ündeki sembollerin zaman içinde kaybolduğunu, sadece Edirnekapı ile Silivrikapı'nın çıkış kapısının iç kısmının ön yüzünde bulunan gürzün yerinde durduğunu söyledi.
Silivrikapı'daki gürzün İstanbul'un fethinden bugüne kadar kaldığı kaydeden Göncüoğlu, saray baltacılarından Rizeli İdris Pehlivan tarafından fetih sırasında kullanılan gürzün, elle tutulan bir zincire bağlı yuvarlak bir taştan oluştuğunu kaydetti.
Göncüoğlu, "Çok ağır olduğu bilinen bu savaş aleti, havada sallanıp, düşman askerlerine vurmak için kullanılıyor. Söz konusu gürz, bir demir parçası ve iki tarafındaki zincirle duvara monte edilmiş şekilde, bulunduğu yerde fethe şahitlik ediyor. Gürzün hemen altında da, üzerinde Osmanlıca, 'Eski saray baltacılarından Rizeli Pehlivan İdris'in gürzüne nazar edip Fatiha-i Şerife okuyan iman ile gide' yazan mermer kitabe bulunuyor" bilgisini verdi.
Gürzün bulunduğu kapının, Osmanlı döneminde tahıl ve kumaş ticaretinin merkez kapısı olarak kullanıldığını dile getiren Göncüoğlu, "Askeri bir kapı. Fetih sırasında önemli kahramanlıkların gösterildiği tarihi bir kapı. Gürz, burada görev yapan yeniçerilerin alameti olarak buraya asılmış. Bunun maddi ve manevi boyutu vardır. Şehrin savaşla elde edildiğinin temsili olarak da buraya asılmış. İstanbul'un bütün kadim sur kapıları gibi, alametleri ve kadim izleri taşıyan sembollerin tamamına yakını tahrip edilmiş, yok edilmiş durumda. En azından buradaki gürz mevcudiyetini korumaya devam ediyor" diye konuştu.
Halil İbrahim Başer/AA
Yorum Yaz