Suriyeli sığınmacılar savaştan kaçıp parklara yerleşti!
Mescitte uyuyan Ahmet, çocuklarıyla sokakta yatan Zeynep... Urfa’da kalan Suriyeli sığınmacılar memleketine dönmek istiyor
Ülkelerindeki savaştan kaçarak Şanlıurfa'ya gelen Suriyeli sığınmacılar, şehrin merkezindeki parkta yatıp kalkıyor. Halepli Ahmed ise, 8 aydır çalıştığı lokantanın mescidinde uyuyor.
Halepli Ahmed, 23 yaşında. Lazkiye Üniversitesi Turizm bölümü mezunu. Üniversite bitince askere gitmemek için Türkiye'ye kaçmış. Ailesi halen Halep'te. 6 aylık vizeyle Şanlıurfa'ya gelmiş. Hem Suriye hem Filistin vatandaşlığı var. Vizesi iki ay önce bitince Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü'ne gitmiş ancak çifte pasaportu olduğu için vizeyi uzatmamışlar. “Ümidimi kestim” diyor.
MESCİTTE YATIYOR
Ahmed, Şanlıurfa Merkez'de yeşillik bir alan içinde yer alan kebap lokantasında çalışıyor. Lokantadaki internetten Suriye'deki gelişmeleri takip edebiliyor. Ailesinden de ara sıra telefonda görüşerek haber alıyor. Günlük kazancı 35 lira. Kazandığı paranın bir kısmını Hatay'da yaşayan akrabaları aracılığıyla Halep'teki ailesine gönderiyor. Kısa zaman içinde Türkçe öğrenmiş. Çalıştığı lokantada yemek yapıyor: “Salata, kebap, çiğköfte. Hepsini biliyorum.”
Şanlıurfa'ya ilk geldiğinde, çevrede tanıştığı bir gençle aynı evde kalmaya başlamış ama bir süre sonra gencin ailesinin eve taşınacak olması üzerine çıkmak zorunda kalmış. Ahmed bunu, “Yabancı istemedi” diye yorumluyor ancak ardından da ekliyor: “O arkadaş da mecbur değil.”
O günden beri lokantanın bahçesinde bulunan mescitte kalıyor. Mescidin içinde bir yastık, bir de mat var. Eşyalarının nerede olduğunu sorunca, “Yok” diyor. Sadece üstündeki kıyafetler, bir de ayağındaki terlikler. Yıkanmak içinse hamama gidiyor.
Vize emniyet tarafından uzatılmayınca İsveç'e mültecilik başvurusunda bulunmuş. Şimdi birkaç ay içinde İsveç'e gitmenin hayalini kuruyor: “Kimse yardımcı olmadı. Ben gencim, şimdi çalışabiliyorum. Çadırkente gidip ne yapacağım? Boş boş oturmaktan sıkılırım.”
PARKTA BİR HAYAT
Şanlıurfa merkezde bulunan Eyyüp Peygamber Camii karşısındaki park, uzun zamandır Suriyeli sığınmacıların yeri yurdu olmuş. Kimi bir hafta önce, kimi bir ay önce gelmiş. Genci de var yaşlısı da. Hepsi parkta yere serdikleri kilim, halı ya da muşambaların üzerinde uyuyor.
Zeynep ve ailesi Halep'ten bir ay önce gelmiş. Ailede Türkçe konuşan tek kişi 15 yaşındaki Zeynep. Bir ay içinde bu kadar düzgün Türkçe konuşması mümkün olmadığından nasıl öğrendiğini soruyorum: “Bizim evde hep Türkçe kanallar açıktır. Ben de hep Türk dizileri izlerim. En çok ‘Fatmagül'ün Suçu Ne' ile ‘Adını Feriha Koydum' izliyordum.”
Zeynep'in 5 kız, 3 erkek kardeşi var. Anne, baba, kardeş, yeğen, damat 15 kişi iki arabaya atlayıp Akçakale Sınır Kapısı'ndan bir ay önce Türkiye'ye giriş yapmış. Geldikleri günden bu yana parkta yatıp kalkıyorlar. Halk yiyecek içecek yardımını eksik etmiyor. Az ötede bulunan aşevinden de ara sıra yemek yedikleri oluyormuş. Gün içinde parktaki tuvaleti kullanıyor, karşıdaki camide ise 5 liraya banyo yapıyorlar. Kıyafetler leğende yıkanıyor. Çevre halkı yalnız gıda değil, giyecek yardımında da bulunuyormuş.
SAVAŞ BİTSİN DÖNELİM
Pikniğe gelen vatandaşlar durumun farkında ancak yadırgamıyorlar. Halk parktaki Suriyeli sığınmacılardan şikâyetçi değil ama sokakta kalmış olmalarına üzülüyor. Bir bekçinin geçenlerde birkaç Suriyeli'ye, “Size daire ayarlayacağız” dediği söyleniyor ama henüz ortada bir şey yok. Yetkililerin ise ilgilendiği olmamış.
Sığınmacılarla Arapça sohbete dalan Hasan amca, “Yazıktır kızım. Allah kimseyi memleketinden ayırmasın, kolay mı?” diyor. Zeynep Urfa'yı sevmiş ama aklı Halep'te. Daha bir ay olmuş geleli ancak “Çok özledim” derken uzaklara bakıyor. Havalar hala sıcak, sorun yok ama aynı anda “Ya soğuk olunca” diyoruz. Zeynep, “Bir an önce savaş bitsin, memleketimize dönelim” diyor.
Milliyet/Burcu Karakaş
Yorum Yaz