Kadir Topbaş: İstanbul'da ulaşım sorunu 2016'da bitecek!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 2013 yılında yapılmasına artık kesin gözüyle bakılan yerel seçimler öncesinde yeniden aday olmak istediğini açıklayan ilk başkan oldu.

 

İstanbul'un ulaşım sorununun büyük oranda 2016 yılında çözülmüş olacağını açıkladı. Dünyanın bir çok şehrinde metroların hükümetler ve ilgili bakanlıklar tarafından yapılmasına rağmen İstanbul'da metroyu büyükşehir belediyesinin yaptığını ve en çok metro yatırımı yapan belediye olduklarını vurguladı.

 

Topbaş, İkitelli-Bağcılar-Başakşehir metro hattının büyük ölçekte tamamlandığını, test sürüşlerinin devam ettiğini, istasyonlardaki ufak eksikliklerin giderilmesinin ardından açılacağını söyledi.

 

Kayabaşı Bölgesi'ne ve yeni kurulacak şehre doğru da bir metro hattı çalışmaları olduğunu, bu metro hattına Bahçeşehir ve Esenyurt'tan bir kol eklenmesi üzerinde durduklarını belirtti.

 

Ümraniye-Üsküdar metro hattında 38 aylık bir zaman sınırlaması ile ihalenin yapıldığını anlattı. İstanbul'da ustalık dönemini talep eden Topbaş'ın gönlünden Ankara'da siyaset ise geçmiyormuş.

 

 

Yerel seçimlerde yeniden aday olacağını açıklayan İstanbul Büyükşehir Beleyediye Başkanı Topbaş, iddialı konuştu: Çalışmalarını tamamladığımız master planıyla 2016 yılı bizim için ulaşımda insanlarımız rahatladığı bir tarih olacak.

 

 

Ulaşım master planlarını bitirdik. Bu master planlar çerçevesinde, raylı sistemler, metro, deniz ulaşımı, lastik tekerlekli sistemlerimizin geleceğini tayin ettik. İstanbul'da 641 kilometre bir metro ve raylı sistem ağı öngördük. Bunu tamamladığımız zaman İstanbul'da artık ulaşımda ağırlığın metro ve raylı sistemler olduğu bir dönem yaşanacak.

 

2016 yılı bizim için ulaşımda şehirde insanlarımız rahatladığı bir dönem, tarih olacak. Bir çok hatlarımız bitmiş olacak, otobüslerimiz tamamlanmış olacak, minibüs sistemleri çok daha değişmiş olacak. Taksiler de daha düzenli ve kontrollü hale gelecek. Kent içindeki ulaşım ciddi anlamda rahatlayacak. Artık ulaşımı çok fazla konuşur olmayacağız.

 

 

Yol derken, lastik tekerleklilerin kullandığı yol kastediliyorsa, Başbakanımız'ın talimatı ile Ulaştırma Bakanlığı'nın yapmakta olduğu yollar var. Üçüncü köprü ve çevre yolları başta olmak üzere bazı ihaleler yapıldı. Biz de kent içi ağırlıklı olmak üzere trafiğin düğümlendiği yerlerde düğümleri çözecek kavşaklar, alt geçitler yaptık.

 

 

Göreve geldiğimizde araç sayısı 2 milyon 50 bindi, şu anda 2 milyon 950 binleri geçti.

Ekonomik göstergeler iyileşmeye başladığı zaman kentte yaşayan insanların araç edinme hızı da artıyor. İstanbul'da bin kişide 226 kişinin arabası var, Avrupa'da ise bin kişiden 450 kişinin arabası var. Demek ki daha o standardın altındayız. Deniz ulaşımını geliştiriyor, sistemleri birbirine entegre ediyoruz ki İstanbullu bir yerden bir yere gitmek için kendi aracını değil toplu taşıma sistemini tercih etsin. Nüfusun artmasına, araç sayısının 3 milyonlara gelmesine rağmen şu anda İstanbul'da trafik geçmişten daha rahat. Sıkıntı var ama daha rahat bir trafik var. Trafikte kalma süreleri azaldı.

 

 

 

Metrobüsle ilgili 350-400 bin dolayında yolcu talebi olacağı yönünde bir değerlendirme yapılmıştı ama şu anda 800 binlere çıktı. İnsanlar çok tercih etmeye başladı. Günde 90 binin üzerinde araç hattan çekildi. Orada yeni bir metro hattı için çalışıyoruz, esas çözüm bundan sonra metro olacak. 2 yıl içerisinde, 3 bin civarında yeni otobüs alacağız. Sayıları arttıkça bu sıkıntıları konuşmayacağız. Bugün bir sıkıntı var, biliyoruz ama giderek rahatlayacak.

 

 

Hayır, artık tek-çift plaka uygulamasını konuşmuyoruz. Sözen döneminde "Tek-çift plaka yapalım" diye hep konuşuldu, o zaman 800 bin civarında araç vardı. Bugün 3 milyon araç var ama "tek-çift plaka yapalım" diye konuşmuyoruz. Öyle bir niyetimiz de yok. Demek ki iyi bir gidişat var.

 

 

İstanbul'a gelenden vergi almak değil de İstanbul'a neden geldiği sorulabilir. İşadamı mı, öğrenci mi? Bu geçmişte Osmanlı'da da vardı, bazı dünya kentlerinde de var. Böyle bir düzenleme olabilir. Anadolu'nun diğer kentlerinin gelişmesi, bütün şehirlere üniversitelerin yapılması sebebiyle artık eskisi kadar göç yok.

 

 

 

Yok. Bir şeritten maksimum saatte bin 200 araba geçebiliyor. Kaç şerit yapılırsa yapılsın ulaşım sorununu çözme imkanı yok. Kent merkezlerine giren, transit geçen, ezen ulaşım ağlarını kent merkezlerinden geçirmek çok doğru değil. Bunun yerine, kent merkezlerine mümkün mertebe toplu taşıma araçlarıyla insanların gelmesinin sağlanması gerekiyor.

 

 

 

Biz bir çalışma yapıyoruz şimdi. Aksaray'da yapılmış olan Aksaray Valide Camii'ni ciddi anlamda etkileyen viyadüğü kaldırıyoruz, İSKİ'nin önündeki viyadüğü de kaldırıyoruz. Aksaray'da iki tane viyadük var, ikisini de kaldırıyoruz, meydanı tekrar geri kazanmak adına bunu yapıyoruz. Artık viyadükler çok tercih edilmiyor, kentin dokusunu, yapısını, algılamasını bozuyor. Mesela Mecidiyeköy'deki viyadük, başka türlü bir çözüm olsaydı daha doğru olabilirdi ama artık onun kaldırılması imkânsız hale geldi.

 

 

 

Marmaray 29 Ekim 2013'te bitecek şekilde hedeflendi ama biz onun daha öne çekilmesini arzu etmekteyiz. Marmaray kentte Doğu-Batı aksında çok önemli bir taşıma kapasitesine sahip olacak. Saatte 150 bin yolcu taşıyacak. Şehir içi ulaşımda Doğu-Batı aksında önemli bir hizmet verecek.

 

 

Şehir içini etkileyebilecek, sel baskınına sebep olabilecek tüm dereleri 1 yıl içinde ıslah edeceğiz, kolları ile birlikte bin 600 dolayında dere var. 2004'te göreve başladğımda ciddi bir yağmur yağdığında, o yağmurlarda 5-6 bin civarında yardım talebi telefonu, baskın ihbarı geliyordu. Su baskınına uğrayan iş yerleri, evler...Şu anda 100'ün altına düştü.

 

 

 

İstanbul deprem kuşağında olmasına rağmen sanayileşme sürecinde kırsal kesimden ciddi göç alırken planlı bir yerleşim yapılmadığı için bugün büyük sıkıntılar yaşanıyor. Yerleşim tercihlerindeki hataların bedelini ödüyoruz. Galatapera Beyoğlu Bölgesi'nde bundan 100 yıl önce yapılan yapıların taşıyıcı sistemlerine dokunulmamışsa, duvarları yıkılmamışsa korunuyorsa olası bir depremde etkilenme riski yüzde 2,5. Bizim daha sonra ürettiğimiz ve bugün bizi endişelendiren yapılarda ise risk yüzde 52'lerde. Bizden 100 yıl önce yapılan yapılar daha güçlü. Demek ki o tarzda yapılar yapılsaydı bugün karşı karşıya kaldığımız stoku konuşmazdık.

 

 

 

Bugünden bunu dair bir tahminde bulunmak çok doğru değil. Daha önce tarama yoluyla yaptığımız çalışmalar var ama aralardaki sağlam kalan yapılar da o mahallede bir değişim olurken katılacak. Yapılarda bir estetik kaygısı taşımamışız, güzellik yok, duygu yok, renk yok. Kimlikli, kişilikli, duygulu daha yeni yaşam alanları oluşturacağız.

 

 

Bugün kabaca bir şey söyleyemem. Büyük bir afette İstanbul'un 100 milyar dolarlar kaybedebileceğinden bahsediliyor. Bunun beşte biri kadar 15-20 milyar dolar gibi rakamlarla bu riskin ortadan kaldırabileceği gibi bir genelleme yapılıyor. Rakam telaffuz etmek yerine somut adımlar bizi doğrulara götürecektir. Böyle bir rakamı bir yerden tedarik etme imkânı yok ki, kendi içinden kaynak oluşacak.

 

 

 

Kişiler ve isimler üzerine konuşmak istemem, her parti kendi içinde çalışmalarını yapacak. Tarihinde ilk defa ben İstanbullular'ın ve partimin takdiriyle ikinci kez İstanbul Belediye Başkanlığı'nı yapmaktayım. Şu anda başkanım, başka arkadaşlar da başkan olmak için mücadele verecekler. Biz buradayız ve şu anda İstanbul'da ulaşımda 2016 hedefimiz başta olmak üzere, sorunları bitirecek üçüncü hamleyi yapmak istiyorum. Yani, Başbakan'ın ifadesiyle ustalık döneminde İstanbul'da olmak istiyorum. Bunları çokça konuşmayan bir yapıda olmamama rağmen bunu söyledim. Belki biraz erken oldu, söylemem gerekliliğini hissettiğim için söyledim.

 

 

Kendi kararlılığımı, fikrimi söyledim. Sözümün de arkasındayım. Teyidini ancak partim ve İstanbullular yapacak. Partimizden seçime girenlerin üçer dönemlik süreçlerinden bahsediliyor, benim ikinci dönemim, üçüncü dönem de aday olduğumu ifade ettim.

 

 

3 dönemi bitenler var bir de bitmeyenler var. Benim 3 dönemim bitmedi. 3 dönemi bitenlerin tabii ki düşünceleri, beklentileri olabilir. Halkın içindeyiz, çoğu kez arabamı kendim kullanıyorum, otobüse, vapura bindiğim oluyor. Böyle bir şehre hizmet etmek onurlu bir görev, bir dönem daha hizmet etmek istiyorum.

 

 

Ben onun yanında kendimi gayet güçlü hissediyorum. Çünkü Sayın Başbakan'ı 39 yıldan beri beraberiz. İstanbul'u bilmesi benim için büyük bir avantaj, İstanbul ile ilgili bir sorunu taşıdığım zaman rahatlıkla kendisine aktarıp, çözümde destek alabiliyorum.

 

 

Kılıçdaroğlu geldi ve gitti, biz buradayız. Kimin aday olacağı farketmez, gelen gider. İstanbullu Kılıçdaroğlu'nu gönderdi. Kılıçdaroğlu'nun akıbeti gibi bir akıbet onları bekliyor.

 

 

 

Net olarak söyleyeyim benim bir Ankara hayalim yok. İstanbul gibi bir şehrin belediye başkanlığı çok önemlidir. Dünyanın neresine gidersek gidelim farklı karşılanıyoruz. Büyüdüğüm ve yaşadığım bu şehirde bir iz bırakmak ve sorunlarını çözmek onur verici. Ben çocukluğumda, gençliğimde hiç hayal etmediğim bir görevin başındayım. Hele 2 dönemdir yapıyorum, bir de üçüncü dönem olduğu zaman bu herkese nasip olmayacak bir görevdir.

 

 

 

Yok, Başbakanımız'ı 11-12 yaşlarından beri tanırım, çok ince ruhludur. Bizim kendisiyle yakınlığımız çok farklı, neleri geride bıraktık. Bana karşı hiç bir zaman bir öfkesi oluşmadı.

 

 

Haklı, doğru eleştiriden asla rahatsız olmaz. Yalana, iftiraya geldiği zaman da affetmez.

 

 

Eleştiri demeyelim de kendi fikrimizi söyleyebiliyoruz.

 

 

Olacak, ben olmasının da doğru ve gerekli olduğunu düşünüyorum.

 

 

Yaşanmayacağını düşünüyorum. Siyaset iki şey için yapılır, ya menfaatiniz vardır ya idealiniz. AK Parti'deki arkadaşlarımızın bir çoğu bir ideal etrafında toplanan arkadaşlar.