Uluslararası şehirler’in deneyimleri
Geçen hafta Cenevre'de Belediye Başkanları Forumu vardı
Geçen hafta Cenevre'de Belediye Başkanları Forumu vardı. Forumun ilk oturumunda Afganistan'ın Kabil, Meksika'nın Colima ve İsviçre'nin Cenevre şehirlerinin belediye başkanları yan yana oturup, şiddet ve çeşitlilik hakkındaki tecrübelerini katılanlarla paylaştılar.
Nüfusunun sadece yarısı İsviçreli, kalanları 192 farklı uyruğa mensup olan Cenevre'nin belediye başkanının derdi grafitti idi. Colima'nın başkanının derdiise biraz (!) farklıydı. Şehri, ABD'ye uyuşturucu transfer eden organizegrupların arenasıydı. Kabil ise malum. Türkçe bilen olgun ve mağrur başkanınaklına, şiddet denince, savaş geliyordu. Bomba patlamadan geçen her haftabaşarı sayılıyordu.
Forumu Lisansüstü Enstitüsü düzenlemişti. Cenevre Belediyesi de ev sahipliği yaptı. Kelimenin tam anlamıyla dünyanın dört bir yanından on altı başkan katılacaktı. Dördü son anda mazeret bildirerek katılmadı. Bulgaristan'ın Sofya,Kanada'nın Surrey, Hindistan'ın Raipur, Japonya'nın Matsusaka, Filipinler'in San Fernando, İspanya'nın Santa Coloma de Gramanet, ABD'nin Oklahoma ve Mesa şehirlerinin başkanlarının yanı sıra Türkiye'den de Yılmaz Büyükerşen oradaydı.
Liste size de tuhaf göründü mü, bilmiyorum ama bana çok tuhaf göründü. Temsil edilen şehirlerin kimisi başkent iken, kimisi bir kasaba ölçeğinde. Bazı şehirler milyonlarca kişiyi barındırırken, bazılarının nüfusu yüz bini bulmuyor. Bazılarının binlerce yıllık tarihi varken, kimileri kırk yaşını bile doldurmamış.
Forumdan önceki gece düzenlenen hoş geldiniz kokteylinde, elimden geldiğince, listenin nasıl ve hangi kıstaslarla hazırlandığını kurcaladım. Anladığım kadarıyla, aylar süren titiz bir çalışmayla, fark yaratan elli başkan seçmişler. Sonra bu başkanlar hakkındaki araştırmalarını derinleştirip, kendilerince önem sırasına dizmişler. Sonra da sırayla temasa geçmişler. Onaltı olumlu cevap alınca da durmuşlar.
Oturumlar başlayınca, yapılan ön hazırlıkların sahiden de çok titizlikle yapıldığına inandım. Çünkü başkanların hepsi son derece orijinal insanlardı ve orijinal işler yapmışlardı.
Kendi hesabıma, savaşın yaralarını sarmaya çalışan Kabil'in sekiz yılda dörde katlanan nüfusunun problemlerinin hemen ardından, Oklahoma başkanının obezlikle ilginç mücadelesini renkli sunumuyla dinlemek çok öğretici oldu. 'Bisiklet yapıp, satmak amacıyla ABD'ye sokmaya kalksam başaramam ama uyuşturucu yapınca hiçbir engelle karşılaşmadan ABD'ye sokulabiliyor' diyen Meksikalı başkanın problemleri başka hiç kimseninkini andırmıyordu mesela. Ama bütün başkanların üzerinde mutabık kaldığı bir husus vardı. Hepsi merkezi hükümetlerden şikayetçi idiler. Kendilerini cephede dövüşen ordulara benzetiyorlardı. Merkezi hükümetler ise, cephe şartları hakkında tamamen cahil olan komuta merkezini andırıyordu. Mesela arka arkaya gelen afetlerle boğuşan Japonya'da devletin-buralarda herkesin zannettiğinin aksine- fena halde çuvalladığını ve neredeyse hiçbir ciddi reaksiyon gösteremediğini, bizzat Japonlardan öğrendik.
Ayrıca şunu da öğrenmiş olduk ki, ekonomik kriz bütün şehirleri ciddi şekilde etkilemiş, bütçelerin olağanüstü daralmasına yol açmış. Belediyelerin çoğunun bu duruma gösterdiği reaksiyon, gelir kaynaklarını çeşitlendirmenin yollarını aramak olmuş.
Toplantıyı düzenleyen enstitünün müdür vekili, Uluslararası İlişkiler Profesörü Prügl, açılış konuşmasında, artık şehirlerin de uluslararası ilişkilerde,devletler ve uluslararası kuruluşların arasına önemli bir aktör olarakkatıldığını öne sürmüştü. Muhtemelen gelirler açısından merkezi hükümetlerebağımlılığın azalması da bu konuda önemli bir faktör olmuştur. Türkiye'nin şehirleriniyönetenlere ve yönetmeye talip olanlara duyurulur.
Akşam
CemalettinTaşçı
Yorum Yaz