Mimaride geleceğin Ankara'sı mutlaka kurtarılmalı!
Ankara; nüfusu beş milyona yaklaşmakta olan modern, mamur bir kent. Eli yüzü düzgün. Politikanın odağı olarak etikten, mimarisi bakımından estetikten yoksun
Ankara; nüfusu beş milyona yaklaşmakta olan modern, mamur bir kent. Eli yüzü düzgün. Politikanın odağı olarak etikten, mimarisi bakımından estetikten yoksun.
Binlerce yıllık bu şehirde 20. yüzyıldan önce yapılmış 100 tane ilginç bina yok. Son Osmanlı döneminden ve Cumhuriyetin ilk yıllarından kalma değerli bazı yapılar var. Eski Meclis Binası, Ziraat Bankası, Etnografya Müzesi, Türk Ocağı, Ankara Palas vb. Sonrakilerden birkaç güzel eser saymak mümkün: İş Bankası Genel Müdürlüğü, Atakule, TBMM Mescidi, Halkbank. Ama, geçen 50-60 yılda inşa edilen irili ufaklı 10 binlerce bina arasından iftihar edebileceğimiz on tane seçmek zor.
Yarım yüzyıldan uzun süredir Ankara mimarisi kısır, kesat, kâzip... Modem mimarinin "sıradan" ve "yavan" binlerce örneği inşa edildi ve ediliyor. Boydan boya dolaşıyorsunuz başkenti: "Kişiliksiz", "rüküş", "kof', "sönük", "sevimsiz", "sakil" yapılar görüyorsunuz.
Yıktırılan gecekonduların -yoksulluğu simgeledikleri için insanın yüreğini burkan bir etkisi vardı ama- hiç değilse kendine özgü görünümü bazı semtlere bir özellik veriyordu. Şimdi -son beş on yılda- iki "zevksizlik numunesi" yapı tarzı, başkenti yaraladı, daha doğrusu canına okudu:
1- TOKİ'nin şehre reva gördüğü azman heyula kümeleri,
2- "Kilim" üslubundaki cepheleriyle gözleri tırmalayan apartmanlar.
Başkenti şimdiki mimari rezaletinden, estetik felâketinden kurtarmak zorundayız. En çirkin şehirlerden biri oluyoruz. "Güzeller güzeli başkent" olmaya değil "çirkinler çirkini başkent" unvanı almaya aday olacağız diye kaygılanıyorum. Geleceğin Ankarası'nın estetik haysiyetini ve özgünlüğünü sağlayacak bir strateji geliştirilip uygulanmak.
Ankara hızla büyüyor. Kentin içinde ve çevresinde şantiyeden geçilmiyor. Yükselen yeni binaların hemen hepsi şahsiyetsiz, zevksiz, sevimsiz... Şimdiye kadar yapılmış olan binalar elbette yerli yerinde duracak, inşaat hâlindekiler de değiştirilemeyecek. Bundan sonra meydana çıkacak binalar için Ankara Büyükşehir Belediyesi ile başkent içindeki ilçe belediyeleri, yaratıcı bir mimari anlayışına yönelemez mi?
Ankara'mızda ve tüm ülkemizde dünya çapında ün kazanmış olan olağanüstü başarılı mimarlarımız var. Onlardan birini ya da birkaçını seçip anlaşma yaparak yepyeni bir üslupta semtler yaratmak yoluna gidilemez mi? Kendi yurttaşlarımıza elbette öncelik vermeliyiz. Bir yerel mimarın dünyanın hayran olduğu bir şehri ihya etmesinin harika bir örneği, Gaudi'nin Barselonası'dır.
Biz Ankara için büyük bir mimarımızı harekete geçiremezsek, bir yabancı ile anlaşamaz mıyız? Zaha Hadid, Frank Gehry, Adrian Smith, Rem Koolhaas?
Ankara'mızı mimarisi bakımından dünyada hayranlık yaratacak bir kent yapmak boynumuzun borcudur.
Yorum Yaz