Marmara Depremi’nde açılan tazminat davaları hâlâ sonuçlanmadı!
Marmara Depremi'nde yakınlarını ve mallarını kaybedenlerin açtıkları tazminat davaları felaketin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hâlâ bitirilemedi
Marmara Depremi'nde yakınlarını ve mallarını kaybedenlerin açtıkları tazminat davaları felaketin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hâlâ bitirilemedi.
İdare mahkemelerinde sonuçlandıktan sonra 3 yıl önce temyize götürülen davalar, Danıştay'ın kararını bekliyor. Depremzedeler, başta müteahhitler olmak üzere sorumlulardan davacı oldu. Ancak ceza davalarında çoğu kişi hiçbir müeyyideye maruz kalmadı. Sadece Sakarya'da 695 davadan 5 kişiye ceza çıktı. Birçok dava zamanaşımından düştü.
Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde depremde yaşadıkları apartmanın yıkılması sonucu eşini kaybeden Ayşe Hale Demir, çocukları Kaan ve Ebru Demir için 2000 yılında Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nde Adapazarı Belediyesi aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açtı. İdare mahkemesi, depremden sonra 60 günlük süre içinde başvuru yapılmadığı için davaları reddetti. Yapılan itiraz üzerine 2005 yılında Danıştay, idare mahkemesinin zamanaşımı kararını bozdu. 2007 yılında yeniden görülmeye başlanan dava sürecinde, davalı belediyenin görev ve yetkileri yeni kurulan Sakarya Büyükşehir Belediyesi'ne geçti. 2009 yılında davayı karara bağlayan mahkeme, belediyenin depremden önce afete uğrayabilecek bölgeleri tespit etmediği ve kat adetlerindeki kısıtlamaları belirlemediği için kusurlu bularak davacıya 36 bin 908 lira maddi, 6 bin lira manevi olmak üzere toplam 42 bin 908 lira tazminat ödemesine karar verdi. Taraflar kararı Danıştay'a temyize götürdü. Bu süreçte belediye mahkemenin belirlediği tazminatı yasal faiziyle birlikte davacıya ödedi. Fakat dava halen Danıştay'ın kararını bekliyor.
'Adaletin gecikmesi acıyı artırıyor'
Ayşe Hale Demir'in avukatı Bedri Erkul, depremin üzerinden 13 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen davalarının tamamlanamadığını söyledi. Bitmeyen davaların mağdurların acısını daha da artırdığını kaydeden Erkul şu eleştirilerde bulundu: "Adaletin sağlanamaması insanlarımızı rencide etti. Umutsuzluğa sürükledi. Yaşanan durum Türkiye'de yargının artık niteliğini yitirdiğini ortaya koyuyor. Görevini yapan, insanlara adaleti sağlayan bir yargı yok. Tez zamanda insanların adalet beklentilerini gerçekleştiren bir yargı yok."
Salih Hamurcu/Zaman
Yorum Yaz